TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, gazetecilerle buluştu: Önce iç tüzük sonra anayasa

Sivil Anayasa vurgusu yapan Kurtulmuş, ‘Yeni bir anlayışla ruhunu, içeriğini ve dilini yeniden ele aldığımız bir anayasa olmalı.’ dedi. Meclis Başkanı hedeflerindeki anayasayı ‘özgürlükçü, kuşatıcı, çoğulcu, birey odaklı’ diye tanımladı. Kurtulmuş TBMM İç Tüzüğüne de işaret etti

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş Türkiye’nin yeni bir anayasa mecburiyeti olduğunu savundu. Yeni anayasanın “devleti yaşat ki insan yaşasın değil, insanı yaşat ki devlet yaşasın” üzerine kurulu sivil bir anayasa olması gerektiğini belirten Kurtulmuş, önce Meclis İç Tüzüğü’nün değişmesinin anayasa çalışmalarını da kolaylaştıracağını ifade etti. Numan Kurtulmuş gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle kahvaltıda bir araya geldi. Neşet Ertaş’ın ölüm yıldönümü nedeniyle sanatçılar Neşet Ertaş’ın türkülerini seslendirdi. Toplantıda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Kurtulmuş şu mesajları verdi:

28. DÖNEM

Ümit ediyorum ki 28. Dönem'de kalıcı işler yapabilmek nasip olur. TBMM'de, ülkemizin ihtiyacı olan konularda hep beraber, birlik içerisinde demokratik teamülleri sonuna kadar en iyi şekilde kullanarak ve farklı fikirlerin karşılıklı çatışmasından hakikatleri ortaya çıkararak yolumuza devam ederiz. TBMM'de herkesin, Türkiye'nin önündeki meseleleri çözecek iradeyi ortaya koyacağını, Cumhuriyetin ikinci yüzyılına ilişkin "Sözü güçlü, gücü tesirli bir Türkiye Yüzyılı"na yönelik hedefleri gerçekleştirmek için gayret edeceğini düşünüyorum.

YENİ ANAYASA

Yeni bir anayasa mecburiyeti ortadadır. Demokratik olarak Türkiye'nin önünü açacak önemli çalışmalardan birisidir ve haddizatında 12 Eylül Anayasası'nın kabul edildiği günün neredeyse ertesi gününden itibaren uzun yıllar boyunca Türkiye'nin yeni anayasa ihtiyacı hep tartışılmıştır. Hem siyaset çevrelerinde hem hukukçular arasında hem akademik çevrelerde tartışılmıştır. Dolayısıyla yeni bir anayasa yapmak, Türkiye'nin boynunun borcudur. Cumhuriyetimizin ikinci asrına yakışan önemli bir adım olacaktır. Bunun için hiçbir önyargı olmaksızın bu çalışmaları inşallah güçlü bir şekilde başlatarak sonuç almayı hedefliyoruz.

TBMM ÖNCÜ VE MERKEZ OLACAK

12 Eylül anayasasından kurtulmak zorundayız. Geleceği dizayn eden, yıllarca mücadele ettiğimiz ve konuştuğumuz konularda bürokratik oligarşi dediğimiz, seçilmişler yerine atanmışların, milli irade yerine belli seçkin zümrelerin iradesini esas alan bir anayasa dizayn edildi. Şimdi artık bu anayasadan bir şekilde kurtulmak zorundayız. Bu boynumuzun borcudur. Anayasa meselesi bir fantezi değil, bir ihtiyaçtır, bir gerekliliktir. Ayrıca sadece siyasi parti veya partilerin anayasası olmaz. Milletin anayasası olur. Bu süreçlerin çok ciddi ve yoğun bir katılımla, tabii ki yüzde 100 herkesin desteğini almak mümkün olmayabilir, ama en büyük konsensüsle sağlanabilmesi ve millete ait bir anayasa yapılabilmesi bu süreçte önemli hassasiyetlerimizden birisi olmalıdır. Yeni anayasa konusunda siyasi partiler ve hukuk çevrelerinde bir müktesebat bulunuyor. Bu büyük müktesebatın yeniden harekete geçirilmesi ve fikri olan herkesin fikrinin ortaya konulabilmesi için bir siyasal iklim oluşturmak durumundayız. Eğer siyasi iklimi doğru bir şekilde oluşturmayı başarabilirsek ben Türkiye'nin bu dönemde yeni anayasayı yapabilecek bir imkana kavuşacağı kanaatindeyim. Bu anayasa tartışmaları içerisinde önemli hususlardan birisi de şudur, siyasal iklim içerisinde farklı çevrelerin görüşleri mutlaka dile getirilecek ama sonuç itibarıyla TBMM anayasa tartışmalarının öncüsü ve merkezi olacaktır.

