‘Sağlık sorunları tek masayı zorunlu kılıyor’

Prof. Dr. Arsoy ‘Tek sağlık’ kavramını Aydınlık’a anlattı: Bitkiyi, toprağı hayvanı, insanı ve çevreyi içine alan bir sağlıklı olma halinden bahsediyoruz!

Dilek Arsoy

Son zamanlarda daha sık duyduğumuz ‘Tek Sağlık’ konusu, Bilim ve Ütopya dergisi tarafından haziran sayısında kapak dosyası olarak ele alındı. Dergide makalesi yayınlanan bilim insanlarından Yakın Doğu Üniversitesi, Veteriner Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Dilek Arsoy, ‘tek sağlık’ konusunda Aydınlık’ın sorularını yanıtladı.

ORTODOKS BAKIŞ PARÇALAYICI

l Tek Sağlık kavramını açıklayabilir misiniz?

Tek sağlık kavramıyla bitkiyi, toprağı, hayvanı, insanı ve çevreyi içine alan bir sağlıklı olma halinden bahsediyoruz. Bizim refah içinde olmamızı gerektiren tüm koşulların bir arada olması ilkesine dayanıyor. Ortodoks bakış açısı sistemleri birbirinden ayırdı. Biz sağlığı, geçmişteki bu parçalayıcı, ayrıntıya girdiğinde bütünü gözden kaçıran sistemin aksine, bir bütün olarak ele alıyoruz.

Çevre ve çevrenin canlılar üzerindeki etkilerini çözemediğimiz ve sürdürülemez bir dünya yarattığımız sürece, sağlıksız insanlar olmaya devam edeceğiz. Bu, hayvanlar için de geçerli, bitkiler için de toprak, hava ve su için de geçerli. İşte tam da tek sağlık bütün bunları içeriyor.

Bilim ve Ütopya dergisi, bu yıl Temmuz sayısında kapak dosyasını ‘Tek Sağlık’ konusuna ayırdı

EVRİM SÜRECEK VE GEÇİŞLER OLACAK

l Buna neden ihtiyaç duyuldu? 21. yüzyılda ortaya çıkan sağlık sorunları nedir ve bu karmaşık sağlık sorunlarına nasıl bir yaklaşım geliştiriyor tek sağlık?

Aslında karmaşık sağlık sorunları hep vardı, yüzyıllardır süregelen bir durum. Karmaşıklığın günümüzdeki karşılığı Kovid 19 pandemisi. Geçmişte de İspanyol gribi pandemisi, veba pandemisi yaşandı. Bütün bunlar, hayvanların yaşadığı bir ortamdaki sağlık sorunlarından kaynaklı zoonotik hastalıklardı. İnsanlara hastalık geçirebilme potansiyeli olan hayvanları biz kontrol altında tutmaya çalışırız. Kovid’de olduğu gibi öngörülemeyen ve kontrol altında tutulamayan durumlar ortaya çıkabiliyor.

Kovid 19 laboratuvarda çalışılan bir virüs de olsa, hayvanlardan yayılmış da olsa, virüs de tek hücreli bir canlı. İnsanlara bunların geçişi, zaman içerisinde genetik mutasyonlar dediğimiz değişimlerle meydana geliyor. Evrim kavramı durağan bir kavram değil ve tüm canlılar virüsler, bakteriler, bitkiler, her türlü vahşi hayvan ve evcil hayvan evrim geçiriyor. Evren yok olana kadar bu evrim devam edecek. Dolayısıyla hangi virüsün bakterinin ya da hayvan türüne özgü bazı hastalıkların nasıl evrimleştiğini ve bunların insana geçişinin nasıl olduğunu bilmemiz ve buna göre davranmamız gerekiyor. İşte tek sağlık tam da burada ortaya çıkıyor.

Yine hayvan ve bitkilerden elde ettiğimiz ve ‘gıda’ adını verdiğimiz tüm kaynaklar da bu durumun içerisinde değerlendiriliyor. Gıda haline gelmeden önce aslında birer canlıydı. Onların yaşam koşulları ve onların sağlıklı ya da sağlıksız olan ilişkileri ve çevreyle olan ilişkileri, bugün günümüzde bu kavramın irdelenmesine zorunlu olarak neden oldu.

Refahı, bir bütünün sadece bir parçasını ele alarak sağlayamayız. Bugün dünya düzeni bazıları için refahı sağlarken diğer gruplar için asla sağlayamıyor, hatta gerek dahi duymuyor. Aynı şey diğer canlılar ve çevre için de geçerli.  İklim değişikliği insanoğlu eliyle ortaya çıktı. Sonuçlarının olumsuz olması beklenen bir durum. Yapmadıklarımız ya da olumsuz bir şekilde iklim değişikliğine sebep olacak tutum, davranış ya da bilimsel katkı söz konusu. Tek refah tanımıdır bu.

“Tek Sağlık” halkalarında bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkmasının ve yayılmasının itici gücü
olarak etki eden küresel değişiklikler (Sikkema ve Koopmans, 2021’den uyarlanmıştır).

