Türk düşmanı ABD’li NATO Başkomutanı anlattı: Tahıl bahanesiyle Karadeniz’e girme planı

Tahıl Anlaşması’nın feshedilmesinden sonra NATO Karadeniz’de hamle yapmayı hedefliyor. Eski NATO Başkomutanı James G. Stavridis, savaş gemilerinin Karadeniz’de yük gemilerine eşlik etmesi gerektiğini söyledi. Zelenskiy de Stoltenberg'le konuyu görüştüklerini açıkladı.

Eski NATO Başkomutanı James G. Stavridis, ittifakın savaş gemilerinin Karadeniz’de yük gemilerine eşlik etmesi gerektiğini söyledi. Rusya’nın bir saldırısında ise yanıt verilmesini istedi. 22 Temmuz’da Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy de NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile görüştü. Zelenskiy, NATO’ya konuyla ilgili acil toplanma çağrısı yaparak, “Stoltenberg ile Karadeniz tahıl koridorunun blokajının kaldırılması ve sürdürülebilir bir şekilde işletilmesi için gerekli olan önceliği ve gelecekteki adımları belirledik.” ifadelerini kullandı.

Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe, Emekli Kurmay Albay Ünal Atabay, Doç. Dr. Murat Burgaç, Aydınlık’a yaptığı açıklamalarda savaş gemilerinin geçişi üzerinden Montrö maddelerinin tartışmaya açılmasının Türkiye’ye zarar vereceğini ve Karadeniz’i savaş gölüne çevireceğini söyledi.

‘ANLAŞMAYA AYKIRI’

Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe, NATO savaş gemilerinin Karadeniz’de konuşlandırılmasını ABD’nin Karadeniz’i istikrarsızlaştırma planı olarak değerlendirdi. Gökçe şu ifadeleri kullandı: “NATO gemilerinin boğazlardan geçmesi ya da Romanya ve Bulgaristan üzerinden konuşlandırılmasıyla ilgili Montrö anlaşmasının kuralları var. Belirli bir tonaj ve gün sayısı var. Dolayısıyla burada bir üs kurulması ya da boğazlardan savaş gemisi geçirilmesi sıkıntılıdır. Bu yüzden tahıl koridoru anlaşmazlığında ABD’nin Karadeniz’deki etkisini artırma isteğine dikkat edilmesi gerekiyor.”

BULGARİSTAN-ROMANYA- GÜRCİSTAN

Gökçe Zelenskiy’nin “Tahıl koridorunu Bulgaristan ve Romanya üzerinden yapalım” açıklamalarını hatırlattı. Gökçe bunun sadece iki ülke ile sınırlı olmadığını belirterek, “Batılı düşünce kuruluşlarında çıkan ‘Bulgaristan ve Romanya’da üs kuralım’ makaleleri ile bu söylemler örtüşüyor. ABD’nin ve NATO’nun gelecek dönemdeki Karadeniz politikasını kestirmek hiç de zor değil. Karadeniz’de olan bir Amerika ya da NATO aynı zamanda Gürcistan/Batum üzerinden Hazar’a ve Kafkasya’ya çok rahatlıkla sirayet edebilecektir.”

‘NATO’NUN MÜDAHALESİNE BAHANE YARATMAK’

Savaş gemilerinin Karadeniz’e girmesi durumunda büyük risklerin oluşacağını belirten Gökçe, “Böylelikle Karadeniz’i NATO’nun müdahalesini açık bırakacak bir bahane yaratacaklar. İşte bu politikanın sebebi budur.” yorumunu yaptı. “Böyle bir alternatif tahıl koridoru girişimine Rusya şiddetle yanıt verecektir.” diyen Gökçe, “O zaman ABD ne diyecek? ‘Benim buradaki müttefiklerim zor durumda ve bunlara yardım etmek istiyorum.’ Ve Montrö’yü tartışmaya açacak. Çok sıkıntılı günler bizi bekliyor bu konuda. Dolayısıyla ABD’nin şu anda savaş gemilerini geçirmesi sözleşmeye aykırıdır. Ticaret gemilerine eşlik edemezler.” şeklinde konuştu.

‘TÜRKİYE’Yİ SIKINTIYA SOKAR’

Uzman, Montrö’nün tartışmaya açılmasının Türkiye açısından oldukça sıkıntılı olduğunu belirtti. Montrö’nün bozulması durumunda Türkiye’nin Rusya’yı karşısına almış olacağını vurgulayan Gökçe, “İsveç’in NATO üyeliğine onay vermede Rusya ciddi bir tepki göstermemiş ‘anlıyoruz’ açıklaması yapmıştı. Ama Montrö’nün tartışmaya açılması ya da mevcut durumun değiştirilmesi Rusya’ya doğrudan tehdittir.” değerlendirmesinde bulundu.

