Tribünden konuşan NATO’cu solcular
Ülkemizde kendini solda tarif eden örgütlerin büyük bölümü Ukrayna meselesinde sınıfta kaldı. Haklı ve haksız savaş ayrımını görmezden gelerek Rusya düşmanlığında birleşmek ABD/NATO savunuculuğudur.
Rusya’nın NATO kuşatmasını yarmasıyla birlikte Amerikan emperyalizminin ve NATO'nun ikiyüzlülüğü bir kez daha ortaya çıktı. Bu yazımızda antiemperyalizmi dilinden düşürmeyen sözde solcu ama fiiliyatta Amerikancı-NATO'cuların düştükleri hale büyüteç tutmaya çalışacağız.
BAŞ DÜŞMAN TESPİTİNİN TARİHİ ÖNEMİ
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy Batıya güvenerek Rusya'yı durdurabileceğini zannediyordu. Ancak güvendiği dağlara kar yağdı ve ortada bırakıldı. Bu gelişmeler üzerine Amerikan emperyalizminin kara gücü PKK/HDP'nin kuyruğunda yıllarını tüketen sözde solculardan açıklamalar geldi.
Siyasi gelişmeleri okurken baş düşmanın somut olgulara dayanarak tespiti hayati önem taşır. Büyük Ekim Devrimi'nin lideri Lenin, Çin Devrimi'nin lideri Mao Zedung ve Milli Kurtuluş Savaşı'mızın lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk böyle yapmıştır. Bizlerde aynı yolu ve yöntemi izliyoruz.
BU NASIL BİR SOLCULUK?
Sol görünümlü neo-liberallerin yığıldığı Serbestiyet sitesinden Roni Margulies şöyle yazıyor:
“Amerika ile Putin'in Ukrayna üzerinde tepişmesi Rus, Ukrayna, Avrupa işçi sınıflarının çıkarına mıdır? Hayır! Ya Rusya'nın Ukrayna’yı işgal etmesi? Hayır! Ya NATO’nun Ukrayna'ya girmesi? Hayır! Emperyal güçlerin, büyük devletlerin tepişmesi Ukrayna ve Rus işçileri için sadece ölüm, yıkım ve yoksulluk anlamına gelir. (...) Demek ki, ne diyeceğiz? Savaşa hayır! Ne Rusya ne Amerika! Yaşasın enternasyonalizm!”
Bugün Rusya ile ABD emperyalizmini aynı kefeye koyanlar, dün sosyal emperyalist Rusya'nın peşinden sürükleniyor ve revizyonizmin batağında debeleniyorlardı. ABD ile Rusya'yı bir tutanlar işçi sınıfının, sınıflar mücadelesinin, enternasyonalizmin arkasına sığınarak devrimci hatta kalamazlar. Bu zihniyet ABD/AB'nin karanlık emellerine hizmet eder. Ayrıca "Ne Amerika Ne Rusya" sloganı saldırgan tarafı yani ABD’yi perdelemeye yarıyor.
TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan: "Putin aslında ABD ve NATO'nun istediği şeyi yaptı. NATO yayılmacılığının panzehiri Rus milliyetçiliği değil sosyalizmdir." diyor. Okuyan ABD/NATO dünyanın başındaki en büyük felakettir ve bu felaketi Rusya ile bir tutmak hangi mantıkla açıklanabilir? "Rusya'da da yine emekçi halkın biz Sovyetler Birliği'ni, yeni bir işçi iktidarını yeniden istiyoruz demesi lazım." sözleriyle savaşa karşı çözüm sunduğunu zannediyor! Konuşmalarında ne haklı ve haksız savaş kavramları doğru dürüst yer alıyor ve ne de gerçekçi çözüm önerileri. TKP bu tavrıyla nesnel olarak ABD/NATO saflarına düşüyor.
