TBMM Türkiye-Filistin Dostluk Grubu: Filistin toprakları Filistinlilerindir
TBMM Türkiye Filistin Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Hasan Turan ve AK Parti milletvekilleri Meclis’te İsrail'in Filistin'e saldırıları hakkında basın toplantısı düzenledi.
TBMM Türkiye-Filistin Parlamentolar Arası Dostluk Grubu, İsrail'in Filistin'e karşı olan saldırgan tavrı ve Filistin topraklarını işgal etmesine karşı Meclis'te açıklama yaptı.
İşte o açıklama:
7 Ekim günü Filistin ve İsrail’de alevlenen çatışmaların Ortadoğu’daki gerginliklerin nedeni, İsrail’in bugüne kadar uyguladığı baskı ve şiddet politikalarıdır.
Filistin’de yıllardır süregelen sistematik işgal, artarak devam eden zulüm, AMBARGOLAR, siyasi, ekonomik ve toplumsal izolasyonlar Filistinliler için artık dayanılmaz hale gelmiştir.
Dünya barışının önündeki en büyük engellerden birisi olan Ortadoğu meselesinin temelinde, şüphesiz kadim Filistin topraklarında, Filistinlilerin PARYA MUAMELESİ GÖRMESİDİR.
Ortadoğu ve Filistin hakkında kamuoyuna değerlendirmelerde bulunanların sorunun tarihi arka planını iyi bilmesi ve doğru ve hakkaniyetli bir dil kullanması gerekmektedir.
Daha en baştan mazlum ve mağdur Filistinlileri öteleyen ifadeler, sosyal medyada dolaşıma sokulan yalan haber ve görüntüler hepimizi yaralıyor.
KATLİAMLARIN ÜSTÜ ÖRTÜLÜYOR
Yaşanan çatışmalarda sanki Filistin tarafı bir başka ülkenin topraklarına girmiş, orada terör estirmiş gibi algı operasyonu yapılıyor.
Bu dil ve sahte argümanlarla üretilen yalan haberler ancak “katliamların üstünü örtmek” demektir.
Gerçeklerin üstünü ne kadar örtmeye çalışırsanız çalışın.
Kadim Filistin toprakları Filistinlilerindir.
Hayatta kalmak için savunma hakkını sadece İsrail için' kabul etmek açıkça İsrail tarafının kullandığı ifadelerle Müslüman halkları, yok edilmesi, ezilmesi gereken zararlı yaratıklar' gibi görmek demektir. Bunu asla kabul edemeyiz.
Değerli Arkadaşlarım
“İsrail Sorunu” bugün ortaya çıkmış değildir.
İslam dünyası ne yazık ki Osmanlının tarih sahnesinden çekilmesinin ardından emperyalistlerin cirit attığı, topraklarını ve zenginliklerini sömürdükleri, insanlarını esir aldıkları bir coğrafya oldu.
Son dönemde yeniden alevlenen çatışmalarda 5. güne girildi. Hayatını kaybeden Filistinli sayısı bini aştı.
Filistin kaynaklarından aldığımız son bilgilere göre İsrail 320 çocuğu ve 300 kadını şehit etti.
Uluslararası toplumun gözü önünde yıllardır Filistin halkını katleden, temel insan hak ve özgürlüklerini elinden alan, uluslararası hak, hukuk tanımayan bu saldırı ve katliamları kınıyor, lanetliyorum.
Türkiye’nin Filistin politikasının temel dinamiği; İsrail’in işgalci olduğu ve toprakların Filistin Devletine ait olduğu gerçeğidir.
Filistin ve Kudüs’te yaşananlardan habersiz olanlar, buranın tarihi, kültürel ve stratejik önemini bilmeyenlerin bugün dünyada yaşanan krizleri, Ortadoğu’da olup bitenleri anlaması mümkün değildir.
YILLARDIR GAZZE BOMBARDIMAN ALTINDA
İsrail’in hesabı HAMAS ile değil. Bunu hepimiz biliyoruz.
HAMAS’ın saldırısından önce yaşananlar ile şimdi yaşananlar arasında hiçbir fark yoktur.
Orada yıllardır ambargo var.
Yıllardır Gazze bombardımana tabi tutuluyor.
Gazze’li için çok seçenek yok. Zaten havadan, karadan ve denizden kuşatılmışlar. Çıkış kapıları kapatılmış, insani yardım koridoru bile yok.
Onlar için
Açlıktan ölmekle, İsrail kurşunuyla ölmek arasında veya savaşarak ölmek arasında ne fark var ?
Filistin, bugün bıçağın kemiğe dayandığı noktadadır.
İsrail ve destekçileri günün sonunda Filistin’i haritadan silmek istiyorlar.
Son olarak İsrail Hükümetinin ve savunma bakanlığı yetkililerinin Gazze’ye yönelik aldığı kararlar tam bir İnsanlık trajedisidir. Savaşında bir ahlakı vardır ama ne yazık ki bunlarda ahlak yok.
365 kmkarelik bir alana sıkıştırılan, havadan, karadan ve denizden kuşatılan bir kent, milyonlarca insan var orada.
Gece-gündüz demeden bombalarla, roketlerle, kimyasal silahlarla, kullanılması yasak olan misket bombalarıyla ve fosfor bombalarıyla kadın-çoluk çocuk demeden öldürülüyorlar.
