'Enflasyon farkı yetmez iyileştirme zammı verilmeli'

Aydınlık'a konuşan Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, yüksek enflasyona dikkat çekti. Atalay, 'Çalışanlar ve emekliler zor durumda. Alım güçleri ciddi şekilde düştü. Bu durum düzeltilmeli' dedi

Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay Aydınlık’a yaptığı açıklamada, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tutumunu, Türkiye’de yaşanan gelişmeleri, hayat pahalılığını ve çalışanların örgütlenmesinin önündeki engelleri değerlendirdi. Son yıllarda Türkiye düşmanlarının hiçbir fırsatı kaçırmadıklarını, Türkiye’yi güçsüzleştirmek için hamleler yaptıklarını kaydeden Atalay, “Böyle bir dönemde herkes dikkatli olmalı. Partiler, kitle örgütleri, herkes Türkiye’den yana olmak zorunda. ‘Önce Türkiye’ anlayışıyla davranmalı. Vatan yoksa ne parti kalır ne sendika ne de diğer kitle örgütleri. Bu bilinçle hareket etmeli.” dedi.

İçinde bulunulan dönemde kararlı olmanın önemine de vurgu yapan Atalay, “Vatan hainleriyle, hırsızlarla aramıza mesafe koymak zorundayız. Kötü işverenlerle aramıza mesafe koymak zorundayız.” diye konuştu.

NATO TAVRI

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya alınmasına itiraz etmesini ve “olumlu bakmıyoruz” sözleri hakkında görüşlerini açıklayan Atalay, “Bu ülkeler Türkiye’nin lehine değil aleyhine çalışıyor. Terör örgütlerini besliyorlar. Ayrıca Türkiye’nin çıkarları da bunu gerektiriyor. Cumhurbaşkanımız Erdoğan bir duruş sergiledi. Türkiye’nin menfaatlerine uygun bir duruş. Doğru bir duruş. Biz de destekliyoruz.” ifadelerini kullandı.

ZAMLARIN ANLAMI KALMADI

Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı nedeniyle asgari ücrete yapılan zamların da toplu sözleşmede artan ücretlerin de fazla bir anlamı kalmadığını belirten Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay şunları söyledi:

“Asgari ücretliye yılbaşında iyi zam verildi. Çok iyi toplu sözleşmeler yaptık. Ama yaşanan hayat pahalılığı ve sürekli yapılan zamlarla bir anlamı kalmadı. Bu nedenle işçilerin, asgari ücretlilerin, emeklilerin, … durumu yeniden gözden geçirilmelidir. Enflasyon farkına işaret ediliyor. Ama gerçekçi olalım. Enflasyon farkı yetmez. Emekliye, işçiye, … iyileştirme zammı da verilmeli. Çalışanlar ve emekliler zor durumda. Alım güçleri ciddi şekilde düştü. Bu durum düzeltilmeli. Asıl önemli olan enflasyonun aşağı çekilmesi. Enflasyon artmasın zam da vermesinler. Ama önce çalışanın, emeklinin geçim koşulları normal hale getirilmelidir.”

“Asgari ücretli, çalışanlar, emekliler her ay enflasyon oranında zamlı maaş almalılar” görüşünü savunan Ergün Atalay, çalışanların ve emeklilerin enflasyonun altında ezdirilmemesinin bir yolunun da bu olduğunu belirtti.

PAHALILIĞI ÖNLEME MİLLİ MESELE

Şu anda Türkiye’nin en büyük sorununun hayat pahalılığı olduğunu ve hayat pahalılığını önlemek için toplumun tüm kesimlerinin birlikte hareket etmesi gerektiğini kaydeden Atalay şu görüşleri dile getirdi:

“Hayat pahalılığı toplumun ezici çoğunluğu için ciddi sorun. Bu durumun aşılması için çalışılmalıdır. Bu konu bir milli mesele olarak ele alınmalıdır. Bütün partiler, bütün örgütler, işçi, işveren örgütleri hep birlikte hareket etmeli, ellerini taşın altına koymalıdır. Küçük hesaplar, parti çıkarları bir kenara bırakılmalıdır. Bu sorunun aşılmaması durumunda bundan Türkiye düşmanı yabancılar yararlanacaktır. Buna izin verilmemeli. Türkiye bu sıkıntıları aşar. Her şeye ‘önce Türkiye’ diye bakabilirsek kolay atlatırız. Bundan da 84 milyon vatandaşımız yararlanır.”

ÖZELLEŞTİRME

Yaşanan hayat pahalılığında özelleştirmenin rolüne de dikkat çeken Atalay, “Türkiye’de kamu kuruluşları hesapsız kitapsız özelleştirildi. Şeker Fabrikaları, Et Balık ve diğerleri. Şu anda devletin elindeki şeker fabrikalarının hepsi satılsaydı şeker fiyatları bugünün üç katı olurdu.” ifadelerini kullandı.

ÖRGÜTLENME

Türk-İş olarak bu yıl 1 Mayıs’ın temasını “Hayat pahalılığı ve Örgütlenme” olarak belirlediklerini vurgulayan Ergün Atalay şu değerlendirmelerde bulundu:

“Türkiye’de çalışanların çok büyük bir kısmı örgütsüz. Bu ülkenin de, çalışanların da aleyhine bir durum. İşçileri örgütlenirsen işten atarım diyen işverenler var. Bunu kabul edemeyiz. İşverenler cami, okul yaptırıyorlar. Yaptırmasınlar. Önce çalışanlarını sendikalı yapsınlar. Bir iş yerinde sendika yoksa çalışanlara köle muamelesi yapılıyor. Cami, okul yaptırmak onları kurtarmaz. Kimin parasıyla yapıyorlar. Bizim paralarımızla, çalışanların emeğinden kazandıklarıyla yapıyorlar. İşçiyi çalışma arkadaşı gibi görmeyenlerle mücadele edeceğiz. Belediyeler, kamu kuruluşları işçiye sendika tercihi konusunda zorlama yapmamalıdır. İşçi hangi sendikayı isterse o sendikaya gitsin. Yeter ki örgütlü olsun. Kayıt dışılıktan söz ediliyor. Kayıt dışılığın panzehiri örgütlenme ve sendikalaşmadır. Devlet bu konuda gerekli adımları atmalıdır.”

Sonraki Haber