'Teröre karşı güçlü işbirliği' ŞİÖ'yle olur

Erdoğan'ın Putin'e 'terörle mücadelede işbirliği' mesajını değerlendiren uzmanlar, Suriye ve Avrasya bölgesine dikkat çekti. Türkiye’nin İdlib politikasının yeniden masaya yatırılması gerektiğini söyleyen uzmanlar bölgesel güvenlik için Şangay İşbirliği Örgütü zeminini işaret etti

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığı ŞİÖ Zirvesi (15-16 Eylül 2022 Özbekistan-Semerkant)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i taziye için arayarak, Rusya ile terörle mücadele alanında işbirliğini geliştirmeye hazır olduğunu belirtti. Konuyu Aydınlık’a değerlendiren uzmanlar, Türkiye, İran ve Rusya'da son dönemde yapılan terör olaylarını işaret ederek bölge ülkelerinin ve daha geniş perspektifte Avrasya ülkelerinin işbirliğinin önemine vurgu yaptı. Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe, Türkiye'nin İdlib'deki politikasını değerlendirerek, yeni baştan masaya yatırılması gerektiğini söylerken, Dumlupınar Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Barış Adıbelli de Avrasya bölgesinde işbirliğine dikkat çekerek Şangay İşbirliği Örgütü'nün terörle mücadelede iyi bir zemin olduğunu belirtti. Vatan Partisi Rusya Temsilcisi Dr. Mehmet Perinçek de tarafsızlık çizgisiyle tehditlere cevap verilemeyeceğinin altını çizdi.

SALDIRIDA İSRAİL PARMAĞINA DİKKAT ÇEKTİ

Saldırıyı yapanın kimliğinden ziyade arkasında bulunan aktörün varlığına dikkat çeken Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe, saldırının arkasında Mossad’ın olma ihtimaline ağırlık vererek şu değerlendirmelerde bulundu:

"Mossad, bu kişilerin yakalanarak kimliklerinin ortaya çıkmasını ve dünya kamuoyunda Yahudilere karşı oluşan olumsuz algıyı, olumsuz bir İslami algıya dönüştürmek amacıyla bu saldırıyı yapmış olabilir. Bu saldırı İsrail’in, HAMAS ve benzeri grupların birer terörist olarak ilan edilmesi ve kendi aleyhlerine gelişen bu algıyı tekrar İslamiyet üzerine yıkabilmek amacıyla yaparak bu kişilerin yakalanmasını istediler. Dünyanın gözünü Moskova'ya çevirerek İsrail’in Refah bölgesinde saldırı yapma girişimlerini ve orada uyguladığı şiddeti dünya kamuoyunun önünden çekmeyi başardılar. Saldırıdan bir gün önce ABD'nin BM Güvenlik Konseyi’ne vermiş olduğu yasa tasarısında da bunun işaretleri vardı. Burada kalıcı bir ateşkes istemeyen, diplomatik dil kullanan ABD'nin, yine bu tasarının son cümlelerinde HAMAS gibi örgütleri terörist ilan etmesi ve ardından bu saldırının gelmesi oldukça manidar.”

‘TERÖRİSTİ ÖZELLİKLE TÜRKİYE’DEN GETİRDİLER’

"Bir ikincisi ise bir teröristin Türkiye'den Moskova'ya geçmiş olması. Bunu özellikle yaptıklarını düşünüyorum. Çünkü Türk-Rus ilişkileri bölgede özellikle Türkiye'nin Batılı ülkelerin ambargolarına, yaptırımlarına rağmen Rusya ile izlemiş olduğu politika önemli. Türkiye'den giden teröristin Orta Asya kökenli Tacik asıllı olduğu belirtildi ve muhtemelen Türkiye'ye de İdlib bölgesinden gelmiş olabilir. Bu da o zaman karşımıza İdlib bölgesinin önemini ortaya çıkarıyor.”

'İDLİB POLİTİKASININ MASAYA YATIRILMASI GEREK'

"Sayın Cumhurbaşkanımızın terörle mücadelede işbirliği çağrısı oldukça önemli. Ama burada o zaman Türkiye'nin İdlib'deki politikasını değerlendirmesi, yeni baştan masaya yatırması gerekiyor. Çünkü Rusya'yla birlikte terörle mücadele konusunda temel sorun alanlarından bir tanesi de İdlib bölgesi. İdlib bölgesindeki Selefi grupları Rusya ve Suriye hükümeti istemiyor. Türkiye de buradaki gruplara şu anda sesini çıkarmıyor, müdahalede bulunmuyor. Kısmi operasyonlar yapsa bile radikal anlamda bir müdahalede bulunmuyor. Dolayısıyla böyle bir durumda eğer her türlü teröre karşı mücadele edilecekse o zaman Rusya'da diyecek ki 'PKK'ya karşı destek veriyorum. O zaman siz de İdlib'de Selefi gruplara karşı bana destek verin.’ Mossad, bu işi planlayarak Türkiye ile Rusya'yı bu politikada karşı karşıya getirmek istedi.”

