TÜRK-İŞ'in büyük mitingi yeni dönemin haberini verdi! İşçiler tarih sahnesine çıktı

Emekçiler Ankara’yı salladı. ‘Zordayız geçinemiyoruz’ sloganıyla miting yapan işçiler sabırlarının taştığının mesajını verdiler. TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay, “Sizin oy makineniz değiliz. Aklınızı başınıza alın. Enflasyonu düşüreceğim diye bizi düşürmeye hakkınız yok.” uyarısında bulundu.

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), bugün Ankara Anadolu Meydanı’nda, ‘Zordayız geçinemiyoruz’ sloganıyla büyük bir miting düzenledi. 81 ilden 2 binin üzerinde otobüsün Ankara’ya geldiği açıklanan buluşma son yılların en büyük emekçi mitinglerinden oldu. İşçiler tarih sahnesine çıktı. Mitingde TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay ile asgari ücretli, taşeron, emekli, kadın çalışan ve vergi mağdurları adına birer temsilci konuştu. Verilen mesajlar yeni bir dönemin başlayacağının habercisi oldu.

Vurgular ortak, mesaj netti: “Bizi yok sayanlar bedelini öder.”

‘UZLAŞMA YOKSA DİRENİŞ VAR’

Mitingin başlama saati 11.00 olarak belirtilse de sabahın erken saatlerinde Anadolu Meydanı doldu. Çok sayıda sendika şubesi ve vatandaş meydana giremedi, caddelerden mitingi izledi. Bugün Anadolu Meydanı’nda buluşan emekçiler davul zurnalar eşliğinde halaylar çekerek miting saatinin başlamasını bekledi.

Alanda toplanan emekçiler sık sık, "Sadaka değil toplu sözleşme”, “Vergide adalet istiyoruz”, “Birleşe birleşe kazanacağız”, “Gemileri yaktık geri dönüş yok”, “Yağmur çamur demeden alanlardayız”, “Uzlaşma yoksa direniş var”, “TÜRK-İŞ nerede biz oradayız” ve “Direne direne kazanacağız” sloganları attı. “Kadına uzanan eller kırılsın” sloganı ise büyük alkış aldı.

Mitinge vatandaşlar ve kitle örgütlerinin yanı sıra bazı siyasi partiler de katıldı. Vatan Partisi'nin yüzlerce kişilik uzun yürüyüş kortejiyle yoğun katılımı dikkat çekti.

'AYNI İŞİ YAPIYORUZ FARKLI MAAŞ ALIYORUZ'

Miting alanında Aydınlık'a demeç veren emekçiler, "Geçinemiyoruz. Bıçak kemiğe dayandı. Sesimizi duyun. Vergide adalet, gelirde adalet istiyoruz. Hakkımız olanı talep ediyoruz." diyerek hükümete seslendi.

Taşeron işçilerini temsilen kürsüye çıkan Tuncay Tümoğlu, "Aynı işyerinde aynı işi yapanlardan birine sırf taşeron işçisi olduğu için düşük maaş veriliyor. Özlük haklarından mahrum bırakılıyor. Bu da bizi psikolojik olarak yıpratıyor. Bize verilen sözler tutulsun. Kadro istiyoruz." ifadelerini kullandı.

Emeklileri temsilen kürsüye gelen İbrahim Karayel şöyle tepki gösterdi: "En zorlu şartlarda çalışarak emekliliği hak ettik. Ama bu aylıklarla geçinemiyoruz. Mevcut durumu kabul etmiyoruz. Emeklilik dinlenme dönemidir ama tekrar çalışmak zorunda kalıyoruz. Emekli aylıklarını insanca yaşam koşullarına getirin. Huzurlu yaşamak istiyoruz. Çok mu bir şey istiyoruz?"

'NEREYE KADAR BORÇLANACAĞIZ?'

Asgari ücretliler adına hitap eden Durmuş Öztürk, "Artık dayanacak gücümüz kalmadı. Ev mi geçindirelim, kira mı verelim, çocuk mu okutalım? Temmuz'da enflasyon yapıyor diye maaşlarımıza zam yapmadılar ama her ay her şeye zam gelmeye devam etti. Borçlanarak yaşıyoruz. Nereye kadar borçlanacağız? Çalışma saatleri uzun, ortam sağlıksız, sendika hakkı zaten yok; bir de üstüne maaş düşük maaş alıyoruz. Enflasyonu arttıran ücret zamları değil. Krizin sebebi biz değiliz. Gelsinler asgari ücretle bir ay yaşasınlar." cümlelerini kurdu.

