Tarih eğitiminde emperyalist çarpıtmalara karşı Avrasya buluşması: İnsanlığın gerçek tarihini yazmaya hazırız

Tarih öğretimi açısından Türkiye’nin en büyük ihtiyacı, Avrasya’daki gelişmelerin, bunları ortaya çıkaran olayların ve yaklaşımların öğretim programlarında ve ders kitaplarında etraflıca yer almasıdır. Küreselleşmeci yaklaşımdan vazgeçilmesidir.

29-30 Eylül 2022 tarihlerinde St. Petersburg’da Rusya Bilimler Akademisi tarafından “History Textbook for the Future: A New Look” (Gelecek için Tarih Ders Kitapları: Yeni Bir Bakış) başlığıyla bir konferans düzenlendi. Konferansın amacı, tarih öğretimi için kullanılan ders kitaplarını ve müfredatları incelemek, tarih öğretimindeki Avrupamerkezci anlayışı tartışmaya açmaktı.

Konferansta Rus akademisyen, araştırmacı ve öğretmenler dışında Türkiye, Sırbistan, Özbekistan, Belarus, Kamerun/Güney Afrika, Çin, Bulgaristan, Hindistan, İran, Tanzanya, Orta Afrika Cumhuriyeti, Ermenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan’dan katılımcılar bulunuyordu. Konuşmacılar, tarih anlatımında tahrifat ve çarpıtmalar yapıldığı konusunda hemfikirdi. Bir çok katılımcı, ülkelerindeki tarih müfredatının değiştiği tarihlerle siyasi dönüm noktalarının kesiştiğine dikkat çekti. Tarih dersinin ortak bir kültürün farkında olma, aidiyet geliştirme, birlik ve beraberlik oluşturma hedefleri vardır. Konferansa katılım sağlanan ülkelerde, tarih müfredatlarındaki değişimlerle ortak kültürün tanımının değiştiği, milli kimliğin tartışmaya açıldığı, ülke tarihinde önemli yeri olan olayların anlamının farklılaştığı vurgulandı.

AVRUPAMERKEZCİ GÖRÜŞLERLE MÜCADELE

“Savaş Sonrası Uzlaşmada Zorluklar”, “Ders Kitaplarında Sessiz Tarih”, “Yeni Dünyada Kimlik”, “Müfredatı Sömürgesizleştirme”, “Yeniden Birleşme Sürecinde Tarih Üzerine Zor Sorular” konferansta sunulan bildirilerin bazılarına örnektir.

Konuşma başlıklarından da anlaşıldığı üzere konferansa damgasını vuran konu milliyetçilik oldu. Tarihyazımının milletin oluşumu kadar milletin parçalanmasında da etkin bir rol üstlenebildiği anlatıldı. Sırbistan Yakın Tarih Enstitüsü Müdürü Dr. Mile Bjelajac, yaşadıkları emperyalist müdahaleler sonucu Yugoslavya’nın yıkıldığını ancak bugün bölünmenin sebebinin milliyetçilik olarak anlatıldığını söyledi. Kırgız Cumhuriyeti Ulusal Akademisi Tarih, Arkeoloji ve Etnoloji Enstitüsü Müdürü Abylabek Asankanov, milliyetçilik ile ülke içerisinde çoğunluk olan etnisitenin ifade edildiğine ve ayrılık yaratıldığına dikkat çekti. Hindistan Jamia Millia İslamia Üniversitesi Tarih ve Kültür Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Gopinath Ravindran ise ülke içerisinde sadece etnisite değil inanç temelinde de bölünmenin körüklendiğini belirtti. Konferansta, tarihyazımındaki değişimin emperyalist müdahalelerle paralel olduğu sıkça vurgulandı. Bu çerçevede tarih ders kitaplarının kim tarafından hangi gelecek planları etrafında yazıldığının önemli olduğu dile getirildi.

