Türkçede tavşan dudağı! Tıptaki adı orofasiyal yarık
Dudak-damak yarığı (orofasiyal yarık), embriyolojik dönemde çeşitli nedenlerden dolayı bebeğin yüz bölgesindeki yapıların birleşme kusuru nedeniyle ortaya çıkan bir hastalıktır. Halk arasında tavşan dudaklılık olarak bilinir.
Uterus içi yaşamda, fetüsün dudak yapısını oluşturan hücrelerin birleşmesi 4 veya 5. haftada, damak yapısını oluşturan hücrelerin birleşmesi ise 8 veya 9. haftada başlamaktadır. 12. haftanın sonunda, fetüsün damak ve dudak dokularının birleşmesi tamamlanmış olur. Birleşmenin tam olarak sağlanamaması durumunda fetüste oral yarıklar meydana gelir.
Bazı hastalarda sadece yarık dudak veya yarık damak olmakla birlikte, bazılarında ise hem dudak hem de damak yarığı bir arada bulunabilmektedir. Oral yarıklar şu tiplerde görülebilmektedir: Primer (Ön) damak yarıkları, Sekonder (Arka) damak yarıkları, hem primer hem de sekonder damak yarıkları, tek taraflı yarık dudak, iki taraflı yarık dudak, medyan yarık dudak.
COĞRAFİ KOŞULLAR ETKİLİ Mİ
Oral yarığın ağız boşluğuna uzanan kısmı bazı durumlarda mukoza ile kaplı olabilmekte ve buna sub-mukozal damak yarığı denmektedir. Oral yarık sıklığı yaklaşık 1/700 olarak bildirilmiştir. Siyah ırkta oran daha düşük görülürken Kızılderililer, Japonlar ve Çinlilerde ise daha fazladır. Yarık dudak vakasının sıklığı 1/300, sadece yarık damak 1/1500 ve her iki vakanın bir arada bulunma sıklığı da 1/2500 olarak bildirilmiştir. Finlandiya'da yarık damak sıklığı 1/1000, kuzeydoğu Fransa'da 0,41/1000, İtalya'da 0,34/1000 olarak görülmüştür. Oranların bu kadar farklı olmasının nedenleri arasında coğrafi, etnik köken ve kalıtım kalıplarının farklılıkları olabileceği gibi oral yarığın tipine göre de farklılık göstermektedir. Yarık dudaklı hastaların yarısında yarık damak bulunmaktadır.
TEK YUMURTA İKİZLERİNDE YOK
Oral yarıkların oluşumuyla ilgili yapılan birçok çalışma olmasına rağmen etyolojisi ve patojenitesi hala tam anlamıyla açıklığa kavuşmasa da yarık damak/ dudak oluşumunun genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimiyle meydana geldiği bilinmektedir. Kimi vakalarda sadece genetik veya çevresel faktörler olabildiği gibi bazı vakalarda hem genetik hem de çevresel faktörler birlikte etkili olmaktadır. Tek yumurta ikizlerinde yarık damak/ dudak oluşumunun %100 olmaması genetik faktörlerin tek başına etkili olmadığını göstermektedir. Gebelik döneminde anti-epileptik ilaç, içki ve sigara kullanımı; folik asit ve multivitamin eksiklikleri gibi genetik olmayan çevresel faktörlerin yarık damak/dudak ile ilişkisi ortaya konmasına rağmen hastalığın genetik temeline dayanan çalışmalar ön plana çıkmıştır. İzole damak yarıklı dominant kalıtım tipi gösteren aileler olmasına rağmen yarık damaklı vakaların çoğu Mendelyen kalıtım tipi (tek gen hastalıkları) göstermez.
Palatogenezis (damak oluşumu) birçok sinyal molekülü ve transkripsiyon faktörlerini kapsayan, fetal hayatın erken evrelerinde gerçekleşen metabolik bir olaydır. Bu metabolik yolaktaki moleküllerden birinin eksikliği veya aktivite sorunu oluşmakta olan oral dokularda kusurlara neden olmaktadır. Palatogenezis sürecinde metabolik yolağı etkileyebilecek herhangi bir mutasyon veya kromozomal sorun sadece oral yarık oluşumuna neden olmayıp başka sendromlarında ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Sendromik vakalarda yapılan çalışmalar asendromik vakalara göre çok daha fazla olsa da oral dokuların kusuruna neden olan faktörlerin aydınlatılmasında yeterli olamamıştır.
GENETİK ALAN ÇÖZÜM ARIYOR
Bugüne kadar yapılan genetik çalışmalar, sadece aday genlerin salt analizleriyle değil aday genlerin birbirleriyle bağlantılarına da yönelik olmuştur. Aday genler arasında en çok çalışılanı TGFα (Transforme edici Büyüme Faktörü alfa), MSX1, TGFβ (Transforme edici Büyüme Faktörü beta), BCL3, IRF6 gibi genlerdir. Kimi araştırmacılar bu genler ile hastalık arasında positif, kimileri de negatif ilişki bulmuştur. Pozitif veya negatif ilişkiyi sedece genler direkt olarak değil, çalışmanın yapıldığı popülasyon ve dış faktörler de etkilemektedir. Bu genler farklı kalıtım kalıpları gösterdiklerinden (otozomal dominant, otozomal resesif gibi) oral yarık insidans aralığı geniştir. Bir genin diğeri üzerine etkisi düşünüldüğünde çok genli kalıtım modeli gösteren ve çevresel şartlardan etkilenen oral yarık oluşumunun ne denli komplike bir sorun olduğu ve genetik temelinin anlaşılmasının ise çok daha uzun zaman alacağı tahmin edilmektedir. Günümüze kadar yapılan genetik çalışmaların çoğunu Avrupalı ve beyaz Amerikalı popülasyonlar oluşturmaktaydı. Son 2-3 yılda, Çin, Kuveyt, Suriye, Hindistan gibi ülkeleri de kapsayan geniş popülasyon çalışmaları yapılmıştır. Bu bölgelerdeki oral yarık sıklığının yüksek çıkması genetik sonuçların daha da anlamlı olmasını sağlamıştır. Halen aday genler ile oral yarıkların arasında net bir bağlantı bulunamamıştır.