Tanınmayan kahraman: Yahya Kaptan
Yahya Kaptan, Balkanlardaki çete savaşlarında ve daha sonra başlayan Balkan Harbinde görev almış ve buralarda bir hayli başarı elde etmiş bir fedaiydi. İşbirlikçiler, Kuvayi Milliye’nin temsilcisi Yahya Kaptan’ı bir tertiple 8 Ocak 1920 günü alçakça katlettiler.
Gebze Milli Mücadele yıllarında İstanbul-Ankara arasında geçiş bölgesiydi. Buradaki Kuvvacılar silah ve insan kaçırılmasında önemli görevler üstleniyordu. Bunlardan birisi de Yahya Kaptan idi. Bu önemli merkezde Kuvayi Milliye’nin güç kazanması İstanbul yönetimi ile buradaki işbirlikçileri rahatsız ediyordu. Bu işbirlikçiler, Kuvayi Milliye’nin temsilcisi Yahya Kaptan’ı bir tertiple 8 Ocak 1920 günü alçakça katlettiler. 29 yaşındaki Kaptan’ın ölümü, Mustafa Kemal Paşa’yı da çok üzdü ve olayın ciddiyetle araştırılması için ilgili birimleri seferber etti.
YAKUP CEMİL’İN ARKADAŞIYDI
1891 yılında Makedonya-Köprülü’de (Selânik-Üsküp demiryolu üzerinde yerleşim yeri) doğan Yahya Kaptan, 9 yaşında bir husumet yüzünden dağa çıkar. Balkanlardaki çete savaşlarında ve daha sonra başlayan Balkan Harbinde görev almış ve buralarda bir hayli başarı elde etmiş bir fedaiydi. Cihan Harbi içinde Teşkilatı Mahsusa’da da görev yapan Yahya Kaptan, İstanbul’a geldiğinde Yakup Cemil ile tanışır. Cemil’in, Harbiye Nazırı ve Başkomutan Vekili Enver Paşa’ya karşı darbe girişiminde bulunması olayından dolayı 1916 yılında Irak’a sürgün edilir.
Yahya Kaptan, Mütareke imzalandıktan sonra İstanbul’a döner. İşgal günlerinde Bekirağa Bölüğü’ne hapsedilen arkadaşlarını ziyaret eder. Bu günlerde Halil Kut Paşa’nın kaçırılmasında görev alır. İşgal günlerinde eski İttihatçılar tarafından kurulan Karakol Cemiyeti’ne katılır. İstanbul’da kalamayacağını anlayınca teşkilat tarafından da Gebze’ye gönderilir ve burada teşkilatını kurarak bu önemli merkezde hem çetelerle hem de işgal kuvvetleriyle mücadele eder.
ATATÜRK İLE İLK TEMAS
Mustafa Kemal Paşa, Sivas’ta bulunduğu sırada Yahya Kaptan ile tanışır. 4 Ekim 1919 günü gönderdiği telgrafta, "Bulunduğunuz bölgede güçlü bir teşkilât kurunuz. Adapazarı Kaymakamı Tahir Bey vasıtasıyla, bizimle bağlantı sağlayınız. Şimdilik hazır bulununuz" der. Bunu Nutuk’ta şöyle anlatır: "Efendiler, Yahya Kaptan, aldığı bu emir üzerine, teşkilât kurdu ve aylarca İstanbul ile ilişkisi bulunan çevrelerde hain çetelerin faaliyetlerine engel oldu." (Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, Hazırlayan: Osman Selim Kocahanoğlu, Temel Yayınları, İstanbul, 2003, s.234.)
HARAÇ ÇETESİ
Gebze’de İstanbul Hükümetinin adamları olan Kaymakam ve Jandarma Komutanları, bazı emekli subaylarla birlikte "çete" kurarak adam kaçırır ve haraç alır. Bu faaliyetler halkın da tepkisini çeker. Yahya Kaptan’ın liderliğindeki Kuvayı Milliye bunlarla da mücadele eder. Yahya Kaptan’ın bu faaliyetleri, bölgedeki azınlıklar tarafından İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin Başkanı Sait Molla’nın kurduğu gizli teşkilat tarafından işgal kuvvetlerine ulaştırılır. Yahya Kaptan’ı ortadan kaldırma kararı alınır. Durum Mustafa Kemal Paşa’ya da zamanında bildirilir. Paşa, konuyu bölgedeki makamlardan soruşturur. Kanaati, Yahya Kaptan’a tertip kurulacağı şeklindedir.
Bu girişimler de bir sonuç vermez ve tertip operasyon aşamasına gelir... Bu maksatla bölgeye İngiliz gemisiyle 500’e yakın kuvvet sevk edilir. (Bazı belgelere göre iki bin kişi.) Yahya Kaptan’ın yaşadığı Tavşancıl Köyü, kısa süre içinde sarılır. Yahya Kaptan’ın teslim olmaması halinde bütün ahalinin öldürüleceği bildirilir. Karakol Cemiyeti Reisi Kara Vasıf’ın da devreye girmesiyle, Yahya Kaptan "ikna" edilir. Teslim olan Yahya Kaptan, köy dışına götürüldükten sonra başı kesilerek şehit edilir.
