Türk ve İranlı uzmanlara sorduk! İsrail’e karşı çözüm: İran ile işbirliği Suriye ile normalleşme

HAMAS lideri Heniyye’nin şehit edilmesinden sonra gözler İran’ın vereceği yanıta çevrildi. Aydınlık’a konuşan uzmanlar İran’ın stratejik olarak soğukkanlı davranacağını belirtti.

İsrail’in 24 saat içerisinde iki suikastta bulunması bölgesel savaş ihtimalini getirdi. İsrail’in pervasız saldırıları sonrası İran ve direniş cephesinin yapacağı müdahale konuşuluyor. Prof. Dr. Mehmet Yuva, Dr. Hazar Vural Jane, Dr. Hamid Ruşençeşm, Ziya Türkyılmaz ve Ferşid Begeryan bu süreçte çözümü ve bölge ülkelerinin atabileceği adımları Aydınlık’a değerlendirdi.

‘ÖNCELİK SURİYE İLE NORMALLEŞME’

İstanbul Aydın Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Dr. Hazar Vural Jane, Astana mutabakatı çerçevesinde Türkiye, İran ve Rusya’nın, Suriye’nin toprak bütünlüğüne imza atmış devletler olduğunu hatırlatarak, bölgede Türkiye’nin İsrail’e karşı vereceği yanıtın öncelikle Ankara ile Şam arasındaki normalleşmeden geçtiğini söyledi. Dr. Jane şu ifadeleri kullandı: “Aşama aşama yapılacak diğer planları konuşurken, anladığımız kadarıyla henüz Şam-Ankara arasında tam somut olarak çıktı vermediği için bu normalleşme konusu bir taraftan yürüyor. Fakat somut çıktılarını henüz görmediğimiz için hani zaman zaman gerek Esad-Putin görüşmesinde ve İran ve Irak’tan yapılan açıklamalarda bu konu gündeme getiriliyor. Tam normalleşme başarılacak ki ondan sonra üzerine bir şey inşa edilsin, sonra da ekonomik anlamda devletler kazan kazan noktasında güvenlik sağlandıktan sonra inşa noktasına geçsin. Ekonomik işbirliği doğuracak alanlar da var Suriye'de. Dolayısıyla şu anda Ankara-Şam hattında normalleşmenin somut çıktı vermesi bekleniyor ki sonra Irak'la Türkiye'nin yaptığı gibi bir ortak teröre karşı mücadele, yahut projeler, ekonomik çıktılar kazan kazana geçme bilsinler. Zaman şu anda normalleşmeyi gerçekleştirme zamanı. Esad'ın da bu ön şartlardan vazgeçip Türkiye ile teröre karşı harekete geçmesi gerekiyor. Çünkü söz konusu olan Suriye'nin egemenliği ama Türkiye'nin de sınır güvenliği ve bekası.”

Hazar Vural Jane

‘İRAN SOĞUKKANLILIKLA İŞİ YÜRÜTECEK’

İran’ın İsrail’e vereceği yanıtı soğukkanlı bir şekilde yapacağını söyleyen Dr. Vural Jane değerlendirmelerine şöyle devam etti: “İran dış politikası duygusal ve öyle hızlıca tepki veren bir dış politika yapısı değildir. İran dış politikası zaman zaman kendi deyimleriyle ‘stratejik sabır’ göstererek, bekleyerek doğru zamanda doğru seviyede gerektiği ölçüde cevap vermeye çabalayan ve rasyonel olarak nitelediğim bir dış politikadır. Şimdi dolayısıyla ben hemen bugünden yarına bir büyük şey beklemiyorum. Ama tabii ki bölgedeki İran'la ilişki içinde olan milis güçler, gruplar ve direniş ekseni çerçevesinde bir cevap beklemek olası görünüyor. Şimdi o noktada İran da İsrail kadar pervasız davranıp uluslararası hukuk tanımaz şekilde operasyon yapmayacaktır. Çünkü İran böyle davranırsa biliyor ki bütün Batı devletleri İran'ı ağır şekilde cezalandırır. Yani haklı olduğu noktada bile haksız duruma geçer. Çünkü başkentinde bir saldırıya uğradı ve bu egemenlik ihlaliydi. Misafiri katledildi. Her şeyden önce Gazze Savaşı sürerken HAMAS'ın lideri Tahran'da öldürüldü. Yani İran açısından bu büyük bir rahatsızlık yaratacak bir problem. Fakat İsrail öte yandan durmuyor. Netanyahu ABD’den döndüğünden beri, akşamdan sabaha yeni gelişmeler, yeni suikastlar, yeni saldırılar, mütemadiyen bir hızlı gündem halinde gelişiyor.”