‘GÜVENLİĞİ AVRASYA BAĞLAMINDA DEĞERLENDİRMEK GEREK’

Dr. Barış Adıbelli de Afganistan, Tacikistan, Özbekistan gibi ülkelerde ABD kontrolündeki DEAŞ yapılanmalarına değinerek, konuyu Avrasya coğrafyası bağlamında değerlendirmek gerektiğini söyledi ve “Şangay İşbirliği Örgütü’nde Türkiye, İran, Çin ve Tacikistan'da dahil diğer Türk Cumhuriyetlerinin içine katılabileceği bir zemin oluşabilir.” yorumunda bulundu.

Adıbelli değerlendirmesinde şu görüşlere yer verdi: “Burada dikkat çeken bir nokta var. Yakalananların Tacik kökenli olduğu söyleniyor. Son dönemde Tacikistan biraz sıkıntılı bir bölge. İran Kirman'daki saldırılarda da Tacikler vardı. Saldırganlardan birinin de Türkiye’den gittiği söyleniyor. Dünya'nın dört bir tarafında bu Tacik kökenliler var. Özellikle bizim coğrafyada ve Rusya'da, komşu Orta Asya ülkelerine yayılmış durumdalar. DEAŞ şu anda iki kolda. Bir Suriye'deki DEAŞ var Orta Doğu'da, bir de DEAŞ Horasan var Afganistan'da. Avrasya'da aslında hayalet bir örgüt. Bunlar Afganistan doğusunda Çin-Pakistan sınırında bir bölgedeler. Bunlara Taliban da çok fazla müdahale edemiyor ama Amerika'nın kontrolünde olduğunu biliyoruz.”

‘TÜRKİYE-SURİYE YAZA DOĞRU MASAYA OTURABİLİR’

“Suriye'de safların sıklaştırılması gerek. Türkiye'nin bir an önce Esad'la ilişkileri düzeltip Türkiye, İran, Suriye ve Rusya burada ortak bir çaba sarf etmeleri lazım. Yani burada ortak bir duruş göstermeleri lazım. Bu ülkelerin kendi içindeki ayrılıklar Suriye'yi daha da tehlikeli hale getirecek. Bu noktada Putin'in Türkiye'ye gelmesinden sonra yaza doğru bence önemli bir gelişme olabilir, Esad'la Türkiye'nin masaya oturması şeklinde. Suriye ve Irak temel olarak Türkiye'nin milli güvenliğine karşı sürekli tehdidin olduğu bir bölge.

‘ŞANGAY İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ’NDE BİR ZEMİN OLUŞABİLİR’

“Bu noktada üst üste bindirdiğiniz zaman bakın İran Kirman'daki saldırılar, daha çok önce İstanbul’da Reina saldırısı vardı, 3 ay önce yine İstanbul’da Santa Maria Kilisesine saldırı oldu, şimdi de görüyorsunuz Rusya… Yine Orta Asya merkezli failler. Türkiye'nin işbirliği yapması demek hemen tüm Avrasya coğrafyasında yeni bir süreci işaret ediyor diye düşünüyorum. Bu daha da büyük bize bir projeksiyon sunuyor tüm Avrasya coğrafyasında Rusya'yla birlikte. Suriye'den öte daha tehlikeli bir süreç Avrasya coğrafyasında başladı. Onun için Avrasya'ya işaret ettim. Ticaret ve enerji koridorları 100 yılına girdi. Bunların geçtiği stratejik rotaların toplandığı yer Türkiye. Dolayısıyla bu noktada işbirliği zemini var. Örneğin Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Terörle Mücadele Birimi Merkezi. Bunun canlandırılmasını görebiliriz ki Türkiye burada diyalog ortağı. Türkiye'nin bir bağı var zaten ŞİÖ ile, bu zeminde olabilir. ŞİÖ’de Türkiye, İran, Çin, Tacikistan da dahil diğer Türk Cumhuriyetlerinin içine katılabileceği bir zemin oluşabilir. Türkiye ile birlikte diğer ülkelerinde katılacağı yeni bir işbirliği zemini oluşturulabilir ki oluşturulmalıdır. Oluşturmadığınız sürece buraya her zaman müdahale olacaktır. Bu ülkelerle, Çin gibi ülkelerle yeni bir işbirliği sürecinin başlatılması gereğini duyuyorum.”

