Türk mühendisliği ile elmasta oyun kuracağız

Türk mücevher üreticileri TÜBİTAK Marmara Teknokent ile elmasta standartları belirleyecek dedektör geliştirdi. İstanbul'daki fuarda sergilenen cihaz 150'den fazla sipariş aldı. JTR Başkanı Özdemir, ithal ikamesi cihaz sayesinde her analiz başına ülkenin döviz kazanacağını söyledi

Cihaz İstanbul Mücevher Fuarı’nda sergilendi.

İstanbul Mücevher Fuarı bu yıl diğerlerinden farklı geçti. Çünkü onlarca ülkeden gelen satın alıcılar Türk işçiliği mücevherlerin yanında elmasta standartları belirleyecek Türk malı bir cihazla da karşılaştılar. JTR (Mücevher Teknolojileri Araştırma Merkezi) tarafından TÜBİTAK Marmara Teknokent'in destekleri ile geliştirilen ve saniyeler içinde yüzlerce pırlantanın laboratuvar üretimi mi yoksa doğal mı olduğunu saptayan “Reveal Pırlanta Dedektörü” bu yılki fuarda elmas analizi yaparak rüştünü ispatladı. Henüz prototip aşamasında olan ve seri üretimine yakın zamanda başlanması beklenen cihazın fuarda 150'den fazla sipariş aldığını belirten JTR CEO’su Mehmet Can Özdemir ile hem sektörü hem de ürettikleri bu yeni teknolojiyi konuştuk.

DEĞERİNİ ÖLÇECEK

Cihazın uzun yıllara dayanan bir araştırmanın sonucu olduğunu kaydeden Özdemir, Türk mücevher sektörünün ihracattaki katma değerini de artıracak bir yeniliği başardıklarını söyledi. Çünkü dünyada çok fazla sentetik taş var. İş o hale gelmiş ki hangisinin doğal hangisinin yapay olduğu ayırt edilemez halde. Taş yapay da olsa doğal da değer ifade ediyor. Ancak doğal taşların değeri kat kat fazla olduğu için kimin neye ne kadar bedel ödediğinin anlaşılması için bu cihazlar önemli. Dünyada kullanılan başkaca cihazlar da var. Özdemir'in aktardığına göre, dünyada pırlanta ve mücevher belgelendirilmesi konusunda gerek uluslararası standartlar organizasyonu (ISO) normlarını gerekse uluslararası pırlanta konseyi (IDC) kurallarını takip ederek; bu kurumların denetimini kabul eden dünyadaki iki laboratuvardan biri olan JTR'nin geliştirdiği bu cihaz, dünya çapında kabul görecek. Halihazırda fuarda 150 adetten fazla sipariş alması da bunu gösteriyor.

Mehmet Can Özdemir

GÜVEN OLUŞACAK

Türkiye mücevher markasına katkıda bulunulması için gerek pırlanta ve mücevher raporları, gerekse JTR tarafından geliştirilen teknolojiler ile ihracat pazarlarında önemli bir müşteri güveninin oluşturulmasını hedeflediklerini anlatan Özdemir, mücevher üreticilerinin pırlantaların doğal olup olmadığını gözle ayıramamasından kaynaklanan üretim zorluklarını Reveal Pırlanta Dedektörü ile aşacaklarını belirtti. Bundan sonra esas önemli olan kısmın ise cihazın yapacağı sertifikalandırmalar olacak. Özdemir'in aktardığına göre, cihaz sayesinde yapılacak her sertifikalandırma başına Türkiye döviz kazanacak. Türk cihazları ile yapılan sertifikalandırmalar sayesinde dünya elmas pazarında Türkler büyük oranda söz sahibi olacak.

SADECE CİHAZLA 15 MİLYON DOLAR

JTR’nin, Uluslararası Elmas Konseyi (IDC) denetimlerini kayıtsız şartsız kabul eden Türkiye’deki tek laboratuvar olduğunu da not eden Özdemir, cihazın yurt dışından alınan bazı kritik parçalarının ülkede üretimi için bir kurum ile anlaştıklarını, böylece sadece cihazın ihracatı ve ithal cihazların ikamesi sayesinde, ülkeye 10-15 milyon dolar değerinde katma değer kalacağını belirtti. Fuarın çok hareketli geçtiğini aktaran Mehmet Can Özdemir, şunları söyledi: “Standın başından ayrıldığımda annem arayıp fırça attı; müşteriler geliyor, burada dur, dedi. Moğolistan'a bile satış yaptık. Müşteriler daha prototipten, para verip alalım dediler. Cihazın patenti için başvuru yapıldı, artık bizde. Pırlantada standartları Türkler belirleyecek diyebiliriz. Bundan sonra bir de esas iş raporlamada. Makine ile yapılan analiz ile rapor için taş yollandığında, her taş başına para kazanacağız. Bunu yurt dışında yapsak büyük teşvikler var. Mücevher İhracatçıları Birliğimiz de bizi destekledi.”

