‘Toplumlar renkli devrimlere karşı uyandı’

Teori Dergisi, ‘Renkli Devrimler Çalıştayı’ düzenledi. Çalıştayın konuşmacıları Dr. Doğu Perinçek, Prof. Dr. Hasan Ünal, Doç. Dr. Aleksander Sotniçenko ve Prof. Dr. Semih Koray ilerleyen süreçte Türkiye’de bir renkli devrim girişimi olabileceğini, ancak başarıya ulaşılamayacağını söylediler

Teori Dergisi önceki gün youtube canlı yayını üzerinden ‘Renkli Devrimler’ konulu bir çalıştay düzenledi. Çalıştayda “renkli devrimlerin neyi ifade ettiği, ne zaman ve nerede başladığı, dinamiklerinin ne olduğu, hangi sınıflar ve ilişkilerle ortaya çıktığı, Türkiye'de böyle bir girişimin olup olamayacağı ve olursa sonuçlarının ne olacağı masaya yatırıldı. Çalıştayın katılımcıları Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek, Rus Evi Başkanı Doç. Dr. Alexander Sotnichenko, Prof. Dr. Hasan Ünal ve Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Profesör Doktor Semih Koray çok önemli sunumlar yaptı. Çalıştayı Teori Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Kuntay Gücüm yönetti.

Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek

Çalıştayda ilk söz Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek’e verildi. Perinçek, renkli devrimlerin tarihini anlatarak sözlerine başladı. Türkiye’de bir renkli devrim girişiminin olup olmayacağını değerlendirdi:

“Renkli devrim bir karşı devrim türü. Yani renkli devrim ve turuncu devrim dediğimiz zaman bir devrimden söz ediyoruz ama bir devrim türü değil, bir karşı devrim türü. Ve 18-19. yüzyıldaki karşı devrimlerden farklı. Örneğin 18. yüzyılın ünlü karşı devrimi, Fransız Büyük Devrimi'ne karşı 1793 Vendee isyanı bir karşı devrim.

Turuncu Devrim, karşı devrim den farklı. Orada burjuva demokratik devrimine karşı bir kitlesel ayaklanma var. Renkli devrimler ise gerçekleşmiş olan, devrimlerle kurulmuş olan milli devrimlere karşı doğrudan doğruya emperyalizm merkezli kışkırtmalarla halk kitlelerinin harekete geçirilmesi olayı.

Turuncu devrimlerimiz ise yine emperyalizm merkezli kışkırtmalar ve tezgahlarla provokasyonlarla geniş halk kitlelerinin bir milli devlete karşı harekete geçirilmesi söz konusu. Farkları ben bu şekilde saptadım.

‘DEVRİMİN MERKEZİ ASYA ÜLKELERİDİR’

“Lenin bu sürecin teorik temellerini 1917'ye giden süreçteki o meşhur ‘Marxizmin bir karikatürü’ kitabında açıklamıştır. Lenin bu kitabında dünya devriminin yeni stratejisini kurdu. Artık dünya devrimi işçi sınıflarının burjuvaziye karşı mücadelelerinin sonucunda olmayacak. Dünya devrimi emperyalizmin zayıf halkasında ezilen dünya ülkelerinin emperyalizme karşı ayaklanmalarıyla hayata geçecek. Dolayısıyla artık devrimin merkezi Avrupa değil, gelişmiş kapitalist ülkeler değil. Devrim doğuya kayıyor. Lenin, devrimin merkezi Asya ülkeleridir görüşünü ortaya koydu. Hatta orada çok önemli de bir slogan var. Lenin ‘Gerici Avrupa, ilerici Asya’ tespitini de yaptı. Avrupa emperyalisttir, Asya ise artık devrim coğrafyasıdır.

REKLİ DEVRİMLERİN ÜÇ ARACI

“Amerika renkli devrimler için birincisi etnik farklılıkları kullandı, ikincisi dinsel mezhepsel farkları kullandı, üçüncüsü LGBT diye, çeşitli cinsiyetle ilgili farklılıkları renkli devrimlerde kullandığını görüyoruz. Renkli devrimin problemi silah. Bütün devrimler tabii en sonunda silahlar konuşuyor. Silah kimdeyse o başarılı oluyor. Renkli devrimlerde kendi ülkelerindeki milli devletlerin ordularını, polislerini bölerek ve onların içinden güçler kazanarak başarılı olmaya yöneldiler. Bu araçlar Amerika tarafından kullanıldı. Renkli devrimlerin kaderini de en sonunda silah ve halk belirledi. Bu renkli devrimlerin kaderi. Yani tabii halkın önemli büyük bir kısmını kazandığı zaman renkli devrimlerde başarı şansları yükseliyor ve bir silah gücünü de oluşturması lazım.