Cumhuriyet Devrimi, tarihyazımının bir milletin kendini keşfetmesinde, bağımsız bir ülke olarak var olmasında ne kadar önemli ve etkin bir yeri olduğunu gösteren en güçlü örneklerden birisidir. Cumhuriyet Devrimi’nin resmi tarih görüşünü yansıtan “Türk Tarihinin Anahatları” kitabını hazırlamak üzere Türk Tarih Heyeti oluşturulmuş, Mustafa Kemal çalışmalara bizzat katılmış, katkılar yapmıştır. Ülke çapında tartışma zemini yaratılmış, bilimsel ve dayanakları olan bir tarih anlayışı benimsenmiştir. Bu çalışmanın ürünü olarak 1931’de yayımlanan Lise Tarih kitaplarının en önemli özelliği, geleceği inşa etmek hedefiyle yazılmış olmasıdır. Bu nedenle Avrupamerkezci tarih anlayışını çürütmek, ulus bilincini oluşturmak hedeflenmiştir.

Rusya Bilimler Akademisi Genel Tarih Enstitüsü Müdürü Alexander Chubaryan da tarihyazımında Avrupamerkezcilikle mücadele edilmesi gerektiğini belirtti. Bunun için özellikle 1. Dünya Savaşı, 2. Dünya Savaşı, imparatorluklar, koloniyalizm, dünya devrimleri gibi konuların anlatımını incelemek; tarih ders kitaplarındaki tahrifat ve çarpıtmaları düzeltmek gerektiğini söyledi. Bu amaçla, konferansın daha geniş bir katılımla çalışmalarına devam etmesini, ortak bir tarih yazımı için çalışmaların başlamasını arzuladığını ifade etti.

ORTAK TARİH YAZIMI

Rusya Bilimler Akademisi tarafından düzenlenen konferansın en dikkat çekici ve kanımca en umut veren yanı işte bu ortak tarih yazımı hedefiydi. Cumhuriyet Devrimi sürecinde Türk milletinin yaptığı gibi Avrasya da tarihi baştan yazarak kendini buluyor.

Avrupamerkezci tarih yazımı ile insanlığın uygarlık mirası Asyalı ve Ortadoğulu kaynaklarından koparılmış, tarih Roma-Antik Yunan’dan başlatılmıştır. Avrupa dışındaki toplumlar (Türkler dahil) uygarlık kuran değil, uygarlıkları yağmalayan ve Avrupa’nın bilgeliğine muhtaç barbarlar olarak gösterilmiştir. Emperyalizmin sömürgecilik siyasetini haklılaştırmak için bilimdışı bir zemin yaratılmıştır.

Avrupa’nın kesintisiz ilerleyişini esas alan Avrupamerkezciliğin aksine Asya’dan Afrika’ya, Çin’den Hint’e çok geniş bir coğrafyada uygarlıkların kaynağını incelemek gerekmektedir. Bu konferans, Avrasya ülkelerinin insanlığın gerçek tarihini yazmaya hazır olduğunun beyanı gibidir. Konferansta, hiçbir ülkenin diğerinden üstün olmadığı, samimi ama bir o kadar da ciddi ve bilimsel bir tartışma ortamı vardı. Bu bakımdan Avrasya’nın bir kez daha insanlığın umudu olduğunu gösterir nitelikteydi.

Dünyadaki yaşanan sorunların kaynağını küreselleşmeyi dışlayan milliyetçilik (Reimers, 2019:10) olarak tanımlayan bir anlayış ile yüz yüzeyiz. Bu anlayış, dünyadaki esas ayrışmayı da kendini küresel toplumun bir parçası olarak görenler ile kendini dünya vatandaşı olarak görmeyenler arasındaki bölünme (Reimers, 2019: 10) olarak tarif etmektedir. Küreselleşmeyi tehdit eden milliyetçilik ile mücadelede eğitim bir mihenk taşı (Reimers, 2019: 16) olarak görülmektedir. Bu nedenle vatandaşlık kavramı hem emperyalizmin hem de emperyalizmle mücadelenin merkezine yerleşmiştir. Dolayısıyla aidiyet duygusunun millete mi küresel merkezlere mi olduğu belirleyicidir. Bu bakımdan tarih öğretimi geçmişi anlatmak değil geleceği inşa etmek içindir.

Tarih öğretimi açısından Türkiye’nin en büyük ihtiyacı, Avrasya’daki gelişmelerin, bunları ortaya çıkaran olayların ve yaklaşımların öğretim programlarında ve ders kitaplarında etraflıca yer almasıdır. Küreselleşmeci yaklaşımdan vazgeçilmesidir. Türkiye ulusal kimliğinin yapıtaşı olan Türklüğü ancak yükselen Avrasya uygarlığının içerisinde Rusya ve Çin dostluğu ile yaşayabilir. Çünkü bu işbirliğinin içerisinde bağımsızlık, milli kimliklere saygı, üretim, güvenlik ve dolayısıyla gelecek vardır; dahası bu işbirliğinin içerisinde sömürü, hegemonya, terör bulunmamaktadır.

