Türk toplumu merkezileşme yasasına ne diyor?

Kovid-19 tedbirlerine ilişkin Almanya’da önceki haftalarda tartışılan Merkezi Tedbirler Yasası, hafta içinde Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in imzasıyla yürürlüğe girdi.

Yeni yasa, Almanya’nın tüm büyükşehirleri ve taşra ilçelerinde alınacak tedbirleri yasa çerçevesinde belirlenmiş bulaşma oranlarına bağlarken, Saarland eyaletinin uyguladığı lamba modelini de dolaylı olarak sonlandırdı..

Almanya’nın tüm büyükşehir ve ilçelerinde artık aynı kurallar geçerli. Bir seneden fazladır süregelen salgın tedbirleri üzerindeki tartışmalar sonucunda, ülke nihayet asgari tedbirleri merkezi kurallara bağlayabildi. Yasa ayrıca evden çalışmayı da zorunluluk haline getirdi. Yeni yasanın topluma getirdiği en büyük yenilik, ev ziyaretleri düzeyinde sosyal mesafe kurallarının uygulanması ve ülke çapında yürürlüğe giren sokağa çıkma yasağı oldu. Almanya’da yaşayan Türklerin yeni yasaya ilişkin yorumlarını derledik.

‘DUYARLI DAVRANMALIYIZ’

Aydınlık’a konuşan isimlerden biri, Bielefeld’de yaşayan bir sağlık sigortası şirketi çalışanı olan Habip Parlar. Gazetemize konuşan Parlar, alınan tedbirlerin genel olarak ihtiyacına değinirken, yöneticilerin de deneme ve yanılma yöntemiyle adım atarak yeni şeyler öğrendiklerini ifade etti. Alınan tedbirleri desteklediğini ifade eden Parlar, öneminin bilinmesine rağmen kısıtlamalardan dolayı çevresindeki insanların yer yer bunalım içinde olduklarını gözlemlediğini söyledi. “Salgını atlatmak için kurallara uymalıyız” ifadelerini kullanan Parlar, yaz dönemini göz önünde bulundurarak vatandaşlara mümkünse tatile gitmemeleri çağrısında bulunurken, gidilse dahi mutlaka salgını önleme kurallarına uyulması gerektiğini hatırlattı. Alınan tedbirlerdeki amacın sağlık sisteminde yığılma yaşanmasını önlemek olduğunu vurgulayan Parlar, merkezileşme yasasına da değindi. Genel itibariyle tedbirleri desteklediğini yineleyen Parlar, ofislerdeki hava değişikliği için klima gibi sistemlerin kurulmasına devletin yardımcı olmamasını ise eleştirdi. Yasanın ayrıca federal sistemi de törpülediğini belirten Parlar, Almanya’da bunun kurumsal bir sorun olduğunu ifade etti. Parlar ayrıca salgın sürecinde işini kaybeden vatandaşların durumuna da dikkat çekti. Bu doğrultuda hâlâ çalışma imkânı bulan vatandaşların sağduyusuna çağrı yapan Parlar, Almanya’da alınan sosyal katkı vergisinden çalışamayan esnafın yararlanabilmesini dilediğini söyledi.

‘BUNALMIŞ DURUMDAYIZ’

Yasanın içeriği tartışılmaya başlandığından beri Saarland eyaletinde alınan tedbirler de tartışma konusu oldu. Aydınlık olarak bu doğrultuda Saarland eyaletinin başkenti Saarbrücken’de yaşayan İrfan Akdeniz ile konuştuk. Hem Saarland’da alınan tedbirlere hem de yürürlüğe giren yeni yasaya şüpheyle yaklaştıklarını belirten Akdeniz; arkadaş çevresinin, ailesinin ve özellikle de kendi çocuklarının mevcut kısıtlamalardan bunaldığını ifade etti. Nitekim işsizlik sayısı da bu süreç içinde arttığını belirtti. Akdeniz de bu doğrultuda esnaf bir arkadaşının kasım ayından bu yana yardım alamadığını, aldığı yardımınsa sadece temel giderlerini karşılamaya yettiğini ancak bir aileyi geçindirmek için bu yardımların yetmediğini söyledi. Yeni yasa ile birlikte yaklaşık üç hafta boyunca yürürlükte olan ve toplumsal hayatı negatif test ibrazına bağlayan Saarland modele ilişkin çevresindeki çoğu kişinin şu ana kadar “En azından test olalım, hayata katılalım” ilkesini takip ettiklerini belirten Akdeniz, sağlıklı olsalar dahi test olmak istemeyen vatandaşların böylelikle ayrıştırılmasından endişelendiğini ifade etti. Yeni alınan tedbirlerin bu doğrultuda Saarland’da yaşayan vatandaşları daha da kısıtlayacağını belirten Akdeniz, merkezi tedbirler yasasının ileriye dönük olarak Almanya’da bir sistem tartışmasına yol açmasını beklediğini ifade etti.

SALGIN FEDERALİZMİN SORUNUNU GÖSTERDİ

Almanya’nın kabul ettiği yeni yasa, şüphesiz gençliği de yakından ilgilendiriyor. Bu doğrultuda gazetemize konuşan Ertuğ Yüzer, biyoteknoloji yüksek lisans mezunu. Öğrenciliği yeni biten Yüzer, salgın süresince üniversitelerine uzak kalan öğrencilerin eğitiminin etkilendiğini, sosyal hayata katılarak rahatlayabilmek için hiçbir imkân kalmadığını aktardı. Tedbirlerin gerekliliğinin farkında olduğunu belirten Yüzer, salgın sürecinin Almanya’nın federal sisteminin kriz yönetiminde sorunlar yarattığını şu sözlerle ifade etti: “Federalizm bu dönemde tam olarak bir yük oldu. Eyaletler çapında önlemlerin karşılanabilir olması açısından merkezi tedbirlerin alınması gerekliydi. Umarım Almanya bu durumdan ders çıkarır.”

Sosyal hayatın kısıtlanmasıyla birlikte vatandaşların hayat akışlarının artık sadece iş ve evden ibaret olduğunu eleştiren Yüzer, test ibrazı karşılığında sosyal hayat imkânını desteklediğini sözlerine ekledi.

NORMALLEŞME NE ZAMAN MÜMKÜN OLACAK?

Almanya genelinde yeni yasa bu hafta sonu yeni yürürlüğe girdi, hâlihazırda belediye ve yerel yönetimlerin büyük bir çoğunluğu tedbirleri sıklaştırıyor. Bu doğrultuda birçok kentte sokağa çıkma yasağı uygulanmaya başlandı. Mevcut durumun vatandaşları olumsuz etkilediği kesin. Tedbirlerin daha ne kadar uygulanacağı bilinmiyor ancak yürürlüğe giren yeni yasa kısıtlı bir süre için kabul edildi. Bu doğrultuda yasa, virüsün bulaşması durdurulana kadar, en az 30 Haziran 2021tarihine kadar geçerli. Haziran ayına kadar Almanya’da aşılamanın da hız kazanması bekleniyor. Yavaş ilerleyen aşı programına ilişkin konuşan Sağlık Bakanı Jens Spahn, haziran ayından itibaren BioNTech şirketinin yeni aşı göndereceğini açıklamıştı. Yeni aşının gelmesiyle birlikte aşı sırasının da askıya alınabileceğini ifade eden Spahn, yeterince aşı olması durumunda önceliğe göre değil, isteyen herkesin aşı olabileceğini ve ancak o zaman gevşemenin mümkün olabileceğini belirtmişti.

Sonraki Haber