MUSTAFA KEMAL YAKINDAN İLGİLENDİ
Yahya Kaptan’ın kuşatıldığına ilişkin haber Mustafa Kemal Paşa’ya iletildiğinde, Paşa konuyla yakından ilgilenir ve İzmit’te 1. Fırka Kumandanlığı’na 7 Ocak 1920 tarihli şu telgrafı gönderir: "İstanbul’dan geldiği bildirilen kıta komutanına, adı geçenin bizim adamımız olduğu ve eğer bir kusur ve kabahati varsa, tarafımızdan gereğinin yapılması tabiî bulunduğu, hiçbir suretle Yahya Kaptan’ın kuşatılmasına ve tutuklanmasına hiçbir şekilde razı olmadığımızın bildirilmesini ve neticenin bize süratle bildirilmesini rica ederiz." (Atatürk’ün Bütün Eserleri, C. 6, 2. Baskı, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2003, s.104.)
Mustafa Kemal acı haberi aldığında çok üzülür. Hemen olayın soruşturularak kendisine bilgi verilmesini ister. Olayı soruşturan Mebus Sırrı Bey ise şu önemli saptamaları yapar: "Yahya Kaptan’ın, İstanbul karşısında teşkilatlanmış bir durumda bulunması, herhalde Kuvayı Milliye’ye karşı cephe almış bulunan kimseleri korkuttuğu için kendisinin ortadan kaldırılmasına karar verildiğine şüphe yoktur. Bu hareket, yabancılarca dahi, hiç şüphesiz, Kuvayı Milliye’nin, hükümetin gözünde imha ve yok edilebilir bir mahiyette görülmesine sebep olacaktır. Bundan dolayı gereken tedbir alınmalıdır." (Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, s.245- 246.)
Mustafa Kemal Paşa, olaya Nutuk’ta geniş şekilde yer verir ve şu değerlendirmeleri yapar: "Efendiler, Yahya Kaptan’ın öldürüldüğüne şüphe kalmamıştı. Bu hakikat bilindikten sonra, onun katili olan hükümetin yasal kovuşturmayı eline almış olması, cinayet faillerinin ortaya çıkmayacağına delil değil miydi? Fakat Efendiler, zaman, her şeyin, her hakikatin tarih önünde doğru değerlendirilmesine imkân hazırlar.
Efendiler, bu olayı incelerken, iki noktayı göz önünde tutmak faydalı olur. O noktalardan birincisi: Sait Molla’nın mensup olduğu gizli teşkilat ile Gebze ve Kartal dolaylarında tamamen bu teşkilâta mensup kişi ve çetelerin rolü ve bu rolü bizim adamlarımıza ve teşkilatımıza yıkarak, vatansever geçinen kimseleri aldatma ve kandırmada gösterilen ustalık ve başarı." (Nutuk, s.247.)
MUSTAFA KEMAL ‘TERTİP’ DİYOR
İstanbul’da bulunan Rauf Bey 19 Şubat 1920 tarihli mektupla Paşa’ya şu bilgileri verir: "Yahya Kaptan’ın teslim olduktan sonra öldürüldüğü buraca da anlaşılmıştır. Muhafızlığa müracaat edilmiş, otopsi de yapılmıştır. Hükûmet kanunî kovuşturmaya başlamıştır, efendim. Saygılarımızı arz ederiz." (Nutuk, s.246.)
Paşa, 17 Ocak 1920 günü Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Şevket Bey’den gelen malumat hakkında ise şu yorumu yapar: "Efendiler, ‘Köy dışındaki karakola götürülürken çevreden ateş edilmiş (?). Kaçmaya çalışmış, bu sırada öldürülmüş (?!).’ Bu sözlerin, bu gibi suikastlerde bir formül gibi kullanıldığını anlamamak için, çok safdil olmak lâzımdır." (Nutuk, s.242-243.)
EŞİ PAŞA’DAN YARDIM İSTEDİ
İstanbul Karagümrük’te oturan Yahya Kaptan’ın eşi Şevket Hanım, Mustafa Kemal Paşa’ya gönderdiği telgrafta olayı anlatır ve kendisinden yardım ister: "Kocam Yahya Kaptan, sadece sizinle olan münasebeti dolayısiyle hiçbir kanuni suçu olmaksızın, teslim olduğu halde, Gebze Jandarma Yüzbaşısı Nail ve Üsteğmen Abdurrahman Efendiler tarafından alçakçasına şehit edildi. Bütün Tavşancıl halkı, olayın şahididir. Hakkımı aramak için Adliye ve Dâhiliye Nezaretlerine müracaat edildi. İki yetimle perişan halde bulunuyoruz. Bu konuda teşebbüs ve yardımlarınızı bekleriz. Emir sizindir." (Nutuk, s.247-148.)
Mustafa Kemal Paşa, iki yetimi himayesine alır ve ailenin de sıkıntılarının giderilmesiyle ilgilenir. 19 Ekim 1922 günü de ailesine ‘Vatan hizmetleri tertibinden’ maaş bağlanmasına ilişkin kanun TBMM’de kabul edilir. (Utkan Kocatürk, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Kronolojisi, TTK Yayınları, Ankara, 1988, s.358.)
Ölümünün 100. yılında andığımız Yahya Kaptan, memleketi Gebze Tavşancıl’da yatmaktadır... Ruhu şad olsun.