TOPLUM İTİCİ ROL OYNAMALI

l Tek sağlık çabasıyla bir aydınlanma ve yeni bir hareket tarzı geliştirme amacı mı güdülüyor? O yeni hareket tarzı ne olabilir? Bugüne kadar yapılmayan ne yapılabilir?

Bu sorunun cevabı stratejik, politik ve ekonomik yaklaşımlar. Farkındalık oluşturulması, grupların ve toplumun itici bir rol oynaması çok önemli sosyolojik olarak. Ama aynı zamanda da uygulanan emperyalist ya da kapitalist neoliberal politikaların tek sağlık kavramı içerisinde gerçekten bir şeyleri düzeltmeye çalışmaya istekli olması. Yine politika yapıcılar tarafından konuyla ilgili bütünsel önlemlerin alınması burada çok önemli bir durum, çıkar gözetmeksizin.

Bir dönem çok ciddi bir halk sağlığı sorunuydu AIDS. Ebola yine aynı şekilde. Her iki hastalık da Afrika'da maymunlardan insanlara geçti başlangıçta. İnsanların bilinçli ya da bilinçsiz olarak bu hayvan türleriyle zoofili dediğimiz bir ilişkide bulunması, hastalığın insanlarda da yayılmasına sebep oldu. Bakın, sosyolojiye gittik, geleneklere, ahlaki ya da etik değerlere gittik. Tek sağlık konusu bütün bunları birlikte ele alıyor. Sosyolojiyi, psikolojiyi, toplumsal eğilimleri, politikayı, sağlıkla ilgili her türlü unsuru, iklim değişikliğini, ormansızlaşmayı, aklınıza gelebilecek her türlü etkeni bir sistemler bütünü olarak ele alıyor. Ebola gibi hastalıklara yol açan eylemleri, yasa yapıcının çok ciddi bir şekilde yasaklaması gerekir ya da insanlar eğitilir. Burada hukuk girdi araya....

Meslekler bugüne kadar ayrıştırıldı. Bugün bir yuvarlak masa etrafında bir arada olmaları zorunluluğu doğmuştur.

l Veteriner hekimle beşeri hekimin aynı masada olması gibi mi yani?

Sadece onlar değil. Hukukçunun da orada olması gerekiyor, sosyologun da ziraat mühendisinin de orman mühendisinin de orada olması gerekiyor. Konunun ilişkilendirdiği tüm meslek gruplarının bir arada çalışması gerekir. Bu da politikaya yansıyacak.

KORUYUCU HEKİMLİK

l Tıpta yeni bir organizasyon gerektirecek mi bu tek sağlık anlayışı?

Kesinlikle evet. Türkiye'de diyelim Sağlık Bakanlığı veteriner hekimleri, ziraat mühendislerini, bir araya getirecek. Yıllık olarak en az on, on beş Kuduz vakası oluyor. Veteriner hekimler ne yapıyor? Sahipli olan tüm kedi ve köpekleri aşılamak suretiyle insanlara büyük ölçüde bunun bulaşmasını engellemeye çalışıyorlar. Bu yapılmamış olsa kuduz vakaları çok daha büyük sayılara ulaşır. O yüzden aşılamayı içeren koruyucu hekimlik çok önemli.

Kızamık gibi birkaç hastalık daha var. Türkiye'de bitirmiştik. Göçlerle tekrar geliyor. Konu politik ve sosyolojik. Sadece sadece kızamık hastalığı yönünden önlem aldığınızda konuyu çözemiyorsunuz. İşte tek sağlık bunların hepsini birlikte ele alınmasını gerektiriyor. Hep birlikte hareket etmeyi gerektiriyor.

ÜLKELER DE MASAYA BİRLİKTE OTURMALI

l Kovid salgını sırasında uluslararası dayanışmaya ihtiyaç duyuldu. Bütün ülkelerin eşit haklarla yer aldığı bir organizasyona da ihtiyaç var mı?

Dünyada özellikle son dönemlerde Avrupa Birliği ülkelerinin bu konulardaki çalışmaları olumlu bir şekilde yansıtılıyor. Oysa Avrupa Birliği gibi ülkelerin geçmişte yaptığı hatalar aslında bugün yaşadığımız sorunların temelini oluşturuyor. Örneğin iklim değişikliğiyle ilgili bugün çok ciddi bir takım önlemler alınmaya çalışılıyor. Ama 1950’lerdeki sanayi hamleleri ve petrol ürünlerinin kullanıma sokulması, iklim değişikliğinin en önemli etkeni. Amerika gibi, Kanada gibi, Avrupa ülkeleri gibi sanayileşmiş ülkelerden geldi.

Şimdi ülkelerin de masaya birlikte oturması gerekiyor. Geçmişi de göz ardı etmeden bunu yapılması çok önemli. Bilim ve Ütopya dergisindeki yazımda da ifade ettim; gıda etiği açısından tek sağlığa baktığımızda, gelişmiş ülkelerdeki gıda sorunlarını ya da az gelişmiş ülkelerdeki açlık sorunlarını maalesef bir arada yaşıyoruz.

