Türk basınında sansür uygulanan Perinçek Rus basınında

Vatan Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Doğu Perinçek Rusya'da yayın yapan geopolitica.ru haber sitesinde röportaj verdi

Vatan Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Doğu Perinçek, 25 Mayıs’ta Rusya’nın geopolitica.ru adlı haber sitesine bir röportaj verdi. Türk-Rus ilişkilerinin düzelmesinde önemli rol oynayan ve Moskova’nın önde gelen düşünürlerinden sayılan Aleksandr Dugin de geopolitica.ru haber sitesinin önemli yazarlarından.

Site Perinçek’in röportajını okurlarına “Amacımız Kemalist Devrimi tamamlamaktır” başlığıyla sundu.

Perinçek’in geopolitica.ru sitesine yaptığı açıklamaların özeti aşağıdadır.

Bugün ekonomi, Türkiye'nin önündeki en önemli sorunun yerini almıştır. Yakın zamana kadar, teröre karşı mücadele, ABD tehditlerine karşı direniş, PKK ve İslam Devleti'nin temizlenmesi Türkiye'nin önceliğiydi. Fakat şu anda, bir ani ekonomik deprem göstergeleri ortaya çıkmış ve ekonomi öncelik kazanmıştır.

Ama ileride önemli dalgalanmalar var. Örneğin, ABD, İsrail, Yunanistan ve Yunanistan-Kıbrıs Cumhuriyeti'nin son zamanlarda Ege ve Doğu Akdeniz'de Türkiye'ye karşı ortak askeri manevraları ele alalım. Bu yüzden, dalgalanmalar içinde, öncelik aniden tekrar değişebilir.

VATAN İLE ERDOĞAN’IN CUMHURİYET FARKI

Vatan Partisi’nin stratejik hedefi Kemalist Devrimi tamamlamaktır. Erdoğan Hükümeti ise Kemalist Devrime yan bakmaktadır ve laik, aydınlanmacı bir çizgide değildir.

Vatan Partisi “Türkiye şeyhler, dervişler, müritler, cemaatler, tarikatlar ülkesi olamaz” diyerek demokrasiyi toplumsal ve siyasal temeline oturtuyor. Tayyip Erdoğanlar ise çeşitli tarikat ve cemaat liderlerinin koalisyonundan oluşuyor.

EKONOMİDE ZIT POLİTİKALAR: BORÇLANMAYA KARŞI ÜRETİM EKONOMİSİ

Vatan Partisi ekonomisi planlı, halkçı, devletçi, karma ekonomidir. Onlar ise 2002 yılında ABD’nin savaş takvimine göre ve aynı zamanda borçlanma ekonomisini uygulamaları için iktidara getirildiler. Yani ekonomide de karşıt konumlardayız. Onlar borçlanma ekonomisinden yana, biz ise halkçı ve devletçi üretim ekonomisini savunuyoruz.

Özellikle 2014'ten sonra Vatan Partisi'nin ve Türk milletinin kararlı mücadelesinden dolayı, Türkiye'nin ihtiyaçları ve dinamikleri Erdoğan hükümetini bazı alanlarda doğrudan doğruya yönlendirdi. Örneğin, Erdoğan tam olarak, Atlantik Sisteminin kontrolü altında iktidara getirildi ve o da kendisini “Büyük Orta Doğu Planı'nın Eş Başkanı” olarak tanımladı.

ERDOĞAN’I BOP’TAN BİZ KOPARDIK, FETÖ İLE SAVAŞA BİZ SOKTUK, PKK’YI SİLAHLA EZMEK BİZİM PROGRAMIMIZDI

Fakat Vatan Partisi'nin ABD'nin Büyük Orta Doğu'daki bu planına karşı verdiği mücadele nedeniyle, 2014'ten itibaren Erdoğanlar Vatan Partisi'nin etkisine girdiler. Tüm uluslararası basın, ABD, Alman basını, önde gelen gazeteler ve TV kanalları bunu yazdı.

