TÖS’ün büyük öğretmen boykotu ve dersler

Kurulduğu 1965’ten 12 Mart darbesiyle kapatıldığı 1971’e dek, yani yalnızca 6 yıl içinde yaptığı çalışma ve eylemleriyle salt örgütlendiği alanı değil, toplumsal yaşamın bütününü etkileyen Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS), ülkemizdeki 100 yılı aşkın emek hareketi içinde en başarılı örgüttür

Tarihe mal olmuş her olay, hem içinde bulunulan hem gelecek zaman için değişik açılardan laboratuvar görevi görür. Savaşlar, bilimsel buluşlar, devrimler, darbeler, direnişler, grevler, boykotlar... Tümünü bilimsel-nesnel ölçütlerle ve eğrisi doğrusuyla ölçüp tartınca tarihten ders almak isteyenlerin yararlanabilecekleri sayısız kazanca ulaşılır. Çarkı "tekerrür"e düşürmemenin temel koşulunun bu olduğu bilinir.
Ulusal çıkara dayalı yanları ağır basan olaylarla sınıfsal çıkara dayalı özellikleri öne çıkan olaylar da farklı ölçütlerle değerlendirilir, kuşkusuz. 50 yıl önce, 1969’un 15-18 Aralık günlerinde ülke genelinde ilk ve ortaöğretim okullarındaki öğretmenlerce gerçekleştirilen ve genellikle "Büyük Öğretmen Boykotu" adıyla anılan olay, gerek içeriği, gerek yaşama geçiriliş yöntemi, gerekse yarattığı etki bakımından hem ulusal hem sınıfsal boyutları iyi işlenmiş, bu nedenle de önemli izler bırakan, dersler içeren çarpıcı bir eylemdir.

EN BAŞARILI SENDİKA
Sendikal örgütlenme ve bu yolla hak alma geleneğinde özellikle son yıllarda yaşanan tıkanıklığın, gerilemenin hem dünyadaki hem ülkemizdeki siyasal gelişmelerle yakından ilgisi var elbette. Ama sınıfsal-toplumsal akışı yönlendirme becerisi açısından bakıldığında sendikal yapıların içinde bulunduğu zafiyetin en az dış koşullar kadar içte egemen kılınan anlayıştan, işleyişin daraltılmasından kaynaklandığını söylemek yanlış olmaz.
Kurulduğu 1965’ten 12 Mart darbesiyle kapatıldığı 1971’e dek, yani yalnızca 6 yıl içinde yaptığı çalışma ve eylemleriyle salt örgütlendiği alanı değil, toplumsal yaşamın bütününü etkileyen Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS), işçi sınıfıyla emek mücadelesi tarihimizi yakından inceleyen Dr. Yıldırım Koç’un haklı saptamasıyla, ülkemizdeki 100 yılı aşkın emek hareketi içinde en başarılı örgüttür.
Genel Başkanı Fakir Baykurt başta olmak üzere Talip Apaydın, M. Rauf İnan, M. Şükrü Koç, Hayrettin Uysal, İ. Safa Güner, Dursun Akçam, Hürrem Arman, Behzat Ay, Tahsin Saraç gibi birçoğu aynı zamanda kültür, sanat, edebiyat alanında ses getiren çalışmalarla bilinen 90 kurucusuyla TÖS, gerek iç işleyişte oluşturduğu üretken çalışma disiplini gerekse eğitim-öğretim ve öğretmenlerle ilgili her sorunu topluma mal etme, Baykurt’un sürekli yinelediği "halkı uyarma" yolunda harcadığı çabayla her dönem için örnek alınacak bir yapıdır. TÖS, sözünü ettiğimiz dört günlük boykotun öncesinde, ülke geneline yayılan ve öğretmenlerle birlikte halkın her kesimine açık toplantılarıyla, üyeleriyle birlikte yine halkın bütününü aydınlatmayı amaçlayan yayınlarıyla, 1968 Eylül’ünde düzenlediği Devrimci Eğitim Şûrası’yla; 15 Şubat 1969’da, Ankara’da 40 bin kişinin katıldığı "Büyük Eğitim Yürüyüşü"yle öğretmeninden köylüsüne, öğrencisinden işçisine dek toplumun her kesiminde saygın bir yer edinmiş, böylece Büyük Boykot için sağlam bir temel oluşturmuştur.

