Tarih kadınla yazılacak (1)
Tarihte ne kadar devrimci dalga yükselmişse, bilin ki orada kadınlar, en zorlu görevi üstlenmiştir. Fakat kadının bu zorlu rolü, öylesine yaşamsaldır ki bu da tam olarak bilinmez, görünmez, anılmaz... Bu böyledir diye tarih onları unutur mu? Unutmaz.
Tarih, 21. Yüzyılın üç büyük atılımı Türk, Rus ve Çin devrimlerinin, kendi köklerinden gelen kadınların eseri olduğunu da yazar. Sakarya direnişinden, Petersburg ayaklanmalarına, oradan Şanghay devrimci birliklerine kadar kadın, insanlık tarihinin onurlu sayfalarına geçen mücadelelere adını yazdırdı. Görev üstlendi, yerini aldı.
İnsanlığın emperyalizmden kurtuluş çağında, yani Yükselen Asya çağında Asya kadınlarına düşen görevin büyüklüğü ve onuru bilince çıkarılmalıdır. Bugün emperyalizmin kuşattığı ülkemizde, kadının dikkati milli devletin bağımsızlığından kaçırılıp “kadıncılığın” dar alanına kapatılmak ve kadın enerjisi mücadele dışına itilmek isteniyor. Buna izin veremeyiz. Kadınların kendi sorunlarını da içine alan bir kadın dirilişi süreciyle karşı karşıyayız. Görev kaçınılmaz biçimde hepimizi çağırıyor.
Türk kültüründe kadının toplumsal sorumluluktaki yeri, savaş zamanlarında daha da yükselmektedir. Dedem Korkut hikâyeleri de her fırsatta kadının savaşçı karakterini vurgulayıp aktarmaktadır. Tarihte kadınların silah kullanması, ata binmesi her zaman doğal bir durum olmuştur. Tarih içinde aktif rol alan kadın “yiğit kadın” ya da “alp kadın”dır. Alp Kadının üstlendiği kurtarıcı rol tarihseldir. O kadınlar bugün de görev başındadır. Dedem Korkut hikayelerinde geçen Selcen Hatun’un, Banı Çiçek’in ve Boyu Uzun Burla Hatun’un görevleri bugün de Öncü Kadınlar arasında sürmektedir.
Bugün de milli bağımsızlık temelinde yükselen vatanın ve kadınların bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin geniş tarihi yazılmak zorundaydı. Bunun sorumluluğuyla Vatan Partisi Öncü Kadın hem Türk Kadın Hareketi Tarihi’ni hem Parti Kadın Hareketi Tarihi’nin yazılı ve sözlü bütün kayıtlarını, nesnel gerçekliği içinde birleştirmek ve yazmak üzere yoğun çalışmalar başlattı.
Kadınların gerçekçi ve devrimci kadın tarihi yazımında verdiği güven, Türkiye’nin “karaça”sını (Yurt çadırının ortadireği) “bektutmak” gibidir. Milli devletimizin varlığı bizim varlığımızdır, ona sahip çıkacağız. Atalarımız “Ya devlet başa, ya kuzgun leşe” demiş. Bu sözdeki hayati anlamı kavrıyoruz. Aynı inançla kadınların, ellerinde ay yıldızlı bayraklarla yazdığı her destan, kurulan hain plânları yerle yeksan edecek. Tarihe kayıt düşülmeye başlandı. Türkiye’nin 2. Millî Mücadelesi içinde tarih yeniden ve her zaman kadınla yazılacak.