Türk Tabipler Birliği hekim göçünü yönlendiriyor

Beyin göçü; aslında zeki insanların, atipik sürüler halinde Batılı emperyalist ülkelere doğru göçüdür. TTB’nin her ay düzenli yayınladığı ‘bu ay şu kadar hekim gitti’ propagandası, yön gösterme amacı taşıyor.

Göç; sadece insanları değil, aynı zamanda birçok hayvan gurubunu da ilgilendiren bir olgudur. Aslında her göç hareketi, bir çeşit sürü aktivitesidir. Trotter’e göre, “İnsan, insan sürüsünün hayvanıdır.” Freud de, “İnsan daha çok insan sürüsünün hayvanı, lider tarafından yönetilen sürünün bireyidir.” der.

Göç ya da sürü davranışı; kortexden ziyade, alt beyin aktivitesidir. En önemli göç tetikleyicisi ise “belirsizlik” ortamıdır. Panik, toplumsal olaylar, göç, ekonomi, tüketim, moda vb için geçerlidir. Moscovici, sosyal çatışma ortamının, belirsizliğe ve çatışan bakış açılarından birine katılma isteğine yol açtığını belirtmektedir. Ki, günümüzde sosyal medyanın tam olarak etkisi de budur.

ATİPİK SÜRÜNÜN BEYİN GÖÇÜ

Beyin göçü ise, atipik sürü davranışıdır ve alt beyin aktivitesidir. Kişi, profesör de olsa kolaylıkla sürü davranışı gösterebilir. Aslında atipik sürü, bu postmodern çağın, sosyal medya ve dijitalin eseridir. Kapitalizm, holomidal sürü zekasını kullanarak; karınca gibi çalışan, çekirge gibi tüketen, kuş sürüsü gibi yer değiştiren, balık hafızalı nesiller yaratmıştır. Bu durum aslında lidersiz, merkezsiz, sanalla beslenen bir postmodern böcek toplumunun inşasıdır.

Literatür incelendiğinde; 2000’lere kadar beyin göçü yapan insanları, yazılı ve görsel medyanın şekillendirdiği hayali cemaatlere (B. Anderson) benzetmek yanlış olmaz. Ama internet ve sosyal medyadan sonra beyin göçü, atipik sürü psikolojisidir. Yani fiziksel olarak bir arada olmayan, ama bir ağ üzerinden zihinsel olarak bir arada olan sosyal medya sürüleri söz konudur. Zaten beyin göçü davranışında; bir primat sürüsünden ziyade; balık, kuş, karınca, arı sürüleri gibi ülke değiştiren yazılımcı, mühendis, doktor sürüleri söz konusudur.

GÖRÜNEN VE GÖRÜNMEYEN KİTLE FENOMENLERİ

Beyin göçü; aslında zeki insanların, atipik sürüler halinde Batılı emperyalist ülkelere doğru göçüdür. Kitlesel panik hali yüzeydedir ve dikkat çekicidir. Ülkedeki siyasi huzursuzluk, eğitim ve ekonomik sorunlar itici faktörler olarak tanımlansa da, aslında görünen kitle fenomenidirler (Le Bon). Göç veren ülkelerin gerçek koşulları; eski sömürge oldukları, sömürgeci ile organik bağını ve efendi-köle ilişkisini devam ettirdikleri ise gözden kaçırılmaktadır. Beyin göçü, aslında sistemi temsil eden profesyonellerin kullandığı masumlaştırıcı ve gerçeği örtbas eden terminolojinin (E. Said) örneğidir.

TRAVESTİK-LİNGUA EĞİTİM TRANS-LİNGUA KURTULUŞ

Sürü, ‘kritik kütle’ye ulaşılınca harekete geçer. Beyin göçünde zemini oluşturan gerçek fenomen; yarı-sömürge olan ülkelerde, yabancı dilde (Travestik-lingua) eğitim sistemi ile melez-bilinçli bireylerin yetiştirilmesidir. Macaulay, Hindistan Eğitim Raporunda “Kanı ve rengiyle Hintli, ama beğenisi, görüşleri, ahlakı ve anlayışı ile İngiliz olan kişilerden oluşan bir sınıf yaratmalıyız.” der. Ülkemizde Maarif Koleji mezunu Dr. Şebnem Korur Fincancı’yı, bu anlamda Macaulay Melezi örneği olarak göstermek yanlış olmaz. Çünkü sömürge öznelerinin eğitimi, onların yasa yoluyla üretilişlerini de tamamlar (Spivak).
Özelikle eğitim alanı, efendi-köle ilişkinin kurulduğu ve sömürgeci boyun eğdirmenin kabul ettirildiği yerdir. Bu, bir çeşit asimilasyon yoluyla tanımadır (Spivak). Fanon da, benzer şekilde zenciler için beyazlaşarak kurtuluştan bahseder. Ki, beyin göçünde de bir çeşit beyazlaşarak, Anglo’laşarak kurtuluş söz konusudur. Çünkü köle, efendisi gibi yaşamak ister (Fanon) ve efendisi gibi yaşamak için de beyin göçü yapar. Köle bilinç, efendisinin ülkesinde ve dilinde (Trans-lingua) hayat kurduğunda kurtuluşunu tamamlar.

HEKİMLERDE KİTLESEL PANİK VE SÜRÜ

Hekim göçünde de, yabancı dilde eğitim veren Anadolu Liseleri, Hacettepe ya da Cerrahpaşa İngilizce Tıp gibi sömürge okullarında kurulan efendi-köle ilişkisi zemini oluşturmaktadır. Çağın kitle iletişim araçlarından etkilenmiş olan kimliksiz, aidiyetsiz, babasız, tanrısız, vatansız ve ülkesine gevşek bağlı modüler hekim nesilleri söz konusudur.

