TGB’nin Nevruz Ateşi, Asya’daki Atatürk Güneşi

FURKAN KAPLAN

Baharı karşıladığımız, Nevruz Bayramı’nı kutladığımız günlerdeyiz. Mart’ın kazma kürek yaktıran soğuğunu atlattık, baharın kapısını kapanmamak üzere araladık, o kapıdan Ramazan geldi, hoş geldi. Ellerinde ve koltuklarında bereket yüklü…

Bahar, kışın bağrında filizlenir. Ölü toprağı gibi üzerimize serpilen, hayatı durduran kar, zamanı geldiğinde erir ve topraktan fışkıran hayata can suyu olur. İnsanlığın baharı da “Güneşi Batmayan”, “idealar dünyası” sanılan ülkelerden değil, “çöl sanılan” ülkelerden fışkırıyor. Mazlum milletlerin üstüne karabasan gibi çöken emperyalizm eriyor ve dağılıyor. Türkiye, Pakistan, İran, Afganistan ve cümle Asya’dan yeni bir dünya doğuyor. Kamucu, dayanışmacı, paylaşımcı ve insancıl milli devletler dünyası…

ASYA’NIN BAĞRINDA NEVRUZ ATEŞİ

Nasıl ki baharın müjdecisi tomurcuklar ve çiçeklerdir, insanlığın kurtuluşunun müjdecisi de gençliktir. Kardeş Pakistan’da düzenlenen İslami Gençlik Kurultayı bize baharı müjdeliyor. 21 ülkenin gençliği, Belucistan Eyaleti’nin Ketta şehrinde bir araya geldiler. Ülkü Tamer iyimserliğiyle, “Umutların arasından, kirpiklerin karasından, döşte bıçak yarasından” güneş toplayıp götürdüler. Emperyalizme ve Siyonizme karşı Ergenekon ateşini körüklediler. Bu ateş, Batı’nın demirden dağlarını, “Garb’ın çelik zırhlı duvarlarını” eritiyor. Bu kez yalnızca Türkler değil, bütün insanlık Ergenekon’dan çıkıyor.

Türkiye Gençlik Birliği, Türkiye’den tek davetli olarak ülkemizi temsil etti. Dünya çapında düzenlenen kurultayda ilk söz Türkiye’ye verildi, ilk okunan marş İstiklal Marşı’mızdı. Türkiye Azerbaycan ve Pakistan bayrakları birlikte dalgalandı.

'İSLAMOFOBİ' 3. DÜNYA DÜŞMANLIĞIDIR

Kurultayın başlıca gündemlerinden birisi “İslamofobi”yle mücadeleydi. Aslına bakarsanız “İslamofobi” sözcüğü bile Batı kaynaklı. Ortada “fobi” diye masumlaştırılacak, önyargı düzeyine indirgenecek bir durum yok. Açık bir düşmanlık var. Yahudi düşmanlığına “Anti-Semitizm” diyoruz ama Müslüman düşmanlığını “fobi” (korku) gibi pasif bir cümleyle gizliyoruz. Sanki, “Müslümanlar kendisini daha iyi anlatsa aşılacak bir önyargı”dan bahsediyoruz. Hz. Muhammed’i aşağılayıcı karikatür ve medyatik içerikler bir “fobi”nin ürünü mü yoksa nefretin yansıması mı?

7 kıtada Müslüman kanı döken Batı, kendi kurduğu terör örgütleri, haber ajansları, film endüstrileri aracılığıyla Müslümanları terörist gibi gösteriyor. İslamofobi, inanç ve ibadetten bağımsız, tüm Doğu halklarına yönelik faşizan bir düşmanlıktır. Haçlı ideolojisinin temellerindendir.

Doğu halklarının içindeki inançsız ya da Müslüman olmayan kişiler de İslamofobi’nin hedefinde çünkü mesele inancın ötesinde. Hindufobi (Hint düşmanlığı), Sinofobi (Çinli düşmanlığı), “Asian Hate” (Asyalı nefreti, Asyalıları Kovid kaynağı olarak görme) örneklerinin hepsi İslamofobi’yle paraleldir. Dikkat ederseniz bu “fobi”ler bize ait değil. Afrikalı Asyalı’dan korkmuyor, Arap Rus’tan korkmuyor, Türkler Bulgarlardan korkmuyor ama ABD ve Avrupa, dünyanın kalanına karşı “fobi”ler üretiyor.

EMPERYALİZME VE SİYONİZME KARŞI BİRLİK

Irak’ı “yanlışlıkla” işgal eden, Libya, Suriye, Filistin ve Yemen’i bombalayan, milyonlarca insanı öldüren, PKK/YPG ile Mehmetçiğin kanını döken ABD ve İsrail, asıl karşıtlık duyulması gereken ülkelerdir. Müslüman ülkelerde darbeler tertipleyen, yetişmiş insan kaynaklarını, doğal kaynaklarını ve tarihi eserleri ülkesine kaçıran Batı, asıl barbardır. İstiklal şairimiz Mehmet Akif’in dediği gibi: “Medeniyet dediğimiz tek dişi kalmış canavardır.”

Pakistan’da bir araya gelen gençliğin “bu hayasız akın”a karşı birleşmesi bu yüzden çok anlamlı. Batı’nın, etnik, dinsel ve mezhepsel çatışmaları körükleyerek birbirine düşürmeye çalıştığı ülkelerin gençliği, ortak bir gelecek kuruyor. Afganistan, Filistin, Yemen, Lübnan, Mısır, Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Azerbaycan, İran, Irak, Türkmenistan, Bangladeş, Endonezya, Tunus, Fas, Nijerya ve Gambiya… Zülal Kalkandelen gibi ikinci cumhuriyetçilerin, Batı müptelalarının, yeni tanzimatçıların burun kıvırdığı, hatta tiksindiği ülkelerin gençliği, geleceğin öncülüğünü yapıyor. Müptelası oldukları Batı’nın gençliği ise altın vuruşla duvar diplerinde ölüyor. Yaşayanlar da cinsiyet değiştirme derdindeler.

