TİM Maden Sektör Kurulu Başkanı uyardı: Bu kafayla gidersek dışa bağımlı olacağız!

Temiz enerjiye geçişte en çok ihtiyaç duyulacak ham maddenin dördüncü grup madenler olduğunu kaydeden Çetinkaya, bazı çevre örgütlerinin 'dördüncü grup madenciliği' Türkiye'nin terk etmesini istediklerini söyledi. Çetinkaya bu talebe sert sözlerle karşı çıktı

Ajansları, gazeteleri ve internet sitelerini “maden” diye taradığımızda karşımıza sürekli iş kazaları çıkıyor. Üstelik bu iş kazalarının birçoğu ölümle sonuçlananlar. Maalesef ülkemizde madencilik denince akla kalkınma değil kaza geliyor. Oysa hemen her gün bir fabrikada iş kazası oluyor. Bir tekstil fabrikasında kaza olduğunda “tekstil kazası” veya bir gıda işletmesinde kaza olduğunda “gıda kazası” gibi başlıklar atılmazken söz konusu bir maden işletmesi olduğunda bütün bir sektörde toplu kaza yaşanmışçasına yazılıp çiziliyor. Hal böyle olunca da maden sektörüne yönelik olumsuz bir algı öteden beri geliyor. Yine bir yeraltı kaynağının ekonomiye kazandırılması söz konusu olduğunda bir kısım çevre örgütleri eliyle eylemler yapılarak “doğa katlediliyor” propagandası öne çıkarılıyor. Aynı şey nedense otoyol ve konut yapımlarında doğa dümdüz edildiğinde ve hatta vahşi sulama ile toprak erozyonu ve tuzlanması yüzünden çoraklaşma meydana geldiğinde inşaat, alt yapı ve tarım sektörleri topyekün hedef tahtasına oturulmuyor. Oysa diğer sektörler ekonominin gelişmesi ve toplum refahı için ne kadar elzem ise madencilik de bütün bu sektörlere ham madde tedarik eden iş kolu olarak olmazsa olmaz.

ALGIYI KIRMAYA ÇALIŞIYOR

Son yıllarda maden ve madenciliğe yönelik yerleşik algıyı yıkmak üzere yoğun bir iletişim faaliyeti yürüten Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Maden Sektör Kurulu Başkanı ve İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Rüstem Çetinkaya ile Mardin'deki tesisleri ziyaret ettik. Ziyarete ilişkin gözlemlerimizi sizlere daha sonra aktaracağız. Burada Çetinkaya'ya yönelttiğimiz bir takım sorular oldu. Hem bizim hem de diğer medya mensubu arkadaşlarımızın sorularını yanıtlayan Çetinkaya'nın en çok şikayetçi olduğu konu ise başta Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı’na (TEMA) olmak üzere bazı çevre örgütleri. Söz konusu çevre örgütlerine defalarca açık çağrı yaparak, “çevreci madenciliğin” nasıl yapılması, kötü örneklerin tespit edilerek düzeltilmesi ve ısrar edenler üzerinde baskı kurulması gibi konularda, algılar üzerinden giden anti-propaganda yerine tarafların birbirinin tezlerini dinleyerek uzlaşamasalar bile ortak bir zeminde konuları özgürce tartışabilmesi için el uzattıklarını anlatan Çetinkaya, “Maalesef” olumlu bir yanıt alamadıklarını dile getirdi.

DENETİMLER ARTIRILSIN

Bugüne kadar doğru bilinen yanlışları ve eleştirileri gidermek için her fırsatta bilgi paylaşımına açık olduklarını vurguladıklarını söyleyen Rüstem Çetinkaya, “Madenciliğin çevreye etkilerine ilişkin doğru bilgileri paylaşabileceğimize inandığımız için bir araya gelmek istiyoruz. Ancak, çağrımıza aldığımız tek yanıt, ‘dördüncü grup madenciliğin yapılmaması gerektiği’ söylemi oldu. Bugün, insan hakları ve iklim değişikliğini koruma konusunda örnek olarak gösterilen Kuzey Avrupa ülkeleri, en çok madencilik teknolojisi üreten ülkeler. Biz de madencilikte bu adımı atmazsak 2050 yılına geldiğimizde petrole değil, madene bağımlı hale geliriz. Temiz enerjiye geçişte en çok ihtiyacımız olan dördüncü grup madenler. Kurumlar ya da bireyler endişe duyuyor olabilir. İletişim ve gerekli denetimler artırılsın ki iyi ve kötü madencilik ayrılsın.” mesajı verdi.

'MADEN ÇIKARILMASIN' DİYORLAR

Türkiye’nin ihracatında başı çeken tekstil, son yıllarda tüm dünyada stratejik sektör olarak belirlenen tarım ve küresel enerji sorunu için en önemli alternatif olarak görülen yenilenebilir enerji sektörü için ham madde üreten maden sektörü olarak yaklaşık bir yıl önce TEMA sektördeki 17 dernekle açık bir mektup ilettiklerini hatırlatan Çetinkaya, şu ifadeleri kullandı:

“Ancak aldığımız tek yanıt, madenlerle ilgili bir bilgi alışverişine gerek olmadığı ve altın, gümüş, krom, çinko, alüminyum, kurşun, bakır, nikel, kobalt, grafit, demir cevherini kapsayan dördüncü grup madencilik faaliyetlerinin her ne şart olursa olsun durdurulması gerektiği oldu. Türkiye'de çevreci gibi görünen çevre örgütleri maalesef ‘maden çıkartılmasın’ anlayışına kadar gelerek maden karşıtlığı söylemlerini artırıyor. Bizler, bugüne kadar hiçbir şekilde haklarında negatif bir söylem üretmedik. TEMA Vakfı başta olmak üzere tüm kurumlarla bir masa etrafında uzlaşamasak da muhakkak konuşabileceğimizi, en az onlar kadar çevreci olduğumuzu izah etmeyi sürekli dile getirdik. Endişeleri gidermek ve doğru bilgileri paylaşabileceğimize inandığımız için bir araya gelmek istiyoruz. Herhangi bir STK ile ya da akademisyenlerle istenilen her zamanda, her yerde ve her şartta bir araya gelmeye hazırız, bu açık teklifimizdir.”

NE TOGG NE İHA NE DE TCG ANADOLU YAPILABİLİRDİ

Uluslararası Enerji Ajansı’nın bilgilerine göre, 2050 yılında lityuma talep tam 40 kat, kobalta talep 21 kat, nikele talep 20 kat ve alüminyuma talep 19 kat artacak. Türkiye eğer madenlerini çıkarmayı başarabilirse 2022’de 6.5 milyar dolar olan ihracatını 30-40 milyar dolar seviyelerine çıkarabilir. Madenler olmadan Türkiye Togg'u, İHA ve SİHA'ları, TCG Anadolu'yu yerli ve milli savaş uçaklarını bile yapamaz hale gelir. Bu kapsamda TİM Maden Sektör Kurulu, ham madde sağladıkları; demir ve demir dışı, çelik, kimya, elektronik, mücevher sektörlerine de çağrı yaparak “biz olmazsak siz de olmazsınız” mesajı verdi.

Sonraki Haber