“Türkiye'ye gelince. Şimdi Türkiye'de yerel seçimlerden sonra PKK'nın partisi olan DEM Parti, Türkiye'mizin Güneydoğu illerinde önemli belediyeleri ele geçirdi. Ve bu belediyelerle belli bir otorite kazandı. Bu arada büyük belediyeler var Cumhuriyet Halk Partisi'nin elinde. Onlar da Atlantik sisteminin yanında. Halkın hoşnutsuzluklarından da yararlanma imkanları var. Yani Türkiye ekonomisinde çok önemli sorunlar söz konusu. Bir takım renkli devrim hazırlıklarının Türkiye'de olduğunu görebiliyoruz.

Teori Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Kuntay Gücüm

TURUNCU DEVRİM TEHLİKESİ VAR

“Türkiye'de de önümüzdeki dönemde bunun denenebileceğini dikkate almamız lazım. Çünkü Türkiye Atlantik sisteminden ayrılıyor. Türkiye, Amerika'dan koparak Rusya'yla, Çin'le, İran'la ve diğer gelişen dünya ülkeleriyle, Asya ülkeleriyle aynı cephede buluşma süreçtir. Bu bütün dünya dengelerini etkiler ve Amerika'nın bunu seyirci kalması pek tahmin edilemez. Türkiye açısından böyle turuncu renkli devrim tehlikesi önümüzdeki dönemde vardır.”

‘AMERİKA İÇİN AVRASYA ÜLKELERİ SADECE RAKİP’

Rusya Evi Başkanı Doçent Doktor Alexander Sotnichenko

Rusya Evi Başkanı Doçent Doktor Alexander Sotnichenko, yaptığı konuşmada ABD’nin renkli devrimlerle bahanesiyle Avrasya’da ülkelerin gelişmesini engellediği anlattı, örnekler verdi. Sotnichenko şöyle konuştu:

“Demokrasi sloganlarıyla batıcı politikalar iktidara geliyor. Ama bu devrimler demokratik değil. Çünkü onlar meşru demokrasiyle seçilen hükümete karşı savaşıyorlar. Renkli devrimler sloganı her yerde Batıcılık ve Amerikancılık olarak anılıyor. En önemli örnekler 2004 ve 2014 Ukrayna devrimi. Çünkü hem 2004 hem 2014'te bu devrimciler meşru Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç 'e karşı ayaklanma organize ettiler. Biz Viktor Yanukoviç'ü sevebiliriz veya sevmeyebiliriz ama o meşru bir insandır. Çünkü demokratik bir seçimle iktidara geldi. Ve renkli devrimciler demokrasi ile iktidara gelen insana karşı bir ayaklanma organize etti.

Sonuç olarak Ukrayna'da Batı yanlısı hareketler iktidara geldi. Böyle iktidara gelinen ülkelerde veya girişimin olduğu ülkelerde hiç iyi sonuçlar yok. Örneğin Suriye'de savaş var. Mısır'da veya Tunus'ta ekonomi kriz var. Hiçbir ülkede iyi sonuçlar yok. Amerika, Avrasya'da hiçbir ülke için ekonomik gelişim istemiyor. Çünkü Amerika için Avrasya ülkeleri sadece rakip. Ve Amerika tek başına liderliğini korumak istiyor. Avrasya'da bu renkli devrimlerle Avrasya ülkelerini daha zayıf olmaya zorluyorlar. Ne kadar çok savaş, ne kadar çok dengesizlik Avrasya'da olursa Amerika için bu durum o kadar iyidir.

Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Profesör Doktor Semih Koray

Emperyalizmin neden renkli devrimlere başvurmak zorunda kaldığı konusunda Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Profesör Doktor Semih Koray da bir sunum gerçekleştirdi. Koray sunumunda şunları söyledi:

“Renkli devrimler aslında sivil toplumculuğun karşı devrimci bir atılımı sahneye koymak için pratiğe uygulanması diye de bunu tanımlayabiliriz. Bir renkli karşı devrim girişiminin başarı kazanması bu iki unsura bağlı. Birincisi sahneye konduğu ülkede devletin zaaf içinde olması gerekiyor. İkincisi de renkli karşı devrimin yeterince güçlü bir toplumsal kuvveti harekete geçirebilmesi gerekiyor. Bu iki unsurun bir arada olduğu renkli devrim girişimlerinin bir kısmı başarılı oldu, bir kısmı ise bu başarıyı bu iki unsurdan birinin eksikliği nedeniyle başarıya ulaşamadı.

