TÜFE ve gelir dağılımındaki uçurum
TÜFE’nin farklı gelir gruplarının gerçeklerini yansıtmaktan uzaklaştığını belirten Ekonomist Doç. Dr. Bilin Neyaptı, ‘Alt gelir grubunun sepeti ile üst gelir grubunun tüketim alışkanlıkları arasındaki uçurum büyüdü.’ ifadelerini kullandı
Ücret artışlarındaki etkisi nedeniyle Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) tartışma konusu oldu. Ekonomim yazarı Alaattin Aktaş, TÜFE’nin ömrünü tamamladığını yeni bir endeks belirlenmesi gerektiğini gündeme getirdi. Ekonomist Doç. Dr. Bilin Neyaptı da TÜFE üzerinden hesaplamanın artık yanıltıcı olduğunu vurguladı.
‘TOPLUMUN YÜZDE 50’Sİ İLE YÜZDE 10’UN SEPETİ FARKLI’
Aydınlık’a değerlendirmelerde bulunan Neyaptı, tek bir TÜFE göstergesi üzerinden toplumun genel ekonomik durumunun belirlenemeyeceğini söyledi. Ekonomist Doç. Dr. Bilin Neyaptı şöyle konuştu:
“TÜFE’nin içinde zaten açıklanmayan kalemler sorunsalı çıktı. Refah ve gelir dağılımı bozuldukça Türkiye’de tüketici çok farklılaştırıldı. Kimin TÜFE’si konusu çok önemli olmaya başladı. Gençler, emekliler bir kahveye gidip kahve içemezken diğerleri lüks arabalarla geziyor. Bu nedenle, en alt yüzde 50’nin sepeti ile yüzde 10’un sepeti arasında uçurum var. Tek bir TÜFE’yi baz almak yanlış. Aslında bunu da baz almıyorlar. Hayal ettikleri rakamların düzeyi baz alınıyor. TÜFE artık bir net bir şey açıklamıyor. TÜİK kurumluktan uzaklaştı. Kurumsal yapının tamamen yok edildiğinden bahsedebiliriz. Bu yüzden ne siyasetçiler ne de bürokratlar insanları inandıramıyor. Birtakım protestolar söz konusu. Güvensizleştirilen iş gücü durumunda, protesto etmeye takati kalmamış milyonlarımız var. TÜFE konusundaki görüşlere katılıyorum.
‘VERİLER İNANDIRICI DEĞİL’
TÜİK’in hesaplamarını ele alarak bütçe hesaplamaları yapıyorlar. Çalışanlara, emekçiye, emekliye gelince son derece tutumlu oluyorlar. Tahminlerin tutarlılığı, gerçekliliği aslında yok. Emekli ve emekçi de birbirinden çok farklılaştırıldı. Emekli asgari ücretin altında ücret alıyor. Bunun kendisi kabul edilemez bir durum. Açlık sınırının altında yaşamaya mecbur edilen milyonların olması yöneticilerimizi rahatsız etmiyor görünüyor. “Kurum beklentileri yönetir. Bunun olabilmesi için de inanılır ve güvenilir olmalı. Merkez Bankası’nın beklentileri tutmadığı için yönetmesi mümkün değil.
"Derinleşen bir hayat pahalılığı var. Enflasyonla hayat pahalılığı tam aynı şey değil. Yaratılan hayat pahalılığının temelleri şunlar; refahı yandaş elinde tekelleştirilirken halkın mülksüzleştirilmesi, eğitimin niteliksizleştirilmesi, eğitim ve istihdamda fırsat eşitliğinin bozulması, enerji dağıtım, telekomunikasyon vb kamu alanlarının özelleştirilmesi, feci tarım politikaları.”
GEÇİNME ENDEKSİ
Ekonomim yazarı Alaattin Aktaş da köşe yazısında, TÜFE'nin ömrünü tamamladığını ve yenilenmesi gerektiğini belirterek, "Eğer çalışanların ve emeklilerin ücret artışlarında gerçek değişim yakalanmak isteniyorsa olabilecek en kısa sürede yeni bir endeks oluşturulmak zorunda. Bu endeks tüm Türkiye’deki toplam harcamanın değişimini değil, kısaca sokaktaki vatandaşın zorunlu harcamalarındaki değişimi ölçmeli, yani geçinme endeksi ya da adı ne olursa, o çerçevede bir endeks olmalı.” diye yazdı. Aktaş, otomobilin TÜFE’deki ağırlığının yüksek olduğunu söyledi ve şunları kaydetti:
“Otomobilin TÜFE'deki ağırlığı yüksek, yüzde 8,48. Zam oranı düşük olunca otomobil TÜFE artışını aşağı çekti. 2024'te otomobil dışındaki TÜFE artışı yüzde 47. Bu da memur ve emeklilerin 2025 enflasyon farkının yaklaşık 2 puan düşük kalmasına yol açtı.”