‘RADİKAL YOBAZ TERÖR, BATI VE UKRAYNA AYNI CEPHEDE’

Dr. Mehmet Perinçek ilk başta bu terör saldırısının dünyadaki kamplaşmayı doğrudan yansıttığını belirterek sıradan bir radikal örgütün terör eylemi olmadığını söyledi. Perinçek şu ifadeleri kullandı:

“Arkasında bu eylemi DEAŞ yapmıştır, yapmamıştır… Ayrıntılarıyla ortaya çıkacaktır. Fakat DEAŞ yapmış da olsa doğrudan Ukrayna'daki ABD ve daha doğrusu Batı ve Rusya arasındaki çatışmanın bir yansımasıdır. Zaten Trump DEAŞ’ın arkasında ABD’nin olduğunu ve bu terör örgütü Clinton ve Obama’nın kurduğunu söylemişti. Nasıl DEAŞ Suriye'de PKK terörünü meşrulaştırmak için ABD tarafında kullanılıyorsa DEAŞ da aynı şekilde ABD tarafından kontrol ediliyor.”

Perinçek, Moskova’daki saldırıyı yapan teröristlerin “Ukrayna rejimi ile de bağlantılı olduklarının ortaya çıktığını” söyledi. Dolayısıyla radikal yobaz terör, Kollektif Batı ve Ukrayna’nın yine aynı cephede bir araya geldiklerini belirten Perinçek, “Bu, ABD'nin Ukrayna'daki başarılarının, Suriye'deki başarılarına, planlarına, Kürdistan projesinin başarısına yol açacağını da yine bu grupların terör eylemleriyle bir araya gelmesiyle bize bir kez daha net göstermiştir. Dolayısıyla ABD’nin arkasında bulunduğu ya da İngiliz ve Amerikan istihbaratının arkasında bulunduğu bu eylemin sadece Ukrayna meselesiyle de sınırlı olmadığını, bir dünya hegemonyası planının da bir parçası olduğunu söylemek gerekir.” şeklinde konuştu.

‘RUSYA’YA KARŞI YAPILAN EYLEMLER BİZE KARŞI DA YAPILDI’

Perinçek yukarıda bahsettiği durumun Türkiye'nin alacağı tutum açısından oldukça önemli olduğunu belirtti. Bu tür terör eylemlerinin Ukrayna'da Rusya’ya diz çöktürmek için yapılırken benzer terör eylemlerin PKK üzerinden, hatta doğrudan son dönemde ABD’nin katılımıyla Metina’da, Türkiye’ye karşı yapıldığını da belirten Perinçek, “Dolayısıyla bütün bu cephelerde, yobaz terör, bölücü terör, Kiev rejimi, Batı Emperyalizmi ve ABD’nin içerisinde yer aldığı bloğa karşı bütün cephelerde Türkiye'nin karşı durması gerekir. Sadece Suriye'de veya Güney Kafkasya'da ya da Doğu Akdeniz'de değil, ki Türk hükümeti ne yazık ki buralarda da artık yelkenleri bazı noktalarda indirmeye başlamış bu işin baş sorumlusu olan ABD ile iş birliğine gittiğini ilan etmektedir. Buraları da sağlam durmamaktadır.” tespitinde bulundu.

‘TARAFSIZLIK, TEHDİTLERİ BERTARAF EDECEK BİR ÇİZGİ DEĞİLDİR’

Perinçek Türkiye’nin Ukrayna cephesindeki ya da Ukrayna meselesindeki tavrıyla çok daha olumsuz bir faaliyet içerisinde olduğunu vurguladı. Teröristlerin Ukrayna'ya kaçarken yakalandıklarını ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in bu teröristlerin Ukrayna ile doğrudan bağ kurduklarını söylediğini hatırlatan Perinçek, “Türk hükümeti Ukrayna'ya destek vererek, bu teröristleri saklayan Kiev rejimine dolaylı olarak da bu teröristlere destek vermiş olmaktadır. Bundan vazgeçilmeli. Son dönemde tarafsızlıkla adı altında yürüttükleri çizgiyi de bırakmış durumda hükümet. Ama tarafsızlık bile Artık Türkiye'nin karşılaştığı tehditleri bertaraf etmeye cevap verecek bir çizgi değildir.” değerlendirmesinde bulundu.

‘İDLİB’DE AYAK DİREMEYE SON VERMELİYİZ’

Türkiye’nin Avrasya'daki yerini alması gerektiğini belirten Perinçek, “ Türkiye Atlantik ve Avrasya cephesinin karşı karşıya olduğu bütün cephelerde Avrasya cephesini kararlı bir şekilde desteklemelidir ki kendisi de Suriye, Doğu Akdeniz Ege, Karadeni ve Güney Kafkasya'daki bu bölgelerde kendi güvenliğini ve ekonomisinin kalkınmasını sağlasın.” ifadelerini kullandı.

İdlib konusuna da değinen Perinçek, “Bir de İdlib meselesini de eklemek lazım. İdlib konusunda Türkiye’nin ayak diremesi artık son bulmalıdır. Oradaki terör yuvalarının hem Türkiye'nin içinde hem de Avrasya coğrafyasının başka bölgelerinde nasıl baş belası olduğu ortaya çıkmıştır. Şam'la işbirliği yapılarak Rusya ve İran'la birlikte Fırat'ın doğusu ve İdlib terör yuvalarından temizlenmelidir.” şeklinde konuştu.

Sonraki Haber