'Tükeniyoruz, Kürtçe için seferberlik ilan edin!'

Epey zamandır ülkemizde Türkçe dışında yerel olarak kullanılan Anadolu dilleri üzerine dikkatleri çekiyoruz. Bir dil zorlamalarla ve kampanyalarla kabul görmez. Toplumun anlamlı bir kesiminin doğal talebi haline gelmeyen ve ihtiyaca cevap vermeyen dillerin eğitim dili haline gelmesi çok zordur.

Neredeyse sınıflarüstü tek olgu olan dillerin, dayatmalar neticesinde talebi kamçılayacağı anlayışının hayatta karşılığının olmadığını bazı bölücü çevreler görmezden geliyor. Anadili tartışmalarını piyasaya sürenler, ABD/İsrail’in bölgedeki çıkarlarının gölgesinde dayatmalarda bulunuyorlar. Eğer Kürdümüzün böylesi bir talebi olsaydı çoktan sorun başka mecralarda yol katederdi.

Bir ülkenin üniter yapısını bozmak istiyorsanız işe dilleri kaşıyarak başlamanız avantaj sağlar! Emperyalizmin müzmin hastalığı böl ve yönet politikalarının önemli halkalarından birinide ülkelerdeki etnik çeşitlilik ve diller oluşturur. Boz ve dağıt taktiğini benimseyenler en sonunda yaşadıkları ülkelere düşman olur ve emperyalizmin beşinci kolu haline gelirler. Bu gerçeği görmek istemeyenler en sonunda kendi ayaklarına kurşun sıkarlar. Türkiye’mizde yaşananlar bölücüler cephesi açısından tamda budur!

“EYVAH TÜKENİYORUZ!”

İki yıl önce kurulan ve çalışmalarını İstanbul’da sürdüren Serhat Dil, Tarih ve İlmi Araştırmalar Derneği ( SER-DER) Amerikancı PKK’nın kollarından HDP’ye çağrıda bulunarak Kürtçe seferberliği önerisinde bulundu.

SER-DER kurucusu ve başkanı Mehmet Bulgan HDP’ye “Kürt şehirlerinde belediyenin olduğu her köyde, mahallede, seçim zamanlarında olduğu gibi görevler verilerek Kürtçe kurslarla ilgili çalışmalar yapılmalı” önerisinde bulundu. Mehmet Bulgan örnek vererek; çocoklarına ve yakın çevresine Kürtçe öğrettiklerini ve bundan yola çıkarak HDP’nin “Kürtçe seferberlik ilan” etmesini istedi.

Son yıllarda Kürtçelerin öğrenilmesi ve yaygınlaştırılması için düzenlenen her etkinlik laf üretmek dışında bir işe yaramadı. Zira HDP ve diğer Kürtçü particikler defalarca toplanarak karar aldılar ama uygulayamadılar, uygulayamazlar. Kürdümüze rağmen dayatmalarda bulunmaları bazı çevrelerin gazını almaya yönelik taktikler olarak görülmelidir.

“VARLIĞIMIZLA İLGİLİ BİR DURUM”

Mehmet Bulgan istisnai bir özel çalışmasından yola çıkarak yaptığı önerinin HDP’de karşılık bulmasını istiyor. Şu an açılmış olan Kürtçe kursları zayıf ve yetersiz gören Bulgan; “Bazı belediyelerde Kürtçeye yönelik çalışmaların olduğunu ancak yeterli olmadığını, o kurslar ya özel kurs ya da halk eğitimlerde genel bir kurs açıyorlar. Bizim istediğimiz öyle kurslar değil. Kürtlerin belediyelerinde, her mahalle ve köyde bir kurs açılmalı, anne ve baba teşvik edilmeli, gerekirse tanıdıklar, aracılar bunu teşvik etmeli. Çünkü bu varlığımızla ilgili bir durum” dedi. Kürtçenin ilkokullarda öğretilmesinide savunan Bulgan “Kürtçe seferberliği” önerilerinin haklılığına bahane üretiyor.

“TÜKENİYORUZ”

Son yıllarda Türkiye Kürtçesi üzerine yapılan girişimlerin tümünde yakınmanın, sızlanmanın, çaresizliğin dışında olumlu tek bir cümleye rastlayamadık. Türkçenin Kürdümüzünde dili olduğunu ve hatta bölücü örgüt yöneticilerinin tüm yakınmalarına rağmen Türkçe kullandıklarını, her işlerini Türkçe ile hallediklerini görüyoruz. Bu gerçeği yok sayarak atılacak her adım güdük kalır ve başarı şansı yoktur.

SER-DER yöneticiside ‘tükeniyoruz’ diyerek içine düştüğü karamsarlığı dışa vuruyor. Buna rağmen şu sözleri sarf edebiliyor; “Kurs konusunda ideolojilere, dinlere bakmaksızın sadece Kürtçe için seferberlik ilan etmemiz gerekiyor. Çünkü tükeniyoruz. Belediye olmaktan kaynaklı imkânları kullanarak halkı teşvik etmeliyiz. Bu dilin yaygınlaştırılması, kullanımının hızlandırılması ve bir alışkanlık haline getirilmesi gerekiyor. Milli mücadele böyle olur.”

Yukarıdaki cümleye neresinden bakılırsa bakılsın kin ve nefretle dolu! Zaten Mehmet Bulgan bunu kendileri dışında kalanları “karşı taraf” olarak değerlendirerek açığa vuruyor. Ona göre Kürdümüzün dışında kalanlar karşı taraf oluyor! Türkiye’de kim karşı taraf ve bu karşı taraf derken ötekileştirme olmuyor mu? Bölücülük illetinin kendisi en büyük ötekileştirme organizasyonudur.

TÜRKİYE'NİN ANADİLİ TÜRKÇEDİR

Kürtçü çevrelerden Prof. Dr. Abdullah Kıran’ın şu gözlemi pek çok şeyi açıklamaya yeterde artar bile; “Bir ara Kürt bir yurttaş, öğretmen bir arkadaşıma şöyle demişti: Kürt dili ekmek kapısı olmadığı sürece, hiç kimsenin dikkatini çekmez ve Kürtçeyi de bir şey saymaz.”

Türkçe, gücünü halkımızdan alır. Türkçenin gizemi etkileyici, birleştirici, kaynaştırıcı tılsımından gelir. O nedenle Kürdümüzün ruhi şekillenmesini emperyalist projelere göre bozanlarla mücadele ederiz.

Sonraki Haber