İGT BAŞKANI: 'KIBRIS TÜRK’TÜR, KARABAĞ AZERBAYCANDIR'

İslami Gençlik Teşkilatı Başkanı Hammad Kakar’ın kapanış konuşmasındaki iki vurgu çok önemli:

1- Kıbrıs davasında ve terörle mücadelede Türkiye'nin yanındayız.

2- Karabağ Azerbaycan toprağıdır.

Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek’in ortaya attığı “Kıbrıs’ı kim tanır?” sorusu ve cevabı hayatın içinde doğrulanıyor. Avrupa Birliği'nin 21 Mart gecesi yayımladığı “Güvenlik ve Savunma için Stratejik Pusula” metninde KKTC’yi yok sayıyor ve Türkiye’yi Mavi Vatan Akdeniz’de yayılmacı ilan ediyor. Türkiye’nin Mavi Vatan ve Kıbrıs davası Avrupa’da tehdit görülürken Asya’da destekleniyor.

2021 yılında Türkiye, Azerbaycan ve Pakistan’ın “Üç Kardeş Tatbikatı” yaptığını, Pakistan Cumhurbaşkanı’nın Kıbrıs konusunda açık destek verdiğini de hatırlamak gerek.

BAHAR NAMLUNUN UCUNDADIR

İslam aleminin ve Asya’nın büyük şairi, Pakistanlı Muhammed İkbal, Kurtuluş Savaşı’mız için şunu söylüyor:

“Dua edelim kardeşlerim, o bayrak, o burçlardan kıyamete kadar düşmesin. İslam'ın güneşi kararmasın, Allah, Müslümanları Hıristiyanlara karşı savunan Büyük Lider Mustafa Kemal'e yardım etsin. İslam'ın son askerlerini muzaffer kılsın.”

Mazlum milletlere ilham kaynağı olan ve Doğu halklarının baharı niteliğindeki zaferler ve devrimler silahla sağlanmıştır. Emperyalizmin dayattığı işgalci “barış”ı yırtıp atan mazlum milletler, varını yoğunu ortaya koyup savaşmış ve kendi barışını Batı’ya kabul etmişlerdir.

Sürekli yenilen ama sömürüyle yaşayan Batı, Türkiye, Rusya, Pakistan, Macaristan gibi ülkelere “barış ve demokrasi” dayatıyor. Dergi kapaklarından bu ülkelerin liderlerini hedef gösteriyor. Denizlerimizde işgal donanmaları yüzüyor, sınırlarımıza Amerikan tankları konuşlanıyor. Vatanlarımızda Soros güdümlü siyasi bedhahlar örgütleniyor. Rusya, Sırbistan ve Macaristan bu saldırıyı bertaraf etti. Pakistan Başbakanı İmran Han da kendisini devirme hamlesini bertaraf edecektir.

Türkiye, 15 Temmuz’da Amerikan kalkışmasını silahla ezdi ancak yeni tehditler önümüzde açıkça görünüyor. Bu tehditler, “Biz müttefikiz, yakıştı mı bu?” diyerek değil, Afganistan’dan Venezuela’ya, Mali’den Macaristan’a emperyalizm yenilmekte ve bu yenilgi askeri, kültürel ve siyasi silahlarla, savaşarak mümkün olmaktadır.

TGB’NİN TALİBAN’LA GÖRÜŞMESİ

Namlunun ucundaki baharın en güncel örneklerinden Taliban, önce Sovyet Sosyal Emperyalizmine, sonra da Amerikan Emperyalizmine karşı on yıllarca savaştı ve silahla vatanını kurtardı. Şimdi bağımsız Afganistan’ı inşa ediyorlar. Hatırlayalım, Taliban zafer kazandığında “Amerika istediği için çekildi. Taliban’ı tanımayız. Kadınlara soykırım yapıyorlar. Düşünmek yasaklanmış.” gibi safsatalarla ortalığı ayağa kaldıranlar 1 hafta sonra kayboldular ve Batı ülkeleri Taliban’ı tanımak için sıraya girdiler.

İlk günden beri bağımsız Afganistan’ı selamlayan TGB, Pakistan’da Taliban’la görüştü. 4 Nisan 2022 günü yaptıkları basın açıklaması, onlarca yalanı çürüten nitelikte.

ATATÜRK’ÜN İŞARET ETTİĞİ 'GELECEK' GELDİ

“Doğudan şimdi doğacak olan güneşe bakınız! Bugün, günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan, bütün doğu milletlerinin de uyanışını öyle görüyorum. Bağımsızlık ve özgürlüğüne kavuşacak daha çok kardeş millet vardır. Onların yeniden doğuşları, şüphesiz ki ilerlemeye ve refaha yönelmiş olarak gerçekleşecektir.

“Bu milletler, bütün güçlüklere ve bütün engellere rağmen, bunları yenecekler ve kendilerini bekleyen geleceğe ulaşacaklardır. Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerini, milletler arasında hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir uyum ve işbirliği çağı alacaktır.”

Mustafa Kemal Atatürk

1933 (Dünya gazetesi, 20. 12. 1954)

Atatürk’ün işaret ettiği gelecek gelmiştir. Atatürk, Cinnah, Lenin, Mao ve Nehru’nun torunları, emperyalizmi ikinci kez yeniyorlar. Herkesi bu kutlu zaferin paydaşı olmaya, yeni dünyayı beraber kurmaya çağırıyoruz.

Sonraki Haber