Tek tuşla araç kamera görüntülerini polise gönderelim

Bu yazının amacı, şoförün tek tuşa basarak, araç kamera görüntülerinin polise gönderilmesini sağlayan sistemlerin devreye alınması ile trafik magandalarının ve terörünün yok edilmesini önermektir

İngiltere'de Nextbase firması bu işleri yapıyor. Özel yazılımı olan araç içi kameralar üretiyorlar ve şoför seyir halindeyken tespit ettiği riskli durumları polise kolayca bildirebiliyor. Bizim ön cama taktığımız, araç içi kamera dediğimiz alete İngilizcede "Dash Cam" deniyor. İngiltere'de bu görüntülerin polise aktarıldığı sistem de NDSP deniyor (National Dash Cam Safety Portal) yani " Ulusal Araç içi Kamerası Güvenlik Portalı"

MEVCUT DURUM

Bildiğim kadarıyla Türkiye'de polise aktarılan araç kamerası görüntüleri ufak tefek olaylarda pek işe yaramıyor. Polisin yönetiminde olan, araç kameralarından görüntü alıp işleyen ve para cezasına dönüştürüp postalayan bir sistem olduğunu zannetmiyorum. Polisimize görüntü gelse dahi, mevzuatı gereği ilgili olay yerini tespit edip ekip gönderip tutanak tutması filan gerekiyor, haliyle sonuç alınamıyor zaten polisin böyle ufak tefek yüzbinlerce görüntü ile teknoloji olmadan başa çıkması mümkün değil. Yurtdışında ise birçok ülkede bu araç içi kamera görüntülerinin polis ile paylaşılması isteniyor, teşvik ediliyor ve bu olaya yol güvenliğini artırıcı, hayat kurtaran, ekonomik kayıp azaltan önemli bir teknolojik araç olarak bakılıyor. ARaç İçi Kameraya kısaca ARİK diyelim. Piyasada kabiliyetli ARİK'ler mevcut. İçinde GPS alıcısı var yani lokasyonu ve yönü kaydediyor, öne bakıyor, arkaya bakıyor, içinde pili veya şarj edilebilir güç kaynağı var, wifi verici ile telefona görüntüleri aktarıp telefondan ilgili veri merkezine görüntüler aktarılabiliyor vs. Fiyatlar 50 USD ile 400 USD arasında. Hem sürüş esnasında yaptığı kayıt ile güvenlik sağlıyor hem park sırasında güvenlik sağlayabiliyor.

TÜRKİYE'DE ARAÇ KULLANMAK MAYIN TARLASI

Türkiye'de araba kullanırken hepimiz çok miktarda güvensiz davranışı etrafımızda tespit ediyoruz. Bunlar saymakla bitmez. Mahalle trafiğini alt üst eden hatalı park durumlarından tutun, seyir sırasında sinyalsiz şerit değiştirenler, okul bölgesinde hızlı gidenler, yaya geçidinde yol vermeyenler, aracı durdurup inip bıçak çekenler vs. her türlüsü var. Bu durum sadece Türkiye’de böyle değil, çoğu ülkede böyle ama birçok ülke tedbir alıyor ve bu tedbirler ile sürücülerin davranışını değiştirmiş. Tedbirlerin başında da uygunsuz davranışlarda adrese otomatik gelen trafik cezaları ve iki üç ceza yiyene gelen zorunlu trafik eğitimi tekrarı durumları veya ehliyete el koyma durumları var. Türkiye'de biz bu ceza işini beceremiyoruz. Bizim cezadan anladığımız kimseye zararı olmayan, bomboş yolda 110 yerine 120 ile giden araca ceza kesmek. Ama olay bu değil. Asıl değiştirilmesi gereken, trafik düzenini bozan davranışlar başka. Bu kamera işini becerebilirsek trafikteki tehlikeli davranışları en aza indirebiliriz.

ÜLKE UYGULAMALARI

Ülkeler bu alanda farklı mevzuatlar uyguluyorlar. Genelde araca kamera takip dışarısının görüntüsünü çekmek her yerde serbest ancak bu görüntüleri yayma konusunda kısıtlamalar var. Görüntüleri polise aktarma konusunda ise genelde ülkelerde sorun yok sonuçta polis görüntülerde ilgisiz kişilerin kişisel mahremiyetini koruyucu şekilde görüntüleri işliyor ve sadece suç şüphesi olan eylemin işleme alınmasına ve cezai işleme odaklanıyor.