500 ŞUBEYE ULAŞTILAR
20. yüzyılın başından bu yana genel, yerel ve bölgesel dernekler kurarak bir örgüt kültürü ve deneyimi oluşturan öğretmenlerin 1948’de kurulan Türkiye Öğretmen Dernekleri Milli Federasyonu’yla (TÖDMF) daha kapsamlı bir mücadele sürecine girdikleri görülür. Ulusal ve uluslararası hukuk yolları zorlanarak sürdürülen çabayla 1965’te kamu çalışanlarına tanınan sendikalarda örgütlenme hakkı doğar doğmaz kurulan TÖS, kapanmadan önce ulaştığı 500 şubesiyle en hızlı yaygınlaşan, kitleselleşen yapıya dönüşür. Bir yandan kendisine karşı başlatılan saldırı ve karalama kampanyalarıyla baş etmeye çalışırken bir yandan da kendi sorunlarının ulusal sorunlardan bağımsız olmadığını, ulusça emperyalizmi yenemezsek gerek ekonomik gerekse kültürel-siyasal bağımlılıktan kurtulamayacağımızı halka anlatmada başarılı olan sendika, kapanışından üç ay önce, adı boykot, Dr. Niyazi Altunya’nın tanımlamasıyla aslında "grev" olan dört günlük iş bırakma eylemini bütün engelleme çabalarına karşın başarıyla yaşama geçirdi. Bunda Köy Enstitülerinden yetişip Anadolu’nun dört bir yanına dağılan aydınlanmacı-halkçı öğretmenlerin yarattığı olumlu iklimle aynı yıllarda yaygınlaşıp kitleselleşen gençlik eylemlerinin de payı vardır kuşkusuz. Ama bunda, 50 bin üyesiyle 120 bin öğretmenin yaklaşık 110 binini dört günlük boykotun tümüne olmasa bile bazı bölümlerine katma başarısı gösteren TÖS’ün sendikal anlayışıyla başta Fakir Baykurt olmak üzere hem genel hem yerel yöneticilerin toplumsal ülküye bağlı kişiliklerinin payı vardır. Yine bunda, onların meslek sevgilerinin, halka bağlılıklarının, en önemlisi -ne yazık ki son yıllarda emek örgütlerinin neredeyse tümden unuttukları- emperyalizmle savaşma kararlılıklarının daha büyük payı vardır. Ve yine bunda, üyesiyle sürekli etkileşim içinde olan, onu sıkı bir hizmet içi eğitimden geçirme başarısı gösteren, Amerikan süttozuna direnen, "Barış Gönüllüleri" kılığıyla ülkede cirit atan CIA ajanlarını ülkeden def etmek için canlarını ortaya koyan vatansever öğretmenlerin payı büyüktür.

SENDİKACILIK MÜFREDATI
Öyleyse 50 yıl sonra bugün, yani yöneticilerle üyeler arasındaki bağların neredeyse tümden koptuğu, gerek ülkemizde gerekse bölgemizde açıkça ve alçakça sergilediği oyunlarıyla emperyalizm olgusunu görmezlikten gelen bir emek mücadelesi anlayışıyla ufku daralan, ne yazık ki çoğu kez sendikacılıkla ilgisi olmayan haberlerle kamuoyu gündemine gelen, içe dönük didişmelerden başını kaldırıp gerçek gündemi yakalama becerisi gösteremeyen bir sendikacılık anlayışına hapsolanlar için Büyük Öğretmen Boykotu, başlı başına bir sendikacılık müfredatıdır. Okumak isteyenler için.
Bugüne, geleceğe ışık tutan boykotu ve o direnişin artık aramızda olmayan öncülerini saygıyla anarak, aramızda olanları ise saygıyla selamlayarak...

Sonraki Haber