Trabzon Ticaret Borsası Meclis Başkanı Arslantürk: Kalkınmanın yolu üretimden geçer
Trabzon Ticaret Borsası Meclis Başkanı Sebahattin Arslantürk, sanayicinin yatırım yapamaz duruma geldiğini belirterek, ekonomide acilen üretim odaklı politikaların hayata geçmesini istedi.
Türkiye’nin dinamik bir yapısı olduğunu belirten Arslantürk, “istersek başaramayacağımız hiçbir şey yok” dedi. Sebahattin Arslantürk, Aydınlık’ın sorularını yanıtladı.
Geçen Yıla Göre Türkiye’nin ticaret hacmi ne durumda?
Maalesef geçen yıl hedeflenen miktarlara ulaşamadık. Son üç aylık göstergeler olumsuz olarak devam ediyor. Kalkınmanın yolu üretime ve üretime dayalı ihracattan geçtiğine göre bizim bundan sonrası için özellikle teşvik modellerinde yeni bir yol izlememiz gerekiyor.
Hükümet’in tarım politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Üretim odaklı bir yapı maalesef yok. Bütün tarımsal ürünlere baktığımız zaman, hepsinde dünyanın en verimsiz üretimini yapan ülke konumundayız maalesef. Hollanda’nın net ihracatı 100 milyar doların üzerinde. Bunun yüzde 75’i kendi topraklarında yapılan tarımsal üretim. Türkiye’nin toplam ihracatı 18 milyar dolar. Bir Hollanda bizim Konya Ovası kadar değil. Demek ki biz çok gerilerden gidiyoruz. Fındık örneğini hep veriyoruz. 5 milyar dolar üzerinde bir potansiyelimiz var ancak onu kullanamıyoruz. Maalesef 2 milyar dolar civarında. Mutlaka orta ve uzun vadeli bir yapı oluşturmamız ve onu yaparken de kalıcı ve verimlilik odaklı bir çalışma yapmamız gerekiyor.
SANAYİCİ YATIRIM YAPMIYOR
Kalkınmanın yolu üretim devriminden geçiyor. Dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok. Bizde sadece kısa dönemli tedavi edici bir yaklaşım var. Bunun da işe yaramadığı artık görüldü. Bu salgın süreci bize ciddi dersler vermeli. Dış ticaretteki açığımız her geçen gün büyüyor. Faiz politikaları veya ekonominin gidişatını bilememenin verdiği dalgalanmalar sanayiciyi artık yatırım yapma anlayışının dışına çıkarmaya başladı.
Türkiye, üretme tüket politikasında kurtulamadı mı?
Üretimde kalıcı yapıyı oluşturabilecek adımı atamadık maalesef. Verilen teşvikler amacına uygun yerlere gitmedi. Hükümetin öngördüğü, planladığı yatırımlar sadece hizmet sektörüne yönelik yatırımlar oldu. Onların geri dönüşü çok uzun zamanlı oluyor. Bizim acilen üretim odaklı ve üretim odağının yanında ihracata yönelik politikalar geliştirip bunları acil uygulamaya sokmamız lazım.
BİZİM DERDİMİZ ÜRETMEK
Fındık üretimi ve ihracatı ne durumda?
TMO’nun bundan sonraki dönemde de piyasada kalmasının önemli olacağını düşünüyorum. Ancak dayatma politikalarıyla bir yere gidemezsiniz. Bizim derdimiz üretebilmek. Türkiye fındıkta dünyanın en az üretimini yapan ülkelerin başında geliyor. Dönüm başına verim 90 kilogramın altına düşmüş durumdayız. Dünya ise 200-300 kilogram. Başka bir çarpıcı örnek vereyim. Bizim yaptığımız örnek bahçelerimiz var. Bu örnek bahçelerde biz 700 kilograma kadar çıktık. Demek ki doğru tarımı, doğru zamanda, doğru modelleri uygulayarak yaparsanız toplam üretimi artırmanız mümkün.
Örneğin Ardahan Ovası tarım için nemli. Ardahan Ovası’nın sadece yüzde 30’u tarıma açık. Nedeni ise arazilerin parçalanması, küçük araziler ve göçler. Bu durumu, diğer il ve bölgelerde de görüyoruz. Bunları nasıl önleyeceğiz?
DİNAMİK BİR YAPIMIZ VAR
Dünya artık teknolojiyi kullanarak üretim yapıyor. Bizim o teknolojiyi kullanabilmemiz için parçalı yapıdaki faaliyetlerin maliyetleri otomatik olarak artıyor. Toplu bir arazi yapısında bir üretim yaptığınız zaman bilimsel bir üretim de yapıyorsunuz ve verim de artmış oluyor doğal olarak. Bir an önce toplulaştırma yapılması lazım. O da çok kolay ve mümkün, yeter ki isteyelim. Türkiye’nin geçmişine baktığımız zaman atlatamadığı hiçbir şey olmamış. Dinamik bir yapımız ve genç bir nüfusumuz var. Bu verilerimizi iyi şekilde değerlendirirsek kısa zamanda ilk 10’un içerisine girmiş oluruz.
KALICI POLİTİKALARA İHTİYACIMIZ VAR
Doların yükselmesinin üretime ve ticarete etkisi ne oldu?
Dünyaya güven verecek bir yapıyı oluşturacağız ki bu dalgaların minimize olmasını sağlayalım. Aksi takdirde sonumuz daha da kötü bir yola gidiyor olabilir. Kesinlikle kalıcı, istikrarlı, ayağı yere basan bir politikamız olmalı. İhracatın yeteri kadar artmadığını söylüyorsunuz. Tarım Bakanlığı’nın bir müdahalesi olması gerekiyor mu, gerekiyorsa nasıl olmalı? Var olan politikalar yeterli değil. Onların bir önce düzeltilip verim ve kaliteye yönelik olması gerekiyor. Biz de bir yıl bakıyorsunuz soğan eken perişan durumda öteki yıl patates eken perişan durumda. Öyle olmamalı. Bir plan dahilinde önceden planlanmış orta ve uzun vadeli yapısı olan bir şekilde yapılmalı ki bütün tarımsal üretimde bir istikrar sağlansın. İstikrarlı bir büyüme da istikrarlı bir gelir kapısı demek oluyor. O zaman da tarımsal faaliyette elde etmiş olduğumuz toplam getiriyi belki de bu günün 10 katına çıkarmak mümkün.