KAÇIŞ YOK, NE KADAR ERKEN O KADAR İYİ

İse şu yönden de bakalım. Bu tür sistemlerin ulusal polis teşkilatları tarafından işleme alınmasını dünyada engellemek isteyecek devlet olabilir mi? Zaten bu iş kaçınılmaz. Her sene araçlar giderek dijitalleşiyor, daha çok sayıda kameralar ile donatılıyorlar, tüm bu görüntüler zaten internete aktarılıyor ve artan miktarda aktarılacak. Polis (ve jandarma) teşkilatları zaten er veya geç bu görüntüleri trafik güvenliği artıracak şekilde inceleyip cezai işleme dönüştürecek altyapıyı kurmak zorunda kalacaklar. Bu işin kaçarı yok. Akıllı ülkeler daha erken davranıyorlar. Gecikmenin sonuçları ağır. Trafikte çok miktarda insanın ölmesi, sakat kalması engellenebilecekken bu işler geciktiriliyor, trafikte kaos artıyor, stres artıyor, gecikmeler, maddi külfetler artıyor...Ülkenin yaşam kalitesi herkes için düşüyor. Bu işin kaçışı yok. Tüm ülkeler gibi bizim emniyet teşkilatlarımız da bu görüntülerin aktarılıp, depolanıp, işleme alınacağı sistemleri kurmak, teşvik etmek, reklamını yapmak ve ülkemizde araba kullanmayı daha güvenli ve keyifli hale getirmelidirler.

BU SİSTEMLERİ DEVREYE ALMAK İÇİN NE TÜR POLİTİKALAR ÖNEREBİLİRİZ?

1) Polis teşkilatımız gerekirse özel bir birim kurmalı ve "Araç İçi Kamera" (ARİK) görüntüleri bu birimde hızla işlenip tipine göre cezai işleme dönüştürülmeli. İlgili plaka sahiplerinin adresine suç görüntüsü ile beraber ceza faturası gitmeli. Bu şahıslar önce cezayı ödemeli sonra arzu ediyorlarsa itiraz ederek cezayı geri almaya çalışmalıdırlar. Yani işin ispat ve savunma iş yükünü cezalıya yıkmak gerekir, bırakalım onlar kendilerini savunmak için uğraşsın, bizim polisimiz ufak tefek suçları delillendirmek için fazla uğraşmasın.

Maksat trafik canavarlarına "gözüm üzerinde" mesajı vermek ve davranışlarını değiştirmelerini sağlamak.

2) Polise bu iş için bulut tabanlı ve güvenli bir veri depolama sistemi gerekecektir. Bu sistemi kurmak için bir teknoloji ortağı gerekecektir. Belki E-Devlet sistemini kuran ekip olabilir, Turkcell veya Türk Telekom Bilgi işlem ekipleri olabilir, Togg'un kamera işlerini ve yazılımlarını yapan firma olabilir, Aselsan veya Havelsan olabilir. Misal bu tür çözümleri Google, Microsoft, Meta gibi Amerikan teknoloji firmaları da kurabilirler ancak ulusal güvenlik ilintili konularda bu firmalar ile çalışma konusuna dikkat ile yaklaşmak gerekir. Bu sistem de ulusal güvenlik ile ilgilidir çünkü ülke bazında trafik görüntüleri, bazı durumlarda suç mahalli görüntüleri, konum, plaka, kimlik, adres bilgileri işlenecektir.

3) Polisin ve belki de jandarmanın bu görüntüleri değerlendirmesi ve cezai işlem uygulaması için gerekli hukuki mevzuatın güncellenmesi gerekebilecektir.

4) Piyasada olan kamera sistemleri gerekli işlevi görebilirler ve farklı kamera marka ve modellerinin görüntülerinin de sisteme gönderilme imkânı olmalıdır. Diger taraftan bu sistemi ulusal çapta başarılı hale getirmek istiyorsak hem donanım hem yazılım tarafında kendi ulusal standardımızı üretmeli ve kullanmalıyız. Ürettikten sonra sürekli ürün iyileştirme ve teknik servis hizmetleri de aynı firma tarafından yapılabilmeli.

5) Türkiye şartlarında, vatandaşımızın kolayca kullanabileceği ve görüntüleri polise aktarabileceği bir kamera sistemi nasıl tasarlanmalı? Elbette GPS olmalı, değiştirilemez bir iç saat olmalı, görüntü üzerinde oynanamayacak bir formatta üretilmeli, en az 8 saatlik görüntüyü yüksek çözünürlükte üzerinde veya telefonda depolama kapasitesi olmalı, wifi ile cep telefonuna bağlanabilmeli. Buraya kadarki özellikler zaten mevcut piyasa cihazlarında var. Olmayan ve bizim eklememiz gereken özellik ise üzerine konacak akıllı düğme olmalı. Düğmeye basınca, basma anından önceki 1 dakika ve bastıktan sonraki 1 dakika olmak üzere toplam 2 dakikalık görüntü wifi veya bluetooth ile cep telefonuna ve oradan GSM veri transferi ile ilgili polis sistemine aktarılmalı.

