Suriye'deki nesnel duruma bakalım: Kimler ne diyor?

Colani: Savaşmak istemiyoruz. Bizim için tehlike İsrail değil, İran ve Hizbullah'tır. Yeni Ekonomi Bakanı Bassel Abdülaziz: Hedefimiz Suriye ekonomisini küresel sisteme bağlamak. Gümrükleri kaldırarak kamuyu ekonomiden temizleyeceğiz.

Yeni Suriye Devleti’ni yönetmekle görevlendirilen kişi Heyet Tahrir Şam (HTŞ) Başkanı Ebu Muhammed el-Colani. Colani, “devlet başkanı” olarak yeni başbakan ve Bakanlar Kurulu’nu atadı.

Peki, yeni Suriye Devlet Başkanı’nı kim atadı? Amerika Birleşik Devletleri.

Dünyada ya da Türkiye'de Colani'nin devlet başkanlığına karşı olan bir devlet var mı?

Yok.

Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)’nin bu aşamasında, HTŞ terör örgütü Suriye'nin meşru hükûmeti, onun başkanı Colani de devlet başkanı ilan edildi.

Suriye içindeki güçler buna ne diyorlar?

Biliyoruz ki Esad dönemi iç savaşın sürdüğü yıllarda İdlib'de HTŞ, Suriye'nin kuzeydoğusunda PKK/YPG, Türkiye'nin desteklediği bölgede ÖSO (MSO) hükûmetleri görev yapıyordu. ÖSO Türkmen Hükûmeti Gaziantep'te bulunuyor, bölgesini oradan yönetiyordu. Bir de Şam'da Esad Hükûmeti bulunuyordu.

ABD-İsrail-İngiltere ve bütün Atlantik, HTŞ ile PKK/YPG hükûmetlerini, Türkiye ÖSO Türkmen Hükûmeti’ni destekliyor, Gaziantep'te Başbakan Mustafa ve Bakanlar Kurulu görev yapıyordu.

Şam’daki Esad Hükûmeti’ni ise İran ve Rusya destekliyordu.

Türkiye ABD'den, sınırında bulunan Ayn el Arap ve Kamışlı'daki PKK/YPG güçlerinin 35 km. öteye çekilmesini isteyecek; çekilmezse zorla da olsa bunu yapacağını belirtecek.

VATAN PARTİSİ’NİN ÖNEMLİ UYARILARI

Türkiye-Rusya-İran Astana'da bir araya gelerek Amerikan-İsrail karşısında bir cephe oluşturdu. Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanması temelinde iç savaşın sonlandırılması esas alındı. Büyük umutlarla oluşturulan bu cephede, Türkiye, Rusya ve İran farklı tavırlar içine girince, ilk başlarda büyük umut yaratan cephe çözüm için anlaşamadı. Uzun süre Astana toplantıları yapılamadı.

Türkiye hem bu cephede hem de Amerika ile görüşmesini sürdürdü. Kararlı bir tutum alamadı. Amerika'dan sınırında bir PKK/YPG devleti oluşturmamasını istedi. Buna karşı olduğunu, sınırın 35 kilometre derinliğinde kurulacak bir PKK/YPG devletine ses çıkarmayacağını politik olarak ortaya koydu.

Türkiye'nin bu ikili çalışması, hem Rusya ve İran'da, hem de Amerika'da Türkiye'ye karşı bir güvensizlik oluşturdu. Hükûmetin 35 km. derinliğindeki güvenli bölge çalışmasına karşı Türkiye'de sadece Vatan Partisi karşı çıktı.

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, “PKK/YPG'yi arkalara süpürmek, bir şey ifade etmez. PKK/YPG örgüt olarak yok edilmelidir. Ancak bu yolla İkinci İsrail (PKK/YPG) devletinin kurulması önlenebilir. Yoksa 35 km. aşağıda PKK/YPG devleti kurulur ve hükmünü sürdürürse, orada kurulacak İkinci İsrail'den sonra, sıra Türkiye'nin parçalanmasına gelecektir.” dedi.

Türkiye'de Vatan Partisi dışında hiçbir parti bu gerçekliği görmedi ve savunmadı.

2018-2019’da Erdoğan-Putin görüşmesinde, Türkiye İdlib'deki radikal terör örgütlerini dağıtıp silahsızlandıracak, (HTŞ ve onunla çalışan Uygur, Özbek, Çeçen terör örgütlerini), Rusya da Afrin ve Münbiç 'teki PKK/YPG güçlerini oradan uzaklaştırıp Fırat'ın doğusuna gönderecekti. Aradan yıllar geçti, ne Rusya, ne de Türkiye bunların hiçbirini gerçekleştirmedi.

SON 2 YILDA YAŞANANLAR

ABD ve AB, NATO, Rusya'nın başına Ukrayna sorununu çıkararak, Rusya'yı tecrit edip zayıflatmayı ve Suriye'ye yardım etmesini engellemeyi hedefledi. Batı topyekûn Rusya'ya saldırdı. Yaptırımlar uyguladı. Batı bankalarındaki 300 milyar dolarına el koydu.