1883 Kırım Savaşı’nın hatırlatan Gökçe, “Ukrayna Kırım’ı yeniden ele geçirmek istiyor. NATO’dan da istediği Kırım’da bir cephe açtırmak. Burada Türkiye sıkıştırılacak ve Rusya’nın gemilere saldırması beklenecek. Ardından ABD bu durumdan yararlanarak Karadeniz’e yerleşecek. Orada açılacak bir cephe Türkiye’ye çok şey kaybettirir.” ifadelerini kullandı.

‘KENDİ EGEMEN HAKKIMIZI KULLANMALIYIZ’

Güvenlik Politikaları Uzmanı Emekli Kurmay Albay Ünal Atabay, son gelişmelere bakıldığında NATO’nun tahıl koridoru kriziyle bir plan yaptığını söyledi. “NATO gemilerinin yük gemilerine eşlik etme ihtimalini pek görmüyorum.” diyen Atabay, “NATO Eski Başkomutanı ya strateji bilmiyor ya da görev yaptığı dönemde kalmış. Günümüz koşullarından bakmıyor meseleye. Bu açıklamalar Montrö’yü tartışmaya açmak isteyen eller tarafından yapılıyor. NATO gemilerinin Karadeniz’e girmesi savaşın yayılması anlamına gelir. Bu aynı zamanda Türkiye’ye de zarar verir. Dolayısıyla Türkiye Montrö Anlaşması’ndan kaynaklı kendi egemen hakkını sonuna kadar kullanacaktır.” şeklinde konuştu. Atabay ayrıca Türk kamuoyunun da Montrö’nün aşındırılmasına yönelik hiçbir eylemi desteklemeyeceğini belirterek, “Karadeniz üzerinden Türkiye’nin bir savaşa, gerilime veya bir istikrarsızlık ortamına sürüklenmesini hiç kimse istemez.” dedi.

‘UKRAYNA ALTERNATİF BİR YOL YARATTI’

Atabay, tahıl koridorunda boğazlar dışında Kiev’in Bulgaristan ve Romanya üzerinden farklı yollar oluşturduğunu söyledi. Emekli Kurmay Albay, “16,1 milyon ton Köstence Limanı’ndan tahıl gönderdiler. Romanya’da Tuna nehri üzerinden göndermişler. Şimdi Köstence limanında bir kapasite artışı için çalışma var. Tuna nehrinde derinlik için bazı ıslah çalışmaları yapılıyor. Dolayısıyla bu çalışmalar Ukrayna için alternatif güzergahlar oluşturmuş durumda.” şeklinde konuştu.

‘RUSYA SALDIRACAĞINA DAİR BİR İŞARET VERMEDİ’

Atabay, insani yardım içim olan ticaret gemilerine içinde silah olmadıkça müdahale hakkının olmadığının altını çizdi. Uluslararası hukukun bunu gerektirdiğini belirten Atabay, “Dolayısıyla Rusya’nın da bu insancıl hukuka karşı bir saldırıda bulunması mümkün değil. Bulunmaması gerekir. Kaldı ki bulunacağına dair de bir durum ifade etmediler. Bununla ilgili yorumlar dolaştı ama yalanladılar.” ifadelerini kullandı. Ayrıca tahıl koridoru sırasında Afrika’ya yalnızca yüzde 3 civarında tahılın gittiğini vurgulayan Atabay, “Açlık çeken Afrika ülkelerine bu tahıl gitmedi. Büyük çoğunluğu Avrupa ülkeleri aldı. Bunun da konuşulması gerekiyor. Ki Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu konuya dikkat çekmişti.” dedi.

‘BARIŞ DÖNEMİ ŞARTLARINA TABİ OLMAK’

Doç. Dr. Murat Burgaç, Montrö Anlaşması’nın tarihsel sürecine dikkat çekti. Burgaç, Türkiye’nin içerisinde bulunmadığı bir savaşta, anlaşmanın ilgili hükmünün, boğazlardan savaş gemilerinin geçişinin barış dönemi şartlarına tabi kılındığını söyledi. Anlaşmanın imzalandığı tarih (1936) ile şimdiki durumun farklı olduğunu belirten Burgaç şöyle konuştu: “O zamanda SSCB vardı ve açıkçası Karadeniz’e kıyısı olan ülkeler şimdikinden sayıca azdı. Yani bir Ukrayna, Gürcistan yoktu. Bulgaristan ve Romanya’nın da SSCB ile arası iyiydi. O dönemde tartışılan nokta ABD, İngiltere vs ile SSCB arasında bir savaş vuku bulduğunda Türkiye’nin tarafsız kalması durumunda ne olacağıydı. Ardından şu hükme varılıyor: Barış dönemi şartlarına tabi olmak.”