6) Örnek verelim. 3 hafta kadar önce havalimanının civarındaki otoyolda araba kullanıyorum. Hava yeni kararmaya başlamış. Yandaki bağlantı yolundan bir inşaat kamyonu fırladı ve sinyal vermeden benim şeridime girdi. Arkasındaki stop lambaları da yanmıyordu, muhtemelen bozuktu. Ben fren yaptım olayı atlattım. Benim yerime başkası olsaydı belki kaza olabilirdi veya sinirlenip kamyonu durdurup kavga çıkarabilirdi. Ben yoluma devam ettim. Aslında sorumlu bir vatandaşın bu olayı bir şekilde polise bildirmesi gerekirdi. Büyük bir olay değil, küçük bir ucuz atlatma ama belki o kamyon 2 hafta sonra başka bir otomobili veya belki de otobüsü biçecek. Ben neden bu işi polise bildirmekle uğraşmadım? Çünkü zor iş, zahmetli iş ve önceli deneyimlerime göre zaten polis böyle ufak işlerle ilgilenmiyor, kaynağı yok. Oysa olayı atlattıktan sonra pekâlâ bir kameranın düğmesine basarak son 60 sanayiye görüntüsünü, yani kamyonun tehlike yarattığı görüntüyü polise gönderebilseydim elbette yapardım. Hatta düğmeye basınca kameranın mikrofonu da devreye girip benim sesli mesajımı da kaydedebilirdi ve polise açıklamalı sesli mesaj ile beraber 2 dakikalık bir video gidebilirdi. Polis de görüntüden ilgili suçları tespit eder ve hem ilgili kamyon plakasının bağlı olduğu firmaya, hem ilgili şoförün evine cezayı gönderirdi.

7) Tek düğme dokunuşu ile sürücüler etraftaki tehlikeli şoför davranışlarını ve diğer trafik tehlikelerini polise ihbar edebilmeye başladıklarında takdir edersiniz ki ne mahallelerde hatalı park eden şoför kalır, ne kavşaklarda dönen şeridi tıkayan araç kalır, ne okul bölgesinde hız yapan kalır, ne yaya geçidinde yol vermeyen kalır ne emniyet şeridi korsanı kalır ne de yollarda tehlikeli sürüş yapan araç kalır. Taksi, minibüs, kamyon, ticari araç gibi bol trafik korsanlığı yapan şoförler dahil tüm şoförler birkaç ceza yedikten sonra akıllanırlar.

8) Tek düğme ile polise kamera görüntüsü ihbar sistemine Tek Düğme İhbar Sistemi: TeDİS diyelim. TeDİS ile sadece trafik korsanlarını ihbar değil, yangın ihbarları, şüpheli durum ihbarları, kaza ihbarları da aynı şekilde yapılabilir hale gelecek.

9) Siz tek tuş ile, yaklaşık iki saniyelik bir çaba ile, yolunuza çıkacak bir trafik magandasını polise ihbar edebiliyor olsanız yapmaz mısınız? Karakola gitmek yok, ifade vermek yok, zabıt tutmak yok, maganda ile kavga etmek yok, bıçak düellosu yok. 2 saniyenizi alacak bir düğmeye basma işi. Varsayalım sizin umurunuzda değil, ihbar karşılığında ödül beklentiniz var. Bu durumda sizi buna teşvik etmek gerekli. Yapacağınız ihbarlar karşılığında belki sizin trafik sigorta poliçe masrafınız azaltılabilir. Belki oto muayene ücretiniz azaltılabilir.  Belirli miktarda başarılı ihbar bildirdiyseniz ve bu sayede kesilen cezalar ile polisin kasası dolduysa belki nakit para ödülü dahi mümkün olabilir. Veya parasal ödülü bırakalım, faydalı ihbarlar karşılığında teşekkür plaketleri vs. size gönderilebilir.

10) Bu tek düğme ile ihbar sistemini kurmaya bir yerden başlamak lazım. Zaman içinde tüm sistemlerde olduğu gibi iyileştirme yapılır. Bu yazılım işleri hayal edemeyeceğimiz seviyelere kadar çıkabilirler. Bir süre sonra bu kamera görüntü arşivlerini tarayacak yapay zekâ uygulamaları geçmiş suçları hatta cinayetleri tespit etmeye başlayabilirler. Bakarsınız bu algoritmalar yapılacak bir terör eylemini önceden tespit edip engellemeye yarayabilir. Yani konum ve zaman etiketli, plaka bilgileri içeren bir görüntü veri tabanı oluşuyor, bundan sonrası algoritmaların sonsuz dünyası. Önemli olan işi sağlam şekilde milli teknolojik kaynaklar ile başlatmak.

