Türk pop müziğinin melankolik sesi Tanju Okan: Yabancı şarkılarla başladı Milli Orkestra’yla ünlendi

Yorumladığı unutulmaz şarkılarıyla kalplerde yer edinen şarkıcı ve oyuncu Tanju Okan, vefatının 27. yılında anılıyor. Urla'nın ilk sorgu hakimi Ali Rıza Bey'in kızı Bedia Hanım ile müzik öğretmeni Mehmet İlhan Bey'in oğlu olan Okan, İzmir'in Tire ilçesinde 27 Ağustos 1938'de dünyaya geldi.

Türk Hafif Müziği Sanatçısı Tanju Okan, "Kalp Yetmezliği" nedeniyle İzmir Devlet Hastanesi'nde tedavi gördü. (29.04.1995)

Tanju Okan'ın çocukluğu, müzik öğretmeni olan babasının ve çok iyi keman çalan annesinin çalıp, söylediği şarkılarla geçti. Henüz 5 yaşındayken anne ve babası boşanan sanatçı, annesiyle yaşamaya devam etti.

Usta sanatçı, babasız kaldığı zorlu dönemi, annesi Bedia Hanım'ın kendisine oyunlar eşliğinde verdiği temel müzik dersleriyle geçirdi. Okan, ilkokulda okul korosunun vazgeçilmez solisti oldu. Manisa Lisesi'nde eğitimini tamamlayan Tanju Okan, İtalya'ya giderek şan eğitimi aldı. Daha sonra Türkiye'ye dönen sanatçı, 1958'de askerliğini yaptığı Ankara Ordu Evi'nde amatör olarak sahneye çıktı, annesinden yıllarca dinlediği Fransızca şarkıları seslendirdi.

YUGOSLAVYA'DAKİ FESTİVAL DÖNÜM NOKTASI OLDU

Tanju Okan, askerliğin ardından Orhan Sezener'in orkestrasında solist olarak yer aldı. Ankara'nın gece kulüplerinde Fransızca, İtalyanca ve İngilizce şarkılar söyleyen Tanju Okan, melankolik sesiyle adını duyurmaya başladı. İstanbul'a 1961'de taşınan sanatçı, Müfit Kiper Orkestrası'nda profesyonel müzik hayatına adım attı. Vasfi Uçaroğlu orkestrasında solist olarak sahneye çıkan usta sanatçı, bir yandan da Ankara radyosunda şarkı söylemeye devam etti.

Türk pop müziğinin yeni yeni ortaya çıktığı 1960'lı yıllarda Batı müziğine Türkçe sözler yazılmaya başlandı ve "aranjman müzik" tarzı ortaya çıktı. O dönem yurt içi ve yurt dışında Türk müziğinin tanıtılması adına da birçok festival ve yarışma düzenlendi. Tanju Okan, 2 Eylül 1964'te kendisi için dönüm noktası olan Yugoslavya'da düzenlenen "Balkan Melodileri Festivali"ne Erol Büyükburç ve Tülay German ile katıldı.

Okan, yaptığı bir açıklamada festivale ilişkin şu ifadeleri kullanmıştı:

"1964'te Milli Orkestra'yı müzisyenler sendikası ve müzisyenler seçti. Erol Büyükburç, Tülay German ve ben. Ayrıca bir de Milli Orkestramız vardı tabii. Selim Özer, Vasfi Uçaroğlu, Alper Feyman, Erol Ergüner. O gece bir anım oldu. Meydan yıkılıyor, aşağı yukarı beş bin kişi. Erol Büyükburç çok büyük bir tezahürat aldı. Dediler ki, 'Bu vaziyette ikinci bir sanatçı çıkamaz.' O kadar büyük bir alkış var ki. Tabii kulakları çınlasın Şemsi Sılkım Bey gazeteci o da izliyor konseri, 'Tanju ne diyosun?' dedi. 'Ben çıkıyorum efendim.' dedim. Fırladım, çıktım. Bir anda bir uğultu oldu. Sonra şarkıya girince, uğultu kesildi…"

Festivalde "Sta Sera Pago Io" adlı İtalyan şarkısını kendi tarzı ile söyleyen Okan'ı dinleyen kalabalık uzun süre ayakta alkışladı ve Okan yarışmada büyük ödülü kazandı.

 ‘ÖYLE SARHOŞ OLSAM Kİ’ VE ‘KADINIM’ UNUTULMAZLAR ARASINA GİRDİ

Profesyonel müzik hayatında Mehmet Teoman, Melih Kibar, Çiğdem Talu ve Yurdaer Doğulu gibi önemli müzisyenlerle çalışan Okan, 1972'de "Öyle Sarhoş Olsam ki" ve 1974'te Mehmet Teoman tarafından yazılan "Kadınım" adlı unutulmaz şarkılarıyla, adını Türk pop müziği tarihine altın harflerle yazdırdı. "Bütün Şarkılarım" adlı albümünü 1975'te çıkaran Okan, 1980'li yıllarda arabesk müziğin çıkmasıyla eski şöhretini kaybetti.

Sanatçı 1980'de "Yorgunum"u, 1995'te "İşte, Tanju Okan 95" albümlerini dinleyicilerin beğenisine sundu, 1995'te İzmir'in Urla ilçesine yerleşti. Urla'da sahne almaya devam eden sanatçı, 22 Nisan 1995'te kalp yetmezliği ve aşırı kilo kaybı sebebiyle hastaneye kaldırıldı ve siroz teşhisi konuldu. Kangren sebebiyle bir ayağı da kesilen Tanju Okan, 23 Mayıs 1996'da hayatını kaybetti ve Urla'daki İskele Kabristanı'na defnedildi. Sanatçının ömrünün son dönemini geçirdiği Urla'da, kendi adını taşıyan bir park ve heykeli bulunuyor.

Sonraki Haber