Türk milliyetçiliği İsrail dostu olmaz

İsrail, kuruluşundan bu yana önce İngilizlerin sonra da ABD’nin ileri karakolu görevini üstlendi. PKK'ya destekten Doğu Akdeniz'e her yerde karşımıza ABD-İsrail ikilisi çıkıyor. Emperyalizme ve siyonizme karşı indirilen her darbe ise Türkiye’nin yararınadır.

İsrail, ABD’yle birlikte Yunanistan’ın en büyük destekçilerinden biri. “Nemesis” ve “Nabıl Dina” tatbikatlarında ABD ve Yunanistan ile birlikte Türkiye’ye karşı tatbikatlar yaptılar.

7 Ekim’de Filistinli bağımsızlık savaşçıları İsrail’e karşı “Aksa Tufanı Harekâtını” başlattı. Filistinlilerin talebi çok net: “Başkenti Kudüs olan, toprakları bütünleştirilmiş, sınırları Filistin halkı tarafından belirlenmiş ve Filistinlilerce yönetilen; tarihsel sınırları, toprakları, kıta sahanlığı ve kaynakları üzerinde tam egemen olan bağımsız Filistin devletini kurmak.”

Filistinliler bugün aynı 100 yıl önce Türk milletinin yaptığı gibi bağımsızlık savaşı veriyor. Bağımsız bir devlet ve özgür bir vatan her milletin olduğu gibi Filistinlilerin de en meşru hakkıdır.

İsrail-Filistin arasındaki savaşın sebebi ise İsrail’in Filistin’i işgal etmesidir. Bu açıdan suya sabuna dokunmayan, “itidal, barış ve müzakere” çağrılarının hiçbir önemi yok. Savaş ancak İsrail işgali son bulduğunda biter. Biz de 100 yıl önce barışı İngilizleri denize dökerek sağladık. İngilizlerin himayesinde manda yönetimini kabul ederek ya da işgallerine sessiz kalarak değil.

Filistin açısından savaş haklıdır, İsrail açısından savaş haksızdır. Haklı savaş-haksız savaş gerçeğini görmeden söylenen her tahlil gerçeklik dışı olur. Filistinliler 75 yıldır işgal altında. Katliamlara, baskılara, işkencelere, açlığa, yoksulluğa ve hastalıklara karşı mücadele ediyor. Filistin’i eleştirenler bu gerçeğe gözlerini kapıyorlar.

İsrail-Filistin arasındaki savaşın sebebi ise İsrail’in Filistin’i işgal etmesidir. Bu açıdan suya sabuna dokunmayan, “itidal, barış ve müzakere” çağrılarının hiçbir önemi yok. Savaş ancak İsrail işgali son bulduğunda biter.

SİZ İSTEMESENİZ DE İSRAİL TÜRKİYE’YE DÜŞMAN

İsrail, kuruluşundan bu yana önce İngilizlerin sonra da ABD’nin ileri karakolu görevini üstlendi. Doğrudan ABD ve İngiltere’nin müdahalesiyle kuruldu. ABD’nin Asya ve Afrika’da hâkim hale gelmesi için tasarlanan meşhur Büyük Ortadoğu Projesi’nde amaç, İsrail’in güvenliğinin sağlanması ve Türkiye’nin parçalanmasıydı. İsrail bu sebeple yıllarca PKK’ya her türlü desteği verdi. PKK, İsrail’in stratejik dostu oldu. MOSSAD Başkanı Yosi Cohen, daha da ileri giderek Türkiye’nin İsrail için en büyük tehdit olduğunu söyledi.(1) İsrail’in FETÖ ile ilişkileri savcılığın 15 Temmuz iddianamesine de girdi.(2) Hatta Fethullah Gülen’in yeğeni Numan Gülen, 15 Temmuz’un ABD, İsrail ve İngiltere birlikte planlandığını itiraf etti.(3)

Doğu Akdeniz’de ise durumlar hiç farklı değil. İsrail, ABD’yle birlikte Yunanistan’ın en büyük destekçilerinden biri. “Nemesis” ve “Nabıl Dina” tatbikatlarında ABD ve Yunanistan ile birlikte Türkiye’ye karşı tatbikatlar yaptılar. Doğu Akdeniz, Kıbrıs ve Ege’de; İsrail, ABD/NATO ve Yunanistan’la birlikte, yine Karadeniz’de Ukrayna’nın en önemli müttefiklerinden.

ABD/NATO dünya efendiliğini devam ettirmek için Rusya, Türkiye ve İran’ın direncini kırmak istiyor. Bu 3 ülkeye karşı Ukrayna, Yunanistan ve PKK ise ABD tarafından piyon olarak kullanılıyor. Bu sebeple bu iki devletin ve PKK’nın, ABD’nin ileri karakolu konumunda olan İsrail ile ittifakı şaşırtıcı değil.

