Tunus’taki gelişmeler ve Türkiye’nin stratejisi
Vatan Partisi Uluslararası İlişkiler Bürosu’nun düzenlediği Tunus konulu toplantıda, ülkedeki son gelişmeler ve Türkiye’ye olası etkileri ayrıntılı olarak ele alındı.
Prof. Dr. Cüneyt Akalın, Dr. Mehmet Perinçek ve bölgeyi yakından takip eden Doğan Duyar’ın toplantıda yaptığı konuşmalarda ‘Afrika’da Batı’nın karşısına Türkiye, Rusya ve Çin var’ görüşü öne çıktı.
Moskova Devlet Üniversitesinden Dr. Mehmet Perinçek bugünkü dünyayı ve gelişmeleri 2010’ların verileriyle açıklamanın kesinlikle mümkün olmadığını söyledi. İktidarların değişen yapısına dikkat çeken Perinçek, “Tunus’la ilgili veya dünyadaki başka gelişmeleri 2010’lardaki olgularla değil bugünkü olgularla sınamamız gerekir ve oradan yola çıkarak bir tespit yapmamız gerekir.” dedi.
AFRİKA KAMPLAŞMANIN ÖNEMLİ BİR MERKEZİ OLDU
Afrika’nın son dönemde tekrardan dünyadaki kamplaşmanın önemli merkezlerinden biri haline geldiğini belirten Mehmet Perinçek, “Özellikle Libya meselesi, Kuzey Afrika, Sahel bölgesindeki kamplaşmalar, dünyadaki kamplaşmanın önemli merkezlerinden biri oldu. Biden Afganistan’dan çekilmelerini açıklarken şuna ifade etmişti: ‘Biz Afganistan’dan gidiyoruz çünkü dünyada ilgileneceğimiz başka önemli noktalar var. Onlardan bir tanesi Ortadoğu’dur, ikincisi de Afrika’dır.’ Dolayısıyla emperyalist kuvvetlerin şu an dikkatini yönelttiği önemli noktalardan bir tanesi Afrika.” açıklamasını yaptı.
AFRİKA’DA BATI’NIN KARŞISINDA TÜRKİYE, RUSYA VE ÇİN VAR
Afrika’da son dönemde yaşanan gelişmelerdeki kamplaşmayı açıklayan Perinçek, “Son beş senedir Türkiye açısından bakacak olursak emperyalist kuvvetlerin önünde üç tane büyük engel. Hem Kuzey Afrika’da hem Orta Afrika bölgesi veya Güney Afrika bölgelerinde bütün Afrika açısından baktığımızda ABD, Fransa, BAE’nin karşısında Türkiye, Rusya ve Çin bulunuyor.” dedi. Çin’in ekonomik anlamda son dönemde Afrika’da çok etkin durumda olduğunun da altını çizen Perinçek, Türkiye’nin özellikle Libya başta olmak üzere Afrika’da ağırlığını arttırdığını vurguladı. Perinçek, bunun bir sonucu olarak Recep Tayyip Erdoğan’ın Afrika’ya en çok ziyaret yapan lider konumunda olduğunu ve Türkiye’nin son beş altı senede yirmiden fazla temsilcilik açtığını söyledi. Rusya’nın ise askeri varlığını bölgede tahkim ettiğini belirtti.
KAMPLAŞMADA KİMİN BASKIN ÇIKACAĞI BELİRLEYİCİ
Afrika’da ekonomik, siyasi ve askeri olarak Türkiye, Çin ve Rusya’nın üç önemli güç olduğunu ve bu ülkelerin Afrika’nın geleceğinin belirlenmesinde etkili olacağını söyleyen Perinçek, “Tüm mesele Afrika açısından baktığımızda ya da sırf Tunus açısından baktığımızda, burada bu kamplaşmada kimin baskın çıkacağı önemli. Amerika, Fransa, BAE bir tarafta. Bunlar mı galip çıkacak yoksa, aralarında nesnel bir ittifak olmasa da çıkarlarının örtüştüğü Türkiye, Rusya ve Çin mi?” dedi.