Dörtlü taraflar (DSÖ, DHSÖ, GTÖ ve BMÇP) Uzmanları Paneli (TSÜDUP/OHHLEP) tarafında yapılan
‘Tek Sağlık’ tanımı ve tasarımı.

POLİTİKACILARIN DİKKATİNİ TOPLAMA AŞAMASINDAYIZ

l Kovid 19 salgınında yaşadık. Biz aşıya ulaştık, Afrika ülkeleri çok büyük güçlükler çektiler. Dünya çapında sağlığın önemi o zaman biraz daha iyi mi anlaşıldı?

Tabii dünya çapında sağlık. Hatta tek sağlık ile uzayı da içine alan bir sağlıktan söz ediyoruz artık. Her şeyi içine alan bir tek sağlık ve tek refah kavramından söz ediyoruz

Bu vizyonu politikacılar da benimserse hep birlikte bazı şeyleri düzeltmek için adım atabiliriz. Politikacıların dikkatlerini toplama aşamasındayız henüz.

PARİS’TE FARELER İÇİN AYNI MASAYA OTURDULAR

“Birlikte çalışmak zorunda olduğumuzu öğrendik ve bu çalışmalar başlamış durumda.

En son bir haber gördüm: kanalizasyon sisteminin çok eski olduğu Paris’te fare popülasyonu çok fazla. Paris Belediyesi her yıl fare kontrolü için yanılmıyorsam bir buçuk milyon dolar gibi bir bütçe ayırıyor ve başarılı olamıyorlar. Son geldikleri nokta farelerle nasıl iyi bir şekilde yaşayabiliriz, sorusunun cevabını aramak olmuş. Veteriner hekimler, halk sağlığı uzmanları, farmakologlar, büyük büyük firmalar, yerel yönetim hep birlikte masaya oturup bu konuyla ilgili çözüm bulmaya çalışıyorlar şu anda.”

KONRTOL VE FARKINDALIK TEK SAĞLIK KAPSAMINDA

l Bugün kansere, antibiyotik direncine ve salgınlara ancak tek sağlıkla mı çözüm bulabiliriz?

Evet. Örneğin antibiyotik direncinin en önemli kaynağı tükettiğimiz hayvansal ürünler: et ve süt. Tavuk yetiştiriciliğinde kısa sürede büyüme yeteneğine sahip olan tavuk ırkları kullanıyoruz. Neredeyse tamamı ithal. Bizim ticari olarak kullanabileceğimiz yerli tavuk ırkımız bir iki tane var ama yeteri kadar verimli değil. Bir savaş ya da bir ekonomik çöküş durumunda yetiştirebileceğimiz verimli tavuğumuz olmayacaktır.

Islah edilmiş yüksek verime sahip hayvanları kısa sürede yetiştirebilmek için bazı önlemler almak zorundayız. Bu önlemlerden biri antibiyotikler. Her antibiyotiğin arınma süresi var. Kesime gönderilmeden beklenmesi lazım. Ama yüzde yüz uygulanıyor mu? Mutlaka gözden kaçan durumlar söz konusu ve 60-70 yıldır neredeyse bu durum böyle devam ediyor. Kontrol olmazsa insanlar et ve yumurtayla bu antibiyotikleri alıyor ve zaman içerisinde direnç oluşumuna sebep oluyor. Bir de insanlar yerli yersiz antibiyotikler de kullanıyor…

Aynı şey bitkiler için de geçerli. İnsan sürekli olarak pestisite maruz kalıyor.

Bu kontrolleri sağlayabilmek, hukuksal olarak yaptırımları doğru bir şekilde işletebilmek, tüketicinin farkında olmasını sağlamak, hepsi tek sağlığın ve tek bir refahın içerisindeki konular.

SIĞIR VEBASI AŞISIYLA SAVAŞI KAZANDIK!

l Türkiye'de döviz kurları yükseldi, hayvan aşıları da dahil ilaçlar, ithal edilir durumdaki sağlık malzemeleri pahalandı.

Türkiye'de birçok hayvan aşısının üretimi söz konusuydu. Manisa'da tavuk hastalıklarına karşı aşı üretiliyordu. Hıfzıssıhha'da yine bazı aşıların üretimi söz konusuydu. Ankara'da şap enstitüsü hâlâ devam ediyor. Ama çoğu aşı ithal.

Kurtuluş Savaşı döneminin veteriner hekimi Süreyya Tahsin Aygün’ü analım burada. Kurtuluş Savaşı'nda taşımada da kullanılan sığırların ölmesi üzerine Atatürk buna bir çözüm bulunmasını istiyor ve sığır vebası aşısı üretiliyor o dönemde. İthalat bağımlılığı, ülkemiz insanları için, ülkemiz hayvanları ve bitkileri için çok ciddi sağlık tehditlerini de beraberinde getiriyor. Eğer bunlar bize satılmazsa ya da bizim satın alabilecek gücümüz olmazsa bunları, çok ciddi sağlık sorunları patlamalarıyla karşılaşacağız demektir.

Sonraki Haber