Vergi mağdurlarını temsil eden Remzi Evren şunları söyledi: "Tahammülümüz kalmadı. Sorumlusu olmadığımız politikaların bedelini ödemek zorunda değiliz. Kazancımızın büyük kısmını vergiye vermeyi artık kabul etmiyoruz. Zaten harcarken vergi ödüyoruz. Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınsın. Çocuklarımızın geleceği için bu mücadeleyi veriyoruz."

'KADINIM, İŞÇİYİM, ANNEYİM'

Kadın çalışanlar adına kürsüde bulunan Şükran Tuncay Şenol da şöyle anlattı:

"Kamuda çalışan kadın bir işçiyim. Aynı zamanda iki çocuk annesiyim. Temel ihtiyaçlarımızı karşılarken zorlanmak istemiyoruz. Cinsiyet eşitliği, fırsat eşitliği istiyoruz. İşyerlerinde ve sosyal hayatta kadın olduğumuz için maruz kaldığımız kötü davranışları reddediyoruz. Atatürk'ün de dediği gibi 'Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın.”

İşçi temsilcilerinin ardından TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay söz aldı. Atalay, gelir dağılımı ve vergide adaletsizliğe, hayat pahalılığına ve sendikal örgütlenme sorunlarına değindi. Özelleştirmelerin bugüne kadar hiçbir fayda sağlamadığını vurguladı. Kadın ve çocukların meselelerinin işçilerin de meselesi olduğunu aktardı. İsrail’in Filistin soykırımını kınadı.

‘BİRİNCİ TALEBİMİZ VERGİ’

TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay şunları kaydetti:

“Asgari ücretliler, taşeronlar, kamu işçileri, emekliler, tüm emek dostları bu alanda. Hoş geldiler sefa getirdiler. Yerin altında, elektrik direğinin tepesinde; biz uyurken çöpleri toplayanlar, nakliye, çimento, cam, tekstil, ağaç, PTT, basın, büro, orman, yol, sağlık, turizm, telekom, enerji, savunma sanayi, güvenlik işçileri. Hepsi burada.

“1 Mayıs mitingimizi Bursa'da yaptık, ana slogan vergiydi. Ocak’ta aldığını Mart'ta, Mart'ta aldığını Temmuz'da, Temmuz’da aldığını Aralık'ta almıyoruz. 1 hafta sonra Meclis’te plan bütçe görüşmeleri başlıyor. Birinci talebimiz vergi. Olmazsa olmazımız. Buradan ülkeyi yönetenlere sesleniyoruz. Bu alanda toplananların sıkıntılarını giderin. Vergi birinci dilimi 110 bin lira şu anda. Yüzde 15'e sabitlesinler. Biran evvel bu sorunu çözsünler.”

‘KAMU ÜCRETLERİ BİLE ASGARİYLE EŞİTLENDİ’

“Ücretlerde bugüne kadar kamu işçileri Türkiye’de öncüydü. Son 6 ayda öyle bir noktaya geldik ki: Şimdi asgari ücretliyle eşitlendik. Biran evvel bununla ilgili çözüm bulmamız lazım. İşyerimizde, evimizde huzurumuz yok. Edirne’den Van’a Türkiye’nin her yerinde kardeşlerimiz burada. Diyorlar ki: ‘Zordayız geçinemiyoruz.’ Bu alana kulak verin.

“Ocak'ın 14'ü öncesi ile sonrası emekli olanlar arasında yüzde 30 fark olacağı söyleniyor. Bunu kabul etmek mümkün değil. Öyle işçiler var ki, öyle önemli işler yapıyorlar. Bunları emekli edeceklerini söylüyorlar. Nerede var, savunma sanayinde, enerjide, karayollarında var. Bu arkadaşları emekli ederseniz top da yapamazsınız tüfek de, enerji de.”

‘BU ÜLKE NE ÇEKTİYSE ÖZELLEŞTİRMEDEN ÇEKTİ’

“TÜİK öyle bir kötü açıklama yapıyor ki markete, pazara uymuyor. Geçen hafta çay 169 lira, bu hafta 259 lira. Bu kabul edilebilir değil. Bu ülkede emekliler, taşeronlar, staj mağdurları, asgari ücretliler var. Tarım işçileri traktörün üstünde ölmeye devam ediyorlar. Bu meseleler TÜRK-İŞ’in de meseleleri. Uzun yıllar karayollarında, demiryollarında her yerde taşeron çalıştırıyorlar. Servis yok, yemek yok, ikramiye yok. Köle gibi çalışıyorlar. Hükümetten laf değil bir an önce çözüm bekliyoruz. Bunların sorununu Meclis çözecek. Sesimizi duyurana kadar alanlarda olmaya devam edeceğiz.

