Tam yüz bin CHP'li partisinden istifa etti
Akşam yazarı Tugay Güler CHP'den yüz bin kişinin istifa ettiğini yazdı. Güler istifaları CHP'nin terör örgütü PKK'nın siyasi uzantısı HDP ile girdiği ittifaktan parti tabanının rahatsız olduğunu söyledi.
Akşam gazetesi yazarı Tugay Güler "Tam yüz bin CHP'li partisinden istifa etti" başlıklı yazısından CHP'nin terör örgütü PKK'nın siyasi uzantısı HDP ile ittifakından parti tabanında büyük rahatsızlıklar olduğunu yazdı. Güler CHP'deki istifaların teröre karşı net tutum almadığı için olduğunu yazdı.
Güler'in yazısının tamamı şöyle:
Hiç kimse kusura bakmasın! Lafı öyle eğip bükmeyeceğim. İstediğiniz kadar hoplayıp zıplayın, zerre umurumda olmaz.
Yeter artık!
PKK Gara'da bir mağara içerisinde rehin tuttuğu 13 sivil vatandaşımızı şehit etti. Acımız büyük, geri getirmek imkânsız. Kırk yıldır benzer acılar yaşıyoruz.
Bu kez sonları geldi. Farkındalar. Örgüte yeni katılımların önü kesildi. Sözde lider kadroları dahil çok ağır kayıplar verdiler.
Sıkıştılar!
Onları artık ne Almanya ne de Fransa kurtarabilir ve de ABD! Zira eski Türkiye yok artık. Tek umutları kaldı o da 'Millet İttifakı'!
Hodri meydan! Kim aksini iddia ediyorsa tartışmaya hazırım? Kemal Bey, Meral Hanım, Ali Bey...
Hatta Ekrem Bey!
Hiç fark etmez.
Ne zaman nerede diyorlarsa varım?
2020 yılında CHP'den yaklaşık yüz bin üye istifa etti! Neden acaba? PKK'nın siyasi uzantısı HDP ile iş tuttuğundan olabilir mi?
PKK leşlerinin cenazesine katılıp salya sümük gözyaşı döken milletvekilleri yüzünden olabilir mi?
PYD'ye terör örgütü diyemediklerinden olabilir mi?
13 vatandaşımızın şehit edilmesinin ardından 'PKK' adını ağızlarına alamayan Kemal Bey yahut Ekrem Bey yüzünden olabilir mi?
Gelelim Meral Hanım'a!
Hâlâ Selahattin Demirtaş ile kahvaltı yapma hevesinde mi acep? Hala 'Demirtaş'a özgürlük' naraları atabiliyor mu?
Kemal Bey yahut Meral Hanım veya Ali Babacan; niçin Diyarbakır annelerini ziyaret etmediler? Neden, kimden çekindiler?
Şöyle demişti Meral Hanım, unutanlar için hatırlatayım:
'O annelerin feryadının çözüm adresi, bir partinin kapısı değil, devletin kapısıdır'.
PKK'ya tek laf etmeden, HDP'ye küçücük bir eleştiri dahi getirmeden kullandı bu ifadeleri. Dahası şehit edilen 13 sivilden 6'sının annesi orada nöbet tutarken! HDP de aynısını söylüyordu zaten 'alın bunları kapımızın önünden' diye.
Siz Demirtaş ile kahvaltı heyecanı(!) yaşarken Diyarbakır'da anneler HDP'liler tarafından küfre, hakarete maruz kalıyordu. İtilip kakılıyordu.
Alayınız, PKK terör örgütüne yardım ve yataklık etmeleri yüzünden görevlerinden alınan o belediye başkanlarına sahip çıkmadınız mı?
Ekrem Bey bu uğurda koşa koşa Diyarbakır'a gidip, görevden alınan büyükşehir belediye başkanıyla sarmaş dolaş poz verdi. Ama az ötede aylardır yavruları için nöbet tutan anneleri ziyaret edemedi.
Terör destekçisi o belediye başkanına destek vermekten çekinmeyen Ekrem Bey, Diyarbakır annelerini ziyaret etmeye çekindi. Korktu!
Peki ya Ali Babacan?
'Alıkonulan' vatandaşlarımız diye başlamış taziye mesajına. Nesi alıkonulmak bunun? Kaçırılmışlar, rehin alınmışlar!
Babacan da Diyarbakır'a gitti. O da PKK'ya yardım ve yataklıkta bulunan belediye başkanlarına sahip çıktı, görevden alınmalarına ateş püskürdü.
Dahası sırf bu yüzden 'Türkiye'de seçimler anlamını yitirmiştir' diyebildi. PKK terörünü görmezden gelip, 'Türkiye'de Kürt sorunu' var dedi.
Ve o da Diyarbakır annelerini ziyaret edemedi.
Babacan 'alıkonulan' derken HDP'li Hüda Kaya ve Ömer Faruk Gergerlioğlu o siviller için 'esir' ifadesini kullandı.
Utanmazlar!
Ve son bir not.
PKK terör örgütü batılı patronları adına vesayet savaşı yürütüyor. Silahlarını ABD, lojistiğini Fransa sağlıyor. Cesareti Almanya'dan, Belçika'dan alıyor. Umudunu ise ülke içinde beşinci kol faaliyeti yürüten bir avuç hainden.
Lakin kimse merak etmesin, mezarlarını kahraman Mehmetçiğimiz kazıyor.