Türkiye Cimnastik Federasyonu Başkanı Suat Çelen Aydınlık'a konuştu: Cimnastiğin geleceğine umutla bakıyoruz!

Türk cimnastiği 2019 ve 2020 yıllarına damga vurdu. Başarının en büyük mimarlarından başkan Suat Çelen gazetemizin sorularını yanıtladı, geleceğe yatırım ve ekip çalışmasının önemine vurgu yaptı

TÜRKİYE'de cimnastiğin altın çağına tanıklık ediyoruz. Son olarak Mersin'deki Avrupa Şampiyonası'nda gözlemlediğimiz üzere hem erkeklerde hem de kadınlarda başarılar art arda geliyor ve gelecek parlak. Bu başarıların her aşamasında büyük payı olan Türkiye Cimnastik Federasyonu Başkanı Suat Çelen ile Türk cimnastiğine dair merak edilenleri konuştuk.

'SPORUN İÇİNDEN GELEN BİR İDARECİ KADROSU KURDUK'

  • Sayın Başkan, öncelikle gazetemize vakit ayırdığınız için tüm okurlarımız adına size teşekkür ederek başlamak istiyorum. Türk

cimnastiği son iki yıl içerisinde hem erkek hem de kadınlarda elde ettiği madalyalarla adından sıkça söz ettiriyor. Türk cimnastiği bugünlere nasıl geldi? İşin mutfağında verilen emeklerden bahsedebilir misiniz?

Göreve geldiğimizde mottom şuydu: "Benim hayallerim, sporcu kardeşlerimin gerçekleri olsun." Bir beyin fırtınasıyla başladık. Sporun içinden gelen bir yönetim ve idareci kadrosu oluşturarak sürekli fikirlerimizi birbirimizle paylaşıp projeler ürettik. Hep geleceğe yatırım yaptık. Sporcularımızın isteklerini karşıladık. Gençlik ve Spor Bakanlığımız bize her türlü desteği verdi, biz de devletimizin verdiği katkıları doğrudan sporcularımıza ulaştırdık. Onların önlerindeki engelleri kaldırdık, antrenman yapabilmeleri için gerekli olanakları sağladık. Teknik kurullarımızın planlarına harfiyen uyduk ve düzenlemelerle birlikte her yıl yenileme çalışmaları yaptık. Güzel başarılar da bunlarla birlikte gelmeye başladı.

  • Erkeklerde İbrahim Çolak, Ahmet Önder, Ferhat Arıcan... Genç kızımız Derin Tanrıyaşükür, büyüklerde Göksu Üçtaş Şanlı... Hakeza 16 yaşındaki kızlarımız... Hem bireysel olarak hem de takım halinde ya madalya aldığımızı ya da madalyaya çok yaklaştığımızı görüyoruz. Sporcularımızın performansını ve Türkiye'de cimnastiğin geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?

İbrahim'in Dünya Şampiyonası sonrası yaşadığı sakatlığın ardından yarışıp yarışmaması son bir haftaya kadar belli değildi. Ancak İbrahim çalışmalarını sürdürdü ve Avrupa Şampiyonası’nda altın madalya kazanarak ne kadar hazır olduğunu bir kez daha gösterdi. Ferhat Arıcan’a gelirsek, paralel barda almış olduğu puan, kendisinden beklentimiz aslında bu. Ferhat bu alette dünyanın en iyi sporcularından birisidir. Hata yapmadığı sürece her yarışmada bu alette madalyanın en büyük adayıdır. Ahmet Önder bizim çok kıymet verdiğimiz bir sporcu. Bu şampiyonadan bir iki hafta önce Ahmet’in daha önce ameliyat geçirmiş olduğu elinden sakatlığı nüksetti. Performansı aletlerde biraz da bundan etkilendi, Tokyo’da çok daha iyi olacağına inanıyorum. Takım olarak kazandığımız gümüş madalyada onun performansı çok önemliydi.