İkincisi, Erdoğan Hükümeti Fethullah Gülen Terör Örgütü (FETÖ) ile ittifak yaptı ve biz hapsedildik. Fethullah Gülen Terör Örgütü'ne karşı yürüttüğümüz 40 yıllık mücadelemiz meyvelerini verdi ve FETÖ ile koalisyona giren Erdoğan Hükümeti, Vatan Partisi'nin FETÖ ile savaşma pozisyonuna geldi.

Üçüncüsü, 2010'larda “Kürt Açılımı” adı altında, Erdoğan Hükümeti Kürt Sorunu'nu çözmek için PKK ile görüşme çizgisini takip ediyordu. PKK çatışmasının ABD ile bir çatışma olduğunu ve bu silahlı örgütün ABD tarafından donatıldığını belirttik. Ve biz bu örgütün sadece silahlı kuvvetle bastırılabileceğini savunduk ve ilan ettik. Sonunda, Erdoğan Hükümeti, PKK'yı Türkiye askeri önlemlerle bitirme stratejisine gördü. Böylece yine bizim savunduğumuz çizgiye gelmiş oldu.

Fakat bugün, kilit önemdeki Suriye'ye yönelik politikada, tam karşıt pozisyondayız. Erdoğan bir türlü Suriye'ye elini uzatamıyor. Oysa biz aksine, Suriye ile işbirliğinin Rusya, İran, Irak ile işbirliği anlamına geldiği ve bu nedenle de tarihi öneme sahip olduğu konumunu savunuyoruz.

TÜRKİYE’NİN RUSYA VE İRAN DOSTLUĞUNU BİZ SAĞLADIK

Mevcut hükümetin Rusya ve İran'a karşı dostluk politikası Vatan Partisi'nin çaba ve girişimlerinin bir sonucudur. Erdoğan Rus askeri jetini düşürdüğü için gurur duyuyordu, ancak çalışmamızın sonucu olarak Rusya’ya ve Cumhurbaşkanı Putin'e el uzattı. Yine Erdoğan İran'ı İFars milliyetçiliği ile suçluyordu. Türkiye'deki müdahaleler ve İran'daki en yüksek temsilcilerle yaptığımız görüşmelerden sonra, bu alanda İran'a karşı dostluk çizgisine geldi ve böylece Astana süreci başladı.

Türk-Rus ilişkileri stratejik bir karaktere sahiptir. Her iki ülke de, hem güvenlik hem de ekonomi alanlarında, 21. yüzyılda birlikte ayakta durmaktan yana. Türkiye ve Rusya aynı tehditlerle karşı karşıya. ABD'nin tehditleriyle karşı karşıyayız. Bu tehdit, Doğu Akdeniz, Ege, Suriye ve Kuzey Irak'tan Türkiye'yi hedef alıyor.

Aynı tehdit, Ukrayna ve Kırım yoluyla Rusya’yı hedef alıyor. Türkiye ve Rusya ortak tehdide karşı işbirliği yapmakla zorundadır.

20. yüzyıla baktığımızda şunu görüyoruz: Türkiye ve Rusya el ele tutuşunca başarı kazanıyor, devrimler yapıyor, modernleştiriyor ve başı dik duruyor. Ancak, birbirleriyle çatışmaya girdiklerinde, her iki ülke de karanlık gelişmelere maruz kalıyor.

ATATÜRK’ÜN RUSYA VASİYETİ

Atatürk bu gerçeğin farkındaydı. 1938, ölmeden hemen önce, yakın arkadaşları, Başbakan Celal Bayar ve Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras ve yakın arkadaşı Kılıç Ali'yi yanına çağırdı. Onlara dedi ki:

“Sizden son bir isteğim var: Ölümümden sonra, Sovyetler Birliği ile arkadaşlıktan ayrılmayacaksınız”.

Sonraki Haber