OLAYA GÜNÜMÜZ KOŞULLARINDAN BAKMALIYIZ
Tunus’taki hamleyi 2021 yılının koşulları üzerinden bakılması gerektiğini söyleyen Perinçek, Tunus’ta değişen durumda Batı’nın örtülü ve BAE ve Suudi Arabistan’ın açık desteğine dikkat çekti: “Bütün bu yapılan açıklamalar, statükonun yani şu anki verilen durumun onların işlerine geldiğini çok net bir şekilde göstermektedir.” Türkiye’nin Libya’daki tüm kazanımlarının daha önce Kaddafi’yi devirenlerle (Ulusal Mutabakat Hükümeti) birlikte kazandığını belirten Perinçek, zaman içerisinde saflaşmaların değiştiğini vurguladı: “Eğer durumu 2010’daki koşullara göre değerlendireceksek, bugün Hafter’in olası bir şekilde UMH’yi yıkmasını alkışlamamız gerekirdi. Dolayısıyla Müslüman Kardeşlerin tek başına gitmesi bir şey ifade etmiyor. Yerine gelecek olanın yönelimi ve programı ne olacak, bunu incelemek lazım.”
RUSYA OLAYA TARAFSIZ BAKIYOR
Rusya’nın Tunus’ta yaşanan olayla tarafsız baktığını belirten Perinçek, bu durumun Rusya açısından normal olduğunu söyledi. Rusya’nın Tunus’ta hiçbir varlığının olmaması ve oluşan yeni hükümetle ilişki kurmak için olumlu ya da olumsuz bir açıklama yapmadığını vurgulayan Perinçek, “Rusya bu durumu Rusya’nın Afrika’daki çıkarları açısından değerlendiriyor. Meseleyi Türkiye ile BAE arasındaki bir kapışma bir rekabet durumu olarak görenler de var.” dedi. Perinçek aynı zamanda bu hareketin Türkiye ile ortak durumdaki Katar’a karşı da yapıldığını belirtti.
Perinçek’e göre Tunus’ta yeni kurulan iktidarın rengi önümüzdeki süreçte net olarak belli olacak ve erkenden aşırı iyimser değerlendirmelerden kaçınmak lazım. Ancak bununla birlikte Perinçek, yeni bir Mısır yaratmanın Türkiye’nin Afrika’daki etkisine çok zarar vereceğini, yapıcı diyalog kurarak meydanın ABD, Fransa, BAE ve Suudi Arabistan’a bırakılmaması ihtiyacını vurguladı.
TÜRKİYE’NİN LİBYA MÜTTEFİKLERİ:TUNUS’TA BUMEDYENCİ-BURGİBACI YÖNETİMLER
Yıllardır Cezayir’de yaşayan ve bölge ülkelerindeki gelişmeleri yakından takip eden Doğan Duyar, Vatan Partisi Uluslararası İlişkiler Bürosu’nun Tunus konulu toplantısında yaptığı konuşmada, “Cezayir ve Tunus’ta gelişen Bumedyenci ve Burgibacı iktidarlar, Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve özelde Libya’daki güvenliğini pekiştirecek.” diye belirtti. Duyar’ın toplantıda yaptığı konuşma ve sonrasında gazetemiz için ele aldığı yazıda öne çıkan vurgular şu şekilde:
“Tunus’ta 25 Temmuz günü konumunu güçlendiren Burgibacı yeni iktidar döneminde, Cezayir’de 2020 yılı basında iktidara gelen kurucu lider Bumedyen yanlısı hükümetlerle olduğu üzere, Türkiye ile ilişkilerini mükemmel seviyesine çıkaracak.”
MÜSLÜMAN KARDEŞLERİN İKTİDARSIZLIĞI
“Öncelikle su soruyu soralım: Libya’nın komşuları Cezayir ve Tunus’ta Müslüman Kardeşler partilerinin iktidar olma şansı var mı? Hayır yok.