Neoliberalizmin demokrasi ve özgürlük ilüzyonlarına kapılmış olan bu nesillerin karşısında, Tayyip Erdoğan gibi piramidal toplu zekanın ‘baba ya da otorite’ figürünü temsil eden bir liderin olması kritik kütleye ulaşmayı sağlamıştır. Zaten AK Parti iktidarının yarattığı belirsizlik sadece hekimlerde değil, aynı zamanda tüm eğitimlilerde sürü davranışını tetiklemiştir. Ekonomik sorunlar, artan hekime şiddet ve ‘giderse gitsinler’ cımbızlaması ise tetiği çekmiştir. Aslında hekim göçü bir çeşit ‘Babanın Yasası’ndan (Lacan) da kaçıştır.

HEKİM GÖÇÜNDE TTB’NİN ROLÜ

Hekim göçündeki kritik nokta ise, Türk Tabipler Birliği’nin (TTB) bu fenomende aktif rol oynuyor olmasıdır. Bahsettiğim gibi, Erdoğan iktidarının yarattığı belirsizlik, hekimlerde sürü davranışını tetiklemiştir. Kitlelerin yöne ihtiyacı vardır (Canetti). Bu yön ise medya ve sosyal medya üzerinden verilmektedir. Hekimler medya iletişimindeki optik ilüzyona (M. Sheriff) kapılarak, belirsizlik ortamındaki hatalı çoğunluk görüşüne uyarak (Asch) ülkelerinden göç etmektedirler.

TTB düzenli aralıklarla hekim göçü grafiği yayınlayarak hekim göçünü yönlendirmektedirler.

TTB’nin her ay düzenli yayınladığı ‘bu ay şu kadar hekim gitti’ propagandası ve hekim göçü grafikleri, hem bilgi kaskadı (Bikchandani) oluştururken hem de hekim sürüsüne yön göstermektedir (Sekil 1). Bikhchandani’nin bilgi kaskadı (akışı, şelalesi) görüşü, eksik bilgi ve rasyonaliteyi vurgular. Aslında uygunluk ve kusurlu bilgilere dayalı “bilgi basamakları’ söz konusudur. Uygunluk eğilimi (conformity bias) ise, sürü ile beraber hareketi başlatır.

Lütfen dikkat edin. Tıpkı bir termit sürüsü gibi göç eden hekimlerin lidersiz, merkezsiz yapısı ön plandadır. Ama bu görünüşün arkasında, topluluklarda grubu harekete geçiren ve organize eden bazı kilit bireyler söz konusudur. İnsanlarda, bilgi sahibi ve belirli noktalara yerleştirilmiş küçük bir azınlığın, bir grup saf bireyi belirli bir hedefe yönlendirebileceği bildirilmektedir. Bilgi sahibi elit Amerikancı-Kürtçü TTB üyeleri de kritik noktalarda durarak, otoriteyi (hükümeti) suçlayan haberleri medya ve sosyal medyada yayarak, düzenli aralıklarla hekim göçü grafiği yayınlayarak hekim göçünü yönlendirmektedirler.

Moscovici ise, azınlık tarafından uygulanan sosyal baskıyı inceler ve tutarlı azınlığın, hem çoğunluğun tepkisinde hem de normunda gerçek bir değişikliğe yol açabildiğini bildirmiştir. TTB’deki Kürtçü azınlığın davranışlarının tutarlılığı, bakış açılarını kararlı bir şekilde sürdürmesi güçlü bir etki kaynağı oluşturmaktadır. Mills ise bu örgütlü grubu iktidar seçkinleri olarak tanımlamaktadır.

Örgütlenme özürlü olan hekim gruplarına yerleştirilmiş elit Amerikancı-Kürtçü grubun tutarlı davranışı, kanaat önderliği ve yayınladığı grafikler ise, hekim sürüsünün göçünü yönlendirmektedir. İktidar, insanın kötü olan doğasını ortaya çıkartır (Machiavelli). Ülkemizdeki Amerikancılar ile Erdoğancılar arasındaki iktidar savaşı da, hem iktidarın hem de TTB’ni yönetenlerin kötü olan doğasını ortaya çıkarmıştır. TTB, kendi meslektaşlarının sürü davranışını yönlendirerek Erdoğan iktidarını zorda bırakmıştır.

Son olarak; pozitif geri bildirim, kolektif hayvan davranışının bir prensibidir. Hekim göçünde ise, Almanya’ya göçmüş hekimlerin sosyal medyadaki buluşma fotoğraflarının yayılması, pozitif geri bildirim olarak iş görmüştür. Türkiye’de kalan ya da göç etme konusunda kararsız olan hekimler üzerinde etki göstermiştir. Bunu bal arılarının sallanma dansına benzetmek yanlış olmaz.

Almanya’ya göçmüş hekimlerin sosyal medyadaki buluşma fotoğraflarının yayılması, pozitif geri bildirim olarak iş görmüştür.

Sonuç olarak, ekilen biçilmiştir. Yarı sömürge olan ülkemizde Holomidal sürü zekasına alıştırılmış olan eğitimli hekim sürüsü, beyin göçü sayesinde; Trans-lingua hayat kurarak aşağılık kompleksinden, öz kimliğinden, öz-derisinden, hatta ırkından kurtulma şansı yakalamıştır.

Sonraki Haber