SOL PARTİ VE EMEP
Sol Parti'nin BirGün Gazetesi'nden Güven Gürkan Öztan, "NATO’culukta “demokrasi” arayanlar ya da Putin'in hamlesini onaylayan Perinçekçiler, farklı biçimlerde de olsa, kapitalist-emperyalist sistemin ürettiği kavganın örtük savunusunu yapıyorlar.(...) Halbuki Rusya-Ukrayna Savaşı karşısında hem ABD’nin NATO eliyle sürdürdüğü genişleme politikasına hem Rus yayılmacılığına aynı anda karşı çıkmak mümkün.” diyor. Sol Parti çevresini "orta yolcu" olarak değerlendirmemizin ne kadar doğru olduğunu Güven Gürkan Öztan'ın yukarıdaki görüşleri bir kez daha doğruluyor. Eğer, Rusya'nın tüm gücüyle ABD/NATO'nun yayılmacılığını durdurmaya yönelik hamlesini anlamıyorsanız antiemperyalizminiz sözde kalır.
EMEP'in Evrensel Gazetesi'nden Ender İmrek, "Ne yazık ki savaş acıyla öğretir. Ancak öğrenmek gerek. Bugün Ukrayna’daki savaşa karşı olmak ABD’ye, AB’ye, Rusya, Çin… Ve onların yörüngesindeki tüm hegemonya peşindeki devlet politikalarına karşı duruş göstermekle ve savaşa karşı durmakla gösterilir." dedi. Bırakalım dünyayı, bölgemizde 1990'dan beri yaşananlardan hiç bir şey öğrenilmedi mi? Irak ve Suriye başlı başına ne yapmamız ve nasıl bir tutum almamız konusunda yeterince ipucu vermedi mi?
ABD ile Rusya/Çin arasında "aragüç" konumundaki AB'yi bir yana bırakacak olursak; nasıl ABD ile Rusya/Çin aynı kategoriye konulabilir? Genel bir savaş karşıtlığının anaforunda doğru devrimci yön belirlenebilir mi? Peki, şu son 40 yıl içinde Rusya ve Çin nereleri işgal etti? Hangi savaşları çıkardı? Hangi darbeleri örgütledi? EMEP ve dolayısıyla Evrensel Gazetesi bu sorulara yanıt verebilir mi? Sosyalist Çin'e emperyalist demek ABD'ye yapılacak en büyük hizmettir.
HDP VE DİĞERLERİ
PKK/HDP'nin sözcüsü Yeni Yaşam Gazetesi'nden Yusuf Gürsucu, "İki büyük emperyalist ülke olan ABD ve Rusya'nın Ukrayna’da süren paylaşım dalaşı." diyerek koroya katılıyor. Gazetenin Yazarlarından dönek Ertuğrul Kürkçü de sosyalizm soslu cümlelerle Rusya'yı hedef alıyor. PKK/HDP'nin tavrı anlaşılırdır. Sözde "Ukrayna'nın bağımsızlığını" savunmalarının ana nedeninin kukla devlet kurma emelleri olduğunu sağır sultan bile duydu. Ancak hâlâ HDP'yi PKK'dan ayrı gösterme aymazlığında bulunanlar ile HDP'nin kapatılması davasını sürümcemede bırakanlar anlamak istemiyor. Yeni Yaşam Gazetesi Türkiye ve Dünyada ki "Savaşa Hayır" eylemlerini her gün veriyor. PKK'ya yakın sitelerde Türkiye ile birleştirerek "Ukrayna'nın bağımsızlığına" sürekli vurgu yapılıyor.
ABD emperyalizminin Afganistan'dan kaçmasının ardından Gazete Patika’da olumlu bir yazı kaleme alan Muzaffer Oruçoğlu, Ukrayna noktasında yanlış yerde saf tuttu. Afganistan üzerine yazdığı yazı eski örgütünden yoğun tepki almıştı. Acaba biraz da bu ruh haliyle mi; "Bugünkü durumda, dünya barışını tehdit eden iki emperyalist blok var. Bunlar, ABD’nin başını çektiği NATO ile Rus-Çin blokudur. (...) Dünya barışını savunan ve dünya devrimi amacına bağlı olan hiçbir komünist, bu emperyalist işgali savunamaz." tespitinde bulundu. Muzaffer Oruçoğlu her zamanki gibi "bir adım ileri iki adım geri…" Masis Kürkçügil de Komün TV'de "savaşa karşı" olmak üzerinden Oruçoğlu ile aynı paralelde açıklamalarda bulundu.
