Tunus Ordusu, Batı’nın Libyalaştırmasına karşı: KKTC’yi Tunus’a tanıtma fırsatı

DOĞAN DUYAR

Amerikan emperyalizmi, 25 Temmuz 2021 Devrimi’yle “Arap Baharı”nı çöpe atan Tunus’ta, “hayat pahalılığı” üzerinden Tunus Ordusu’nu bölmeye ve Libya’da olduğu üzere “paralel hükümetler” kurma çabasında.

Tunus Sorosçularının ifadesiyle; Tunus'a “dost” çevreler ve IMF gibi finans kuruluşlarıyla işbirliği yapılarak, devrimci iktidara boyun eğdirilmeli, “siyasi çizgisini değiştirmeye zorlanmalı”.

Batı medyası, kendi yıkıcı amaçlarına uygun olarak Tunus’ta 15 Ekim günü yapılan “hayat pahalılığı” mitingini övgüyle verdi. Batı’nın tavrı açık. Peki, Anadolu Ajansı’mıza ne demeli?

MISIR, SURİYE HATALARINDAN SONRA TUNUS MU?

25 Temmuz 2021 Devrimi akşamı, hepimizin aklına şu soru gelmişti: Acaba Türkiye, Mısır ve Suriye’de yaptığı hatayı Tunus’ta da yapar mı?

Bir yılı aşkın süredir gözlemimiz, “ne yardan ne serden” çizgisi izlendiğidir.

İki soruyu değerlendirmenize sunuyoruz;

1. KKTC’nin tanınmasını ve Mavi Vatan’daki haklarımızı “Arap Baharı’cı” iktidarlarla mı yoksa Asya eksenine yerleşen Bumedyenci-Burgibacı milli devlet yanlısı yönetimlerle mi sağlarız?

2. Amerikan emperyalizminin Tunus’ta kendi “muhalefetini yaratarak” Libya’da olduğu üzere, ikili iktidarlar yaratması ve milli devleti parçalaması olanaklı mı?

SOROSÇULARIN İTİRAFI: TUNUS ORDUSU PARÇALANAMAZ

İkincisinden başlayalım ve yanıtını Tunuslu Sorosçuların ağzından verelim.

Sorosçulara göre; “Libya senaryosu Tunus için geçerli değil”. “Tunus Ordusu kaynaşmış, birleşmiş bir ordu. Libya’da olduğı üzere bir parçalanma riskini barındırmıyor”.

Sorosçulara göre, Ordu bölünemeyeceğinden, Libya’da olduğu üzere, “paralel hükümet” kurma önerilerinin zemini yok.

Hal böyleyken, Türkiyemizin, çeşitli kurumları ve Anadolu Ajansı’mız üzerinden, iktidar şansı olamayacak bir Tunus “Biden Muhalefeti”ni desteklemesi en baştan yenilgiyi kabul etmesi ve kendisini zayıflatması değil midir?

LİBYA’DA SINANAN İŞBİRLİĞİ

25 Temmuz 2021 Devrimi akşamı, akıllara gelen ikinci soru, Tunus’un Libya politikasının nasıl şekilleneceğiydi.

Aradan geçen bir yılı aşkın sürede, Tunus, Türkiyemiz’le Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşmasını imzalayan Libya’nın resmi iktidarı Trablus Hükümeti’yle ilişkilerini daha da pekiştirdi. Tersi de beklenemezdi.

Asya eksenine yerleşen Tunus Ordusu, Cumhurbaşkanı Kays Sayed üzerinden, Amerikan emperyalizminin milli devletleri ortadan kaldırma planı “Arap Baharı”na karşı çıkarken, Libya’nın devlet birliğine nesnel olarak katkı sunuyordu. Öyle de oldu.

TUNUS’A IMF DAYATMASI

Önce korona dönemi kapanması, ardından Rusya’nın Ukrayna özel operasyonu süreçlerinde dünya ekonomisinde yaşanan “küçülme, daralma ve hayat pahalılığı” pek çok milli devletin önünde duran sorun.

Dahası, turizmin önemli gelir kaynağı olduğu Tunus gibi devletlerde koronanın etkisi çok daha şiddetli yaşanıyor.

