Türk eczacılık tarihi
Anadolu’da ilk eczaneler Selçuklu darüşşifalarında açılmıştır. Osmanlı döneminde bu darüşşifalar devam ettirilmiş ve yenileri açılmıştır. Bunlara örnek 1206 yılında kurulan Kayseri’de Gevher Nesibe Sultan Şifaiye Medresesi’ni gösterebiliriz.
İstanbul’da ilk eczanenin Bahçekapı’da 1753 yılında “İki kapılı Eczahane” adıyla açılmış olduğu Turhan Baytop ve Mert Sandalcı’nın araştırmaları sonucunda ortaya konmuştur. 1946 yılında Talimhane’ye taşınan bu eczane 2006 yılına kadar açık kalmıştır. 19. yüzyılda Avrupa Eczacılık Okullarından mezun yabancı eczacıların açtıkları eczaneler ile İstanbul’da Avrupa tipi eczanelerin sayısı artmıştır. Bu eczanelerin çoğu Beyoğlu (Pera) bölgesinde idi. Dönemin ünlü eczaneleri arasındaki 1892 yılında İstiklal caddesinde açılan Büyük Paris Eczanesi günümüzde Rebul Eczanesi olarak çalışmaya devam etmektedir.
İLK TÜRK ECZACILAR
Eczacı olabilmek için bir eczanede staj yapmak gerektiğinden ve ilk eczacılar yabancı uyruklu veya gayri müslim olduğundan müslüman aileler çocuklarına bu eczacıların yanında staj yaptırmak istememişlerdir. Daha sonra Türk gençlerinin eczane stajlarını askeri ve sivil hastanelerin eczanelerinde yapabilmelerine olanak sağlanmış ve bu şekilde Türk gençleri de eczacı sınıfına girebilmiştir. Askeri ve sivil tıp mektepleri eczacı sınıflarından mezun olan ilk Türk eczacılar ordu ve devlet hastanelerinde görev almışlardır. İstanbul’da ilk Türk eczanesi 1880 yılında Ecz. Hamdi Bey tarafından Zeyrek yokuşunda açılmıştır. Kısa zamanda ünlenen Eczahane-i Hamdi 1895 de Vezneciler’e taşınmıştır. Bunu Ecz. Ethem Pertev, Ecz. Bekir Ziya, Ecz. Beşir Kemal ve Ecz. Mehmet Kazım beylerin eczaneleri takip etmiştir.
II. MAHMUT: BEKLEMEYE VAKTİMİZ YOK
Ülkemizde eczacılık öğretimi 14 Mayıs 1839 tarihinde Sultan II. Mahmut tarafından Galatasaray’da tesis edilen Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane (Askeri Tıp Mektebi) bünyesinde açılan “Eczacı Sınıfı” ile başlamıştır. Mektebi kurmak üzere Dr. Carl Ambroise Bernard Viyana’dan getirilmiştir. Bu mektepte eğitim 1870 yılına kadar Fransızca olarak yapılmıştır. 14 Mayıs 1839 günü açılış töreninde Sultan II. Mahmut yaptığı konuşmada eğitimin Fransızca olmasını şu şekilde açıklamıştır. “Bizim dilimizde yazılmış tıp kitapları yok mudur ki, yabancı dille öğrenimi üstün tutuyorsun diyeceğinizi bilirim. Bunu aynen benimserim ve size karşılık olarak şimdilik bazı sakıncalar ve zorlukların bulunduğunu hatırlatırım. Her ne kadar hekimliğe ait pek çok kitap mevcut ise de önceleri Avrupalılar da bu kitapları almış, dillerine çevirmiş ve okutmuşlardır. Lakin bu kitapların aslı Arapça yazılmış olup, uzun süreden beri İslam bilginleri tarafından okunup öğrenilmekten vazgeçilmiş, ilim terimlerini bilenler de yavaş yavaş azalmış, böylece bunları okuyup dilimize çevirmek hem güç hem de uzun zaman istemektedir. Avrupalılar bu kitapları çevirmeye başladıktan sonra geçen yüzyıl tıp öğreniminde ilerlemeler, buluşlarla hekimlik bilgisine katkıda bulunmuşlardır. Bu bakımdan elimizdeki kitaplar onlarınkine bakarak biraz eksik görünmektedir. Biz bu eksiklikleri tamamlamak için çalışmak istesek bile hemen Türkçeye çevrilmeleri imkansız olduğu gibi, böyle bir eğitim için en az on yıl Arapça öğrenmek ve beş-altı yıl da tıp öğrenimi yapmak gerekir. Halbuki bizim beklemeye vaktimiz olmadığı gibi, yurdumuz ve ordularımızın büyük ihtiyacı olan hekimleri bir an önce yetiştirmek ve Türkçeye çevrilerek tıp kitaplarını meydana getirmek zorundayız. Size Fransızca okutmaktan maksadım Fransız dilini öğretmek değildir. Hekimlik fennini öğrenip yavaş yavaş yurdumuzun her köşesine yaymaktır.” 1 Mart 1867 tarihinde Askeri Tıbbiye binasının bir bölümünde Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiye-i Şahane (Sivil Tıp Mektebi) açılmıştır. Bu mektebin içinde bir eczacı sınıfı bulunmaktadır. Bu mektep daha sonra Kadırga’daki Menemenli Mustafa Paşa Konağı’na taşınmıştır. 1908 yılında İstanbul Darülfünunu kurulduktan sonra “Eczacı Sınıfı” Eczacı Mekteb-i Alisi”ne dönüştürülmüş ve aynı yıl kurulan Dişçi Mekteb-i Alisi ile birleştirilerek “Darülfünun-i Osmani Eczacı ve Dişçi Mekteb-i Alisi” adı verilmiştir. Menemenli Mustafa Paşa Konağının üst katı bu mektebe tahsis edilmiştir. Ancak, zaten harap halde olan bu binada bir süre sonra öğretim yapılamaz hale gelmiştir. Bunun üzerine Eczacı ve Dişçi Mektepleri Beyazıt Meydanındaki eski Jandarma Komutanlığı binasına taşınmıştır. Bu bina bugün Beyazıt Devlet Kütüphanesidir.
ECZACI OKULU FAKÜLTE OLUYOR
1933 Üniversite Reformu gerçekleştirilmiştir. Eczacı eğitiminin tıptan çok fen bilimlerine yakın olması gerekçesiyle, mektep, önce tıp fakültesinden ayrılarak fen fakültesine bağlanmış, öğretim süresi 3 yıldan 4 yıla çıkarılmış, 1944 yılında ise mektep yeniden tıp fakültesine bağlanmıştır. Eczacılık öğretiminin bağımsız olması gerektiğine inanan öğretim üyeleri ve öğrencileri, 1923 yılından itibaren Eczacılık Fakültesi kurulması için birçok girişimde bulunmuşlardır. Nihayet Prof. Dr. Halit Ziya Konuralp’in dekanlığı döneminde Tıp Fakültesi Profesörler Kurulunun 4 Şubat 1961 tarihli toplantısında Eczacı Okulunun Fakülte haline getirilmesi oybirliğiyle kabul edilmiştir. Karar, İstanbul Üniversitesi Senatosundan geçmiş, Milli Eğitim Bakanının onayı ile İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi resmen kurulmuştur. 4 Kasım 1963’te yapılan tören ile Eczacı Okulu İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi olarak öğretime başlamıştır.