Hastaneler çok zor şartlar altında hizmet vermeye çalışıyorlar. Devam eden bombardıman ve roket ateşlerinin altında, elektrik ve su kesintilerine rağmen yaralı tedavi etmeye, hayat kurtarmaya çalışıyorlar.
Geçmişte yaralı taşıyan ambulansları bile tarayan zihniyetin cami-kilise-okul-hastane gibi sivil mekanları gözetmeyeceği açıktır.
SOYKIRIM VE YOK EDİLİŞ VAR
Gazze’deki durum hayal edebileceğinizden de haberlerin yansıttığından da çok daha vahimdir.
Gazze’de şu an yaşananlar korkuncunda ötesindedir.
Bölge bölge soykırım ve yok ediliş var.
İsrail güçleri bir bölgeyi tamamen yerle bir edip diğerine geçiyor.
İnternet çoğu bölgede kesildi ve iletişim giderek zorlaşıyor.
Elektrik günlerdir yok. İçme suyuna erişim çok zor.
Barınma merkezlerine sığınanların sayısı çeyrek milyonu aştı ve bu sayının hızla artması bekleniyor.
Yaralı ve şehit düşmüş bedenler hala enkaz altında ve onları çıkarma imkanı da maalesef yok.
Bu adeta bir SOYKIRIMdır.
Bu insanlık suçudur.
Biz hangi milletten, hangi dinden olursa olsun hiç kimsenin kanı akmasın, kimse ölmesin isteriz.
Lakin biliyoruz ve inanıyoruz ki, zulme rıza göstermek de zulümdür. Zalimi savunmak da suçuna ortak olmaktır.
Sayın Cumhurbaşkanımızda gerginliğin azalması, ateşkesin bir an önce sağlanması ve sivil halkın daha fazla zarar görmemesi için yoğun bir telefon diplomasisi yürütmektedir.
BAĞIMSIZ VE EGEMEN FİLİSTİN DEVLETİ
Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi: Başkenti Kudüs olan, coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız, egemen bir Filistin Devleti kurulmadan bölgeye huzur gelmeyeceğine inanıyoruz.
İsrail, devlet gibi değil örgüt gibi davranırsa, sonunda örgüt gibi muamele görmeye başlayacağını unutmamalıdır.
İnsani yardımların kesilmesi gibi Filistin halkını topyekun cezalandırmayı amaçlayan fevri kararlardan herkes uzak durmalıdır”.
EĞER DÜNYA BARIŞ İSTİYORSA BİR AN ÖNCE ŞİDDETE, BOMBALARA, HEDEF GÖZETMEKSİZİN SİVİLLERE YAPILAN SALDIRILARA DUR DEMELİDİR.
Türkiye olarak bölgede daima barış ve huzurun tesisi için çaba harcadık, akan kanın durması, Mescid-i Aksa’nın ve Kudüs’un hukuki ve tarihi statüsüne aykırı girişimlerin son bulması için çağrılarda bulunduk.
BM’de alınan kararların kağıt üzerinde kalmaması gerektiğini ifade ettik. BM’nin yaptırım gücü olmayan açıklama ve beyanatları ancak İsrail’i cesaretlendirmektedir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi Kudüs ve Mescid-i Aksa bizim kırmızı çizgimizdir, ümmetin onurudur.
İslam İşbirliği Teşkilatı da acilen toplanarak konuyu gündemine almalı, işgalci güçlere karşı güçlü ve firesiz somut ve caydırıcı bir tepki ortaya koymalıdır.
Dünya barışını savunduğunu iddia edenlerin Ortadoğu’da ateşe benzinle gitmesi bölgeye savaş gemilerini göndermesi gerilimi daha da tırmandıracaktır.
TARİH VE İNSANLIK VİCDANINDA MAHKUM OLACAK
Açıkça işlenen bu cinayetlere çanak tutan, destek veren Batı tarih önünde, insanlık vicdanında mahkum olacaktır.
Avrupa Birliğinin İsrail’e destek veren açıklamaları ardından insani yardımları kesmesi FİLİSTİNLİLERE VURULAN İKİNCİ DARBEDİR.
Bütün dünya sağduyu ile hareket etmeli dünya barışını tehlikeye atacak adımlardan kaçınmalıdır.
Filistin’de kalıcı barış ve esenlik sağlanmadan dünya barışını sağlamak mümkün değildir.
Ortadoğu’daki tehditkar açıklama ve tahrik edici politikalar yeni gerginliklere yol açacaktır. Uluslararası toplum İsrail’in hukuksuz eylemlerine dur demek için güçlü bir tavır ortaya koymalıdır.
Biz Türkiye Devleti ve halkı olarak her zaman mazlum ve mağdur Filistin halkının yanındayız. Onların özgür ve bağımsız bir devlet olarak uluslararası toplumun onurlu bir üyesi olana kadarda desteklerimizi sürdüreceğiz.
TBMM Filistin Dostluk Grubu olarak milletvekili arkadaşlarımızla birlikte bugün burada bunu bir kez daha teyit ediyoruz.
İsrail’in acımasızlığı karşısında tepkilerini dile getiren bütün siyasi partilerimize, sivil toplum örgütlerimize ve vatandaşlarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Zalime karşı her zaman mazlumun yanında olmaya devam edeceğiz.
Dünya Filistin’e sırtını dönsede biz dönmeyeceğiz.