TGB Çevrimiçi Konferansları başladı: Bartu Soral koronavirüs sonrası Türkiye’yi anlattı

Türkiye Gençlik Birliği’nin (TGB) başlattığı Çevrimiçi Konferanslarının ilki ekonomist yazar Bartu Soral’la yapıldı. Soral, uzaktan video konferans yöntemiyle bağlanarak gençlerle buluştu.

Türkiye’nin koronavirüs salgınıyla mücadele ettiği bugünlerde “Evde Kal” çağrısı yapan TGB, etkinliklerine dijital ortamda devam ediyor. “Çevrimiçi” adı altında başlatılan konferanslarla alanında uzman isimler gerek gündemi gerekse gündem dışı pek çok konuda konuşmalar yaparak gençlerle buluşacak.

TGB’nin resmi Youtube kanalında yapılan ilk Çevrimiçi konferansında Bartu Soral, Türkiye’yi koronavirüs sonrası nelerin beklediğini anlattı. Soral konuşmasına, koronavirüs salgınıyla küreselleşmenin iflas ettiğini, emperyalizmin saf dışı bırakmaya çalıştığı “devlet”e yeniden sarıldığından bahsederek giriş yaptı.

Soral, “New York Valisi, ‘Tıbbi malzeme üreten bütün özel şirketler kamulaştırılsın. Fiyatı normalde 70 sent olan maskeyi 7 dolara satıyorlar. Biz o fiyata almazsak diğer eyaletlere satıyorlar’ dedi. Yani devlet fiyata ve piyasaya müdahale etsin dedi. Ne oldu? Şimdi devlet alsın diyorsunuz. İkinci Dünya Savaşı sonrası batı kapitalizmi SSCB’nin yayılmacı cazibe merkezi olmasından korkarak devlet sosyal devlet olacak dedi. Önce kuzey ülkeleri ve Avrupa uyguladı. Fakat 1990’larda küreselleşme tam olarak başladı. Medeniyetler Çatışması gibi kitaplarla “Amerikan kültürü iyidir, güzeldir”, “dünya bitmiştir” gibi tezler ortaya atılarak emperyalist Batı övülmeye başlandı. Ama bugün Çin ve Rusya karşısında Batı geriliyordu, virüsle çöktü. Planlı kontrollü denetimli Çin karşısında çöktü. Son kertede üstlenici devlettir. Rahmi Koç’tan doğuda fabrika kurmasını bekleyemezsiniz. Halkını doğru yönde ve stratejide ilerletecek olan devlettir. Batı’nın küreselleşme ile bizden istemediği buydu.” diyerek dünyanın geldiği durumu özetledi.

Konferansın devamın ekonomist Soral, Türkiye’nin bu sürecin ardından nasıl büyüyebileceğini şu sözlerle anlattı:

“AB dağılacak. Ama biz ne yapacağız? Önümüzde büyük bir fırsat var. Planlı ekonomileri bilen ve başarılı ekonomi deneyimine sahip bir ülkeyiz. Avrasya iş birliğini kurmalıyız. AB ve Avrasya pazarı için köprü ülkeyiz. Yeter ki biz bu dersle yani 40 senedir bize bastırılan bu sistemden kopup -dünyadan kopmak değil- Almanya ile rekabet edecek duruma gelmek, rekabet gücüne kavuşacak eğitim sistemine geçmek istiyorsak. Piyasaya tapmak değil kamunun yol göstericiliğine özel sektörü bilgisini ekleyerek yatırım atağı yapmalıyız. Devlet her zaman kar amacı gütmez sosyal amaçla fabrika açar, istihdamı sağlar. Zarar etse bile o fabrikayı açar. Virüs bunları bir kere daha öğretti. Türkiye böylece kalkınan bir sosyal devlet haline gelebilir.”

Bartu Soral Çevrimiçi konferansının son bölümünde gençlerin sorularını yanıtladı. İşte öne çıkan bazı soruları ve Soral’ın verdiği yanıtlar:

Kendi paramızı basmak mantıklı mı?

Hane halkımızı ve şirketlerimizi koruma altına almalıyız. Kayıt dışı fazla olduğu için doğru olan 22 milyon haneye her ay doğrudan yardımdır. Şirketlerimizi iflas etmeyecek hale getirmek lazım. Bu yüzden kaynak matbaamızdır. Para basmak bu anlamda doğrudur.

IMF ile bir anlaşma olur mu? Olursa bizde nasıl siyasal etkileri olur?

IMF dış finansman borcu verir. Dış finansmanı ödemek için kullanılır. IMF küreselleşmenin bir düzenleyecisidir. Kamuya ve ulus devletten geriye kalanları bitirmekle görevlidir. IMF ile anlaşırsanız yerlilikle millilikle alakanız olmaz, koronadan sonrasını okuyamıyorsunuz demektir. Yaklaşık aylık dış borç ödememiz 14 milyar. Asıl ödeyeceğiz? Korona sebebiyle en azından faizini ödemiyoruz diyebiliriz. IMF’ye gitmeye gerek yoktur.

Neden tarım neden yapay zeka değil?