‘MONTRÖ BİZİ ATEŞ ÇEMBERİNİN DIŞINDA TUTUYOR’

Burgaç Montrö tartışmalarıyla ilgili “Türkiye Montrö’ye sıkı sıkıya bağlanmalıdır. Çünkü bu anlaşma bizi böylesine kritik dönemlerde ateş çemberinin dışında tutuyor.” ifadelerini kullandı. Montrö’yü Karadeniz’i bir barış gölüne çevirdiğini söyleyen Burgaç, “Bu tehlikeli dönemlerde güvenliğimizi sağlamak için Montrö maddelerinin ruhunu anlamamız gerekiyor. Temel tezleri iyi bilmemiz gerekiyor. Bu maddeler yapılırken yapılan tartışmaları anlamamız lazım. O zaman Montrö’nün kıymetini biliriz.”

‘TONAJ VE GÜN SINIRLAMASI VAR’

Montrö’de savaş gemilerinin geçişleriyle ilgili kısıtlamaların olduğunu belirten Burgaç, “Bu gemiler 21 gün kalış süresi ile sınırlandırılmıştır. Tek seferdeki geçiş için 15 bin tonaj kısıtlaması da mevcut. Ayrıca ABD buralardan geçmeden önce 15 gün öncesinden Türkiye’ye bir bildirimde bulunması gerekiyor. Fakat Karadeniz’de mevcut yabancı donanmanın toplamı 45 bin tonun üzerindeyse zaten yeni gemi giriş yapamaz.” açıklamasında bulundu.

‘NATO ÜYELİĞİ AÇMAZ OLUŞTURUYOR’

Burgaç, Montrö Anlaşması imzalandığında NATO’nun var olmadığını, Türkiye’nin şu anki üyeliğinin de karar almada bir açmaz oluşturduğunu söyledi. Türkiye’nin zamanında herhangi bir askeri pakta ya da ittifaka üye olmadığını fakat NATO üyeliğinden sonra ittifak içerisindeki kararlara bir bakıma uyma durumunun Montrö konusunda ikilem yarattığını belirtti. Burgaç, ABD’nin de sürekli olarak NATO’yu arka plana koyarak Karadeniz konusunda çağrı yapmasının arkasında bunun yattığını vurguladı.

NEDEN SAVAŞ GEMİLERİ TERCİH EDİLİYOR?

Burgaç, insanı yardım meselesine de değindi. İnsani yardım sırasında da bir tonaj sınırlamasının olduğunu belirten Burgaç, Karadeniz’deki donanmaya ek olarak en fazla 8 bin ton ilave edilebildiğini söyledi. Savaş gemilerinin kullanılmasını da şöyle özetledi: “İngilizler bu durumu ‘Dönemin en hızlı gemisi savaş gemileridir’ şeklinde açıklıyor. Çünkü yük gemileri savaş gemileri kadar hızlı gidemiyor. Yardımın hızlı ulaşması için ise savaş gemilerine ihtiyaç duyuluyor. Fakat savaş gemisinin olması farklı durumlara sebebiyet vereceği için tartışma konusu oluyor.”

ZIPLAMA TAHTASI GİBİ KULLANMAK…

Aydınlık yazarı Fikret Akfırat önceki gün köşe yazısında ABD’nin NATO aracılığıyla Karadeniz’deki planına dikkat çekmişti. Akfırat planı şu şekilde özetlemişti: “Toplam olarak değerlendirilince, NATO vasıtasıyla ABD, Asya’ya karşı savaşında Karadeniz’i bir zıplama tahtası olarak kullanma yönünde hazırlıklar yapmaktadır. Görünen o ki, “Karadeniz’de daha fazla NATO angajmanı” talebi her zamankinden daha fazla Türkiye’nin önüne getirilecektir. Bu ise, Türkiye’yi, Rusya, Çin ve İran ile karşı karşıya, hatta daha ötesi çatışmaya sokmak amacını taşımaktadır. Türkiye’nin çıkarı, NATO ve ABD planlarını reddetmeyi ve bu taleplere karşı, Rusya, Çin ve İran ile birlikte aktif bir şekilde mücadele etmeyi gerektirmektedir.”

Sonraki Haber