TIR kalkıyor

Vatan Partisi Öncü Kadın terörün yaralarını sarmak, kardeşlik köprüsü kurmak için harekete geçti. 0-18 yaş arası bebek, çocuk ve gençler için topladıkları eşyaları Ankara'da TIR'a yükleyip Şırnak ve köylerine dağıtacaklar.

Hani HDP dün yeni bir kampanya başlattı ya, hani “Herkes için adalet“ istiyorlar ya, işte o. Ne KHK’lısı, ne FETÖ’sü, ne PKK’sı, ne DHKP-C’si içerde kalsın. Herkes dışarı, hendekler yeniden kazılsın, belediyeler rahatça dağa mühimmat ve ekmek taşısın! Bir de klip hazırlamışlar, genç kadıncağızların ellerine mor balonlar tutuşturmuşlar, havaya uçurtuyorlar. Bir sahnede de yerel kıyafet giydirmişler gariban Kürt kadınına, eline son derece düzgün bastırılmış mor dövizler vermişler. Mor zemin üzerinde beyazla "Mor çizgimiz eşbaşkanlık" yazılı! Buyrun size kadın mücadelesi! HDPKK’nın mor kampanyası başlamadan önce, Vatan Partisi Öncü Kadın başka bir kampanya başlattı. Ne mor balonlar uçuruyorlar ne de mor dövizler taşıyorlar. Genel Sekreter Özlem Türker Oruç ve Genel Sekreter Yardımcısı Tüzin Tüfekçi ile ekranda buluştuk, kampanyayı konuştuk. Tabi sohbet bununla sınırlı kalmadı, siz de merak edersiniz diye düşündük, bu iki öncü kadını tanımak istedik. “Neden siyaset ve neden Vatan Partisi?"nden başladık, “Ortada havaya uçurulan mor balonlarınız yok, bu nasıl bir kadın mücadelesi?“ne kadar sorduk soruşturduk…

PARTİ KONUSU DEĞİL ÜLKE KONUSU

Diyarbakır annelerinin HDP il binası önündeki eyleminin ilk gününden beri Öncü Kadın oradaydı. 500 günü aşkındır hep oradalar. Diyarbakır’dan Şırnak’a geçtiniz. Proje nasıl gelişti?

Tüzin Tüfekçi: Nasıl ortaya çıktığını Genel Sekreterimiz daha iyi anlatır… Ben nasıl yürüyeceğini anlatayım dilerseniz. Gençlerimizle, Şırnak’taki kardeşlerimizle köprü kurmak istedik. Her şey çocukluktan başlıyor… O sevgi, dayanışma ve birlikteliği küçük yaşlardan itibaren alırsanız, sonrası sağlam gelişiyor. Başkent Ankara’dan yola çıkacak bir tır aracımız olacak. O tır aracına, 0-18 yaş arası kızlı erkekli, bebeklerden gençlerimize kadar, onlar için gerekli, ihtiyaç malzemelerini topluyoruz. Türkiye’nin her yanından herkesin, elinden geldiğince selam ve sevgisini gösterebileceği bir kampanya bu. Katılmak isteyenler ama bir kalem, ama bir defter, ama bir atkı, ama bir mont gibi giysi göndererek katılabilir. Ayrıca küçük kardeşlerimize oyuncaklar gönderelim, dedik. Onlarla hep birlikte olduğumuzu hissettirmek amacıyla bir kardeşlik köprüsü kuralım, istedik. Türkiye çapında il ve ilçe örgütlerimizle çalışmaya başladık. Bu, sadece bir parti konusu değil, aynı zamanda bir ülke konusudur. Elini uzatmak, sevgisini göndermek isteyen herkesi bu köprüyü kurmaya davet ettik, ediyoruz. Bunun için basında, sosyal medyada iletişim bilgileri yer alıyor. Nerede olurlarsa olsunlar, bulundukları yerden iletişim kurabilir, bilgi alabilirler. Şu numarayı aramaları yeterli: 0538 264 14 61! Gündüz saatlerinde daha hızlı geri dönüş alabilirler. Açılmadıysa da geri dönüş alacaklar, bundan emin olsunlar.

Bir zaman koydunuz mu? Ucu açık mı?