YENİ ANAYASANIN ÖZELLİKLERİ

Yeni anayasanın özellikleri; Birincisi; anayasa, yeni bir anayasa olmalıdır. Ruhuyla, diliyle ve içeriğiyle yeni olması lazım. Onlarca kere, içinde değişiklikler yapıldı. Ama ruhu hala korunarak duruyor. Yeni bir anlayışla ruhunu, içeriğini ve dilini yeniden ele aldığımız bir anayasa olmalıdır. İkincisi; sivil bir anayasa olmalıdır. Milli iradeyi ve milli egemenlik fikrini merkezine oturtturan sivil bir anayasaya ihtiyacımız var. Üçüncü temel özelliği ise bu anayasa özgürlükçü bir anayasa olmalıdır. Dördüncü temel nitelik ise kuşatıcı ve çoğulcu bir anayasa olmasıdır. Beşinci temel özelliği ise medeniyet değerlerimizi esas alan ve gelecek hedeflerimize uygun düşen birey odaklı bir anayasanın yapılmasıdır. Yeni anayasa, 'Devleti yaşat ki insan yaşasın' fikrinin üzerine değil; 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın, devlet ebed müddet olsun.' fikri üzerine olmalıdır.

MECLİS İÇTÜZÜĞÜ

İkinci temel hedefimiz Meclis İç Tüzüğüdür. Belki anayasa çalışmalarından daha önce bunun gündeme getirilerek, süratle Meclis'in çoğunluğunun kabul edebileceği bir iç tüzüğün gerçekleşmesi lazım. Arkadaşlar söylediler. 37 saat kesintisiz Meclis oturumunun yapıldığı toplantılar olmuştu. Bu insani bir çalışma düzeni değildir. Partiler arasında bir uzlaşı ile ümit ediyorum ki anayasadan önce Meclis İç Tüzüğü'nün çıkarılması mümkündür ve daha kolay bir adım olacağı kanaatindeyim. Hep beraber Meclisin itibarının artırılması için gayret sarf etmemiz gerekiyor.

İSVEÇ’İN NATO ÜYELİĞİ

İsveç'in NATO üyeliği sürecine değinen Numan Kurtulmuş, şunları anlattı: “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi'ni TBMM Başkanlığına gönderecek. Ben de tezkereyi yasalaşma sürecinin başlaması için Dışişleri Komisyonuna havale edeceğim. Komisyondaki görüşmelerin ardından konu TBMM Genel Kuruluna gelecek. Nihayetinde bir uluslararası sözleşme olarak İsveç'in NATO'ya girip girmeme kararını verecek olan yer tabii ki TBMM’dir.

“Biz bu konuda da çok ilkeli bir tavır içerisinde olduk. Yani Finlandiya ve İsveç'in her ikisi birbirine çok benzer, güvenlik öncelikleri birbirine çok benzer iki ülke olmasına rağmen Türkiye olarak Finlandiya'ya başka bir reçete, İsveç'e başka bir reçete uyguladık. Bunun sebebi de şuydu, özelikle İsveç'te hem Türkiye karşıtı bölücü örgütlerin çok rahat hareket ediyor olması hem de İslam karşıtı eylemlerin polis gözetiminde, tabiri caizse özendirilerek, sırtları sıvazlanarak bunların bir şekilde eylemlerine göz yumulması tabii ki Türkiye'nin kabul edebileceği bir şey değildir. Bununla ilgili defaatle uyarılar yapıldı. Tekraren burada bir kere daha TBMM Başkanı olarak söylüyorum bizim herhangi bir ülkenin NATO'ya girip girmemesi konusunda kategorik olarak bir çekincemiz yoktur. Ancak egemen bir ülke olarak Türkiye'nin önceliklerinin muhatabımız olan, yani İsveç tarafından da dikkate alınmasını, gereğinin yerine getirilmesini, hızlıca adımlar atılmasını temenni ediyoruz. Ayrıca anlamakta zorluk çektiğimiz bir husus, hem Türkiye'nin onayıyla NATO'ya girmeyi bekleyeceksiniz hem de kendi ülkenizde terör örgütlerine ve İslam karşıtı bu insanlık dışı faşist gösterilere zemin hazırlayacaksınız. Bunların ben İsveç tarafından da kısa sürede gözden geçirileceğini ve olumlu adımlar atılacağını ümit ediyorum.”

‘TSK’YI TÖHMET ALTINDA BIRAKMAK KABUL EDİLEMEZ’

TBMM’ye gelen fezlekelere değinen Kurtulmuş, “Milletvekili sorumsuzluğu, bu anlamda söylediği her sözün 'Dilin kemiği yok' şeklinde gündeme getirileceği anlamına gelmez. Hele hele Türkiye'nin sınır ötesinde özellikle çok yoğun terörle mücadele yürüttüğü bir dönemde Türk Silahlı Kuvvetlerinin töhmet altında bırakılmasını kabul etmek mümkün değil.” dedi.

‘AP RAPORU YOK HÜKMÜNDE’

Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye’yi hedef alan raporu için “Türkiye düşmanı belli lobilere sanki teslim edilmiş ve onların ofislerinde hazırlanmış, neredeyse her bir cümlesinde Türkiye karşıtlığını kelimelerin içerisine giydirmiş olan taraflı, yanlı bir rapor olduğu kanaatindeyim.” diyen Kurtulmuş, “Bizim için yok hükmünde bir rapordur. Kimsenin Türkiye'yi böyle oturduğu yerden hem de Avrupa Birliği adaylık sürecinin konuşulduğu bir dönemde bu kadar çok taraflı bir raporla Türkiye'yi tedip etmeye, yani bir şekilde hizaya getirmeye, cezalandırılmaya kalkmasını doğru bulmayız. Bu raporu kabul etmediğimizi, iade ettiğimizi ifade etmek istiyorum.” İfadelerini kullandı.

Sonraki Haber