İran, Filistin, Hizbullah ve Yemen’deki Husilere yardım ederek, doğrudan Suriye'ye yardımdan uzaklaştırıldı.
Esad yönetimi ise, yanlışlar yapmaya ve esas olarak dış güçlerin yardımıyla iç savaşını önleme hatasını sürdürmeye devam etti. İç cepheyi güçlendirme, birliği pekiştirme yolunda adımlar atmadı.

Türkiye, iki arada bir derede kalmış halde, sadece sınırından PKK/YPG'yi uzaklaştırmak gibi kısır bir döngü içinde, bazen Astana üçlüsü, bazen de Amerika ile görüşüp sorunu sınır güvenliğine indirgeyince, Amerika ve tüm Atlantik cephesi avantajlı bir konuma geldi.

Terör örgütü olarak görülen HTŞ İdlib'de, Uygur, Çeçen, Özbek uyruklu terör örgütlerini de toplayarak, 2022’de bir hükûmet kurdu. HTŞ dışındaki Uygur, Çeçen ve Özbek terör örgütü mensubu on binler Türkiye üzerinden İdlib'e geçmiş ve Esad yönetimini yıkmak üzere faaliyetlerini sürdürmüşlerdi.

PKK/PYD ABD’den HTŞ ile temas kurma konusunda yardım istiyor. Federasyon ya da özerkliğinin tanınmasını bekliyor.

SON İKİ HAFTADA YAŞANANLAR

Tüm bu nesnel durumlar altında bugünlere ulaştık. Amerika-İsrail cephesi bu savaştan galip çıktı.
Amerika, yüzde sekseni Sünni Müslüman olan Suriye'de, Sünnilerin temsilcisi olan HTŞ'yi yeni Suriye Devleti’nin başı, kurucusu ilan etti. HTŞ, Amerika ve İsrail'in havadan bombaladığı Halep, Hama, Humus'tan sonra, Şam'a doğru dürüst silah atmadan girdi.

Ertesi gün HTŞ Lideri Colani, yeni başbakan ve daha önce 2022'de İdlib'de kurduğu 11 kişilik hükûmeti aynen atadı. Can güvenlikleri garanti edilmiş olan Esad dönemi Bakanlar Kurulu’yla ortak toplantı düzenlendi. Esad dönemi bakanları, Suriye Devleti’nin tüm şifrelerini yeni bakanlara teslim ettiler.
ABD ve İsrail'in emirleri doğrultusunda, Suriye ordusu kendini feshetti.

Daha önce Amerika ile anlaşılmış olmasından dolayı HTŞ sesini çıkaramadı. Bakanları devraldı ama orduyu devralamadan göreve başladı. Ordusuz bir devlet, devlet olarak varlığını sürdürebilir mi? Şimdi yeni yönetimin neler söylediğine bakalım:

Colani: “Bizim için İsrail tehlike değildir. Asıl tehlike İran ve Hizbullah'tır.”

İngiliz Channel 4 News muhabiri, HTŞ sözcüsü Ubeyde Amavut'a; “İsrail 300 noktayı bombaladı, ordunun tüm altyapısını, silah fabrikalarını yok etti. Buna karşı söyleyecek hiçbir sözünüz yok mu, hiç bir şeyin olmadığını mı söylüyorsunuz?” sorusunu sordu. HTŞ sözcüsü Ubeyde, “Hiç şüpheniz olmasın, herkesin bizim egemenliğimize saygı göstermesini istiyoruz.” dedi.

Yeni Ekonomi Bakanı Abdulaziz, “Hedefimiz Suriye ekonomisini küresel sisteme bağlamak.” diyor.
10 Aralık 2024 Salı günü Şam Ticaret Odası Başkanı Bassel Hamwi'yle yaptığı röportajda, yeni HTŞ hükûmetinin görüşlerini açıklayan Ekonomi Bakanı Bassel Abdulaziz, hükûmetinin ekonomi politikasını açıkladı:

- Hedefimiz Suriye ekonomisini küresel sisteme bağlamak.

- Piyasayı kamudan çıkartıp serbestleştirmek.

- Tüm kapıları sıcak paraya açmak.

- Boğucu gümrük sistemini kaldırmak. Gümrükleri sıfırlamak.

- Odalara kayıt yaptıran herkes, belirli bir sistem dâhilinde istediği malı piyasaya sunacak. Bu rekabete dayalı piyasa sistemi olacak.

- On yıllarca yozlaşmış devlet kadrolarından, büyük değişimle serbest piyasa modelini benimseyip, ülkeyi küresel ekonomiye bağlayacağız.

Biz de Özal'la başlayan "serbest piyasa" aldatmacası, Suriye'de Esad'ı indirdikten sonra yeni HTŞ (Amerikan) hükûmeti tarafından uygulamaya geçiriliyor.

ABD, Suriye'de HTŞ'yi atadı. Amerika-İsrail cephesi bu savaştan galip çıktı.

SURİYE'DEKİ DİĞER GRUPLAR NE DİYOR?

ABD, Suriye'de HTŞ'yi atadı. Suriye'deki PKK/YPG, ÖSO (MSO) bu atamaya ve sadece HTŞ'den oluşan Bakanlar Kurulu’na ne diyor?

PYD Eş Balanı Salih Müslüm:

- HTŞ ile masaya oturmaya hazırız. Halep'te bize ‘Size saldırmak istemiyoruz, çekilin.’ dediler. Çekildik. Onlar da sözlerini tuttular.

- Bizim ABD ile çıkarlarımız ortak. ABD Ortadoğu'dan çekilmez. ABD politikaları uzun yılları kapsar. Bir dönem başkanı ile sınırlı değildir.

- Kim bizimle oturmak isterse hazırız. Cenevre'de ki görüşmelere YPG olarak bizi çağırmadılar. Artık Amerika, BM ve uluslararası güçler Kuzey ve Kuzeydoğu Suriye'de bir özerk Kürt yönetimi olduğunu görmelidir.

- Düşüncesi, ideolojisi ne olursa olsun Suriye'de istikrar içinde bir arada yaşamak istiyoruz. Onlar kendi yerinde biz kendi yerimizde olalım yeter.

- HTŞ'ye bu aşamada fırsat verildi. Biz onları terör örgütü olarak görmüyoruz.

- Çözümü düşünen hegemon güçler, eğer gerçekten çözüm istiyorlarsa hepimizi bir masaya toplarlar.
SDG Başkanı “Mazlum Kobani” kod adlı Ferhat Abdi Şahin:

- ABD’li dostlarımız aracılığıyla HTŞ ile iletişim kurulmalı. HTŞ şu anda Şam'da ve Suriye'deki bölgeyi yönetiyor. Şam’daki Suriye rejimi değişti. Onlarla iletişim kurmaya hazırız.

PKK/YPG Şam’daki HTŞ (Amerikan) hükûmetine boyun eğmiş durumda. Amerika'dan HTŞ ile temas kurma konusunda yardım istiyor. Federasyon ya da özerkliğinin tanınmasını istiyor. Onun dışında bir isteği yok. Çünkü özgür iradesi yok.

TÜRKİYE VE SMO NE DİYOR?

ÖSO (SMO) Türkiye'ye bağlı. Onlar adına siyasi görüşmeleri Türkiye yapıyor. Sahada Türk ordusuyla birlikteler. Afrin ve Münbiç'ten PKK/YPG’yi Fırat'ın batısından süpürdüler. Perşembe günü MİT Başkanı Şam'a giderek görüşmelerde bulundu. Bunun nedeni cuma günü Türkiye'ye gelecek olan ABD Dışişleri Bakanı Blinken'e iletilecek Türkiye görüşleriyle ilgiliydi.

Türkiye ABD'den, sınırında bulunan Ayn el Arap ve Kamışlı'daki PKK/YPG güçlerinin 35 km öteye çekilmesini isteyecek; çekilmezse Türkiye olarak zorla da olsa bunu yapacağını belirtecek. Şam'daki HTŞ Lideri Colani'ye de bu durum iletildi sanıyorum. Türkiye ayrıca Suriye'deki üniter yapının da korunmasını istiyor.

Görüleceği gibi Türkiye'nin de HTŞ ile bir sorunu yok. Kabullenmiş durumda. Açıkladıkları ekonomik programa da karşı değiller, serbest piyasa ekonomisini izleyen Türkiye bu programı bizzat destekliyor. Yeni kurulacak Suriye pazarından büyük pay almak için çalışıyor.

RUSYA NE YAPACAK?

Esad'ı destekleyen ve ona sığınma hakkı tanıyan Rusya, Amerika ve HTŞ'den, Suriye'deki üslerinin kabullenilmesini, Lazkiye ve Tartus'ta yaşayan Nusayri azınlığın haklarının korunmasını, onların bölgesel olarak tanımasını isteyecektir.

İRAN NE YAPACAK?

Esad'ın devrilmesinden en büyük zararı gören ülke olarak İran, eğittiği güçlerin korunmasına yönelik hamlelerini sürdürecektir.

ŞAM'DA MOSSAD AJANLARI VE KATLİAMLAR SÜRÜYOR

Amerikancı Türk televizyonları Esad dönemi zulümlerini anlata anlata bitiremezken, içinde bulunduğumuz dönemde, HTŞ militanları ve MOSSAD ajanları tarafından çekilen videolarda, gençleri arabaların arkasında nasıl sürükleyip sonra da öldürdüklerini gösteriyorlar.

Nusayriler ve diğer azınlıklara yapılan işkence ve infazlar Telegram kanallarında boy boy yayınlanıyor.
Mirella Abu Shanab adlı Hıristiyan Suriyeli kadın gazeteci, “Şam'ın merkezinde, insanlara Alevi, Hıristiyan, Dürzi, Şii olup olmadığı soruluyor. Şam'da ilk kez böyle bir durumla karşılaşıyorum.” diyor.
İşte Suriye'nin nesnel gerçekleri.

Sonraki Haber