TT: Bir hafta önce başladık. Yaygın bir çalışma oldu, çok güzel tepkiler geri dönüşler aldık. Ucu açık olmasın diye düşündük, 20 Şubat’a kadar da sürdürelim, dedik. Ankara’dan tırımız kalkacak. Elini uzatmak, sevgisini göndermek isteyen herkes, bulundukları yerdeki Vatan Partisi il ve ilçe örgütlerine gönlünden gelen desteği verebilecek. Örgütlerimiz Ankara’ya ulaştıracaklar. Başkentimizden kalkması çok anlamlı.

PKK HENDEKLERE GÖMÜLDÜ ÖZGÜRLÜK RÜZGARI ESTİ

Neden Şırnak? En yoksul, en uç sınırda diye mi? Daha ötesinde Hakkari var ama…

Özlem Türker Oruç: Türkiye’de PKK’nın hendeklere gömüldüğü bir süreç yaşadık. Biz her ne kadar öngörüyor olsak da, 5-6 yıl önce bunlar söylense, toplumun geniş kesimi tarafından pek mümkün görülmüyordu. Bunların kökü kazınmaz, çoklar, her yere yerleştiler diye görülüyordu. Bu gelişmeyle (hendeklere gömülmesi) birlikte Türkiye’de farklı bir rüzgar esmeye başladı. Ak Parti hükümetinin de, Cumhurbaşkanımızın da Türkiye’nin menfaatleri doğrultusunda, ABD’ye karşı yer yer dik bir duruş sergiledikleri bir hava esmeye başladı. Bizim için sevindirici, çünkü Türkiye’nin lehine! Vatan Partisi, yıllardır emperyalizme karşı, ülkemizde yarattığı tahribatlara karşı savaşıyordu. Partimizi tam da bu sebeple “Altın çağına girdi“ şeklinde değerlendiriyoruz. Özellikle doğu ve güneydoğu Anadolu bölgesinde, PKK’nın hendeklere gömülmesiyle birlikte Vatan Partisi’ne yoğun bir ilgi başladı. Toplu üye katılım törenleri görüldü. ABD’nin Türkiye’yi bölmeye çalıştığı yerde, Vatan Partisi yıldız gibi parlamaya başladı. Vatan Partisi umudun ve çözümün adresi oldu. Bölgede PKK hendeklere gömüldükçe, bölge insanı devletin varlığını hissediyor, özgürleşiyor. Özgürce siyasi seçimler yapıyor. En hızlı geliştiğimiz yerlerden biri de Şırnak. Bu yüzden İl Başkanımızla da görüşerek, yaraları nasıl sararız, dedik. Türk de Kürt de biziz! Türkiyemizin doğusu da batısı da birdir! Hepimiz Türk milletiyiz! Bunları dile getiriyoruz, nasıl paylaşırız? Aradaki tahribatı, kayıpları nasıl telafi ederiz? Biz zaten bireyciliğe karşı duruyoruz. Kazandığımız parayı, kıyafeti, ekmeği nasıl paylaşıyorsak, bölgedeki yaraları nasıl sararız, dertlerini nasıl paylaşırız diye il başkanımızla görüştük. Başkentten Şırnak’a kardeşlik köprüsü kuralım diye karar aldık. Öncü Kadın olarak görevi biz üstlendik. Partimiz, tüm il ve ilçe teşkilatlarıyla bunun için çalışıyor, ama işin başında, düzenleyicisi olarak Öncü Kadın var.

SEFERBERLİK GİBİ

Bir tür yardım kampanyasından farkı var yani…

ÖT: Sadece yardım kampanyası olarak görmüyoruz. Madem güneydoğu ve doğuda halkımız Vatan Partisi’ni umut ışığı olarak görüyor, bugün bir Vatan Partili’nin birinci vazifesi, terörden ezilen arkadaşlarımızı, kardeşlerimizi, eşimiz dostumuz çocuklarımızın yaralarını sarmak için seferber etmek. Hiç oturmuyoruz, hiç durmuyoruz! Projenin planlamasıyla birlikte yaklaşık 15 gündür hepimiz bu çalışmaya ayak uydurduk. Bir çıkarma yapacağız, çok da güzel olacak. Bu iş bizim görevimiz. Tek Vatan Partisi de değil. Türk milletinin her ferdinin görevidir oralarda yaraları sarmak. Parti dışındaki herkese de çağrı yapıyoruz. Paylaşmak da güzeldir, kimseye zararı olmaz. Oradaki terör yarasını sarmak, boynumuzun borcu.

