TSK güç kaybediyorsa bu operasyonları nasıl yapıyor?

1. Peş peşe yaşadığımız orman yangınlarından sonra, almamız gereken önlemler:

- Yangınla mücadele için ihtiyaç olan uçak, araç vb. takviyesi derhal yapılmalıdır.

- Büyük alanlar drone'larla takviye edilmeli, uydu gözlemi yapılmalı ve entegre erken uyarı sistemi kurulmalıdır.

- Devlet, yanan ormanlara yüz yıl özel mülkiyet ve yapılaşma izni verilmeyeceğini açıklamalı, tüm yurtta orman köylüsünün acil gereksinimleri dışında, Ekim sonuna kadar bakir ormanlık alanlara girmek yasaklanmalıdır. Bu alanlarda pikniğe, mangala izin verilmemelidir.

- Orman köylüsü kooperatifle desteklenmeli,

- Uygun ağaçlandırma yapılarak, su havzalarına sahip çıkılmalıdır.

- Vatandaş eğitilmeli, orman köylüsünün çocuklarının okul sorunları çözülmelidir.

- Orman polisliği bir uzmanlık alanı olarak geliştirilmeli, "kundakçılar" için ağırlaştırılmış cezalar uygulanmalıdır.

2. Milli Savunma Bakanlığı, 15 Temmuz 2016'dan sonra 23,472, 1 Ocak-28 Temmuz 2021 arasında ise, 2,713 personelin ihraç edildiğini açıkladı. O malum çevreler hemen yaygarayı bastı; "TSK güç kaybediyor". Öyle mi? MSB, açıklamasını şöyle sonlandırıyor; "24 Temmuz 2015'ten bugüne 18,296, bu yılın başından itibaren ise, 1595 terörist etkisiz hale getirildi. Pençe Şimşek ve Pençe Yıldırım operasyonlarında ise, 215 terörist öldürüldü".

TSK güç kaybediyorsa, bu operasyonları nasıl yapıyor? Tam tersine, TSK, içindeki Amerikancı terör unsurlarını temizledikçe güçleniyor. Dolayısıyla, "açılım", "müzakere" döneminde unutulan operasyonlarla bu sonuçlar alınıyor ve TSK, Doğu Akdeniz, Ege ve Karadeniz'deki ABD tehditlerine karşı en büyük gücü oluşturuyor.

TSK sadece, Türkiye'nin, ABD emperyalizminin bölücü senaryolarına hizmet ettiği dönemde güç kaybeder ve kaybetmiştir. O dönem kapandı.

3. Mahkeme, bu sistemin önemli markalarından Jetpa'nın iflasına karar vermiş. Bu kararın nedeni, Jetpa'nın devre mülk, devre tatil satışlarıyla binlerce kişiden topladığı milyarlarca lirayı ve gayrımenkulleri ablasına ait bir firmaya naklederek dolandırıcılık yapması. Böylece bu binlerce kişi, ödedikleri paranın karşılığını alamıyorlar, mağdurlar. Tamam, buna "dolandırıcılık" diyoruz. Peki, şirketini ablasına, teyzesine devretmeyen, ama aynı Jetpa yöntemleriyle, dolar ve borsa vurgunculuğuyla, küçük miktarları ortaklarına dağıtmakla beraber, milyarlarca lirayı yağma eden "yasal" şirketlere ne demeli? Türkiye'nin üretime, istihdama yönlendirilmesi gereken kaynaklarını gasp eden bu uygulama dolandırıcılık değil mi? Bu yüzden bunların sistemine Mafya-Gladyo Sistemi diyoruz.

Sonraki Haber