ANTİEMPERYALİZM TURNUSOL KAĞIDI GİBİDİR
Ülkemizde kendini solda tarif eden örgütlerin büyük bölümü Ukrayna meselesinde sınıfta kaldı. Haklı ve haksız savaş ayrımını görmezden gelerek Rusya düşmanlığında birleşmek ABD/NATO savunuculuğudur. İki örnek verecek olursak: Amerikan emperyalizmi Irak'ı işgal ettiğinde Irak Komünist Partisi seçimlere katılmış ve hükümette yer alarak işgali desteklemiştir. Rusya'nın Ukrayna meselesinde ABD/NATO blokunun yayılmasını durdurmak için başlattığı müdahaleyi ise Rusya Federasyonu Komünist Partisi destekledi.
Ukrayna meselesi Almanya'da Sol Parti (Die Linke) içinde de tartışmalara neden oldu. Sol Partili Sahra Wagenknecht’in Rusya'yı eleştirmesine rağmen Ukrayna'ya silah yardımı yapılmasına ve Rusya’ya karşı uygulanmak istenen yaptırımlara karşı çıktı. Ukrayna sorununda ABD/NATO'nun yayılmacı siyasetlerindeki sorumluluklarına dikkati çekti.
Alman Komünist Partisi (DKP) ise yayınladığı bildiride ABD ile NATO'yu hedef aldı. DKP, "Birincisi NATO’nun saldırgan ve sözünde durmayan doğuya genişlemesi çerçevesinde Ukrayna’yı AB ve NATO’ya entegre etme çabası. (...) Uluslararası hukukun NATO, AB ve önde gelen emperyalistler tarafından on yıllardır altının oyulması ve yok edilmesi. Yugoslavya, Libya, Suriye ve Afganistan örneklerine yalnızca atıfta bulunuyoruz." DKP, Federal hükümetten talep ettikleri arasında: "Almanya Federal Cumhuriyeti’nin doğusundaki tüm ülkelerden Almanya ordusunun geri çekilmesi ve Rusya’ya ve halk cumhuriyetlerine yöneltilen yaptırım politikasının durdurulması Agresif NATO politikasının desteklenmesinin durdurulması ve Almanya’nın NATO'dan çıkması." istendi.
Çin, Küba, Vietnam gibi sosyalist ülkeler Ukrayna meselesinde doğrudan ABD/NATO emperyalizmine tavır alıyor, Türkiye’de kendisine solcu diyen gruplar Rusya ve Çin'i hedef alıyor.
Avrupa'da ise başta Belçika Emek Partisi olmak üzere sol/sosyalist partiler ikircikli tavırlarını sürdürüyor ve net bir bakış açısına sahip değiller. "Avrupa komünizmi" ve SSCB'nin Kruşçev sonrası revizyonizmi ne yazık ki kalıcı tahribat yarattı.
BATI UKRAYNA MESELESİNİ ÇOK YÖNLÜ KULLANIYOR
Sorunun bir başka boyutuna değinmek istiyoruz. Son yıllarda Batı ekonomik zorluklarla, işsizlikle, göç ve mülteci sorunuyla boğuşuyor ve buna Covit-19'da eklenince toplumsal gerilim had safhaya vardı. Batı bir bakıma Ukrayna meselesi üzerinden vatandaşlarının dikkatini başka bir yöne çekmeyi başardı. Pandemi ve ekonomik sorunların yerini Ukrayna sorunu aldı. Batının, zayıf ve istikrarsız ülkeleri sürekli gündemde tutarak haberlere taşımaları bilinçli bir planın yürürlüğe konmasıdır. Doğu kötü ama Batı iyi taktiğini sürekli kullanan emperyalist devletlerin bu maskesinin düşmesine sayılı günler kaldı diyebiliriz.
SONUÇ YERİNE
Kruşçev/Brejnev revizyonizminin ideolojik etkisinin sanılandan fazla olduğunu görüyoruz. Dün onların ardına takılanların büyük bölümü bugün Rusya/Çin düşmanlığında başı çekiyor. Sol saflarda yaratılan tahribatın boyutlarını yaşayarak gördük. PKK/HDP'yi her şart altında savunanlar ile Ukrayna sorununda Rusya/Çin düşmanlığında birleşenler; ABD/NATO kulvarında koşmaya devam edeceklerdir.