‘Tasarruflar finansa yönlendirildi! Bankaların kârları katlandı

Bankacılık sektörü net kârı enflasyonun yüzde 65 olarak açıklandığı 2023 yılında, yüzde 139 artarak 603,6 milyar TL oldu. Sektörün kârlarını Aydınlık’a değerlendiren Prof. Dr. Enç, mevcut piyasa yapısı ile vatandaşın birikimlerinin üretim yatırımına değil finansal kesime yönlendirildiğini söyledi

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre bankacılık sektörü net kârı 2023’te 603,6 milyar TL oldu. Sektörde 2022 yılında da 431,6 milyar TL net kâr açıklanmıştı. Bu sonuçlar, enflasyon oranının yüzde 65 olduğu 2023 yılında, bankacılık net kârının yüzde 139 arttığını göstermektedir. Açıklamaya göre, 2023 Aralık’ta bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü, 2022 sonuna göre 9 trilyon 171 milyar 947 milyon lira artış kaydederek 23 trilyon 519 milyar 337 milyon liraya çıktı. Artışın oransal karşılığı da yüzde 63,9 oldu. Enflasyon dönemi bankacılık sektöründe meydana gelen kâr artışı ise tartışmalara yol açtı. Sektörün açıkladığı kâr oranlarını Aydınlık’a değerlendiren iktisatçı Prof. Dr. Ercan Enç, mevcut piyasa yapısının kârları üretime değil finans kesimine yönlendirdiğini söyledi. Enç, şöyle konuştu:

‘OLİGOPOL YAPILAR HAKİM’

“Enflasyon kârlardan kaynaklanmaktadır. Kârlar da esas olarak üretici kesimden değil finansal kesimin elinde toplanmaktadır. Kârların finansal kesimde toplanması tasarrufların yatırımlara yönelmesinin önünde engeldir. Türkiye’de üretimin ticaretini yapan, üreticiden çok kazanıyor. Finansal kesim, üretici kesimden çok kazanıyor. Bu iki durumu engellemeden sorunları çözmemiz mümkün değil. Bu durum piyasa yapısından kaynaklanıyor. Hem ticaret hem finansta oligopol yapılar hakim durumda.” Sadece yüksek faiz değil düşük faiz döneminde de tasarrufların üretime yönelmediğini dile getiren Enç, şöyle devam etti:

“Mevcut tasarruflar üretime yatırıma yönelmiyor. Faizler düşükken insanlar düşük faizden birikimini çekip üretime yatırım yapmadı. Döviz, altın, otomobil aldı. Örneğin, bir arkadaşım 50 bin TL parasını bir yıllığına Kur Korumalı Mevduata (KKM) yatırmış. Sonunda eline yüzde 43 faiz geçmiş. Bu faizin yüzde 13’ünü banka ödemiş. Yüzde 30’u hazineden gelmiş. Vatandaş da bankanın düşük faiz vermesini dert etmedi nasıl olsa KKM var. Bu durumda insanlar neden üretime yönelsin? Piyasa mekanizması, mevcut tasarrufları üretime kaydırmıyor. Aksine hepsi spekülatif alanlara gidiyor.

MEVDUATLAR MİLLİ GELİRE ULAŞTI

“İktisat tanımlaması açısından bankalardaki mevduatların hepsi tasarruf değil. Bir kısmı servet. Tasarruf o yılki gelirin tüketilmeyen kısmıdır. Yıl geçtikten sonra artık servet denir. Bankalardaki mevduatta neredeyse milli gelire ulaşmış vaziyette. Bu kaynaklar var olmasına rağmen üretimde kullanılamıyor.”

MEVDUATLAR BANKACILIK KÂRLARINI ARTIRDI

“Bankacılık sektörüne ilişkin yapılan düzenlemeler olmasaydı, kârlar daha fazla olurdu.” diyen Hikmet Baydar, şu ifadeleri kullandı: “Bankacılık sektörünün kredi veremediği dönemler de var. O zamanlarda bankacılık sektörü, kredi kartı gibi ürünlerle kârlarını artırmaya çalışıyor. Bankacılık kârının yüzde 139 artması, bankaların özkaynaklarını ne kadar verimli kullanıldığının göstergesi. Bankacılık sisteminde teminatlarla oynanması, KKM’ye getirilen düzenlemeler, bankalara TL’leşme limitleri verilmesi, hedefi gerçekleştiremeyenlere komisyonlar kesilmesi gibi düzenlemeler bankacılık sektörünün bilançosunu istedikleri gibi düzenlemesinin önüne geçti. Daha fazla kâr etmesini engelledi. Bankalar daha verimli alanlarda parayı değerlendirebilecekken yasal sınırlamalarla önlerine geçildi. Dolayısıyla bu kâr daha da yüksek çıkabilirdi. Örneğin, teminat için Merkez Bankasına verdikleri tahvillerin getirileri çok düşük. Teminatlar mevduata göre zarar yazdığı için bankalar bunun kredilerden çıkartarak kredi faizlerini daha da yukarıya çektiler. Teminatların yüksekliğinin bedelini kredi alanlar ödemiş oldu. Mevduat büyümesi yüzde 67 olduğu halde kredi büyümesi yüzde 54. Krediler mevduattan daha az büyüdü. Çünkü yüksek faizle kimse mecbur kalmadıkça kredi kullanmadı. Bu da bankacılık sektörünün potansiyel kârını engelleyen bir husus.

ÖZKAYNAK YETERLİLİĞİ YÜZDE 19

“Bankalar özkaynaklarının yerine mevduat toplayarak, kredi dağıtarak menkul kıymeti değerlendirdikleri için bir kaldıraç söz konusu. Mesela banka 1 TL sermaye koyup, 20 TL mevduat topluyor. Bunları değerlendiriliyor. Toplanan parayla maliyetler ödeniyor. Kalanı kâr. Bu bankaların toplam mevduat ve kredi portföyünün büyüklüğü ile alakalı bir şey. Açıklamaya göre bankaların özkaynak yeterliliği yaklaşık yüzde 19. Geri kalanı değerlendirilen para. Beş katı bir mevduattan bahsediyoruz. Toplamından elde ettiği kâr yüksek gibi görünüyor fakat riski de yüksek. Yüksek riskin kârı yüksek olur. Kredi faizleri yukarı çekilmeseydi, kullandırılan krediler yüzde 10-15 daha fazla olacaktı ve kârlar daha yüksek olacaktı. Daha yüksek faiz daha zor kredi satmak demek. Bu tür dengelerle oynarken dikkatli olmak lazım.”

Sonraki Haber