Cihazın olduğu alan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ve Mücevher İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Yakın tarafından ziyaret edildi.

ALTINI MERKEZ VERSİN!

“Dünyada şöyle bir sıkıntı var. Altın düştü, çıktı alıyorlar. Fakat bir de fiziksel altın var. Piyasaya fiziksel altın çıkmayıp dijitalde çıkınca fiziksel altının fiyatı pahalı oluyor.” diyen Mehmet Can Özdemir, bunun da kiloda 150-200 dolar fark ettiğini yani sektörün fiziki altını tabeladaki ons fiyatından daha pahalıya aldığını belirtti. Mücevher sektörünün bu noktada şöyle bir talebi var: “Dışarıdan alacağımıza Merkez Bankası bize bu altını versin.” Konuya ilişkin girişimler de olmuş.

Bir başka sorun ise dahilde işleme rejimi (DİR) ile ilgili. Bu sistemde altın için 20 kilo sınırı var. ABD'ye ihracat son yıllarda ciddi yükseliş içerisinde. Bu ülke ile aramızda DİR çalışmıyor. ABD'de dışarıdan gelen mücevhere yüzde 6 gibi bir vergi söz konusu. Oysa ABD kendinden ithal edilen altın ile yapılan mücevherden vergi almıyor. Türk mücevherci DİR'deki bu sınırlamaların kalkması ile ABD'de rekabetçi olacağını öne sürüyor.

PIRLANTA GİBİ GENÇLER ARIYORLAR

Her sektörde olduğu gibi mücevherde de en önemli sorun nitelikli eleman sıkıntısı. JTR CEO’su Mehmet Can Özdemir, özellikle kadınların taş kesme konusunda maharetli olduğunu belirterek, kendi bünyelerinde yaptıkları çalışma ile sektöre taş ustası kazandırmayı amaçladıklarını anlattı. Yetiştirecek eleman bulma konusunda sıkıntılar olduğunu anlatan Özdemir, “Kendini işe veren biri bin dolar, iyi yetişirse 3 bin dolara kadar aylık geliri oluyor.” dedi. Hindistan'ın taş kesme merkezlerinden biri olduğunu ve bu ülkede koca bir bölgenin en büyük gelirinin taş kesme işinden sağlandığını da not eden Özdemir, ülkemizdeki kadınların bu alanda istihdam edilebileceğini aktardı.

YÜZÜKLERİN EFENDİSİYİZ

JTR CEO’su Mehmet Can Özdemir ile sohbetimizde sektörden başka isimler de vardı. Bu isimlerin aktardığına göre Türkiye montür denilen ve taşların yerleştirildiği çerçeve anlamına gelen üründe dünyada en iyilerden biri. Yani pırlantanın yerleştirildiği yüzükleri en iyi Türkler yapıyor. Çünkü Türkler döküm işinde teknolojiye erken geçmiş. Böylece üretilen üründe aşama kaydetmiş. Çıkan ürün de kaliteli olunca dünyada bu alanda yüzde 9 pay almayı başarmışız. Ancak Türkiye'nin bu payı yüzde 20'ye çıkarma potansiyeli var. 200 milyon dolarlık pırlantalı bitmiş ürünün birkaç yılda 2 milyar dolara çıkabileceğini belirtiyorlar.

Sohbette bizimle olan Avrupa Kalkınma ve İmar Bankası'nın (EBRD) eski Türkiye Direktörü Michael Davey, Türkiye'de altyapı olduğunu, Türk malı algısı oturduğunda on katı ihracata ulaşılabileceğini not etti.

Türkiye 4 kıta 15 ülkeye sertifikasyonlu ürün sattı. Hedef, sayıyı 25'e çıkarmak.
Sonraki Haber