Olumsuz bir tepki aldınız mı?

ÖT: Karşılaşmadık. Karşılaşırsak da gideriz. Dağları yarar gideriz. Oradaki halkımız çağırıyor, tabi gideceğiz. Tüm Türk milletini, özellikle tüm Türk kadınlarını bu kampanyaya katılmaya davet ediyoruz. Kadın annedir, güzelleştirendir. Hepsinin kalbini biliyoruz, ne kadar güçlü olduklarını biliyoruz. En yakın örnek Diyarbakır anneleri! Bugün Diyarbakır anneleri, mücadeleleriyle kadın hareketini millileştirdiler! Şehit ailelerini ziyaret etmeleri mesela… Ne kadar güzel bir örnek. Türk kadını budur. Zorlukları aşandır, güzelleştirendir. O yüzden Türk kadınlarından Şırnak kampanyasına destek bekliyoruz.

YAŞLARI OLMAYAN GÜZEL KADINLAR

Özlem Türker Oruç, Vatan Partisi Öncü Kadın Genel Sekreteri, aynı zamanda Merkez Karar Kurulu üyesi. Kendisi biyolog, çalışan kadın. Ankara’da yaşıyor. Öncü Kadın Genel Kurultayı’nda seçimle göreve geldi. Tüzin Tüfekçi, Genel Sekreter Yardımcısı ve Genel Yönetim Kurulu üyesi. Emekli bir reklamcı. Pazarlama ustası. İstanbul’da okumuş, çalışmış, halen oralı. İki ayrı yaş, iki ayrı dünyadan gelen bu iki güzel kadın uyum içinde birlikte çalışıyorlar. Son Kurultay 30 Haziran 2019’da yapıldığına göre, ikinci yılı dolduracaklar. Şırnak kampanyasını kotaranlar adına kendilerini kutladık ve yakından tanımak istedik. Buyrun, sizlerle de tanıştıralım, bakalım Öncü Kadın’ın en önünde giden bu iki güzel kadın hangi saiklerle bu mücadelenin içindeler.

PARTİ TERBİYESİYLE İŞ HAYATI

Çalışan kadın olarak siyasetle uğraşmak zor değil mi?

Özlem Türker Oruç: Zorlukları var, kolaylıkları da var. Zaman yönetimi iyi yapıldığında sorun olmuyor. Kendimi geliştirmek açısından faydalı. Sadece çalışma hayatı içinde olmak da değil, partinin terbiyesi ve partinin birikimiyle çalışma hayatında olmak bambaşka. Sekiz yıldır partiliyim, 11 yıldır da iş hayatında. Çalışmaya başladıktan sonra Vatan Partisi'ne katıldım. Öncesi ve sonrası var benim için. İş yaşamına bakış açım değişti, daha bilinçlendim. Parti çalışmalarına da çalışma hayatında olmam katkı sağladı. Toplum hayatında ne kadar aktif yer alırsanız toplumun nabzını da o kadar kolay takip ediyorsunuz. Bugün çalışma hayatındaki kadının yaşadığı zorlukları ben de yaşıyorum. Mesleğim de yorucu zaten, idmanlıydım! Partide yorulmak da avantajlı, şöyle ki bedeniniz, kafanız yoruluyor, ama bir gün sonra farklı doygunluklar veriyor insana. Biz yaşadığımız ülkede birçok şeyi iyileştirmek değiştirmek için Vatan Partisi’ne üye olmuşuz. Bunun mutluluğu da ayrı. Partide çalışarak ülkeme karşı sorumluluklarımı yerine getiriyorum, manevi bir boşluk yaşamıyorum. Bu yoğunluktan çok memnunum.

SİLİVRİ YOLLARINDA PARTİLİ OLDUM

Tüzin Tüfekçi: Parti çalışmaları hem şahsi bir tatmin sunuyor, ülke adına yararlı bir iş yaptığını hissediyorsun. Diğer yandan insanı dinç tutuyor. Partideki bütün kadınlara bakın, pırıl pırıllar. Yaşça büyük olanlar da, bizler de yaşımıza göre zinde ve pürüzsüz duruyoruz. Kafa ve beden sağlığı açısından canlanıyoruz.

