‘Örgütlendiler, birlikte savaştılar’
CKD Genel Yönetim Kurulu üyesi, tarih öğretmeni ve yazar Hacer Öztürk anlattı: Türk kadınları, mili mücadele süresince örgütlendiler, yurdun savunması ve bağımsızlığı amacıyla maddi ve manevi bakımdan Türk erkeğinin yanında yer aldılar
30 Ağustos, Zafer Bayramının 102. Yıldönümünde, Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Genel Yönetim Kurulu üyesi, tarih öğretmeni ve yazar Hacer Öztürk ile, kahraman, fedakar, çalışkan Türk kadınının bağımsızlık mücadelesine katkılarını konuştuk.
TOPYEKUN VATAN SAVUNMASI
- Türk Kadını’nı milli mücadeleye katılmaya sevk eden nedenler nelerdi?
-İstanbul Hükümeti siyasal ve askeri bir çember içindeydi. Böyle bir çember içinde yurdu savunacak, ulusun ve devletin bağımsızlığını koruyacak kuvvetlere ihtiyaç vardı. Ordu da temel görevini yerine getirmekten yoksundu. Yurdu savunmak ve korumak görevi doğrudan doğruya ulusun kendisine kaldı.
Kurtuluş Savaşımız cephe savaşı değildi. Kadın, erkek, çocuk, yaşlı bütün vatandaşlarımızın katıldığı topyekun vatan savunmasıydı. “Bebem anasız büyür, ama vatansız büyüyemez” diyerek Türk kadınları erkeklerle beraber vatan savunmasının parçası olmuşlardır.
Savaşlarda ve işgallerde en büyük zararı görenler, acıyı, sıkıntıyı yaşayanlar kadınlar ve çocuklardır. Türk kadınları, mili mücadele süresince örgütlendiler, yurdun savunması ve bağımsızlığı amacıyla maddi ve manevi bakımdan Türk erkeğinin yanında yer aldılar.
‘ERKEKLERİMİZLE BİR SAFTA ŞAHADETLE ÖLECEĞİZ!’
- Kadınlar cephe gerisinde hangi alanlarda mücadele yürüttüler?
-Kentlerde yaşayan kadınlarımız dernekler kurarak, kongreler, mitingler düzenleyerek, toplantılar yaparak, halka milli mücadelenin önemini, gerekliliğini anlatıyorlar, orduya yardım topluyorlardı. Kırsal kesimdeki kadınlarımız ordunun savaş gücünü arttırmak için gerekli ihtiyaçlarını temin ediyor ve cepheye ulaştırdıkları gibi cephede savaşa da katılıyorlardı.
Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti 9 Aralık 1919’da Sivas Valisi Reşit Paşa’nın eşi Melek Reşit Hanım ve 16 arkadaşı tarafından, merkezi Sivas olmak üzere kuruldu. Kısa sürede Anadolu’nun çeşitli yerlerinde şubeler açtılar.
‘KANLARIMIZI, EVLATLARIMIZIN KANLARINA KARIŞTIRARAK…’
15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgalinden bir gün sonra, ilk miting, kahraman kadınlarımız öncülüğünde, Kastamonu’nun Nasrullah Camii Meydanı’nda düzenlendi ve işgal kınandı. Daha sonra 10 Aralık 1919’da yine Kastamonu’da Kız Öğretmen Okulu bahçesinde, yine kadınlarımızın düzenlediği ikinci bir mitinge üç bin kişi katıldı.
Mitingte Kastamonu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kadın şube başkanı Zekiye Hanım: “Eğer hakkımız teslim edilmez ise, evlatlarımızın kanlarına kendi kanlarımızı karıştırarak erkeklerimizle bir safta istiklalimiz için haksız zalimlere karşı şahadetle öleceğiz” diyordu.
Türk kadınının İstanbul mitinglerindeki konuşmalarında üzerinde durduğu başlıca konular şöyle özetlenebilir. “Kadın erkek birlikte mücadele etmek ve istiklale ulaşmak için çalışmak gerekmektedir.
Kadınlar da bağımsızlık için her türlü desteği verecektir.” İstanbul’un ilk mitingi Fatih Mitingi’dir. Halide Edip ve Nakiye Hanımlar konuştular. Daha sonra Üsküdar’da “Asri Kadınlar Cemiyeti” Mitingi, Sultanahmet Mitingi ve Kadıköy Mitingleri yapıldı.
