Türk milletinin beklentisi: Milli Yargı

2023’te yargıda en çok konuşulan olay AYM’nin Can Atalay kararı sonrası Yargıtayın suç duyurusunda bulunması oldu. AYM’nin HDP kapatma davasında süreci uzatması da tartışmaları körükledi. Türk milletinin yargıdan beklentisi ise bağımsızlık ve milli egemenlik.

Cumhuriyet’in 100. yılında yargıdaki tartışma gündeme gelirken Türk milletindeki beklenti ise milli yargı…

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, hükümlü Can Atalay’ın yargılanma süreciyle ilgili ihlal kararı veren Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunacağını açıkladı. Açıklamanın ardından Türk yargısının milli konulardaki tavrı akıllara geldi. Terör örgütü PKK’nın partisi HDP’yi kapatmamak için dava sürecini uzatan AYM, verdiği ek sürelerle terör partisinin devlet yardımı almasına neden oldu. HDP, kapatma süreci tamamlanmadığı için Hazine’den 540 milyon lira yardım aldı. Şehit aileleri, gaziler, Diyarbakır Anneleri ve toplumun vatansever kesimlerinin tepki göstermesine rağmen AYM, HDP kapatma davasını hızlandırmıyor.

CAN ATALAY KARARI SONRASI YAŞANANLAR

Yargıda 2023 yılının en çok konuşulan olayı, Türkiye İşçi Partisi'nden milletvekili seçilen Gezi Parkı davası hükümlüsü Can Atalay hakkındaki Anayasa Mahkemesi'nin verdiği ihlal kararı sonrasında Yargıtay 3. Ceza Dairesinin bu karara uymayıp kararı veren üyeler hakkında suç duyurusunda bulunması oldu. Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararı sonrasında dosya yerel mahkemeye oradan da Yargıtay 3. Ceza Dairesi'ne gönderildi. Daire, Can Atalay hakkındaki Anayasa Mahkemesinin verdiği ihlal kararına uyulmamasına, Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesine yönelik işlemlere başlanması için kararın örneğinin TBMM'ye gönderilmesine ve ihlal kararı veren Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.

Yargıtay 3. Dairesi, 9 Kasım’daki açıklamasında AYM’nin Anayasa’yı uygulamadığını belirterek eleştirdi. Yargıtay’dan 10 Kasım’da yapılan açıklamada da 3. Daire’nin çıkışı desteklendi.

Can Atalay

‘AYM ZAAF İÇİNDE’

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin açıklamasının ardından AYM’nin Atalay kararıyla ilgili, “Millî devleti zaafa sürükleyen bir sürece ve mahkeme olmaktan çıkan bir örgütlenmeye isyan niteliğinde.” ifadelerini kullandı.

AYM’nin zaaf içindeki kurumların başında geldiğini ve HDP’yi kapatmadığını belirten Perinçek, “Anayasa Mahkemesi çoğunluğunun bölücü teröre destek veren kararlarını yıllardır mahkeme önünde toplanarak protesto ettik, nöbetler tuttuk. Bu tarihî duruşumuz kutsaldır ve yenilmezdir.” yorumunu yaptı.

Perinçek konuyla ilgili şu açıklamayı yapmıştı:

“Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesinin 25.10.2023 tarihli hak ihlali kararı üzerine aldığı 08.11.2023 tarihli kararıyla, Türkiye Cumhuriyeti devletinin varlığıyla ilgili temel bir sorunu cesaretle gündeme getirmiş bulunuyor.

‘MAHKEME OLMAKTAN ÇIKTI’

“Türkiye Cumhuriyeti devleti, bağımsızlığını, egemenliğini, toprak bütünlüğünü, güvenliğini ve yurtta barışı koruma konusunda zaaf içindedir. Bu zaafı oluşturan devlet kurumlarının başında Anayasa Mahkemesi bulunuyor.

“‘Mahkeme adını taşıyan’ bu örgütlenme, Vatan Partisi’nin son yıllarda sık sık vurguladığı üzere mahkeme olmaktan çıkmıştır. Anayasa Mahkemesi başkanı ve bazı üyeleri, özellikle bölücü terörün sözde yasal partisini koruyan ve besleyen kararlarında sürekli direterek, karanlık rollerin içine sürüklenmiş bulunuyorlar. Anayasa Mahkemesi başkanı ve çoğunluğu, en son HDP’yi kapatma davasını süründürerek ve HDP üzerinden bölücü terör örgütü PKK’ya 540 milyon TL hazine yardımı sağlayarak, hukukun dışına çıkmanın ötesinde Türkiye’nin bağımsızlık ve bütünlüğüne karşı oluşturulan iç cephede özel bir rol üstlenmiştir.

Bu konumlanma, en başta bir devlet sorunudur, millet sorunudur, dolayısıyla Anayasa sorunudur.