Gençlik mücadelesinde mi partili oldunuz?

TT: Ergenekon-Balyoz döneminde gelişmeler dikkatimi çekmeye başladı. Silivri’ye gidip gelmeye başladım. Siyasi olarak vatandaşlık görevini yerine getirmek için oy vermenin yeterli olmadığını düşündüm. Taşın altına elimizi koymak gerektiği kanaatine vardım. Bir yıl kadar hangi partide olmalıyım diye düşündüm. O karar bir kez verilir bence! TGB’nin “İlk oy çok kıymetlidir“ kampanyası çok kıymetli. İlk oy’u çok hevesle bekliyorsunuz, o hevesinizin mevcut şartlarda, aman ona karşı diyerek bazen hevesle beklediğiniz oyunuzun sonucunu bir tokat gibi yüzünüzde hissediyorsunuz. Dün gibi aklımdadır, içim acır hâlâ. O yüzden bir yıl düşündükten sonra Vatan Partisi’ne üye oldum. O günden sonra elimden geldiğince aktif olmaya çalıştım. Sadece üye olmanın da yeterli olmadığını Silivri’de gördüm. Elimden geldiğince uğraşıyorum, umarım bir damla katkısı olmuştur ülkem için.

YAŞLILARIN BİLGELİĞİ GENÇLERİN ENERJİSİ

Gençlerle yaşlılar arasında iki taraf arasında bir çatışma oluyor mu?

ÖT: Madem iki taraf diyorsunuz, ikimiz de cevap verelim… Bizde kesinlikle yaşlı-genç diye bir ayrım yok. Partiye ilk girdiğimiz güden beri böyle. Belki yazılı değildir, ama Aydınlıkçılık geleneğinden gelen yerleşmiş kurallar vardır. Bunları yaşayarak Aydınlık geleneğinden gelen büyüklerimizden öğreniriz. Bu partinin hiçbir üyesinden yaşlı-genç diye bir ayrım duymadım. Vatan Partisi’nin tüzük ve programı etrafında birleştik. Vatanı, milleti için bu politikaları savunan, her nefes alışverişi, her kalp atışı bunun için olan insanlarız. Hep birlikte, aynı ülkü için uğraşmanın güzelliğini yaşıyoruz. Tarif edilmesi zor… Mesela ben Ankara’dayım, ailem Bursa’da ama hiçbir zaman yalnız kalmadım. Burada bir ailem var. Türkiye’nin neresine giderseniz gidin, bir kişi de olsa Partili biri varsa, orada sizin aileniz olur. Vatan Partili olmak böyle bir şey.

TT: Ben gençlikten gelen biri değilim. Yaşın getirdiği bir yaşanmışlık var. Ben 40’lı yaşlarımdayken, babamla çatıştığımızda derdi ki ‘Senin yaşında ben de senin kadar biliyordum‘. Ben de babamın bu lafını kullanıyorum. Hayat bir tecrübeler zinciri. Tecrübe yaşanmışlık önemli, özellikle etkinliklerde bir şey yapmadan bir gençlerin verdiği enerji, bir anda ortamı değiştiriyor. Bizim tecrübemiz var, o enerjiyi ortaya çıkartan da gençler oluyor.

DİĞER PARTİLERDEN FARKIMIZ: ÖNCÜYÜZ

Memlekete faydalı olmak ve daha iyi gelecekler kurmak için partiye katıldınız. Partide yaşlı-genç dengesini kurdunuz… Bir de kadın-erkek çelişksi ve kadın mücadelesi var. Neden ayrı bir örgütlenme?

ÖT: Öncü Kadın, Vatan Partisi’nin kadın kolları. Gençlik kollarımızın adı da Öncü Gençlik. Neden Öncü Kadın ve Öncü Gençlik denmiş? Toplumu yeniden inşa etmek istiyoruz. Örf adetlerimize, tarihimize bağlı kalarak toplumu daha ileri götüreceğiz. Geleceğimize sahip çıkmak için gençler ve kadınlar öncü olmalı. Sayın Genel Başkanımızın bir sözü vardı: Türk kadını devrimleri yapandır. Ne kadar doğru! Başka hiçbir siyasi partide yok. Diğerlerinde siyaset erkeğin hakimiyetinde. Mesela kadın kotası diye saçma sapan bir şey var.