‘STK İDEOLOJİK TAARRUZUN ŞEMSİYE KAVRAMI’

Karşı devrim öncesinde, ABD'nin Açık Toplum Vakfı'nın ya da diğer satın alınmış olan sivil toplum kuruluşlarının o ülke içinde yoğun biçimde örgütlenmesine engel olunamaması da bu zaafın en önemli parçalarından bir tanesi. Şimdi sivil toplumculuk aslında bu ideolojik taarruzun şemsiye kavramını oluşturdu. Sivil toplumculukla bir taşla iki kuş vurmayı hedeflediler.

‘DÜNYA ÇOK KUTUPLU OLAGELMİŞTİR’

Prof. Dr. Hasan Ünal, renkli devrimlerin küresel ilişkilerdeki tek kutupluluk dayatması ve sivil toplum kuruluşlarıyla ilişkisi üzerine yaptığı sunumda şu ifadeleri kullandı:

“Renkli devrimler denilen hadiselerin tarihteki önemli devrimlerle uzaktan yakından bir alakası yok. Bunlar büyük ölçüde tek elden yönetilen ve Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından Amerika Birleşik Devletleri merkezli, dünyada tek kutupluluğun mümkün olabileceğini zannettiler. Son 500 yılın dünya tarihine baktığımızda çok kutupluluğun temel model olduğunu görüyoruz. Yani dünya her zaman çok kutuplu olagelmiştir.

ABD’NİN DOĞRUDAN ASKERLERİ

“Sivil toplum kuruluşu lafını duyduğum anda tüylerim diken diken olur. Bunlar ne sivildir ne de toplumla alakalı bir şeydir. Bunlar aslında Amerikan derin devletinin doğrudan uzantıları, askerleri gibidirler. Bol miktarda yurt dışından fon alırlar. Bir sivil toplum kuruluşu yurt dışından fon alıyorsa bunu kayda geçirmeli ve şeffaf olmalıdır. Hepsi bu. Hayır diyorlar, olmasın. Ne yaptığınızı, kimden para aldığınızı topluma gösterin. Hepsi bu. Bunun Türkiye'de de yapılması lazım. Şimdi bu sivil toplum örgütleri denilen gruplar halkı örgütlüyorlar. Mesela bir etnik çatışma yönünde de örgütleyebiliyorlar. Ukrayna'da, Gürcistan'da bunu gördük.

‘LİDER DİKTATÖR OLUYOR’

Toplumlar da bıktı artık bunlardan. Bir anda bir bakıyorsun seçim sonucuna itiraz ediyorlar. Ve o seçim bunlara göre aslında hileli seçim oluyor. Hileyi yapan lider otoriter, diktatör oluyor. Hemen onu Batı basını lanetlemeye başlıyor ve bunlar otobüslerle böyle bindirilmiş kıtalar şeklinde başkente geliyorlar. Ve sevimli eylemler yapıyorlar. Bunlara tuvaletler geliyor, gece gündüz kumanya geliyor… Ve bütün batılı televizyonları bu olayları köpürte köpürte naklediyorlar. Bunun sonucunda da ortaya çok önemli bir olay oluyormuş gibi bir algı yaratılıyor.

KKTC ÖRNEĞİ

“Türkiye'nin önüne, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin önüne bir havuç atıldı. Denildi ki sizi Avrupa Birliği'ne alacağız. Hadi buyurun. Ama kim yaptı bunu? Sivil toplum örgütleri yaptı. Ve hikaye şu, Denktaş diye bir adeta diktatör çıkartıldı. Yani bir insanda vicdan izi olsa Denktaş gibi bir beyefendiyi, bir büyük devlet adamına diktatör falan diyemez ama öyle bir propaganda yapıldı. STK’lar yoluyla bu kadar yalan söylendi o süreçte. Yani bundan sonra STK denilen grupların buna benzer renkli devrimler pazarlayabilmesi pek kolay değil. Çünkü toplumlar da epeyce bu tehlikeye karşı uyandı.”

Sonraki Haber