Tıbbın Köşe Taşları: Spor Hekimliği-2: 19. yüzyılda spor ve tıp

19. yüzyılda da spor ve tıp kurumlaşmasını sürdürmüş, laboratuvar araştırmaları ağırlık kazanmış ve Spor Hekimliği’ne olan ilginin boyutları büyümüştür. Dr. Karl Speck bugünkü anlamı ile egzersiz fizyolojisinin kurucusu olarak anılmaktadır

18. yüzyıldaki bilimsel gelişmeler ve özellikle fizyoloji bilimindeki ilerlemeler, organizmanın egzersize uyumu ile ilgili sorulara cevaplar bulmaya başlamıştır. 19. yüzyılda da spor ve tıp kurumlaşmasını sürdürmüş, laboratuvar araştırmaları ağırlık kazanmış ve Spor Hekimliği’ne olan ilginin boyutları büyümüştür. 1883 yılında Dr. Karl Speck’in bisiklet ergometresini tasarlaması ile egzersiz fizyolojisi konusundaki çalışmalar önemli bir ivme kazanmıştır. Dr. Speck bugünkü anlamı ile egzersiz fizyolojisinin kurucusu olarak anılmaktadır.

Fransa’da Dr. Fernard Lagrange 1888’de “Egzersiz Fizyolojisi” adlı bir kitap yayınlamıştır ve bunu daha birçok yazarın kitabı takip etmiştir. Özellikle İsveç, Almanya, Fransa ve ABD gibi ülkelerde sporla ilgili araştırmalar yoğunlaşmıştır. 1922’de İngiliz araştırmacı Archibald Vivian Hill arkadaşları ile kas kasılması üzerine çalışmalarını sürdürürken ‘‘oksijen borcu’’ olarak bilinen fenomeni tanımlamış ve bilime katkısı nedeniyle aynı yıl Nobel Tıp ve Fizyoloji ödülünü Otto Meyerhof ile paylaşmaya hak kazanmıştır. Birçokları bu nedenle Dr. Speck yerine A.V. Hill’i egzersiz fizyolojisinin babası olarak kabul etmektedir.

TÜRK SPORCULAR OLİMPİYATLARA KATILACAK

Ülkemizde spora ilk bilimsel yaklaşımın 1908’de Meşrutiyetin kabulü ile Sivil Okullar Beden Eğitimi Genel Müfettişi olan Selim Sırrı Tarcan ile başladığı kabul edilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan hemen sonra 1924 yılında düzenlenen Paris Olimpiyatları'na Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ‘‘Türk sporcuları bu olimpiyatlara katılacak’’ söylemi ile çok sınırlı bir bütçeden kaynak ayrılarak Türk sporcuları Paris'e gönderilmiştir.

Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nın kurucuları olan Ali Sami Yen ve Burhan Felek, olimpiyatlara gidecek sporcuların muayenesi için İstanbul Askeri Komutanı Şükrü Naili Paşa’dan yardım istemiş ve bu konuda Askeri Doktor Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Sırrı Alıçlı görevlendirilmiştir.

Bu görevi yerine getirmeye çalışan Dr. Alıçlı daha sonra (1950) bir gazetede, ‘‘Tıbbın genel kaidelerine göre elde mevcut cihazlarla bir kişinin sağlam ve sıhhatli olduğunu tespit edebilirdik, ama bir güreşçi, futbolcu, atlet ve eskrimcide ne gibi fiziki ve fizyolojik şartların bulunması hakkında bilgim yoktu’’ şeklinde bir itirafta bulunmuştur.

‘‘İdman Cemiyetleri İttifakı’’ daha sonra 1938’de 3530 sayılı yasa ile ‘‘Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü’’ haline değiştirilmiş ve bünyesinde ‘‘Sağlık Dairesi’’ ve 1945’de ‘‘Sporcu Muayene Merkezi’’ kurulmuştur.