Cezayir’de Müslüman Kardeşler örgütünü temsil eden partiler gecen otuz yıl boyunca iktidar olamadılar. Batı’ya göreli yakın, devrilen Cumhurbaşkanı Buteflika döneminde hükümet koalisyonları içerisinde yer almanın ötesine geçemediler.
“Cezayir’de 2010-2011 Arap baharı dönemindeyse, dibe vurdular. Cezayir halkı, Arap Baharı’nı 1990’ların başında yüz elli bin yurttaşını Batı destekli irticaya şehit verdiği için, kendilerinin ifadesiyle, istikrarsızlaştırmaya karsı aşılıydılar ve 2012 seçimlerinde bunu gösterdiler.
Seçimlerde, oy kullanma oranı en yüksek oranlara çıkmış, devletsizleştirmeye tepki olarak da, ülkenin kurucu partisi Ulusal Kurtuluş Cephesi (FLN) oy patlaması yapmış, Müslüman Kardeşlerin oyları, yüzde üçlere inmişti. Tunus’ta da benzeri bir süreç yaşanmakta.
“Arap Baharı’nın en şaşaalı döneminde yüzde kırklarda başlayan oylar, Cumhurbaşkanı seçimlerinde yüzde onlara düşmüştür. Yani, on yıllık iktidarları döneminde halkın güvenini kazanamamışlardır.
“Tunus’ta Müslüman Kardeşleri temsil eden eski Meclis Başkanı Gannuşi’nin Ennahda Partisi, 2011-2014 arası Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlığı elinde bulundururken, 2014-2019 arası, Cumhurbaşkanlığı makamını paylaşmak zorunda kalmış, 2019 yılındaysa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde onlarda oy alarak ikinci tura bile katılamamış, elenmiştir.
“Meclis’teki yüzde yirmi beşlerdeki birinci parti konumu ve Batıcı sözde sol partilerle kurduğu hükümetler ise, Tunus halkı tarafından geçen on yıllık yıkımın sorumlusu olarak görülmekte, Kovid-19’a bağlı sağlık sorunlarının yaşandığı ülkede, Nahda parti büroları hedef alınmaktadır.”
BUMEDYENCİ İKTİDARIN, TÜRKİYE’YLE LİBYA’DA MÜKEMMEL İŞ BİRLİĞİ
“ Burgibacı, Bumedyenci iktidarlarla birlikte bu ülkelerin Türkiye’yle Libya’da iş birliği artmıştır.” Diyen Duyar şöyle devam etti:
“Cezayir’de 2020 yılında kurulan Bumedyenci yönetim döneminde, Türkiye’nin Libya’yla askeri iş birliği alkışlandı.
“Cumhurbaşkanı Tebbun, Türkiye’yle ilişkilerimiz mükemmel seviyesinde açıklamasını ve ilk fırsatta, Rusya, Türkiye ve Katar a gitmek istediğini üstelik Fransız medyasına söyleyerek dünyaya ülkesindeki yeni yönelimi duyurdu.
“Cezayir, 22 Şubat 1919 Ordu-Millet devrimiyle kırk yıllık Fransacı yönetimi devirerek, ülke bütünlüğünü sağlama ve halkın ihtiyaçlarını sağlama çizgisine girdi. 1962-1978’in Bumedyenci dönemine geri dönüş başladı. 1978’de duran tüm kalkınma programları ardı ardına ülke gündemine alınmaya başlandı.
22 Şubat devriminin hükümetinin kurulması bir yıl surdu. 2020 Ocak ayında hükümet kurulabildiğinde, Libya’da Hafter, Trablus’u kuşatıyordu.
Libya’yla 982 km sınırı olan Cezayir, 2019 yılı içinde başında çok dillendirilmeyen Trablus’a askeri yardımları üstü kapalı yapmıştı.