‘KONU ATALAY KARARININ ÖTESİNDE’

“Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Anayasa Mahkemesi başkan ve üyeleri hakkında aldığı suç duyurusu kararı, tarihî önemdedir. Bu karar, Millî Devleti zaafa sürükleyen bir sürece isyan niteliğindedir. Bu isyan, aslında hukuka çağrıdır, Anayasanın ilk dört maddesine çağrıdır.

Bu nedenle Yargıtay 3. Ceza Dairesinin kararı Şerafettin Can Atalay davasına ilişkin geniş boyutlu hukuk tartışmalarının çok ötesindedir.

“Anayasa Mahkemesinin başını çektiği devlet zaafını sağlam, kararlı ve cesur bir kararla gündeme getiren Yargıtayımızı kutluyoruz.

“Anayasa Mahkemesi çoğunluğu, Şerafettin Can Atalay kararının ötesinde genel tutumuyla millî devletin ve Türk milletinin karşısında cephe tutmuştur ve bu affedilemez konumlanmanın devlet ve millet gündemine getirilmesi ertelenemez görevdi. Bu görevi şimdi Yargımızın en üst kurumu olan Yargıtay’ın 3. Ceza Dairesi yerine getirmiş bulunuyor.

‘ÇOĞUNLUĞU TÜRKİYE DÜŞMANI CEPHEDE’

“Anayasa Mahkemesi mahkeme olmaktan çıkmıştır.

“Anayasa Mahkemesi çoğunluğu, yargı yetkisini ısrarla Türkiye düşmanlarının cephesinden kötüye kullanmaktadır, bu nedenle kamuyu hedef alan en ağır suçu işlemektedir. Esas mesele budur!

YARGININ MİLLİĞİ

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, Yargıtay’la AYM arasındaki tartışmayla ilgili yaptığı değerlendirmede yargının milliğine dikkat çekti. Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Uçum, “Yargı erkinin birinci niteliği, egemenliğin yasama ve yürütme ile birlikte üç temel fonksiyonundan biri olmasıdır. Yargının egemenliğin fonksiyonu olmasının iki temel özelliği vardır: Birincisi yargının, kararlarını egemenliğin sahipleri adına vermesidir.

Mehmet Uçum

Devlet şeklinin Cumhuriyet olduğu yani milli egemenlik ilkesine dayanan sistemlerde yargı, kararlarını millet adına verir. İkincisi yargı idaresinin egemenliği kullanan iradeye bağlı olması yani yargının idaresinde meşruiyetin bulunmasıdır. Milli egemenliğin tam olarak halk iradesiyle kullanıldığı eksiksiz demokratik sistemlerde yargının idaresi demokratik meşruiyete sahip olmalıdır. Yani yargının idaresi halkın iradesine bağlı olmalıdır. Bunun için yargı idaresi yapısının halk tarafından seçilmiş iradelerce belirlenmesi gerekir.

‘BAĞIMSIZ YARGI’

“Türkiye’de yargı idaresi kurulu olan HSK’nın yedi üyesinin halkın seçtiği TBMM tarafından, altı üyesinin yine halkın seçtiği Cumhurbaşkanı tarafından belirlenmesi yargı idaresinde olması gereken demokratik meşruiyetin gereğidir. Yargı erkinin ikinci niteliği bağımsızlık ve tarafsızlıktır. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı kurumsal değil işlevseldir. Yani yargı işini görürken, üstlendiği görevleri yerine getirirken bağımsız ve tarafsız olmalıdır. Yargı bağımsızlığı ülke içinde yasama, yürütme erkleri ve çeşitli güç odakları karşısında bağımsızlık olduğu gibi aynı zamanda ülke dışındaki kuvvetlere ve mercilere karşı da bağımsızlık demektir. Yargının tarafsızlığı iç ve dış tüm çıkar odakları ile her türlü çıkar ilişkilerine karşı ve aynı zamanda çekişmenin tarafları karşısında yansız olmak anlamına gelir.

“Yargı erkinin sözü edilen niteliklerinin eksiksiz uygulandığı durumlarda ülke yargıları millilik özelliği kazanır. Hiçbir bağımsız ülke egemenlik hakkının bir fonksiyonu olan yargısının millilik özelliğinin aşındırılmasını, zaafa uğratılmasını, ulusal yargı yetkisinin mutlak olarak kısmen ya da tamamen ülke dışı mercilere devredilmesini istemez, kabul edemez.

‘YARGI YETKİSİ ÜLKE DIŞI MERCİLERE DEVREDİLEMEZ’

“Ulusal yargı yetkisinin kısmen ya da tamamen ülke dışı veya ülke üstü mercilere devredildiği durumlarda o ülkenin tam bağımsız olması söz konusu olamaz. Yani asıl olan ulusal yetkilerdir, uluslararası düzenlemeler ve kararlar talidir. Ulusal yargı bağımsızlığına dayanan bir milli yargıya sahip olmak elbette uluslararası sözleşmelere taraf olmaya engel değildir. Aynı şekilde ülkelerin uluslararası yargı mercilerinin hem konu bakımından hem hüküm gücü yönünden sınırlı yetkilerini kabul etmeleri de mümkündür. Ancak bu ilişkiler ulusal yargının bağımsızlığını ve asli olma özelliğini ortadan kaldıracak yahut ulusal yargıyı zaafa uğratacak şekilde olamaz ve böyle yorumlanamaz. İşte Milli Yargı budur.”

