Tek dişi kaldı

Tüm devrimlerin ana nedeni açlıktır. Bu nedenin toplumda görünen yüzü de işsizliktir. Yani varsıl-yoksul ayrımcılığının toplumlara dayattığı sınıflaşma ve ekonomik fark.. . Ne demiş Türkler: “Biri yer biri bakar, kıyamet bundan kopar.”

Yıllardır yazıyorum, çok sayıda yazarla birlikte; ABD’nin başını çektiği küreselleşmenin eninde sonunda kendisini vuracağını defalarca belirttik. Kendisini dünyanın “süper gücü” ilan eden ABD’nin, insanlar arasında yarattığı uçurumlara yine kendisinin düşeceğini dile getirmeye çalıştık. Bu ülkenin adına Küreselleşme dediği oluşumun, başka ülkeleri yoksullaştırırken kendilerini varsıllaştıran, dolayısıyla ABD kapitalizminin egemenliğine hizmet eden uluslar arası şirketler ve kuruluşlar demek olduğunu anlattık durduk. Oysa küreselleşme, yalnızca bir bumerangtı, sonunda yine ABD’yi vuracak olan.

ABD’DEKİ KALKIŞMA

Bugün ABD’deki kalkışmalar bu görüşün kanıtıdır: Varsıl-yoksul uçurumunun tavan yaptığı, işsizliğin 40 milyona dayandığı ABD’de, aslında başkaldıran ne ırkçılık ne de etnikçiliktir... Bunlar yönetime başkaldırmaya giden yolların yalnızca aracıları. Koronavirüs de öyle. Salgın hastalık, parasızın hastaneye alınmaması ve siyahların sokaklarda ölmesiyle, toplumsal dengesizliğin su yüzüne çıkışını hızlandırdı o kadar.

Bir siyahın bir beyaz polis eliyle boğularak öldürülmesi de ayaklanmanın fitilini ateşleyen kıvılcım oldu. ABD’nin başka ülkelere aktardığı etnik, ırkçı ve dinsel ayrımcılık, kendi ülkesini de zaten çoktan birbirine düşmanlaştırmıştı. ABD toplumunu oluşturan, birbirinden farklı toplumlardan gelme, -yalnızca Afrikalı da değil, Meksikalısı, Çinlisi, İtalyanı, Fransızı, Müslümanı, Hindusu ve yok bilmem nesi- farklı ve aç kökenli bireylerinin, işsizliğe ve yarış atı gibi para peşinde koşturulmaya mahkum edilip, beyaz yakalıların varsıllık içinde yüzen uluslar arası şirketleriyle parasal tavan yapmaları, bugünkü Amerika’yı yarattı. Açlığa yürüyen ülkeyi… Tüm dünyada -Kore ve Vietnam’dan başlayarak- 70 yıldır gelişmemiş ülkeleri işgal edip köleleştirmeye kalkışan, bunun için de “Tek Bir Dünya” masalıyla uyutup etnik, dinsel farklılıkları kışkırtarak halkları birbirine kırdıran ABD, sonunda kendi içindeki ayrımcılığın yol açtığı işsizlik ve dolayısıyla açlığın iç savaşa evrilmesini, kentlerinin yağmalanıp yıkılmasını nasıl önleyecek bakalım? Elindeki “Tek Dişi” nükleer silahlarını kendi halkına karşı kullanarak mı?

Öyle gözüküyor… Hele varsıl işadamlarının Mars’a gönderecekleri, şu koloniler kuracak roketlerini bir hazırlasınlar da, yönetim kadrosu da Trump efendiyle birlikte kendilerini Mars’a bir atsın da, sonrası kolay. Arkasında bırakacağı dünyayı iki nükleer füzeyle kül etmeyi de isteyecek bunlar. Deli Neron’un Roma’yı yakmasına az kaldı. Ancak bunu hiç yapamayacak ABD; çünkü kazıklayıp durduğu doğa onu öyle bir boğacak ki… Mobby Dick’in öcü katmerli olacak.

Sonraki Haber