“Çatalcada Polonez’de 146 kadın işçiyi işten attılar. Suçları ne, örgütlenip sendikalı olmak. Asgari ücretin altında ücrete karşı çıkmak. Onların yanında bu mesele çözülene kadar olmaya devam edeceğiz. Bu meseleyi çözün. Bu ülke ne çektiyse özelleştirmeden çekti. Özelleştirdin de ne oldu? İşte Çayırhan’da enerji ve maden işçileri özelleştirmeyle karşı karşıya. Harb-İş işçileri müthiş işler yapıyor. Savunma sanayisine müthiş katkı sağlıyorlar. Onları görmeyenlerin gözleri kör, meselelerini duymayanın kulakları sağır olur.”

‘ASGARİ ÜCRETLİLER MASADA OLACAK’

“Önümüzdeki günlerde asgari ücret görüşmeleri başlayacak. TÜRK-İŞ tarafında asgari ücretliler olacak. Onlar ne karar verirse biz onu söyleyeceğiz. Geçen yıl 18 bin olsun dediler, aynen masaya 18 bin lira getirdik. Örgütlenme de ciddi sorunlarımız var. Bizi kapının önüne koyuyorlar. Ülkeyi yönetenlere sesleniyorum: Bizleri işverenin insafına terketmeyin. Yüzde 90’ı çok merhametsiz. Mahkemeler çok uzun sürüyor. Ne sendika kalıyor ne işçi. Her gün 5 kardeşimiz iş kazasından can veriyor. Öncüsü de maden işçilerimiz. Yeni bir yasal düzenlemeye ihtiyaç var.

“Son günlerde ülkemizde çok olumsuz tablolar var. Bu ülkede kadınlar özgürce sokaklarda dolaşsın. Kadınlarımızı, çocuklarımızı öldürenler, at eşşek kesenler var. Merhametsizler var. O alışveriş merkezlerine, marketlere gitmeyin. Bunlar cezadan anlar. Bu konular da emekçilerin meselesi.”

‘HÜKÜMETİN SÖYLEYECEK SÖZÜ YOK MU’

“Aylardır alanlarda, bugün de buradayız. Bizi yok saymayın, yarın bedelini ödersiniz. İşçi atılmaları devam ediyor. Belediye değişiyor, işçiler kapının önüne konuyor. Hükümetin bununla ilgili söyleyecek sözü yok mu? Belediye seçimleri geçti, arkadaşlarımızla uğraşıyorlar. Çöpçüyüz, odacıyız. Müdür değiliz, daire başkanı değiliz. Talebimiz ekmek, ekmeğimizle oynamayın. Ailemizi geçindirmek zorundayız. Derdimiz geçim, derdimiz vatanımız. Bu ücretlerle ayı tamamlamayı bırak, 15 gün geçinemiyoruz. Enflasyonu biz bu hale getirmedik. Bugün pazar. İnsanlar evlerinde dinleniyor. 10-15 saat yollardan buraya gelen kardeşlerimizin derdi ne: ‘Zordayız geçineniyoruz’ diyorlar.

“15 gün evvel Meclis’te milletvekillerine emeklilikle ilgili taleplerimizi kitap yapıp verdik. Dedik ki; yüzde 30-35 kaybımız var. Buna mani olun. Kayıplarımızı anlattık. Bir parti grup başkanvekili 'Bunların kayıpları yok' diyor. Akıl mı yok, izan mı yok? Vergiyle ilgili önümüzdeki hafta bütün milletvekillerine, sivil toplum kuruluşlarına 70 sayfa bir metin hazırladık, götürüp vereceğiz. Arkasından da grup başkanvekillerine gidip, ‘Bu adaletsiz vergi sistemini değiştirin’ diyeceğiz. Bunu değiştirene kadar alanlarda bu meseleleri haykırmaya devam edeceğiz.