‘İRAN TÜRKİYE İLE KOORDİNASYONUNU ARTIRACAK’

Tahran İslami Azad Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Hamid Ruşençeşm, İsmail Heniyye'nin Tahran'da şehit edilmesinin ardından İran'ın bölgedeki İsrail karşıtı eylemlerini artıracağının şüphesiz kesin olduğunu söyledi. Dr. Ruşençeşm şu ifadeleri kullandı: “Bu faaliyetlerin bir kısmı da Türkiye başta olmak üzere bölge ülkeleriyle koordinasyondur. İran ile Türkiye arasındaki ilişkiler artık üst düzeyde. Dolayısıyla İran ile Türkiye'nin Gazze savaşına ilişkin işbirliği bölgede yeni bir prosedür yaratabilir. Zira Aksa Tufanı Operasyonu sonrası İsrail'in kırılganlık derecesi büyük ölçüde artmış ve çeşitli boyutlarda kritik bir duruma girmiştir. İran ve Türkiye arasındaki işbirliğinin İsrail ablukasını tamamladığı ve bu rejimin gerilemesine zemin oluşturabileceği açıktır. Öte yandan Türkiye ve İran sınırlarındaki güvenlik ve terör sorunlarının çözülmesi de İsrail ve Amerika'nın bölgedeki etkisinin azaltılması açısından önemli bir nokta olup, bölgenin istikrarı ve kalkınması açısından iyi bir eğilim olarak değerlendirilmektedir.”

Hamid Ruşençeşm

GERÇEK VAAT OPERASYONU

Ancak Heniyye’ye yapılan saldırıya yanıtın İran'ın doğrudan askeri müdahalesi ile olacağını aktardı. Dr. Ruşençeşm’in değerlendirmesi şu şekilde: “İran'ın İsrail’in bu saldırganlığına doğrudan karşılık vereceği açıktır. İran İsrail'e yönelik yaptığı Gerçek Vaat Operasyonu sonrası her türlü doğrudan tehdidi özel bir askeri operasyon olarak takip etmeye başladı. Bölgenin mevcut koşulları, özellikle Beyrut, Bandar el-Hudeyde ve Tahran operasyonları dikkate alındığında İsmail Heniyye için yapılacak kararlı karşı operasyonun, Yemen ve Irak'taki direniş güçlerinin varlığıyla birleşen kapsamlı bir özel operasyon olacağı görülmektedir. Suriye, Lübnan, Gazze, Batı Şeria ve İran, siber saldırı, füze, İHA, roket, kara ve psikolojik boyutlarda en fazla etkiyi yaratacak.”

‘GÜVENLİK TEHDİTLERİ DAHA DİKKATLİ İNCELENECEK’

İran stratejilerini bölgesel koşullara göre ayarladığını belirten Dr. Ruşençeşm, “Artık İsrail zor durumda ve direniş yapısı Siyonist rejimin bedenine büyük darbeler indirmeye hazır. Dolayısıyla İran'ın stratejik sabır stratejisine doğru gitmediği, İran ve Türkiye'nin rolünün öne çıktığı, İsrail'in ise gerilediği bölgesel güvenlik denkleminde stratejik değişiklik izlediği görülüyor.” ifadelerini kullandı. Bu olayın “İran'ın iç hasarlara, özellikle de İsrail ağının sızmasına olan ilgisinin daha hassas ve doğru olmasını sağlayacağını” söyleyen İranlı akademisyen, “Başka bir deyişle, İran'ın güvenlik sistemi, bu tür izinsiz girişlerin veya eylemlerin tekrarlanmaması için güvenlik tehditlerini tespit etmek ve ortadan kaldırmak amacıyla ciddi bir incelemeye tabi tutulacaktır.” açıklamasını yaptı.

‘İRAN HEMEN CEVAP VERMEYECEK’

İranlı gazeteci Ferşid Bageryan, İran’ın beklenildiği gibi İsrail’in saldırısına hemen cevap vermeyeceğini vurguladı. Begeryan, “İran tıpkı Türkiye gibi, devlet aklıyla yönetilen bir devlet. İran hemen alel acele İsrail’e füze atacak değil. Öncelikle hukuk yoluna baş vuracak, ama İsrail bunu dinlemez o yüzden işe yaramaz. Ama bu yolu denemekle mükellef. İran içerisinde bazı kitleler hemen intikam istiyor, bunlar devleti tahrike sürüklüyor. Bu bizim işimize yaramaz. Çünkü karşımızda akıllı bir düşman var. Teknolojileri, paraları ve uluslararası ilişkilerde önemli gücü var. Bu yüzden sakin davranmalıyız. İran sağduyulu davranıyor. Hatta bundan dolayı içeriden ciddi eleştiriler aldı.” ifadelerini kullandı.