İşte bu noktada, sorunun kaynağı olan Amerikan emperyalizmi, ironik biçimde, “hayat pahalılığı”nı milli devletlerde “rejim değiştirme” yıkıcılığında siyasi sopa olarak kullanıyor. Asya’da bunun son örneği Kazakistan’dı.

Tunus’taki Amerikancıların, “hayat pahalılığı”na çözümleriyse IMF. Sözde muhalefetin talebi, IMF’yle anlaşma yapılması.

Yıkıcı faaliyeti saptayan Cezayir, kardeş ülke Tunus’a her türlü desteği vereceğini ilan etti.

BATI SAHRA’DAN SONRA KKTC NEDEN OLMASIN?

Türkiye’mizin önünde Tunus’un KKTC’yi tanıması fırsatı duruyor.

“Arap Baharı”nın on yıllık özelleştirme, yolsuzluk ve yurtdışına para kaçırma enkazını devralan yeni Asyacı Tunus iktidarıyla başta ekonomik dayanışma içine girilmesi 12 milyonluk Kartaca diyarının KKTC’yi tanımasının yolunu açacak, Libya’yla ilişkilerimizi pekiştirecek, Mavi Vatan’ın savunulmasını güçlendirecektir.

Geleneksel Burgiba çizgisinin ötesine çıkarak, Batı Sahra’yı tanıma yönünde hamle yapan Tunus’un Cezayir’le birlikte KKTC’yi tanıması için koşullar uygundur.

Fırsat değerlendirilmelidir.

TRABLUS VE BATI SAHRA’YLA DOST

Cumhurbaşkanı Kays Sayed, 16 Mart 2021 günü Libya’ya giderek, Trablus Hükümeti’ne desteğini ifade etti. Sayed, 2012 yılından bu yana Libya’ya giden ilk Tunus Cumhurbaşkanı.

Sayed, 26 Ağustos 2022 günü Sahra Arap Demokratik Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve Polisario Cephesi Genel Sekreteri İbrahim Gali’yi Tunus’a davet ederek, ABD-İsrail-Fransa eksenine mesaj verdi.

Batı Sahra, Afrika kıtasındaki son sömürge devlet. Birleşmiş Milletler’de kayıtlı 17 sömürgecilikten kurtarılması “dekolonizasyon” sürecindeki devletten bir tanesi.

TUNUS’UN LGBT’CİLERİ

“Arap Baharı” yani milli devletin “özelleştirmeler”le yıkımıyla, LGBT ikizkardeş.

Tunus’ta 2019 yılı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, milli devlet yanlısı şu anki Cumhurbaşkanı Kays Sayed’le, “Arap Baharı’cı” Nebil Karvi yarışmış, Sayed oyların yüzde 72,71’ini alarak seçilmişti.

İşte o seçimlerde, Tunus’un LGBT’cileri sadece liberal aday Karvi’yi desteklemekle kalmadılar.

Dahası “vergi kaçırma” ve “para aklamayı” ahlaki bulduklarını kamuoyuyla paylaştılar.

LGBT’cilerin sözcüsü Avukat Münir Batur, Franceinfo’yla söyleşisinde, üstelik hukukçu kimliğiyle, Karvi’nin “vergi kaçırma”yla suçlanmasını, “Tunus kanunlarına göre vergi kaçırmak suç değil. Kamu düzenine aykırı bir durum yok” diye savundu.

LGBT’ci, yurtdışına para kaçırılmasını da, “Tunuslular’ın yurtdışında şirket sahibi olmalarından gurur duyarız.” diye sahiplendi.

FAS’IN SEPTE VE MELİLLA İKİYÜZLÜLÜĞÜ

Cezayir diplomasisi, Afrika Birliği (AfB) kurucu üyesi Sahra Arap Demokratik Cumhuriyeti topraklarını işgal eden ve “İsrail’le normalleştirme adı altında Afrika Birliği’ni yok etmeye çalışan” Fas’ı, kendi toprağı olan Septe (Ceuta) ve Melilla üzerindeki İspanya işgaline sessiz kalmakla eleştirdi.

Fas’ın 1956 yılında kuruluşundan bu yana talep ettiği Septe ve Melilla, emperyalistler tarafından “İspanya’nın Kuzey Afrika'daki toprağı ve otonom bölge” olarak tanımlanıyor.

Sonraki Haber