Tarım arazileri ve tarlakondular

Tarım alanlarında villa (tar-kondu) yapımına kesinlikle izin verilmemelidir. Kaynaklar israf olmaktadır. Tarım alanları bölünerek satıldığı için ziyan olmuştur, olmaktadır. Tarkondular eko-çevre açısından verimsizliğe, karmaşaya, denetimsizliğe yol açmaktadır

18. yüzyıl sonlarında İngiltere ve diğer batılı devletler Osmanlı Devleti’nin ekonomik ve siyasi gelişmesine, dinamiklerine, üretici güçlerine müdahale ederek sanayi ve tarımsal kalkınmayı engelledi.

Emperyalist odaklı dış zorlamalar ve oyunlar nedeniyle, 19. yüzyılda daha da ağırlaşan şartlar muvacehesinde, güdümlü, yarı sömürge hale gelen Osmanlı hem imparatorluk topraklarını kaybetmeye başlamış hem de elinde kalabilen toprakları yönetmede olağanüstü başarısızlıklara duçar olmuştur.

Türk milletini yok etme çabaları Kurtuluş Savaşı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla sona erdirildi.
Mazlum uluslara umut olan mücadele sonucunda genç cumhuriyet, mükemmel bir ahenk ile inkişaf etmiş, büyümüş gelişmiş serpilmiştir.


Ankara Gölbaşı Mahmatlıbahçe Mahallesi’nde son 10 yıl içinde satılan parsel sayısı bin adedi geçmiş olup, yapılan tar-kondu sayısı 800 adedi geçti. Bu tar-kondular 5 bin dönüm ekilir alanın hemen her tarafına çok düzensiz bir şekilde saçılmıştır.

TANZİMATÇILAR YİNE ÖNE ÇIKTI

Fakat ne yazık ki çok geçmeden Tanzimatçı/Batıcı mandacı kesimler yine öne çıktı. Türkiye Cumhuriyeti’nin ana omurgasını oluşturan Kemalist Devrimler fonksiyonu (altı köklü) terk edildi, yeniden, İngiliz emperyalizminin güncel biçimi olan ABD-NATO emperyalizminin çürütücü, gerici mandacı etkisine girdik.

Atatürk’ün vatansever-devrimci atılım dönemi kesintiye uğradı. Türk milleti, manda sever kafaların ve ardıllarının yönetiminde, ilk 20 yılda üretilen, kazanılan, kurulan her ne varsa hemen her şeyi yitirmekle yüz yüze kaldı.

Başka bir deyişle bir ulus devletin sahip olması gereken karar alma ve tatbik etme yeteneğimiz adım adım elimizden alındı hatta en son dışarıdan yasa dayatılmasına kadar süreç ilerledi…

Bu girişi yapma sebebimiz şudur: Bahsettiğimiz süreç Türk tarımının da gerilemesini beraberinde getirdi.
Bilindiği gibi tarım arazileri miras bölünmeleri nedeniyle küçüldü. Bir de tarımda uygulanan yanlış desteklemeler zaten küçülen çiftçiyi iyice tarladan uzaklaştırdı. Sonuç olarak; Köylü çiftçi üretimden çekildi, şehirlere göç hızla arttı. Köy yaşamında iken en az yüz üretim-tüketim kaleminde kendi kendine yeten aile birimleri, şehir yaşamında 100 kalemin yüzünde de mutlak tüketici durumuna geldi. Daha genel bir sonuç olarak; Milyonlarca çiftçi ailesi için üretim-tüketim dengesi tüketim lehine bozulduğu için özellikle gıda alanında kendine yeten ülke olmaktan uzaklaştık.

Geçim sıkıntıları, özellikle büyük şehir merkezlerine yakın köylerde yaşayan köy halkının tarlalarını yok pahasına satmalarına neden oldu. Satılan bu küçük alanlı (örnek: 5 yüz m2) parseller, küçük yatırımcıların yaptıkları tarla kondular (tar-kondu) ile dolmaya hızla betonlaşmaya uğradı.