‘RAPOR TÜRKİYE İLE PAYLAŞILACAK’

Bageryan saldırının kimin yaptığı ya da nasıl olduğuyla ilgili bilginin net olmadığını söyledi. Soruşturmanın sonucunda bunun netleşeceğini vurgulayan Bageryan, saldırıyla ilgili yürütülen soruşturma sonuçlarının tamamının açık olarak paylaşılmayacağını belirtti. Fakat Bageryan, rapordaki önemli bilgilerin Türkiye ile paylaşılacağının altını çizdi.

Ferşid Bageryan

‘İNGİLTERE YAPMIŞ OLABİLİR’

Bageryan, farklı bir yere dikkat çekerek, bu saldırının planlayıcısının İngiltere olabileceğini söyledi. “İçerideki hainlerden bilgi alınmış olabilir.” diyen İranlı gazeteci, “Ortada kollektif bir organizasyon var. Bana sorarsanız İngiltere bunun arkasında olabilir. Çünkü İsrail’i ABD’ye kaptırdı. Cumhuriyetçiler Neoconlara karşı kaybetti.” değerlendirmesinde bulundu. Bageryan ayrıca, “Bir sonrakini bilmiyorum ama ondan sonra suikasta uğrayacak isim Netanyahu olur.” dedi.

‘REKABET ALANI İŞTİRAK ALANINA DÖNÜŞÜYOR’

İranlı gazeteci, İran ve Türkiye’nin rekabet ettiği alanların bir paylaşma alanına dönüştüğünü belirtti. Bageryan, “İran ve Türkiye Afrika’da gücünü artırıyor: Sudan, Libya, Cibuti, Tanzanya. Rekabet alanı çok ama husumet alanı yok. İran ile Türkiye arasında husumet yaratmaya çalışanlar var fakat İran ve Türkiye devlet aklıyla yönetildiği için bir çatışmaya girmez. İran ve Türkiye’nin yeni politikası Afrika ve denizler. İki ülke deniz yetki alanlarını sessizce geliştiriyor. Birbirlerinin alanına girmeden anlaşıyorlar.” şeklinde konuştu.

İran ve Türkiye’nin denizlerde ne ABD’ye ne İngiltere’ye ne de İsrail’e fırsat vermeyeceğini belirten Bageryan, “Yeni savaş alanı burası. Babül Mendeb karıştığı zaman, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan hemen Bağdat’a gitti Kalkınma Yolu Projesi için adım attı. Çünkü Babül Mendeb kapandığı takdirde bu projenin yolu işleyecek. Türkiye ile İran bunu birlikte yapacak. Görünüm itibariyle Tahran ve Ankara karşı karşıyaymış gibi, çünkü bu projenin içerisinde bazı ABD şirketler var ve ambargolardan dolayı İran’ın bunun içinde gözükmemesi gerekiyor. Orta Doğu’da her şeyi açıktan yapamazsınız, Hakan Fidan da bunu iyi biliyor ve bu işler arka planda yapılıyor. Bu Orta Doğu’daki meselelerde erdemli bir davranıştır. Bu yüzden Türkiye ve İran birbirlerine kapıları açmıştır.” ifadelerini kullandı.

‘RUSYA, TAHRAN VE ANKARA’YA YEŞİL IŞIK YAKTI’

Türkiye, İran, Rusya ve Suriye’nin bölgede deniz gücü oluşturabileceğini de söyleyen Bageryan, özellikle Suriye’nin Doğu Akdeniz’deki konumundan dolayı burasının önemli olduğunu vurguladı. Özellikle İran ve Türkiye’nin oluşturacağı gücünün önemine dikkat çeken İranlı gazeteci, “Yakın zamanda bir kuvvet gücü oluşturacak. İlk anlaşmayı Suriye için yapacaklar. Rusya, İran ve Türkiye’nin bu gücü oluşturmasına yeşil yakıyor. Çünkü hava sahası kontrolü daha çok Rusya’da. Ukrayna’daki savaş için asker ihtiyacı var. Bu yüzden Suriye’deki üsleri İran ve Türkiye’nin kullanımına açabilir. Bu şekilde Ukrayna’daki savaşa daha da odaklanacak. Bu üsler devredilebilir. Bu arada Çin de zamanı gelince buralarda adımlar atacak. Fakat Arap ülkelerinden herhangi bir katkı olacağını beklemiyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

‘NATO TÜRKİYE’NİN ADIM ATMASINDA ENGEL’

Rast Haber Ajansı Genel Yayın Yönetmeni Ziya Türkyılmaz da İsrail’e yanıt verme konusunda İran’ın kendi şart ve imkanları doğrultusunda bunu yapacağını söyledi.