ANADOLU KADINLARI BUGÜN DE AYAKTA
Milli Mücadele Döneminde Türk basınında yer alan kadınlarımız da önemli roller üstlendiler, Halide Edip ve Müfide Ferit Hakimiyet-i Milliye ve İrade-i Milliye gazetelerinde yazılar yazdılar. Halide Edip, mitinglerdeki ateşli konuşmalarından sonra kalemi ile de bütün Türk milletine hitap etti.
Dernektekiler; İstanbul Hükümeti’ne, padişaha ve işgal güçlerine protestolar gönderdiler, ABD başkanı Wilson’un ve Fransa cumhurbaşkanının eşlerine mektup yazarak eşlerinin Anadolu’daki zulmü durdurmasını istediler, milli orduya destek için para ve malzeme kampanyaları açtılar. Mustafa Kemal Paşa, Temsil Heyeti ve Ankara Hükümeti ile temas halinde oldular, her on beş günde bir rapor verdiler. Cumhuriyet Kadınları Derneği, Anadolu Kadınları Derneğinin günümüz temsilcisidir.
İŞTE ONLARDAN BİRKAÇI
- Kahraman Türk kadınının cephedeki mücadelesinden de biraz bahsedebilir misiniz?
-İstanbul’da Maçka, Zeytinburnu gibi yerlerde bulunan depolardaki top, tüfek ve cephaneler cesurane önlemlerle kaçırılıyor, oradan da teknelerle Zonguldak ve İnebolu’ya getiriliyordu. Buradan kağnılarla, çoğu zaman da hayvan ve insan sırtında Ankara’ya naklediliyordu.
Kahraman Türk kadınları bu sevkiyatta büyük yararlılıklar, fedakarlıklar gösterdiler. Top mermilerini sırtlarında taşıyan bu kadınlar bazen öküzü ölen kağnı arabalarını çektiler. Kastamonulu Halime Çavuş ve Necibe Nine bu kahraman Türk Kadınlarından sadece ikisidir. Şerife Bacı da Kastamonu’ya cephane taşırken donarak şehit oldu.
Cephedeki kahraman Türk Kadınlarına, Maraş ve Antep savunmalarına katılan, Birinci ve İkinci İnönü, Sakarya ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nde çok başarılı olan Kara Fatma’yı (Üsteğmen Fatma Seher Erden), Kuvayi Milliye emrinde çete savaşlarına katılan Gördesli Makbule Hanım’ı, sekiz yaşında babası ile cepheye gitmek zorunda kalan, 12 yaşında onbaşı unvanını alan, İsmet Paşa’nın kurmay unvanı verdiği Nezahat Onbaşı’yı, 9 Eylülde İzmir’e girenler arasında bulunan Binbaşı Ayşe Çavuş’u, Tayar Rahmiye’yi, Çanakkaleli Nazife Kadın’ı örnek verebiliriz.
ORDUNUN HAYAT DAMARLARINI BESLEDİLER
- Kurtuluş Savaşında kadın, erkek birlikte verilen mücadelenin önemini bir kez daha vurgular mısınız?
-Mustafa Kemal Paşa, 21 Mart 1923 tarihinde yaptığı konuşmada Türk Kadınının Milli Mücadeledeki hizmetlerini şöyle anlatır:
“Belki erkeklerimiz memleketi istila eden düşmana karşı, düşmanın süngülerine süngüleriyle, göğüslerini germekle düşman karşısında isbat-ı vücut ettiler. Fakat erkeklerimizin teşkil ettiği ordunun hayat membalarını kadınlarımız işletmiştir.
"Çift süren, tarlayı eken, ormandan odunu, keresteyi getiren, mahsulatı pazara götürerek paraya çeviren, aile ocaklarının dumanını tüttüren, bütün bunlarla beraber kış demeyip, sıcak demeyip cephenin harp malzemesini sırtında taşıyan hep onlar! Hep o ulvi, o fedakar, o ilahi Anadolu kadınları olmuştur.
"Binaenaleyh, hepimiz bu büyük ruhlu ve duygulu kadınlarımızı şükran ve minnetle, ebediyen sevgiyle analım ve takdir edelim.”
Erkeklerimiz kanlarıyla canlarıyla vatanı savunurken, onların teşkil ettikleri ordunun hayat damarlarını besleyenler de kadınlarımız oldu.
Mustafa Kemal Atatürk“Kadınlarımız olmasaydı Kurtuluş Savaşı’nı kazanamazdık.” demiştir.?