Semerkant’taki devlet başkanlarının buluşması Asya çağının, Avrasya uygarlığının yükselişinin ilanı olmuştur. Güvenlik ve ekonomi alanları başta olmak üzere yeni bir işbirliği doğmaktadır. Eğitim bu işbirliğinin kalıcılığının teminatıdır. Ancak bu ülkeler arasındaki eğitim felsefesi, eğitim politikaları, eğitim uygulamaları konularında işbirlikleri henüz güçlü değil. 29–30 Eylül 2022 tarihlerinde gerçekleştirilen ve 17 ülkeden 29 bilim insanının bir araya geldiği bu konferans, Avrasya’nın eğitim alanında da güç birliği yapmaya başladığını göstermektedir. Bu çerçevede, konferansın sonuç bildirgesinde şu önerilere yer verilmiştir:

BİLİMSEL ÇALIŞMALAR ARTIRILMALIDIR

Tarih öğretimindeki tahrifat ve çarpıtmalarla mücadele edilmelidir. Bunun için Avrasya ülkelerinde ortak gelecek perspektifiyle tarih öğretimi üzerine bilimsel çalışmalar arttırılmalıdır. Üniversiteler arası işbirliği geliştirilmeli ve hızlandırılmalıdır.

Tarih öğretimi, tarih öğretmenlerinin bakış açıları, tarih ders kitapları üzerine ulusal ve uluslararası ölçekte ortak bilimsel araştırma yapılmalıdır.

  • 1. Dünya Savaşı, 2. Dünya Savaşı, imparatorluklar, koloniyalizm, dünya devrimleri gibi öne çıkan bazı konular üzerine akademik tartışmalar gerçekleştirilmeli, bu konuların anlatımı üzerine öneriler geliştirilmelidir.
  • Akademik düzeyde tartışmalar devam ederken, okullarda daha net ve uygulama farklılıklarının önüne geçebilmek için merkezi olarak yapılandırılmış bir tarih anlatımına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu amaçla tarih ders kitaplarının içeriği üzerine çalışacak kalıcı bir uluslararası çalışma grubu kurulmalıdır.
  • İçerikler, milli kimlik ve milli öncelikler göz ardı edilmeden bütünsel bir dünya tarihi anlayışıyla hazırlanmalıdır.
  • İlkokuldan üniversiteye kadar her kademede eğitim işbirlikleri, ortak projeler, buluşmalar ve öğrenci değişimleri gerçekleştirilmelidir.
  • İşbirliğini kolaylaştıracak ortak eğitim platformları ve finansal destek sistemleri oluşturulmalıdır.
  • Batı merkezli dijital eğitim araçlarına alternatif olacak eğitim materyalleri, bağımsız yazılım ve donanımlar üretilmelidir.
  • Tarih öğretiminde öğretmenin rolü gözden kaçırılmamalı, farklı yorumlamaların önüne geçebilmek amacıyla Avrasya ülkelerinde kullanılmak üzere çeşitli dillerde yazılmış ortak bir öğretmen kılavuz kitabı hazırlanmalıdır. Öğretmen eğitimine özel önem verilmelidir.
  • İnternet ve medya araçlarının tarih bilinci üzerindeki etkisi tartışılmalıdır. Tarihin yeniden yazıldığı sosyal medya ve video servislerine alternatif oluşturulmalıdır. Kültür emperyalizmiyle mücadeleye hizmet edecek çalışmalar ve ortak yapımlar hayata geçirilmelidir.

Görüldüğü gibi, yeni bir uygarlık doğuyor. Bu uygarlığa giden yolda işbirliğinin kalıcılığı eğitim ile güvence altına alınıyor. İnsanlığın umudu, gelişen birleşen yükselen Avrasya uygarlığıdır.

Kaynak: Reimers, F.M.: 2019, Dünyayı İyileştirmeleri İçin Öğrencileri Altmış Ders ile Güçlendirmek Versiyon 1.0, çev. Şirin Karadeniz, Bahçeşehir Üniversitesi Yayınları.

Sonraki Haber