Türkeş'in, Nazım'ın şiirini okuduğu MHP Kurultayı
Avukat Ceyhan Mumcu Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni Mustafa İlker Yücel'in sorularını yanıtladı.
- Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Sakarya Zaferi Kutlama Programı’ndaki konuşmasının içeriği yeterince tartışılmadı. Vurguları değerlendirmenizi rica ederim.
Tam bağımsızlık var. Vatan savunması var. Antiemperyalizm var. Kalkınma hamlesi heyecanı var.
- Nazım Hikmet de var...
Daha önceki bir konuşmasında da Nazım Hikmet’ten şiir okumuştu galiba. Nazım Hikmet’in, zamanında ne kadar haklı ve doğru yerde durduğu, ne kadar da haksız işlemlere uğradığını herkes görüyor tabi. Nazım Hikmet hapiste yatarken iktidarda kim varmış? Onu da bir düşünmek lazım. Hikmet’in haksız yere yattığı, tutuklu kaldığı bu on iki sene içerisinde haksız yere içeride kaldığı konusunda artık hukukçular arasında uyuşmazlık yok. Yani adam ne yapmış? Ne suç işlemiş? Bir harp okulu öğrencisi ona kitap imzalatmaya geliyor, buna rağmen Nazım onu kovalıyor yanından. Sonra o akşam odalarda arama yapılıyor. Kimin elinde Nazım Hikmet şiiri var… Toplanıyor yedi, sekiz harp okulu öğrencisi. Ondan sonra Nazım Hikmet orduyu isyana teşvik ediyor diye bir şey uyduruluyor, bir suç uyduruluyor. Ve o suç üzerine bu kadar yıl hapis yatıyor. Dönemin CHP’sinden de ses çıkmıyor. Nazım’la uğraşanlar unutuldu gitti. Mesela binbaşı Şerif Budak. Onu kim anımsıyor? Mahkeme başkanı veya ona mahkumiyet verenleri kim anımsıyor? Nazım Hikmet’i ilk defa okuyanlardan biri Alparslan Türkeş’ti. Bir kurultayda bir kısrak başı gibi uzanan mısra var ya, o şiiri okudu.
- 12 Eylül’den önce mi, sonra mı?
Sonra zannediyorum. Herkes şaşırmıştı. Alparslan Türkeş, komünizme karşı mücadelenin başı, ülkücü. Bir komünist şairi, Nazım Hikmet’i kurultayda andı diye…
- Bir yandan baktım hocam. Alparslan Türkeş 1994 yılındaki MHP kurultayında şiiri okumuş...
Herkes Nazım’la ilgili özeleştiri verdi de bir tek CHP yapmadı. Gidelim CHP delegesine, üyesine Nazım Hikmet deyince ayağa kalkar hepsi birden. Ama bu adama haksızlığı kim yaptı? Kimin döneminde oldu? Bunu ne konuşmak, ne dinlemek, ne tartışmak isterler…
- Yardımcısı Rıza Müftüoğlu sormuş o günlerde Alparslan Türkeş’e. Nazım Hikmet’in şiirini neden okudunuz diye. Alparslan Türkeş de şöyle bir cevap vermiş: Bölücü gruplar Türkiye’nin birliği ve dirliğini tehdit ediyor. Ben Nazım’dan İstiklal Savaşı ile ilgili bu şiiri okuyarak milli sola mesaj veriyorum. Onlarla yakınlaşmaya çalışıyorum. Bu milli sola uzattığımız bir zeytin dalıdır. Milli değerlerimizi birlikte savunalım demiş...
O zamanlarda bakın milli sol kavramı yoktu. Zaman içinde bu milli solun Perinçek grubu olduğu anlaşıldı, tanımlandı. Giderek de milli sol bir gerçek olarak karşımıza çıktı. Alparslan Türkeş milli solu önemsiyordu.
- Peki konuşmaya dönelim. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında ‘Cumhuriyetin ilk yıllarındaki büyük kalkınma heyecanı’ vurgusu yapıyor. Bu aslında Cumhuriyetin üretim devrimini selamlamak değil midir?
Cumhurbaşkanı’nın o kalkınma hamlesini görmesi demek, altı oktan üçü olan halkçılık, devrimcilik ve devletçilik okunun da çok doğru bir milli hedef olduğunu da dolaylı olarak kabul ettiği anlamına geliyor. Bu üç ok gerçekleştirdi o kalkınma hamlesini. Sümerbank, Etibank, karayolları, demiryolları… Doğu ekspresi, güneydoğu ekspresi… Ankara’dan doğuya, Kars’a kadar diğer yönden Diyarbakır’a kadar hat döşedi cumhuriyet hükümeti. Bu da pahalı bir iş. Bu sefer Almanların, emperyalist İngilizlerin falan desteği de yok. Milli imkanlarla yaptılar o demiryollarını. Bugün Türkiye’deki üretimin altyapısı olan tüm kamu kurumlarının temeli 1930’lardaki kalkınma hamlesiyle yapıldı. Demin ortada kaldı. Muhalefet şu sıra ne vurgusu yapıyor? Neyin mücadelesini veriyor?
- Demokrasi kavramını çok duyuyoruz...
Demokrasi ama içi boş. Bağımsızlığı, üretimi, birliği olmayan ülkenin demokrasisi olmaz.
- Siz hiç demokrasi demiyorsunuz ama...
Demokrasi, barış, özgürlük kelimeleri çok kötü kullanılıyor da onun için. Hitler de özgürlük için geliyorum diyordu. ABD ortalığı yakıp yıkmak için geliyorum demedi demokrasi için geliyordu… Müthiş bir kavram istismarı var. Bu yüzden de insanların kafası karışıyor. Demokrasi deyince en çok PKK konuşur, HDP’liler konuşur!
- Başka bir konuya geçelim izninizle. Ermenistan’da Erivan Belediyesi Talat Paşa’yı, Bahattin Şakir’i şehit eden katillerin heykellerini dikme kararı aldı. Katil heykeli dikerek ulusal gurur inşa edilir mi?
Yani düşün cinayet iyidir demektir. Sonra da bu heykelleri barış özgürlük demokrasi için diktik derler.
- Peki hocam son sözünüzü alalım...
Valla ben bugün kendi konularımı seçmiştim fırsat bırakmadın.
- Haftaya ayrıntılı konuşalım hocam.
O zaman haftaya kadar okurlarımız hem Erkan Yılmaz Büyükköprü’nün Kozmik Albay hem de Ercan Dolapcı’nın Mehmet Akif kitabını imkanları olursa okusunlar, kitap üzerine sohbet edelim.