Türemen ‘Retrospektif’i İş Sanat Kibele Sanat Galerisi’nde! ‘Son resimlerim maalesef mutsuz kadınlar’
Türk resim sanatının önemli temsilcilerinden Berna Türemen’in eserleri sanatseverlerle buluştu. Türemen, bereketi ve doğurganlığı simgeleyen kadınları son yıllarda üzülerek mutsuz resmettiğini belirtti
İş Sanat Kibele Sanat Galerisi, yeni sergi sezonuna çağdaş Türk resim sanatının önemli temsilcilerinden Berna Türemen’in “Retrospektif” başlıklı sergisi ile başladı. Türemen’in kedili motifleri ve “kâinatın senfonisi”nin peşine düştüğü eserleri sanatseverlerin beğenisini topladı. Bugüne kadar eleştirmenler, akademisyenler, bilim insanları ve farklı disiplinlere ait sanatçıların yapıtları üzerine pek çok yazı kaleme aldığı Berna Türemen’in “naiflik ve nahiflik” temelli yapıtlarının ana özelliğini yaşama bakışı ve biçimsel yaklaşımı oluşturuyor.
‘ALTIN YÜREKLİ’ BİR ANLATI DÜNYASININ SANATÇISI
Eleştirmen ve yazar Gültekin Elibal, Türemen hakkındaki “Hiç kuşkusuz Berna, ‘altın yürekli’ bir anlatı dünyasının sanatçısı… Diğer bir deyişle, gerçeği halk gözüyle resimleyen sanatçılar kesiminden sayılmalıdır.” sözleriyle Paris’in Sacré-Coeur (Kutsal Yürek) naif ressamlarına gönderme yapıyor. Türemen hakkındaki ‘naiflik’ ortak görüşünün metaforik bir anlam taşıdığı bilinirken, “gerçek” ile hesaplaşmaya sokulmuş bir güç gibi görülüyor ve yapıtlarının içinde sokaktaki pratik ile karşılaşarak kontrast halinde hesaplaşma gücünü oluşturuyor. Berna Türemen’in kedili kompozisyonlarında motifin resme dolaysız girişi, içerik sorununa farklı bir boyut getiriyor ve motifin kişiselleştirilme ölçütlerine vurulduğu metaforik bir düzeyin algılanması öngörülüyor. Yazarlar, eleştirmenler, sanat tarihçileri Türemen’in kedi figürünü kendisiyle özdeşleştirip kedilerin naifliğini kullanarak, çevresinde gelişen her olaya simgesel bir “tırmık izi” bırakmayı denemesi görüşünde birleşiyor. Türemen’in döneminin pek çok usta sanatçısını etkilediği eserleri, 18 Aralık’a kadar her gün Kibele Sanat Galerisi’nde ücretsiz izlenebilir. Kibele Sanat Galerisi, her gün 09.00 – 19.00 arasında ücretsiz ziyaret edilebilir. Grup rezervasyonları ve atölye çalışmaları için iletisim@issanat.com.tr adresine e-posta atılabilir. Kibele Sanat Galerisi, sanatçıları ve eserlerini gelecek kuşaklara aktarmak üzere kapsamlı sergi katalogları hazırlayarak sanat tarihi açısından da önemli kaynaklar oluşturuyor. Emre Zeytinoğlu’nun kaleme aldığı sergiye özel hazırlanan katalog, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından satışa sunuluyor.
56 KİŞİSEL SERGİ
1945’de İstanbul’da doğan Berna Türemen, 1968’de İstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nu (İDTGSYO) bitirdi. İlk kişisel sergisini 1976’da İstanbul’da Melda Kaptana Galerisi’nde açtı. Türk resim sanatının önemli sanatçılarından olan Berna Türemen’in, 56 kişisel sergisi bulunmaktadır. Newyork, Paris, Philedelphia, Barcelona, Tokyo başta olmak üzere yurt dışı ve yurt içinde birçok karma sergiye katıldı ve ödüller aldı. Önemli ödüllerinden bazıları; 1985 Gabrova Bienali Desen Dalı ödülü, 1975 Ankara Kadın Sanatçılar Derneği Resim Ödülü, 1976 Arkeoloji Müzeleri Resim Ödülü, 1977 Arkeoloji Müzeleri Resim Ödülü, 1978 DYO Resim Yarışması Juri Özel Ödülü. Sanatçının yapıtları yurt içi ve yurt dışında özel koleksiyonlarda, Ürdün-Amman Müzesi’nde, Lizbon Büyükelçiliği’nde, Bulgaristan Gabrova Müzesi’nde, İzmir DYO Müzesi, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Müzesi, İstanbul Imoga Müzesi, Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi, Baksı Müzesi, Marmara Üniversitesi Cumhuriyet Müzesi, Kadın Eserleri Kütüphanesi, Elgiz Müzesi, İstanbul Modern’de ve Eskişehir Berna Türemen Kedi Sanat Evi’nde yer alıyor. 50 yıldır dünyanın her yerinden kedili sanat eserleri toplayan çok ciddi bir kedi koleksiyoneri olan Berna Türemen, bu koleksiyonunu Eskişehir’e bağışlayarak Türkiye’nin ilk, Avrupa’nın ikinci kedi müzesi olan Berna Türemen Kedi Sanat Evi’nin kurucusudur.
50 YILDIR KADINLARI RESMEDİYOR
Sanatçı Berna Türemen, sergiyle ilgili Aydınlık’ın sorularını yanıtladı.
-
Eserleriniz, küçük mutlulukları büyüterek ve halkın gözünden diye hep yorumlanıyor. Bunu anlatır mısınız?
Halk resimlerini çok severek büyüdüm. İçime işlemiş herhalde. O yüzden de bana “naif” derler. Ben okulluyum ama okullu olmak başka. Ben içimden gelen şeyleri yapıyorum. Sevdiğim şeyleri yapıyorum. Bunlar bazen mutlu resimler oluyor, bu son resimlerimde ise maalesef mutsuz durum var. Öldürülen kadınlarla ilgili olduğu için…
-
Kadının emeğini yansıtan resimlerinizi nasıl anlatırsınız?
Çalışan kadınları daha önce çok yaptım. Çiçekçiler, bohçacılar… Köyden, kasabaya, oradan kente kadını getiriyorum. Köydeki koyunlar, keçiler, tavukların yerine kediler eşlik ediyor kentte. Böyle bir 50 yıllık yaşam benimle birlikte resimlerimde yaşıyor.
-
Cumhuriyetin yetiştirdiği önemli bir ressamsınız. Bugün kadın mücadelesi ve toplumdaki yeri hakkında neler söylersiniz?
Kadının mücadelesi için herkes elinden geldiğince bir şey yapıyor. Benim söyleyebileceğim ancak resimlerimle, yaptıklarımla. Televizyon karşısında, gazete okurken avaz avaz bağırıyorum. Artık resimlerime bağırtıyorum. İsimlerini “Avaz avaz” koydum. Son resmimin ismi; “Benim Bedenim, Benim Kefenim”. Ölümü bekleyen kadınlar… Bugüne geldik… 2012’de “Tepemdekiler” serisini yapmıştım. 2012-2013’te hep dayak yiyen kadınlar vardı. Onların da bu sergide resimleri var. O günden bugüne hep ölüm oldu, daha kötüye gittik. En son Moda’da kendilerini apartmanlardan atan kadınlar çıktı. O da bir seri olabilir.
Kadın bereket. Benim resimlerimde de öyledir. Hepsinin üstüne ay koyarım. Bereketi, doğurganlığı simgeler hep…”