TGB'den açıklama: Sosyal medya tekellerinin zorbalığına dur diyoruz!

Türkiye Gençlik Birliği (TGB), Whatsapp’ın Türkiye kararı sonrası 10 bini aşkın üyesiyle BİP’e geçme kararı aldı.

TGB’liler emperyalizmin güdümündeki sosyal medya platformlarının artarak devam eden dijital zorbalığına karşı milli yazılımları kullanma kampanyası başlattı.

65 il örgütü, 200’ü aşkın üniversite teşkilatı ve üniversite topluluklarıyla Whatsapp’ı kullanmama kararı alarak milli bir yazılım BİP uygulamasını kullanacağını açıkladı.

Son günlerde Whatsapp adlı mesajlaşma uygulamasının uygulamayı kullanan şahısların kişisel verilerini kullanmaya yönelik hazırladığı yeni gizlilik sözleşmesi sosyal medyada önemli bir tartışma yaratmıştı. Whatsapp yerine kullanılabilecek uygulamalar konuşulurken en çok tartışılan konu ise “kişisel veri güvenliği” olmuştu.

Emperyalist devletlerin güdümündeki şirketlerin dijital zorbalığına dikkat çekerek milli sosyal medyadan yana tavır belirttiklerini belirten TGB Genel Başkan Yardımcısı Barış Demiralay, “Sosyal medya tekellerinin, sınırsız kâr arzuları doğrultusunda kullanıcıların kişilik haklarını ve mahremiyetlerini hiçe saydıkları reddedilemez bir gerçek haline gelmiştir. Son olarak Whatsapp adlı haberleşme uygulaması, kullanıcılara dayattığı sözde ‘gizlilik sözleşmesiyle’, verilerimizi Facebook’la paylaşacağını, bu sözleşmenin onaylamayanların uygulamayı kullanamayacağını ilan etmiştir. Bu dayatma, bardağı taşıran son damla olmuştur” ifadelerini kullandı.

Dijital Zorbalığın Hedefi Türkiye’dir

Whatsapp, Twitter gibi sosyal medya tekellerinin uyguladığı dijital zorbalık ve kanunsuzlukların ilk defa yaşanmadığını ifade eden Demiralay “Twitter başta olmak üzere bu sosyal medya tekellerinin tehditleri ve kanunsuzlukları sürmektedir. Bu şirketlerin zorbalıkları ilk değildir. Kısa bir süre önce Youtube, TGB’nin kanalındaki Ermeni Soykırım Yalanlarını çürüten bir belgeseli kaldırmıştır. Kanalımız ihtar almıştır. Youtube’un bu ihtarının hiçbir hukuki zemini bulunmamakla beraber itirazlarımız reddedilmiştir. Geçtiğimiz yıl Barış Pınarı Harekatı’nı destekleyen onlarca hesabımız askıya alınmıştır. FETÖ, PKK ve DAEŞ terör örgütünün destekçilerinin cirit attığı Twitter, Türkiye’deki gerçek ve milli hesaplarla hesaplaşmaya gitmiştir. Çünkü hedef Türkiye’dir! Twitter’ın iplerini elinde bulunduran, ABD’nin emperyalist sistemidir” dedi.

WhatsApp’ın kanun tanımazlığı ülkemizde de ciddi bir bilinçlenme sağladığına vurgu yapan Demiralay, bu bilinçlenmenin yeterli olmadığını ve bu mecraların kontrolünün, gerekirse erişime kapatılması, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir görevi ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının en haklı talebi olduğunu, Türk milletinin haklarını gasp eden bu platformlara karşı verilen her tepkinin haklı ve yerinde olduğunu ifade etti.

Sosyal Medya Tekellerinin Zorbalığına Dur Deme Zamanı Gelmiştir

“Sosyal medya tekellerinin zorbalığına dur deme zamanı gelmiştir” diyen Demiralay, sosyal medya ve haberleşme araçları bir güvenlik konusu olduğunu vurgularını yaptı ve TGB olarak dijital tekellerin hukuksuz uygulamalarına karşı önlem ve taleplerini sıraladı.