Neden kadın kotası saçma?

ÖT: Siyaset cinsiyetle sınırlandırılmamalı. Kotalar koyarak sınırlandırıyorsunuz. Siyasete atıldıysanız, toplumun menfaati için enerjinizi, kalbinizi verirsiniz. Politika değil, siyaset yapmak budur. O görevi için kim daha uygundur diye bakarsınız. Yaş, cinsiyet önemli değildir, birikimler konuşur. Topluma ne verebilir? Buna bakarak görevlendirme yapılır. Vatan Partisi’nde işler böyle yürüyor.

SOYUNARAK TECAVÜZE KARŞI MI DURULUR

Türkiye’de kadın hareketi ne durumda?

ÖT: Son dönemde çok yanlış bir çizgide yürüyordu. Vatan Partisi’nin, Öncü Kadın’ın çıkışlarıyla biraz daha tartışmalar yaygınlaştı.

Çok yanlış dediğiniz çizgi nedir?

Televizyon kanalını açıyorsunuz, eylemler gösteriliyor. Mor falanca derneği, pembe filanca derneği eylem yaptı! Polisle itişip kakışıyorlar. Sözde kadın özgürlüğü arıyorlar. Tamamen erkek düşmanlığı üzerinden yürüyor. Tamamen Amerika’dan, Avrupa Birliği’nden fonlanan kuruluşlar eliyle eylemler yapıyorlar. Bunları izleyen sıradan bir vatandaş bile kadın mücadelesi için orada olmadıklarını anlar. Kadın mücadelesi dediler, tecavüze karşıyız diye sokaklarda soyundular! Saçma sapan, eylemi amacından saptıran, Türk kadının karakterinde olmayan gösteriler!

TT: Bir gözlemimi aktarayım… En son ABD’deki seçimlerde bazı arkadaş gruplarındaki yorumlara baktım. Biden kazansın diye dua eden mi, Trump gitsin diye söven mi, ne ararsanız var. Sanki biz Türkiye’de yaşamıyoruz da, ABD seçimlerine oradaki pencereden bakıyoruz! Algı bu! Oysa olay ABD’de geçiyor. Ben Biden ya da Trump desteğini verirken önce hangisinin bana ve ülkeme ne faydası var, diye bakarım. Her şey buradan başlıyor bence.

Kadın mücadelesine nasıl yansıyor?

Türkiye’de de bazı olaylara önyargılı yaklaşımlar var. Mesela geçen yıl Katil Polis, Katil Devlet sloganı başka bir ülkeden çıkmıştı, mecliste kadın milletvekilleri attı! Biz neden uygulayalım? Geriye dönük nefretten beslenen bir söylem. Şu açıdan üzülüyorum: Kadınlar, bu hareketi mecliste yaptı! Bu noktada siyasi partileri de bir kadın olarak sorumluluğa davet ediyorum. Türkiye’deki kadın hareketinde Türk kadınının penceresinden bakmıyorlar. Protesto soyunarak olursa başka ne anlama gelir. Erkeklere düşman, kendilerini kötü hissettirecek pankartları taşıyorlar, ama sevgililerinden, eşlerinden ayrılınca da ağlıyorlar. Hayatın içinden bakınca uygulaması zor. Ama aldıkları fon, bu işlere karşılık veriliyor. Hepsi parayla.

Örnek mücadeleye neyi gösterirsiniz?

Diyarbakır anneleri evlat nöbetinde, bir kısmının çocuğu geri geldi. Ben beklerdim ki, mecliste Katil polis, katil devlet diyen kadın milletvekilleri, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verildiği gün Diyarbakır’da olsunlar. O da annelerin hakkı! Unutmayalım ki, Diyarbakır nöbetini bir kadın başlattı. Ülkeden bakışı, bir kadın ancak bu kadar basit ve net dille, bir cümleyle güm diye anlattı: Başlarım sizin Kürdistan davanıza. Kadın çocuğunu aldı! Kendini ilk öne atan bir kadın oldu.

Sonraki Haber