HEKİM VE SPORCU

Dr. Alıçlı’dan sonra bu kurumun başına getirilen Dr. Raşit Serdengeçti (1903-1979) ülkemizde Spor Hekimliğinin kurucularından sayılmaktadır. İç Hastalıkları uzmanı ve eski bir boksör olan Dr. Serdengeçti yalnız Beden Terbiyesi Sağlık Dairesi’nde çalışmıyor, aynı zamanda o zamanki adı ile Gazi Eğitim Enstitüsü Beden Eğitimi Bölümü’nde ‘‘Spor ve Sağlık’’ alanında dersler veriyordu.

Bu arada Dr. Serdengeçti, Spor Hekimliği alanında 1947, 1948 ve 1949’da Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü tarafından bazı kurslar düzenlenmesini sağlamış ve birisi çeviri olmak üzere birkaç kitap yayınlamıştır. Daha sonra Prof. Dr. Necati Akgün’ün (1921-2017) önderliğinde ve meslektaşlarıyla birlikte teşebbüsü ile 20 Aralık 1965 tarihinde İzmir’de Ege Üniversitesi’nde Türkiye Spor Hekimleri Derneği kurulmuştur.

Türkiye Spor Hekimleri Derneği 1966 yılında ülkemizi temsilen FIMS’in üyesi olmuştur. Türkiye Spor Hekimleri Derneği tarafından 1971 ve 1989 yıllarında iki kurs düzenlenerek toplam 175 hekime Spor Hekimliği sertifikası vermiştir.

SPOR HEKİMLİĞİ MÜCADELESİ

Türkiye’de yapılan bir diğer çalışma da Spor Hekimliğinin birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de bir ihtisas dalı haline getirilmesi olmuştur. Bu amaçla yapılan çalışmaların devamında, Prof. Dr. Necati Akgün’ün girişimleriyle 1973 yılında ülkemizde ilk defa Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı’na bağlı tüzel kişiliğe sahip ‘‘Spor Hekimliği Enstitüsü’’ kurulmuştur (1973).

Türkiye Spor Hekimleri Derneği ve Spor Hekimliği Enstitüsü’nün girişimleri ve çalışmaları sonucunda Spor Hekimliği, Sağlık Bakanlığı’nca bir 2 yıllık bir ihtisas dalı olarak kabul edilmiştir. 1973-1983 yılları arasında beş hekim “Spor Hekimliği Uzmanı” unvanı almıştır. Daha sonra Tababet Uzmanlık Tüzüğü değiştirilmiş ve Spor Hekimliği ihtisası direkt bir ihtisas alanı olmaktan çıkarılarak Ortopedi ve Travmatoloji, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon, Fizyoloji ihtisaslarından sonra bir yıllık yan dal ihtisası haline getirilmiştir (1983).

Bu tarihten sonra Spor Hekimliği ihtisasının yeni bir mücadelesi başlamıştır. 1989 yılında Sağlık Bakanlığı Yüksek Sağlık Şurası durumu görüşmüş ve Spor Hekimliğini tekrar direkt alınan uzmanlık dalları arasında mütalaa etmiştir. Nihayet Spor Hekimliği ihtisası 3 yıllık süreye çıkarılmış, rotasyon sayısı dörde indirilmiş ve Ortopedi ve Travmatoloji ile Fizyoloji uzmanları için bir yıllık üst ihtisas haline getirilmiştir (1990).

Günümüzde son üniversite kuruluşları ile birlikte ilgili kanunlar sayesinde çok sayıda Tıp Fakültesinde Spor Hekimliği Bilim Dalı veya Anabilim Dalı faaliyet göstermektedir. Ayrıca ülkemiz sathında, otuzun üzerinde ilimizde devlet hastanelerinde Spor Hekimliği uzmanları görev yapmakta ve birey ile toplum sağlığına yönelik katkılarını, hizmetlerini sürdürmektedir.

Sonraki Haber