Türkyılmaz’ın yorumu şöyle: İran, medyada çıkan haberler doğrultusunda, beklendiği gibi çok güçlü bir yanıt vermeyecek. İran kendi şart ve imkanlar doğrultusunda belirlediği stratejisi konusunda verecek. İran, içten ya da dıştan olan baskılara göre karar vermez, oyuna gelmez. Batı bu noktada İran’ı kışkırtıyor. Bu yüzden İsrail’in yaptığı gibi bir yanıt beklenemez. İran gerçekliği ve şartları dikkate almak zorunda. İran saldırırsa sadece İsrail ile savaşmış olmaz, Batı dünyasıyla savaşmış olur ve bu savaş şimdiki savaşa benzemez. Tek yolun bölgedeki ülkelerin işbirliği. Burada Arap ülkeleri üzerlerine ölü toprağı serpilmiş bir durumda. Bazı ülkelerin de problemleri var Lübnan, Suriye gibi. Geriye üç ülke kalıyor: Türkiye, İran, Mısır. Bu ülkelerin dışında fazla bir varlık beklememek lazım. Bölgedeki çatışmalara son verecek de iki ülke var: İran ve Türkiye. Kısa sürede olacak bir şey değil. Fakat Türkiye, NATO ülkesi olduğu sürece bu adımları atması zor. Erdoğan bazı cesurca çıkışlar yapsa da Türkiye’deki müesses sistem bu şekilde olmayacağını biliyor. Halk tepkisinden dolayı bazı söylemler ortaya koyuluyor, fakat arzu edilse de mümkün gözükmüyor. Türkiye diğer ülkeler gibi değil, köklü ve güçlü bir ülke Türkiye. Ankara’nın kendi komşularıyla problemlerini çözmesi gerekiyor. Suriye ile normalleşme çabaları takdire şayan, olması gereken de bu. Geçmişteki hataların telafi edilmesi gerekiyor. Irak ve İran’ın yardımıyla Türkiye ve Suriye bölgedeki etnik yani Kürt sorunu da çözer. Bu dayanışmanın olması dört ülkenin (Türkiye-Irak-İran-Suriye) işbirliğine girmesi İsrail’e haddini bildirir.”

‘İSRAİL’İN BÖLÜCÜ PLANINA KARŞI BİRLEŞTİRİCİ PLAN’

Prof. Dr. Mehmet Yuva da Türkiye ile Suriye arasındaki bir işbirliğinin, İsrail’e askeri bir saldırı yapılmadan sorunu çözebileceğini söyledi. Heniyye’nin şehit edilmesinden sonra İran'ın bu aşamadan sonra ortaya koyacağı söylemden ziyade eylemlerinin çok önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Yuva, “Şüphesiz Lübnan'a, Yemen'e, İran'a, Suriye'ye, Irak'a yapılan saldırılar sonrası, bu cephe daha sık birlikte çalışmayı ve askeri faaliyetleri koordine etmeyi düşünecekler. Ve benim kanaatim somut karşı saldırı olacaksa bunun birlikte yapılması yönünde bir karar çıkacak.

Mehmet Yuva

Bu sebeple şu an siyasi çözümün neden askeri çözümü beraberinde getirdiği konusu önemli. Çünkü Türkiye-Suriye normalleşmeyi başardığı zaman zaten İsrail ve ABD ile cepheden herhangi bir askeri çatışma içine girmeye bile gerek yok. Bu, Lübnan'ı da Filistin'i de Suriye'yi de, Türkiye'yi de çok rahatlatır. İsrail'in ana kolonlarını çökertir. Çünkü bunu yapan İsrail'in ana hedefi sadece Gazze'yle ve Filistin'le de ilgili değil. Onun canını sıkan Gazze'ye ve Filistin'e halen sahip çıkılmasıdır ve bu davayı diğer ülkelerin kendi davaları gibi görmesidir. İsrail'in hedefi neydi: Suriye'yi parçalayalım. Suriye'nin kuzeyine bu kukla devleti inşa edelim ve bir güç oluşturalım. Irak'ta da aynısını yapalım. Siz onun projelerine karşılık, böyle sağlam projelerle çıktığımız zaman İsrail'in bu stratejik hedeflerini ne yapmış oluyoruz? Bertaraf etmiş oluyoruz, allak bullak etmiş oluyoruz, oyunun kurallarını değiştiriyoruz. Türkiye Devleti ve diplomasisi bunun biraz idrakinde veya fazlaca idrakinde ama o adımı atmıyor.” değerlendirmesini yaptı.

Sonraki Haber