“Bumedyenci iktidar, Güvenlik Yüksek Kurulu’nu ocak ayı sonunda toplayarak, Trablus kırmızı çizgimiz açıklamasını yaparken, dönemin Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Askeri İşler Sorumlusu Emekli Orgeneral Abdülaziz Mecahed, Hafter’e cepheden karşı cıktı.
2020 yılı ortalarında Libya sınırında düzenlenen askeri tatbikatla da, Hafter’e askeri mesaj verildi.
“Anayasasına yurtdışına asker gönderme maddesini referandumla ekleyen Bumedyenci yönetim, ülke içinde güvenlik ve üretim devrimi yönünde adım atarken, Libya, Mali ve Nijer gibi komşu ülkelerde sınır güvenliği, askeri ve ekonomik iş birliği konularında da adımlar atmaya başladı.”
BURGIBA VE BEN ALİ DÖNEMİNE ÖZLEM
Duyar, “Tunus’ta gelişen yeni Burgibaci iktidarın, Türkiye ve Cezayir’le birlikte Libya’da iş birliğini geliştirmesi bekleniyor.” diyerek ekledi: “Afrika’nın tüm devletlerinde ana talep devletin bağımsızlığı, güvenlik ve üretim devrimi. Bağımsızlık talebi halk nezdinde, huzur ve istikrar sözcükleriyle ifade ediliyor.”
“Tunus’u ziyaret edenler bilir. Arap Baharı’na kadar 2 milyon Cezayirli olmak üzere, milyonlarca turist, Tunus’a huzurlu, güvenli bulduğu için giderdi.
“Arap Baharı bu huzuru bozdu. 10 yıllık Müslüman Kardeşler hükümetlerinde de yolsuzluklar ayyuka cıktı. Burgiba ve Ben Ali dönemine olan özlem arttı.”
MİLLİYETÇİ, HALKÇI, İSRAİL KARŞITI, ‘ROBESPIERE’İN TARİHİ KARŞI ÇIKIŞI
“Tunus halkı, Burgiba dönemine özlemini, 2019 yılı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, milliyetçi, halkçı, İsrail ve eşcinsellik karşıtı, ‘Robespiere’ sıfatıyla anılan Anayasa Profesörü Kays Said’i yüzde yetmiş üç oyla seçerek gösterdi.
Burgibaci Cumhurbaşkanı, göreve geldiği 23 Ekim 2019 tarihinden itibaren, Gannuşi’nin partisi Nahda’nın önderliğinde kurulan hükümetlerle sorun yaşamaya başladı.
Art arda kurulan Arap Baharı koalisyonu hükümetler halkın ihtiyaçlarına yanıt vermiyordu. Altı ayda bir Başbakan değişimi ve yeni bakanlar kurullarına rağmen çözüm sağlanamayınca 25 Temmuz Milli Günü’nde tarihî karar alındı. Meşruiyet temelinde, halkın ihtiyaçlarına yanıt verecek, Tunus’u tekrar Tunus yapacak bir iktidar için kollar sıvandı.”
TUNUS VE TRABLUS’UN DOĞAL MÜTTEFİKLİĞİ
“2019 sonunda görevi üstlenen Tunus Cumhurbaşkanı, göreve geldiği ilk günlerde, Cezayir’de olduğu üzere, Trablus’a doğru ilerleyen Hafter olgusuyla karşı karsıya kaldı.
Cezayir, Libya’nın çölleri yani Fezan bölgesiyle komşuyken, Tunus’un 459 km’lik Libya sınırı, Trablus bölgesiyle iç içe. Hafter’in etkin olduğu Sirenak veya Tobruk bölgesi ekonomik ve sosyal ilişkiler açısından daha uzakta.
Aynı millet olmalarının ötesinde, fiziki olarak yakın temasta olan Tunus, Cumhurbaşkanı’nın ağzından, Libya’da Birleşmiş Milletlerin tanıdığı Trablus yönetimini tanıdığını ilan etti, Hafter’le arasına mesafe koydu.