11) Misal güncel bir olay. Bu aralar Diyarbakır’da Tavşantepe köyünde olan bir çocuk cinayeti konusu gündemde. Bir amca, öldürülen çocuğu arabaya koymuş, ıssız bir yerde, yol kenarında arabadan indirip anlaştığı birine dere kenarına attırmış. Gece vakti ıssız bir yerde, dere yakınında yol kenarına park etmiş, kapıları açık şüpheli bir arabanın yanından arabanız ile geçtiğinizi varsayalım. Önerilen sisteminiz olsa düğmesine basıp bu kuşkulu durumu kamera görüntüsü ile polise ihbar etmez misiniz? Belki bir şey çıkar, belki çıkmaz ama suç olma ihtimali olan bir durum. Diğer konu ise, silinen WhatsApp yazışmalarının Amerikan firmasından beklenmesi durumu. Ne kadar üzücü bir durumdayız ki vatandaşlarımız arasında kendi telekom sistemlerimiz üzerinden yapılan ve daha sonra silinen mesajları öğrenmek için Amerikan firmasına soruyoruz. Ne yapacağız, her adli davada Amerikan firmasından gelecek mesajlaşma yazışmalarını doğru mu kabul edeceğiz? Ya değilse? Ne kadar araştırma imkânımız var bu yabancı veri tabanlarını? Ya konu bir köydeki çocuk cinayeti değil de milli güvenlik konusu ilintili olsaydı?

12) Araçlarda bu kameralar genelde ön cama takılıyorlar. Telefonlardan da bilirsiniz, Türkiye iklim şartlarında ön camdaki elektronik aygıtlar fena ısınırlar ve bir noktadan sonra çalışmazlar. Bu kamera sistemleri tasarlanırken bu duruma dikkat etmek gerekir. Togg gibi içinde bolca kamera olan araçlarda ise yine aynı yazılım, farklı kameralar ile devreye alınabilir veya yine tek tuş ile polise eksi 1 dakika ve artı 1 dakika arası görüntüler, sesli mesaj eklemesi ile gönderilebilir.

13) Varsayalım bizim polisimiz, jandarmamız veya içişleri bakanlığımız böyle bir sistemin gerekliliği konusunda ikna olmadılar. Bu durumda sivil bir girişim başlatarak, araç kameralarından yine görüntülerin toplanıp bu sefer YouTube ve benzeri kamuya açık video paylaşımı sitelerinde yayınlanması ve trafik magandalarının ifşa edilmesi uygun olabilir. Bu girişim, polisi bu konuda gerekli yatırımları yapma konusunda motive edebilir.

14) Türkiye bu sistemleri yurtdışına da ihraç edebilir ve çeşitli ülkelerde devreye alıp işleterek bu ülkelerdeki trafik terörü sorununun azalmasına da destek olabilir. Özellikle Mısır, Pakistan ve İran'ın birçok şehrinde de Türkiye'ye benzer davranış kaynaklı trafik problemi vardır ve bu çözümler iş görecektir.

15) Türkiye'de yeni satılacak araçlarda, tek tuş ile polise 2dk kamera görüntüsü gönderebilecek sistemlerin zorunlu olarak takılı olması standardı da önümüzdeki dönemde getirilebilir. Yerli üreticiler bu mevzuata hızlı uyum sağlarlar, ithalatçılar biraz zorlanırlar, bu da olumludur.

16) Hazır aracın ön camına becerikli bir kamera takmışken, aynı cihaza telematik devreleri de takılabilir. Böylece şoförün güvenli araç kullanma davranışları ölçülerek degişken sigorta fiyatlaması uygulanabilir. Telematik konusundan bağımsız olarak bu tek tuşlu kamera sistemlerinin geliştirilmesi ve devreye alınması konusunda "Türkiye Sigorta" doğru bir sponsor olabilir. Duyduğuma göre araç trafik sigortalarında hayli önemli bir pazar payına ulaşmışlar. Bu kameralar ile yapılan ihbarlar sayesinde trafik risklerinin ve dolayısı ile trafik kazaları kaynaklı ekonomik kaybın büyük ölçüde azalması beklenmelidir.

17) Bu kamera sistemlerin öncelikli olarak profesyonel şoförlerin araçlarına takılmasının zorunlu tutulması uygun olabilir. (Taksiler, minibüsler, otobüs ve kamyonlar). Taksilerde kamera var ama kolayca görüntüleri polise göndermek mümkün değil ve bu yönde uygulama yok.

Türkiye çapında trafik terörünün kökünü kazımak için kolayca polise gönderilebilen ve kullanılması teşvik edilen araç kamerası tabanlı ihbar sisteminin devreye alınmasını politika yapıcılarımıza önermiş olalım. (Fikri mülkiyet haklarını da Aydınlık Gazetesi ile görüşebilirler.)

Sonraki Haber