ÖNÜMÜZDEKİ SORUNLAR

Doğup büyüdüğüm Ankara Gölbaşı Mahmatlıbahçe Mahallesi/Köyü’nden örnek vermek isterim. Mahmatlıbahçe Ankara’ya 45 km, Gölbaşına 25 km mesafededir.

Köyümüzde 25-30 hane var. Köyümüz arazisinin boyutları yaklaşık 2 x 4 km (= 8 km2; 8 milyon metrekare) yani yaklaşık 8 bin dönüm olup, 5 bin dönüm ekilebilir arazisi var. Son 10 yıl içinde satılan parsel sayısı bin adedi geçmiş olup, yapılan tar-kondu sayısı 800 adedi geçti. Bu tar-kondular 5 bin dönüm ekilir alanın hemen her tarafına çok düzensiz bir şekilde saçılmıştır. Önemli sayıda tar-kondu hanesinin müstakil tapusu yoktur ve kaçak yapılanmıştır.

Ankara Büyükşehir Belediyesi ve Gölbaşı Belediyesi bu kaçak yapılara bilerek ve isteyerek EGO, Yol, su, elektrik, doğal gaz, çöp vb. hizmetler sağlamaktadır.

Bu hizmetlerin verimliliği ve başarısı hususuna bakarsak; aşırı dağınık konumlandıklarından elektrik, su, doğal gaz, yol ve çöp alma hizmeti vb. gibi pek çok belediye hizmeti belediyeye çok pahalıya gelmektedir. Ülkemizin ve belediyelerin içinde bulundukları mali durum göz önüne alındığında vergilerimizin bu verimsiz hizmetlere heba edildiği açıkça görülmektedir.

OLUMSUZLUKLARI SIRALARSAK

1-Milyarlarca lira, küçük yatırımcılar tarafından, küçücük alanlarda villa (tar-kondu) yapmak hülyası ile ziyan edilmiştir ve edilmektedir.

2-Mümbit tarım alanları parça pörçük satıldıkları için ziyan olmuştur, olmaktadır ve dahi olacaktır.

3-Tarım arazilerinin hemen her yerinde sayısız tarkondulardan dolayı beton yığınları ortaya çıkmıştır.

4- Tarım-hayvancılık tar-kondular yüzünden daha zorlaşmıştır.

5-Tarım arazilerine, özellikle mirasçılık sorunu çözülememiş tarım arazilerine tarkondu yapmak yasak olmasına rağmen, belediyeler mücavir alanlarında inşa edilen bu beton yığınlarına bu tarkondulara elektrik, su ve doğal gaz aboneliği vermekte çekince görmemektedirler, oy kaygısı ile…

6-Tarkondular eko-çevre açısından verimsizliğe, karmaşaya, denetimsizliğe, kanserli serpilmeye neden oldukları için ve çevre açısından büyük bir kirletici durumundadırlar.

7-Alım satım işlemlerine aracılık yapan emlakçılar; a-alıcıya aldıkları mülk hakkında tapu, mirasçılık ve diğer sorunları izah etmekten kaçındıkları için sorumludurlar. b- aldıkları komisyonların vergisini vermedikleri için vergisiz haksız kazanç elde etmektedirler.

8. Tarkonduların etrafında bulundurulan başıboş kedi köpek sayısında olağanüstü artış söz konusu olmaktadır.

9- Köyümüzde mahallemizde ortaya çıkan bu tar-kondu patlaması, nüfus patlaması ve buna bağlı olarak insan trafiğinin denetlenmesi söz konusu olmamaktadır.

Yukarıda izah edildiği gibi ABD ya da AB ile yapılan anlaşmalar uğruna, mecburen ve yanlış uygulanan tarım politikaları nedeniyle Türk milletinin “yurt yeri kurma” (yurtlaşma) gelenek birikimine aykırı bu türden taklit oluşumlar bugün ve gelecekte tasavvur edilemeyecek çok zararlara neden olabilecektir.
Bu hormonlu oluşumlar Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ne ekonomik, ne güvenlik, ne milli birlik, ne üretim, ne kalkınma hiçbir menfaatine hizmet etmemektedir.

Sonraki Haber