Cumhurbaşkanı Said, 2020 basında mevkidaşı Erdoğan’ı Tunus’ta, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başkanı Feyyaz El Serrac’la birlikte ağırladı. Türkiye, Serrac yönetimi ve Cezayir’le aynı eksende olduğunu Hafter’e gösterdi.”
“2021 Mart’ında Trablus’a giden Burgibaci Cumhurbaşkanı, yaptığı görüşmelerde, her alanda iş birliği geliştirmek istediğini ifade etti.
1920’lerden bu yana Atatürk’e, Kemalist Devrim’e sevgisini her fırsatta ifade eden Burgiba’nin takipçileri döneminde, Türkiye-Tunus ilişkilerinin Cezayir’de olduğu üzere mükemmel seviyeye ilerleyeceği ifade ediliyor.”
TUNUS TEK BAŞINA HAREKET EDEMEZ
Prof. Dr. Cüneyt Akalın ise yaptığı açıklamada Türkiye’deki mücadele ile Tunus’taki mücadelenin biraz birbirine benzediğini, fakat Türkiye’nin 80 milyonluk büyük bir ülke olduğunu ve Tunus’u da ekonomisinin neredeyse tamamının turizme bağlı olduğu küçük bir ülke olarak değerlendirdi. Akalın, Tunus’un bu yüzden ne kadar direnebileceğinin soru işareti olduğunu belirtti. Bir diğer nokta olarak ise Tunus elitinin Fransa’nın kontrolünde olduğunu belirten Akalın, Cumhurbaşkanı Said’in Başbakan olarak atayacağı kişinin Fransa’da okuduğunu vurguladı. Tunus’ta gittiği bir Öğretmenler Sendikası’nda Suriye ile ilgili bir konuda sendikalıların Batı yanlısı olduğunu dikkat çeken Akalın, “PKK’nın Suriye ordusunu vurmasını neredeyse alkışlayacaklardı.” dedi. Tunus’un bu yüzden tek başına hareket edemeyen küçük bir ülke olduğunu vurgulayan Akalın, ekonomik olarak da çok zorluk çeken Tunus’un salgın döneminde de çok etkilendiğini belirtti.
TÜRKİYE SOĞUKKANLI HAREKET ETMELİ
Tunus’ta yaşanan olayla ilgili Türkiye’nin soğukkanlı hareket etmesinin gerektiğini söyleyen Akalın, Cumhurbaşkanı ve devrilen hükümet arasındaki saflaşmaya dair, Gannuşi’nin emperyalizmin uydusu ve mevcut Cumhurbaşkanı’nın milli devletin savunucusu olduğu ikilemine katılmadığını söyledi.
İHVAN ŞİDDETTEN KAÇINDI
İhvan ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Akalın, İhvan’ı AK Parti’nin önceki dönemiyle benzetti. Yoksul kesimlerde örgütlenmesi, sosyal hareketlerin içerisinde bulunmasına dikkat çeken Akalın, önemli bir nokta olarak İhvan’ın şiddet eylemlerinden kaçındığını söyledi. Akalın, Gannuşi’nin referandum zamanında “Biz bir şeriat devleti için mücadele etmiyoruz. Bize bir hukuk devleti lazım.” açıklamalarının Türkiye’de de çalkalanmalar yarattığını belirtti.
ERDOĞAN İYİ İLİŞKİ KURMAYA ÇALIŞTI
Fransa’nın Tunus’taki etkisinin dikkatle incelenmesi gerektiği vurgusunu yapan Akalın, yapılan son müdahale sonrası 1 ay içerisinde IMF ile anlaşmaya gidileceği ve bir koalisyonun kurulacağını beklediğini belirtti. Türkiye’nin de bu konuda sakin davranmasının önemli olduğunu belirten Akalın, Erdoğan’ın 2019’da hayatını kaybeden ve laik kimliğiyle ön plana çıkan Eski Tunus Devlet Başkanı Sipsi ile iyi ilişkiler kurmaya çalıştığına dikkat çekti.