Eskiden 1 ton patates ile bir tane Iphone benzetmesi yapılırdı. Bunlar hoş ama telefon yenmiyor. Hasat zamanı geldi, devlet gıda güvenliğini garanti altına almaya çalışıyor. Kim yapacak hasadı? Gıdanın talep esnekliği sıfırdı. Tarım öncelikli. Öncelikli olarak dış ticaret açığı verdiği Petrokimya sektöründe 5 PETKİM büyüklüğünde tesise ihtiyacımız var. Bunun bedeli 20 milyar. 5 yılda 270 milyar ödemişiz Petrokimyaya. Planlama budur. DPT’yi 5-6 sene öce kapattık. Güçlü olmak istiyorsak neoliberal piyasanın akışına bırakırsanız saçma sapan kaynaklara harcama yaparsınız.

Para basılırsa enflasyon nasıl aşılır?

Türkiye’nin paraya ihtiyacı var. Bunu üç kaynaktan edinebiliriz. Para basmak birincisi. Bankalardan yüksek karlar elde etmiş olanlardan iç borçlanma, dünyanın10 büyük 4 inşaat firması bizde servet vergisi alabiliriz. Durgunlukta enflasyon olmayabilir. Olursa da önceliğimiz enflasyonla mücadele değil milletin sağlıdır.

Cumhurbaşkanının konuşmalarında söylediği fırsatlardan kastı nedir?

Cumhurbaşkanı detay vermiyor ben yukarıda kendi görüşlerimi anlattım. Bundan 3 hafta 1 ay sonra neye ihtiyacımız olacak hangi mala? Bunları çıkarmak lazım. Bir taraftan dünyanı üretim gücünü kaybettiği bu günlerde hangi sektörlerde boşluk var Türkiye hangi sektörde yetenekli diye çalışırsak fırsata dönmüş olur.

Sokağa çıkma yasağı üretimi nasıl etkiler? Ekonomiye etkisi nasıl olur?

22 Milyona her ay 2000 vermemiz lazım. GSYH’nin 1.1’i. Korona 4 ay sürse 4.4 eder. Türkiye çok rahat karşılar. Bu hastalık nisan mayısta bizi daha çok sarsacak. Bütün dünyayı sardığı için bütün dünya aynı ürünlere ihtiyaç duyuyor. Bu tıbbi cihazların ne kadarına ihtiyacımız olanı saptayıp hangi üretim markası bunu üretmeye en yakınsa üretmeye başlamamız lazım. Devlet maksimum hijyeni sağlayarak bu fabrikalarda üretim yapmalı. Katma değer üreten şirketlerin devamlılığını sağlamak için maaş desteği vermeli, işçi çıkarmayı yasaklamalı ve üretimi devam ettirmelidir. Devlet son risk üstlenicidir.

Amerikalılar da görüyor bunu, darmadağın oldular.

Şirketleri kamulaştırma. Batmak üzere olan firmaları alıp kurtarmak yapılabilir bir şey. Özelleştirdiğimiz stratejik sektörleri kamulaştırmalıyız. Önemli ihracat merkezlerine devlet ortak olabilir.

Avrupa ülkeleri devletçi mi oluyor? Koronadan sonra kamucu olabilirler mi?

Nasıl ki SSCB’den kapitalist merkezler etkilendi. İşçi hareketlerini etkilediklerini gördüler. O zaman sosyal devleti geliştirdiyse Avrupa’da Çin’in geliştirdiği sistemi görüyor. Almanya ve Fransa dışında AB ülkeleri dış borç veriyor. Yunanistan Portekiz İspanya 2008’de battığında o gün ve bugün bambaşka. Finansal sistem donmuştu orada. Dış açık veren bu ülkeleri Almanya IMF ile beraber geldi ve kamu kaynakları kıstırdı. Bugün donmuş bir finansal sistem yok donmuş bir ekonomi var. Hiç kimse bir şey almak istemiyor gıda hariç. 3 hafta bir şey değil peki 1 yıl olursa? Almanya’da üretim durdu, planlı Almanya’da. İtalya’da talep durdu. Bu kriz çok farklı. Bu havalar ısınınca geçecek bir grip virüsü değil tekrarlanabilir diyorlar. Şuan herkes devletçi oldu. İtalya’da halka batacak işletmelerin batmamasını sağlayacak olan devlet ve her yerde böyle. AB, Almanya haricinde diğer ülkelerin aleyhindeydi. Çin, Rusya, Türkiye İtalya ve İspanya’ya yardım ediyor AB etmiyor.

Petrol krizinin korona virüs ile bağı nedir?

Korona yayılmadan Suudi Arabistan ile Rusya arasındaki bir anlaşmazlıktı. Karşılıklı restleşmeden dünyanın 3-4 haftada geldi yerde dünyada petrole talep olmaz, buradan çok oynamaz. Virüsten ne zaman çıkacağımızla ilgili. Ucuz olması Türkiye’nin lehine bir durum.

Petro kimya katma değeri çok yüksek bir alan. Dış ticaret açığı sorununu bununla çözebilir. Özel sektöre destek verdiler yapamadılar. Mustafa Kemal’in devrimciliği ihtiyacı olanı yapmak onu bunu çok dinlememektir.

Sonraki Haber