KAPATMA DAVASINDA SÜREÇ UZADI

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açılan HDP kapatma davasında dosyanın bir türlü karar aşamasına gelmemesi tepkilere neden oldu. Son olarak esas hakkındaki raporun hazırlanması için dosya Anayasa Mahkemesi raportörüne gönderilmişti. Raportörün rapor yazma işlemi devam ederken raporun tamamlanıp Yüksek Mahkeme üyelerine dağıtılmasının ardından Başkan Zühtü Arslan toplantı için bir gün belirleyecek. Anayasa Mahkemesi üyeleri belirlenen günde bir araya gelerek kapatma istemini esastan görüşmeye başlayacak.

Karar, toplantıya katılan üyelerin 3'te 2 oy çokluğuyla, yani 15 üyenin 10'unun oyuyla verilebilecek.

AİHM’DEN FETÖ’YÜ SEVİNDİREN KARAR

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), FETÖ hükümlüsü Yüksel Yalçınkaya’yla ilgili kararını dün açıkladı. Yüksek Mahkeme, Bylock kullandığı gerekçesiyle hüküm verilen Yalçınkaya’nın yargılanma süreciyle ilgili ihlal karar verdi. AİHM kararında Bylock’un FETÖ üyeliğine delil olamayacağını ileri sürdü.

366 FETÖ’CÜYÜ AKLADILAR

AİHM, FETÖ üyeliğinden ceza 366 FETÖ’cüyü aklayan karar verdi. FETÖ üyeliğinden hüküm yiyen 366 kişinin başvurusunu değerlendiren AİHM, ByLock kullanma, Bank Asya'ya para yatırma, gazete ve dergiye abone olma, kurumlarda çalışma ve evinde F serisi 1 dolar bulundurmanın FETÖ üyeliği için makul şüphe oluşturmayacağını ileri sürdü.

AİHM İkinci Daire, 12 Aralık’taki Kolay ve diğerleri v. Türkiye davası ile Mecit ve diğerleri v. Türkiye davasında kararını açıkladı. Mahkeme, Türkiye’yi mahkum eden kararında FETÖ üyeleri lehine ihlal olduğuna kanaat getirdi.

AYM’DE YENİ BAŞKAN SEÇİLECEK

Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı olduğu dönemde Anayasa Mahkemesi üyeliğine getirilen Zühtü Arslan, 2023 yılında üçüncü kez Anayasa Mahkemesi başkanlığına seçilmişti. Anayasa Mahkemesi üyeliğine 17 Nisan 2012'de seçilen Zühtü Arslan 20 Nisan 2012'de görevine başlarken Arslan'ın Anayasa Mahkemesi'ndeki 12 yıllık görev süresi ise 20 Nisan 2024'te sona erecek. Arslan'ın 12 yıllık görev süresinin dolacak olması nedeniyle Yüksek Mahkeme 20 Nisan 2024 tarihinden önce yeniden başkanlık seçimi yapacak. Başkanlık için ismi geçen isimlerin başında Anayasa Mahkemesi üyesi İrfan Fidan geliyor. Arslan ile birlikte 2024 yılında 2 üyenin daha görev süresi dolacak.

FUTBOL DÜNYASINI SARSAN DAVA

Kamuoyunda “Seçil Erzan Fonu” veya “Fatih Terim Fonu” olarak gündeme gelen olayda hayali fon yaratılarak bazı sporcuların dolandırılmasına ilişkin dava sürüyor. Davanın ikinci duruşması 12 Ocak'ta yapılacak. Sanık Seçil Erzan'ın futbolcular, iş insanları ve çeşitli meslek gruplarından müştekilere, yüksek kar getirisi bulunan güvenilir bir fon bulunduğunu ve yine kamuoyunda tanınan Fatih Terim, Hakan Ateş gibi isimlerin bu fona dahil olduğunu söyleyerek, müştekileri bu fona para yatırmaya ikna ettiği anlatılan iddianamede, gerçekte ise böyle bir fonun hiç olmadığının tespit edildiği belirtiliyor.

ATEŞ DAVASINDA İDDİANAME BU YIL TAMAMLANACAK

Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş, 30 Aralık 2022 tarihinde Ankara'nın en işlek noktalarından olan Çukurambar'da tetikçi olduğu iddia edilen Eray Özyağcı tarafından vurularak öldürülmüştü. Cinayete ilişkin bugüne kadar 22 kişi tutuklandı. Tetikçiyi İstanbul'dan Ankara'ya getiren özel harekat polisleri de soruşturma kapsamında tutuklanmıştı. Soruşturmada sona gelinirken 2024 yılı başında iddianamenin tamamlanıp şüpheliler hakkında dava açılması bekleniyor.

Sonraki Haber