Tuluyhan Uğurlu yeni ufuklar’da konuştu: ‘Ulusal olmadan evrensel olunmaz’
Şule Perinçek’in sunduğu ve Ulusal Kanal’da yayınlanan Yeni Ufuklar programının konuğu Tuluyhan Uğurlu oldu. Uğurlu, kendi çalışmalarının yanı sıra sanatçıların tavrı ve yaratıcılık konularında konuştu.
Besteci ve piyanist Tuluyhan Uğurlu, Ulusal Kanal’da Şule Perinçek'in sunduğu Yeni Ufuklar programına konuk oldu. Önceki akşam yayınlanan programda "Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılında sanatın ve yaratıcılığın önü nasıl açılır?" sorusuna cevap arandı. Uğurlu, programda “Türkiye'nin bağımsızlığı ve sanat” konusunu değerlendirdi ve kendi çalışmalarını anlattı. “Ulusal olmadan uluslararası olunmaz” fikrini savunan sanatçı, “Anadolu varsa biz varız” dedi.
Yurtdışında ödül alan sanatçıların hazırlıksız bir şekilde yaptığı konuşmaları da talihsiz bulduğunu dile getiren Tuluyhan Uğurlu, “Bütün bunlara üzülüyorum. İnsanlar da haklı olarak tepki gösteriyorlar.” dedi. Uğurlu, benimsediği sanat felsefesini şu sözlerle açıkladı:
“Bizim tavrımız Anadolu’dansa kıymetlidir, Anadolu insanındansa kıymetlidir. Biz Anadolu insanına hizmet etmek için varız. Önce komşumuza hizmet edeceğiz, önce komşumuzu bileceğiz ki, Antartika’daki, Çin’deki, Maçin’deki adama da faydamız dokunsun. Yoksa bir şey ifade etmez yaptıklarımız. Biz önce komşumuzu tanıyacağız. Yan komşumuzu bileceğiz ki ondan sonra Amerikalıyla şunla bunla dost olmanın peşine düşeceğiz. Burada hiç tanımıyorsuınuz, bilmiyorsunuz, etmiyorsunuz kendi kültürünüzü, mirasınızı, ‘Ben globalleştim, küreselleştim’ diyorsunuz. Mümkün değil böyle bir şeyin olması.”
‘GÜNEŞ ÜLKE ANADOLU’
Anadolu uygarlıklarını anlattığı bestesi hakkında konuşan Uğurlu, konserlerinde dinleyicilerine, bu topraklarda yaşamış uygarlıkların hepsinin bizim insanlarımız olduğunu anlattığını belirterek “Bir Urartulunun, Sümerlinin, Hititlinin, Asurlunun, Lidyalının, Likyalının yaşamış olduğu her şey bizim için aynı zamanda büyük bir kitap, hazine” dedi.
Şule Perinçek de seçim çalışmaları sürecinde, uzun zamandır gidemediği Kapalı Çarşı’yı ziyaret ettiğinde, gördüğü kuyum ve el sanatlarında gördüğü yaratıcılığı, müzedeki Urartu eserlerine benzediğini ve bunu toplumumuzdaki el sanatlarına yatkınlığın sebebiyle bağdaştırdığını kaydetti.
‘ÜLKEMİZİ TEMSİL ETMEK İÇİN HAZIRLANSINLAR VE AÇIK KONUŞSUNLAR’
Tuluyhan Uğurlu, böyle tarihi bilgilere vakıf olmadan ülkenin yurt dışında temsil edilmesinin zorluğuna dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Urartuların yaptığı barajlardan, bentlerden, setlerden, su yolarını değiştirmeleri, rahmetli Özal ve Demirel’in yaptığı GAP projesine ilham kaynağı olmuştur. Bakar mısınız güzelliğe? Urartu başlıyor, arada bir boşluklar oluyor ve işi Türkiye Cumhuriyeti devleti devam ettiriyor. Bunlar çok önemli şeyler. Bunları bilmeden etmeden yurtdışında yarım yamalak ağızla ülkemizi temsil etmeyi yanlış buluyorum, eksik görüyorum. Bir kere ben hazırlıklı olunmasını istiyorum artık. Kağıttan okuyarak değil, ne söylemek istiyorlarsa açıkça, önceden çalışarak söylesinler diye düşünüyorum. Çünkü orada hazırlıksız olmak, sanatseveri irrite ediyor.”
Orhan Pamuk’un sözlerini de aynı şekilde eksik bulduğunu belirten Uğurlu, “’Türkiye yalnız ülke’ gibi, boynu bükük bir hal var. Hayır Türkiye yalnız değil, neden yalnız olsun ki Türkiye? Doğu Akdeniz’de bir tık olsun da bakalım o zaman görecekler Türkiye yalnız mı değil mi. Türkiye’nin dostları var, Türkiye’nin ayrıca Interland’ı var. Türkiye yalnızca Türkiye değil ki. Şimdi teknolojide de bazı adımlar atılıyor. Bunların hepsinin sanata dolaylı ve doğrudan katkıları var.”
‘YÖRESELLİK YARATICILIKTAKİ EN ÖNEMLİ KAPI’
Kendi eserlerini çalarak görseller eşliğinde konserler verdiğini kaydeden Tuluyhan Uğurlu, konserlerinde mutlaka bir hikâye anlattığını söyledi. Anlattığı Hitit Kralı Şuppiluliuma ve Hektor karakterlerinden örnek veren Uğurlu, insanlara “Bu bizim Hektor, yanlış anlaşılmasın, bu toprağın evladı” dediğini aktardı. Uğurlu, “Hiçbir ayrıma gitmeden Anadolulu olma bilincinde olan insanlar yetiştirmemiz gerekiyor bizim. Yaratıcı ruh işte burada başlıyor” dedi.
“Özgüvenli, benliğine bağlı, vatanını milletini en çok seven insanlar yetiştirmemiz lazım” diyen Uğurlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Uluslararası olmanın yolu, ulusal olmaktan geçer.
Ulusal olmayan hiçbir şey, uluslararası olamaz. Yöresel olmayan hiçbir şey evrensel olamaz. Önce yöresel olacak, sonra evrensel olabiliyorsa olacak. Bartok, Shumann, Chopin, Liszt, Brahms, Haçaturyan, Çaykovski, Korsakov, bu adamların hepsi yöresel adamlardı. Yöresel motiflerden, bölgelerindeki motiflerden etkilenerek uluslararası eserler yarattılar. Dolayısıyla yöresel değerler evrenselliğe açılan en önemli kapı.
Biz onu kapatırsak başarıya ulaşma şansımız hiç yok. Evrensel olmamız mümkün değil. Bir de tabi yaratıcı ruh çok önemli. Biz hep ezber öğrendik. Gençlerle konuştuğumda eğitimdeki bu eksikliği görüyorum.
Bir de milli şuur açısından eksiklik görüyorum. Tarihiyle barışmış bir gençlik önemli. Tarihi şahsiyetlerle mücadele etmenin kimseye bir faydası yok. Artık önümüze bakalım. Atatürk’ün yaptığı sanayi devrimi o kadar değerli ki, konservatuvarlar da hep bu atılımlar sayesinde kuruldu. Bu kurucu unsurlarımızdan ayrılmadan hareket etmemiz gerekiyor.”