Tarhana çorbasının hikâyesini hiç duymadınız: Yavuz Sultan Selim sayesinde...
Soğuk kış günlerinde içimizi ısıtan Tarhana çorbasının aslında pek bilinmeyen özel bir hikâyesi var. Üstelik bu hikâye, Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim'i de içeriyor. İşte Tarhana çorbasının hikâyesi...

Türk sofralarının vazgeçilmez lezzeti Tarhana çorbası, yüzyıllardır neredeyse her evde pişiyor ve yalnızca karın doyurmakla kalmayarak gönülleri de ısıtıyor. Her yemeğin olduğu gibi, Tarhana çorbasının da bir ortaya çıkış hikâyesi var. Üstelik bu hikâye, Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim'i de içeriyor. Peki Tarhana çorbasının hikayesi ne? Tarhana çorbası nasıl ortaya çıktı?
YÜZYILLAR ÖNCE ORTAYA ÇIKTI
Soğuk kış aylarının vazgeçilmezi Tarhana çorbası, eşsiz hikâyesiyle de dikkat çekiyor. Peki Tarhana çorbası nasıl ortaya çıktı? Tarhana adı nereden geliyor? Medium'da yer alan habere göre, bu çorbanın hikâyesi de tadı kadar eşsiz. Edirne sokaklarında hâlâ fısıltılarla anlatılan bu hikâyeyi derledik.
İşte o hikâye...
İŞTE TARHANA ÇORBASININ HİKÂYESİ
Rivayete göre, 1512 ile 1520 arasında bir zaman diliminde, Edirne’nin dar gelirli mahallerinden birinde iftara çok az bir vakit kalmıştır. Dönemin padişahı Yavuz Sultan Selim ise, veziriyle birlikte tebdili kıyafet Edirne sokaklarında yürümektedir. Padişah ve veziri, mahalle arasında dolaşırken iftar vakti gelir ve top patlar.
O sırada, önünden geçmekte oldukları eski püskü bir evin kapısından, yaşlı ama nur yüzlü bir kadın, "Evlatlarım top patladı, gelin hadi. Orucumuzu beraber açalım. Allah ne verdiyse hep birlikte paylaşalım…" diye seslenir. Sultan Yavuz ile veziri tebdil-i kıyafet halinde yaşlı kadının evine girerler. Yaşlı kadın ve eşinin hazırladığı sofraya buyur edilirler. İftar sofrasında yer alan çorba, Sultan Selim ve vezirinin çok hoşuna gider. Vezir, çorbanın lezzetiyle mest olurken yanlışlıkla "Hünkarım ben hayatımda bu kadar lezzetli bir çorba içmedim." diyerek ağzından kaçırır.
Yaşlı kadın ve eşi, sofralarına oturanın Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim olduğunu anlayınca mahcup olurlar. Yaşlı kadın, "Efendi Hazretleri, lütfen kusurumuza bakmayınız, sizleri çok daha iyi ağırlayabilmek isterdik. Lakin bizler yoksul ve dar gelirli insanlarız. Bizim bu dar hanemizde ancak bu çorba kaynar. Bu nedenle sizlere yalnızca 'dar hane' çorbası ikram edebildik." der.
Yavuz Sultan Selim bu durumdan çok etkilenir ve hem mahalleye yardımda bulunur, hem de 'dar hane' çorbasının saray mutfağına girmesine vesile olur. Böylece zamanla geleneksel Tarhana çorbasına dönüşecek 'dar hane' çorbası, sofralara ilk kez girmiş olur.