TGB basın açıklamasında sosyal medya ve haberleşme araçları üzerinde kişisel verilerin korunması noktasında yaptırımların artırılması, bu mecralardan Türkiye’de temsilcilik açmayan kuruluşlara erişim engeli getirilmesi ve tüm yasal olanakların değerlendirilmesi talebinde bulundu. Milli sosyal medya ve haberleşme platformlarının artması için her türlü teşvik ve yatırımın sağlanması gerektiği belirtildi.

Açıklama tüm gençliği ve “Türk milletini emperyalizmin dijital zorbalığına dur” deme duruşuna ortak olma çağrısıyla sonlandı.

Basın açıklamasının tam metni ise şöyle:

“Değerli Basın Mensupları,

Türkiye’nin en büyük gençlik teşkilatı olarak; emperyalist sosyal medya tekellerinin dijital tahakkümüne dikkat çekmek, bu tekellerden biri olan Facebook’un WhatsApp uygulamasının hukuk tanımaz­ bir küstahlıkla veri gizliliğimizi ihlal etmesine karşı tepkimizi ve çözüm önerilerimizi açıklamak için buradayız.

Sosyal medya tekellerinin, sınırsız kâr arzuları doğrultusunda kullanıcıların kişilik haklarını ve mahremiyetlerini hiçe saydıkları reddedilemez bir gerçek haline gelmiştir. Son olarak Whatsapp adlı haberleşme uygulaması, kullanıcılara dayattığı sözde ‘gizlilik sözleşmesiyle’, verilerimizi Facebook’la paylaşacağını, bu sözleşmenin onaylamayanların uygulamayı kullanamayacağını ilan etmiştir. Bu dayatma, bardağı taşıran son damla olmuştur.

Bu kuruluşlar, Türkiye’de vergi ödemeden, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının denetimi altında olmadan on yıllarca faaliyet gösterdiler, zenginliklerine zenginlik kattılar, tekel konumlarını pekiştirdiler ve en sonunda bu derece küstahlaştılar.

Bu şirketler, emperyalist devletlerin çıkarları doğrultusunda yalnızca kullanıcılarının veri güvenliğini değil, milli devletlerin egemenlik haklarını da çiğnemektedir. İstihbarat teşkilatlarına ve terör örgütlerine her türlü psikolojik savaş imkânı sunan bu mecralar, milli devletler ve vatanseverlere haksız ve hukuksuz sansürler uygulamaktadır.

Kısa bir süre önce Youtube, TGB’nin yayımladığı, belgelerle “Ermeni Soykırımı” yalanlarını çürüten bir belgeseli kaldırmıştır. Kanalımız ihtar almıştır. Aynı şekilde ABD suikastiyle öldürülen General Kasım Süleymani’yi anan paylaşımlarımız da kaldırılmıştır. Youtube’un bu uygulamasının herhangi bir hukuki zemini bulunmamakla beraber itirazlarımız hiçbir açıklama yapılmadan reddedilmiştir. Bunun adı dijital tiranlıktır.

Geçen yıl Barış Pınarı Harekatı’nı destekleyen onlarca hesabımız askıya alınmıştır. FETÖ, PKK ve DAEŞ terör örgütünün destekçilerinin cirit attığı Twitter, Türkiye’deki gerçek ve milli hesapları susturmaya çalışmıştır.

Bu mecralarda, Türklere ve mazlum milletlere katliamcı, soykırımcı, barbar diye iftiralar atmak, her türlü karalama kampanyası yürütmek serbesttir. Türklerin ve mazlum milletlerin kendini savunması ise düzenli olarak sansüre uğramaktadır.

Bu ihlalleri birer komplo teorisine indirgeyenler, “ne yapsınlar senin bilgilerini” ya da “zaten hep ellerindeydi” diyerek insanların haklı kaygılarını önemsizleştirmeye çalışanlar, bilerek veya bilmeyerek bu tahakkümü sürdürmeye hizmet etmektedirler.

Facebook’un verilerimizi istihbari ve ticari faaliyetlerde kullandığı ve bu yüzden ağır cezalar aldığı mahkeme kararlarıyla ortadadır. Cambridge Analytica skandalı, herkesin belleğindedir. Sabıkası bu kadar kabarık olan bu mecraların güvenilir olduğunu kimse iddia edemez, hakkını arayan insanları kimse küçümseyemez.