‘HER SEÇİM OY VERME MECBURİYETİMİZ YOK’

“Bu alanda TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulu burada. Onlar ve sizler benim yol arkadaşlarımsınız. Bunlar çözülene kadar önünüzden gitmeye devam edeceğim. Bu meseleleri Şimşek mi duyar fırtına mı bilmem. Ama benim dünyamla, bizim dünyamızla onların dünyaları bambaşka onu biliyorum. Biz bu ülkenin yüzde 60'ıyız. Sizin oy makineniz değiliz. Aklınızı başınıza alın. Sizlere her seçim gidip oy verme mecburiyetimiz yok, haberiniz olsun. Bu meseleler çözülene kadar sendikalarınızdan bilgi alın, haber alın. Her alanı doldurmaya gücümüz var. Bu alana kulak verin, bizi yok saymayın. Bu dünyaya yorgun geldik, yorgun gitmek istemiyoruz.

“Bu alandaki 150 bin emekçi adına söylüyorum: Bu alana kulak verin. Seçimde de, geçimde de, kardeşlikte de kulak verin. Bu ülkede her mesele bizim meselemiz. İsrail'in Filistin soykırımı da bizim meselemiz. Allah Netenyahu’yu kahru perişan etsin. Ülkeyi yönetenlere sesleniyorum: Dikkatli olun, pişman olursunuz. Enflasyonu düşüreceğim diye bizi düşürmeye hakkınız yok.

“İllerden gelen kardeşlerim, ne zaman isterseniz biz emrinizdeyiz. 4 aydır eylemlerimiz devam ediyor. Ankara böyle bir kalabalık görmedi. Hepinize teşekkür ediyorum.”

MİTİNGE GELEN İŞÇİLER AYDINLIK’A KONUŞTU

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), bugün Ankara Anadolu Meydanı’nda, ‘Zordayız geçinemiyoruz’ sloganıyla büyük bir miting düzenledi. 81 ilden 2 binin üzerinde otobüsün Ankara’ya geldiği açıklanan buluşma son yılların en büyük emekçi mitinglerinden oldu. İşçiler tarih sahnesine çıktı. Mitingde TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay ile asgari ücretli, taşeron, emekli, kadın çalışan ve vergi mağdurları adına birer temsilci konuştu. Verilen mesajlar yeni bir dönemin başlayacağının habercisi oldu.

Vurgular ortak, mesaj netti: “Bizi yok sayanlar bedelini öder.”

Mitinge katılan işçilerden bazıları Aydınlık'a konuştu.

Engin Aslan, Karadeniz Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü işçisi (Samsun):

"Bu gidişle açlıktan öleceğiz. Durumumuz oraya gidiyor. O nedenle artık meydanlardayız. Adalet istiyoruz. Susmayacağız."

Yavuz Koçan, Teknik Malzeme İşçisi (Bursa):

"Vergide adalet istiyoruz. En önemli talebimiz budur. Her ay artan oranla kesilen vergiyle elimize geçen ücret düşüyor. Kabul etmiyoruz."

Yavuz Koçan (ortada)

Mustafa Demirbozan, Liman İşçisi (İstanbul):

"Hakkımızı savunmak için buradayız. Ücretlerimiz artan enflasyon karşısında her ay geriye gidiyor. Bir de buna her ay artan oranla kesilen vergi ekleniyor. Azdan az, çoktan çok alınsın. Emekçi yokluğa mahkum edilmesin."

Mustafa Demirbozan (ortada)

Harun Aksaz, Karayolu İşçisi (Van):

“Yol İş Van 1 Nolu Şube işçileriyiz. Emekçinin hali ortada. Tüm Türkiye'ye sesimizi duyurmaya geldik buraya. İnşallah sesimizi duyarlar.”

Ercan Taşçı, Taşeron İşçisi (Sinop):

“Boyabat'tan geldim. Tünel işçisiyim. Geçim sıkıntısı çekiyoruz. Ev kiralarımız yüksek. Maaşımız çok düşük. Çoluk çocuğumuzun geçimini sağlayamıyoruz artık. Hükümetimizden sesimizi duymasını istiyoruz.”

Ergun Taşçı (ortada)

Meryem Hanım, Tekstil İşçisi (Bursa):

“3 otobüs İnegölden geldik. Buraya işçilerden vergi çok kesildiği için hakkımızı aramaya geldik. Artık geçinmek çok zor. Emeklerinin karşılığını alamıyor kimse. Kadınlar olarak çoluğumuzu çocuğumuzu bırakıp işe gidiyoruz. Bunu hak etmiyoruz. O kadar emek veriyoruz. Hakkımızı almaya geldik. Hükümet yine umursamazsa biz işçiler olarak kararlıyız. Direnmeden hiçbir şey sahibi olunmuyor.”

Sonraki Haber