Toplumsal Cinsiyet, LGBT’nin kılıfıdır!
Doğrudan ailenin çözülmesini hedefleyerek insanların bu çürümüşlüğün, bunalımların cehennemine tutsak edilmeye çalışılmasının önüne geçebilmek üzere, bildiğiniz gibi daha önce de sözünü ettiğimiz Büyük Aile Platformları’nda, kuruluşlar bir araya gelmeye başladı.
İlk kez, 6284 Sayılı Yasanın Meclisten geçmesi öncesi, toplumsal cinsiyet kavramını yasaya dâhil etmeye çalıştılar. Başaramadılar. Ne yazık ki, Türkiye’nin 11 Mayıs 2011’de imzaladığı, 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi ile ülkemizin gündemine sokmayı başardılar.
Çok büyük emperyalist bütçeler ve sınırsız medya olanaklarıyla, Toplumsal Cinsiyet kavramına halkı alıştırmaya çalışıyorlar. Türlü toplantılarla ve görsel araçlarla, sözüm ona normal, eşitlikçi, özgürlükçü, modernlik ölçütü halinde toplumun bilincinde yer etmesini sağlamanın peşindeler.
Bazı kurumlar, Toplumsal Cinsiyet üzerine toplantılar düzenliyor; Bir takım sanatçılar ödüllerini LGBT’lere armağan ediyor; CHP’li Belediyeler ise binalarından LGBT bayraklarını sallandırıyorlar. Bazı alışveriş merkezleri LGBT’lere ayrı tuvaletler açmaya başlamışlar; Ankara Barosu LGBT’lerin hak savunuculuğuyla ortaya atılıyor, “Onur Haftası” güzellemesi yapıyor.
Rezalet diz boyu. Çürümüşlüğün sınırı yok. Toprağa gömülenler, ağaçlara aşık olanlar, ekoseksüellik diye yeni bir biçimle çıplak bedenlerini metalaştıranlar, sözde cinsel özgürlük eylemleri sergiliyorlar.
Batılı pek çok ülkede bu hayasız akıma, dayatmaya karşı yasal önlemler alınmaya başlandı. Rusya’da sert yasalar çıkarıldı. Çin devleti bu “virüse” karşı eyleme geçti.
Doğrudan ailenin çözülmesini hedefleyerek insanların bu çürümüşlüğün, bunalımların cehennemine tutsak edilmeye çalışılmasının önüne geçebilmek üzere, bildiğiniz gibi daha önce de sözünü ettiğimiz Büyük Aile Platformları’nda, kuruluşlar bir araya gelmeye başladı.
Bence halkımıza örnek olmuş, gönüllerinde yer etmiş bütün sanatçılarımızın da bu platformda olmaları, Platformun çalışmalarının bilinirliği ve yaygınlaşarak en geniş kesimlerce katılımın gerçekleşebilmesi, etkinliklerin duyurulması açısından çok yararlıdır.
Şunu iyi bilmeliyiz ki, Batı’dan gelen bu çürümüşlüklere karşı, hepimiz, bütün kadınlar, birleşerek, birlikte mücadele yürüterek gelecek kuşaklarımıza sağlıklı, güvenli bir toplum bırakabiliriz.
Birleşerek, en büyük gücü oluşturarak, uydurulmuş, sözde tercihlerle, insanların yaşamını karartan, bunalımlara ve intiharlara sürükleyen, sapkın ideolojilere ve girişimlere karşı duyarlılığımızı arttırmalıyız.
Toplumsal Cinsiyet kavramı, aslında LGBT ve türevlerinin kılıfı olarak bize yutturulmak isteniyor. Elbirliğiyle bu kokuşmuş sistem çarpıklıklarını ülkemizde sona erdirmek için birleşelim.
Her türlü insan erdemlerine saldıran LGBT saldırılarına karşı örgütlü olmalıyız. Bugünlerde 100 bin üye kampanyasıyla gündemde olan Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD)’ne üye olmanızı öneririm. Cumhuriyetimize ve Milli Birliğimize gönülden bağlı kadrolarıyla çalışan CKD’de kendinizi bulacağınıza hiç kuşkum yok.
Hep birlikte, LGBT’nin kılıfı Toplumsal Cinsiyet aldatmalarına karşı milletimizi aydınlatacağız, bu çürümeye geçit vermeyeceğiz.