ŞANLI VE ŞAMİLOĞLU'NUN KAPTANLIKLARI

2012 Londra Olimpiyatları'nda Göksu Üçtaş Şanlı Olimpiyat kapısını Türk cimnastiği için aralamış, bugüne kadar başardıklarıyla da zaten efsane olmuştu. Kazanmış olduğu madalya O'na çok yakıştı. 40 yaşındaki sporcumuz Ümit Şamiloğlu’nun erkeklerde yaptığı kaptanlığı, bu kadar genç sporcumuzun olduğu bir takımda 30 yaşında Göksu Üçtaş Şanlı yaptı. Bu isimler bizim için çok önemli. Genç sporcularımıza gelirsek, zaten Türk gençlerine imkan sağlandığı zaman neler yapabileceklerini her fırsatta gösteriyorlar. Ritmik cimnastikte de kaptanımız 20, diğer sporcularımız 17 yaşındaydı. Beni en çok sevindiren nokta gençlerimizin burada başarı göstermesiydi, cimnastiğin geleceğine umutlu bakmamızı sağladı.

MERSİN'DEKİ MÜTHİŞ ORGANİZASYON

  • Mersin, erkeklerde ve kadınlarda Avrupa Artistik Cimnastik Şampiyonası'na ev sahipliği yaptı. Üstelik Fransa ve Azerbaycan'ın pandemi nedeniyle turnuvayı düzenlemeyi göze alamadığı koşullar altında... Sadece 2 ayda nasıl organize olundu ve turnuva nasıl böyle mükemmel biçimde düzenlendi?

Biz Avrupa Cimnastik Birliği’ne böyle bir destek vermek istedik. Gençlik ve Spor Bakanlığımız da bizlere çok yardımcı oldu. Mersin’de Valilik, Büyükşehir ve İlçe Belediyeleri, Sağlık İl Müdürlüğü, Emniyet İl Müdürlüğü, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü; herkes fedakarca çalıştı. Ülkemizin operasyonel açıdan ne kadar güçlü olduğunu, sportif açıdan da pandemi sürecini en iyi yöneten ülkelerden biri olduğumuzu gösterdik. Hiçbir sporcu pandemi dönemi yarışma fırsatı bulamamıştı. Sadece kendi sporcularımız için değil tüm katılımcı ülkeler için bunu sağlamış olduk. Emeği geçen herkese teşekkürlerimi iletiyorum.

  • 2021'e ertelenen Tokyo Olimpiyatları'ndan ve sonrasında Japonya'da düzenlenecek Dünya Şampiyonası'ndan beklentileriniz nelerdir?

Biz 2019’da Dünya Şampiyonası’nda dört Olimpiyat kotası aldık. Orada finallere çıktık, iki madalya kazandık, bir de dünya beşinciliğimiz var. 2021’de Dünya Şampiyonası’nda da yine aynı sporcularımızdan final beklentimiz var; İbrahim Çolak, Ahmet Önder ve Ferhat Arıcan. Tabii buna Abdelrahman Elgamal ve genç sporcularımız da eklendi. 2019’da madalya alan sporcularımızın yine finallere, oradan da madalyaya uzanacaklarına inanıyorum. Yeter ki bir sakatlık olmasın ve antrenman süreçlerini sağlıklı yürütebilsinler. Beklentimiz, inancımız bu.

'81 İLDE SALONLARIMIZ VAR'

  • Sporculuk kariyerinizde Türk cimnastiğinin öncülerinden biriydiniz, cimnastik literatürüne imzanızı attınız. 2012 yılından bu

yana ise Türkiye Cimnastik Federasyonu Başkanı olarak Türk sporuna hizmet ediyorsunuz. "Dün" ile "bugün ve yarın" hakkında sormak istiyorum. "Çelen hareketi" nasıl doğdu ve Akdeniz Oyunları'nda Tunus'ta uğradığınız haksızlıkla ilgili neler söylemek istersiniz? