‘Sürü bağışıklığı’ kaos getirdi

Birleşik Krallık, Başbakan Boris Johnson’ın hastaneye kaldırılması ve yoğun bakıma alınması ile karmaşık ve huzursuz bir süreçten geçmekte. İlk koronavirüs vakaları görüldüğünde hükümet “sürü bağışıklığı” politikası sebebiyle bir önlem almamıştı.

Başbakan Boris Johnson “sevdiklerinizi kaybetmeye hazırlanın” diyerek virüsü kendi haline bırakacağını, okulları tatil etmeyeceğini, önlem almayacağını belirtmişti. Birçok yaşlı bu söylemden korkup evlerine kapanmıştı ama doğal olarak ölümler artmıştı.

Artan ölümlerle bilim insanları, doktorlar ve halktan gelen baskıya dayanamayarak iki hafta sonra hükümet U dönüşü yaparak önlemler almaya başlamış, ancak gecikildiği için bu önlemler yeterli olmamıştı. Bu arada virüs birçok siyasetçiye ve hükümette görevli kişiye de bulaşmıştı. Sonunda Başbakana da bulaştı, ama elli beş yaşında ve risk grubunda olmamasına karşın Başbakan Boris Johnson’da hastalık ağır bir tablo çizdi, onu yoğun bakıma kadar götürdü.

YETKİ TARTIŞMASI

Yokluğunda yetkisini 46 yaşındaki Çek asıllı Dışişleri Bakanı Dominic Raab’a verdi ama bu da ülkede birçok tartışmaya kapı açtı. Eğer Dominic Raab hastalanırsa ikinci adayın Michael Gove olması düşünülürken ikinci yetki de Rishi Sunak’a verildi. The Telegraph gazetesine göre Michael Gove’un bilinçli olarak dışlandığı düşünülüyor. Dominic Raab’ın da yetkileri dar. Örneğin kendisinin bakanları değiştirme ve kraliçe ile görüşme yetkisi yok. Ülkede siyasi bir boşluk hissediliyor.

ÇARPICI SONUÇLAR

The Guardian gazetesinin haberine göre yapılan bir araştırma (IHME analiz sonuçları) Avrupa’daki en yüksek ölü sayısının Birleşik Krallık’ta olacağına işaret ediyor. Ölümlerin 3 bin civarı olarak 17 Nisanda en üst noktaya ulaşacağını belirten araştırma 4 Ağustos’ta 66 bin 314 ölüyle Birleşik Krallık’ın en önde olacağını söylüyor. 23 Mart’ta 54 ölü varken “sürü bağışıklığı” kararıyla gelen gecikmenin bu sonuca neden olacağı belirtiliyor. Aynı araştırma, 17 Nisan civarı Birleşik Krallık’ta 24 bin 500 yoğun bakım yatağına ihtiyaç varken 799 yatak olanağı olacağına işaret ediyor. 4 Ağustos’ta paralel olarak toplamda İtalya’da 20 bin 300, İspanya’da 19 bin 209, Fransa’da 15 bin 058, Almanya’da 8 bin 802 ölüm olacağını öngörüyor. Birleşik Krallık’ta yatakların yetmeyeceği, Almanya’da ise yatakların yeterli olacağını belirtiyor. Kısacası Boris Johnson’ın aldığı kararlarla hem ülkesini hem de kendisini riske attığı görülüyor.

ÖNLEMLER ARTIRILDI

Johnson’ın yoğun bakıma kaldırıldığı haberlerinin ardından İngiliz sterlini ABD doları karşısında yüzde 0,3, avro karşısında yüzde 0,1 değer kaybetti. Yoğun bakımda olan Johnson’ın tedaviye yanıt verdiği açıklamaları gelirken Galler Bölgesi sokağa çıkmayı bir hafta daha uzattı. Lanchashire’da ise 1000 kişilik geçici bir morg inşasına başlandı. Londra’da, 9 günde hazırlanan 4 bin kişilik korona hastanesi de hastalara kapısını açtı.

Bu arada hastanelerde sağlık hizmetlilerine yönelik koruyucu giysi ve maske konusunda da bir kıtlık olduğu belirtiliyor. Hemşire ve hastabakıcıların risk altında olduğu açıklandı.

Yaklaşan Paskalya tatilinde insanların evden çıkmaması için uyarılar yapılmakta.

GÜÇLÜ BİR PSİKOLOJİ YOK

68 yıldır tahtta olan Kraliçe Elizabeth koronavirüsle ilgili halka seslendi. Noeller dışında 68 yılda yalnızca dört defa; 2012’de 50’nci yılını kutlarken, 2002’de Ana Kraliçenin ölümünde, 1997’de gelini Prenses Diana’nın ölümünde ve 199’de ilk Körfez Savaşı’nda halka seslenen Kraliçe koronavirüs sebebiyle beşinci defa halka seslendi. Durumu İkinci Dünya Savaşına benzeten Kraliçe hep birlikte bu günlerin aşılacağına, güçlü olduklarına, iç disiplin ve mizah becerileri olan bir toplum olduklarına işaret etti.

Buna karşın halkın psikolojik olarak çok güçlü bir durumda olmadığı görülüyor. Siyasi çevreler ve basın genelde olumlu haber veremiyor. Başbakanın yoğun bakıma alınması, siyasi boşluk, önlemlerin geç gelmesi ve ölümlerin artması kaygı eşiğini artıran ana başlıklar…

Sonraki Haber