Dünyanın çeşitli yerlerinde Kassam Tugayları'nın dün İsrail'e karşı başlattığı "Aksa Tufanı"na destek için gösteriler düzenledi.

ATLANTİK AŞKI VE ARAP ALERJİSİ

Zafer Partili hesaplar İsrail’den yana açıklamalar yapıyor. Bunu da milliyetçilik ya da Atatürkçülük adı altında yapıyorlar. Zafer Partili yöneticilere ek olarak Fatih Altaylı, Oğuzhan Uğur, Con Sınov ve benzerleri de bu koroya katıldı. İsrail’i savunmak adına her türlü yanlış bilgi ve milliyetçilikten uzak anlayışlarla yorumlar yapılıyor.

Aslında İsrail’den yana olmaları milliyetçi olduklarından değil. Batıcılıklarından, Arap düşmanı olmalarından ve Türkiye’nin milli güvenlik ihtiyaçlarını görmemelerinden kaynaklanıyor.

Atatürk 1937 yılında Suriye Başbakanı Cemil Mardam’a “Fakat o gün gelecektir. (...) İslam âlemi ve Suriye milleti tamamıyla ve kesinlikle bağımsız olmalıdır. Bunu burada söylediğim gibi Fransızların ve bütün dünyanın önünde tekrar etmek benim için şeref ve zevktir.” demişti.

ATATÜRK VE ARAP MİLLİ KURTULUŞ HAREKETLERİ

Türk milliyetçiliği; Yusuf Akçura’dan, Talat Paşa’dan, Atatürk’ten itibaren emperyalizme karşı savaşarak gelişti. Atatürk ve arkadaşları, Arapların emperyalizme karşı mücadelelerini desteklediler. Desteklemekle kalmayıp silah ve para desteği de verdiler.

Atatürk; Türkiye, Suriye ve Irak’ın bağımsızlıklarını kurtaracak konfederasyonun kurulmasından yanaydı.(4) Çünkü Türk ve Arap milletlerinin emperyalizme karşı aynı kader birliği içinde olduğunun farkındaydı. Öyle sanıldığı gibi

Kemalist Devrim liderliği Arap düşmanlığı üzerine değil, emperyalizm düşmanlığı üzerine konumlandı. Yine Atatürk 1937 yılında Suriye Başbakanı Cemil Mardam’a da bu dileğini ifade etti. “Fakat o gün gelecektir. (...) İslam âlemi ve Suriye milleti tamamıyla ve kesinlikle bağımsız olmalıdır. Bunu burada söylediğim gibi Fransızların ve bütün dünyanın önünde tekrar etmek benim için şeref ve zevktir.”(5)
Atatürk’ü kendi ırkçı dünyalarına hapsetmek isteyenler, istedikleri kadar bu gerçeği inkâr etsinler. Atatürk de çok iyi biliyordu, emperyalizme karşı verilen her savaş meşrudur ve haklıdır. Emperyalizme karşı indirilen her darbe ise Türkiye’nin yararınadır. Bugün de Türk milliyetçiliğinin görevi, Filistin’in bağımsızlığı ve Türkiye düşmanı ABD-İsrail’in bozguna uğraması için Filistinli kardeşlerimize destek vermektir.
Tarih bilgisinden uzak, 100 yıl önce yaşanan olayları yalan yanlış yorumlayarak, Türkiye’nin milli güvenlik ihtiyacını anlamadan, Filistin’in meşru taleplerini görmezden gelerek Filistin-İsrail savaşına yaklaşan herkes ABD-İsrail’in dümen suyuna girecektir.

Türk milliyetçiliğinin tarihsel birikimini bilmeyen, milliyetçiliği ırkçılık zanneden MOSSAD dostları için kaçınılmaz son ABD-İsrail’in bozgununu paylaşmak olacaktır.

KAYNAKÇA:

1) https://www.aydinlik.com.tr /haber/mossad-baskani-turkiye-daha-buyuk-tehdit-216567
2) https://www.aydinlik.com.tr /haber/yegeni-itiraf-etti-kalkismayi-abd-israil-ve-ingiltere-planladi-3852
3) https://www.aydinlik.com.tr /haber/fetonun-cia-ajanligi-cati-iddianamede1641
4) Atatürk’ün Bütün Eserleri, c.6, s.217
5) Bilal Şimşir, Atatürk Dönemi İncelemeler, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 2006, s.249-250’den aktaran Şule Perinçek, “Suriye’deki Uluslararası Sempozyum Bildirisi”, s.26 vd.

Sonraki Haber