Türk ordusunun; silahıyla, askeri başarılarıyla ABD hegemonyasını yıkması, dijital tahakkümü de sona erdireceğimiz iklimin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Son yıllarda yaşanan ve hepimizi gururlandıran başta savunma sanayi alanında olmak üzere milli teknolojideki atılımlarımız bunun bir sonucudur. Emperyalizmle savaşan Türkiye, her alanda zincirlerinden kurtulmaktadır.

ABD güdümlü ve diğer yabancı kaynaklı sosyal medya ve haberleşme mecralarının üzerimizde kurduğu tahakkümü oturup izlemeyeceğiz. Bu mecraların vatandaşların ve ülkemizin güvenliğini sağlayacak şekilde denetlenmesi, gerekirse erişime kapatılması, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir görevi ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının en haklı talebidir.

Sosyal medya tekellerinin zorbalığına dur deme zamanı gelmiştir. Sosyal medya ve haberleşme araçları bir güvenlik konusudur. Türkiye Gençlik Birliği olarak, Türkiye’nin ulusal güvenliğini savunmada en önde olacağız.

Türkiye Gençlik Birliği olarak dijital tekellerin, iki yüzlü ve hukuksuz uygulamalarına karşı tavrımızı ve atılması gereken adımlara dair önerilerimizi şu şekilde sıralıyoruz.

  1. Türkiye Gençlik Birliği 65 il örgütüyle 200’ü aşkın üniversite teşkilatı ve üniversite topluluklarıyla Whatsapp’ı kullanmama kararı almıştır ve 10 bini aşkın üyesiyle Whatsapp kullanımına son vermiştir. Türkiye Gençlik Birliği ve Türkiye Liseliler Birliği, milli bir yazılım ve altyapıya sahip olan BİP uygulamasını kullanacaktır. Özetle, Türkiye’nin en büyük gençlik örgütü olarak BİP’e geçmiş bulunuyoruz.
  2. Twitter başta olmak üzere Facebook, Instagram, Youtube ve Whatsapp gibi mecralar daha güçlü bir şekilde denetlenmelidir. Yaptırımların caydırıcılığı arttırılmalı, yasanın öngördüğü yaptırımlar ısrarla uyulmadığında sonuçlarının ne olacağı daha net tanımlanmalıdır. Türkiye’de temsilcilik açmayan kuruluşlara erişim engeli getirilmelidir. Bu konudaki tüm yasal olanaklar değerlendirilmeli ve kararlı mücadele sürmelidir.
  3. Tüm haberleşme uygulamalarında veriler Türkiye’de depolanmalıdır, emperyalist devletlerin verilerimizi işlemesine ve pazarlamasına izin verilmemelidir. WhatsApp bu zorba ve kanun tanımaz kararından dönmezse erişim engeli getirilmelidir.
  4. Bu konuda tüm kamu kurumlarımıza, demokratik kitle örgütlerimize, üreticilerimize görev ve sorumluluklar düşmektedir. Whatsapp yerine milli yazılıma sahip haberleşme araçları tercih edilmelidir. Toplumumuz bu yönde aydınlatılmalıdır.
  5. Kişisel verilerimizin korunması konusunda, sosyal medyanın kullanımı konusunda toplumumuz daha fazla bilinçlendirilmelidir. Bu mecralar sınırsız özgürlük alanı olmaktan çıkarılmalıdır. Ülkemizin bağımsızlığına, birlik ve bütünlüğüne karşı yapılan saldırılara; milli kültürümüzden ve değerlerimizden koparmayı amaçlayan saldırılara; yozlaşmayı yabancılaşmayı dayatan saldırılara karşı toplumumuz savunmasız bırakılmamalıdır.
  6. Milli sosyal medya ve haberleşme platformlarının artması için her türlü teşvik ve yatırım sağlanmalıdır. İmkanlar seferber edilmeli, teknolojik altyapı sunulmalıdır. Her türlü yazılım ve teknolojiyi üretmek üzere nitelikli insan birikimimiz harekete geçirilmelidir. Aynı şekilde, yerli ve milli olduğu için sahiplenilen bu kuruluşlar da kullanıcılarla iş birliği yaparak gelişimlerini hızlandırmalıdır.

Türk gençliği Emperyalizmin dijital zorbalığına dur diyor! Tüm gençliği ve milletimizi de bu duruşa ortak almaya çağırıyoruz.

Barış Demiralay

TGB Genel Başkan Yardımcısı

Sonraki Haber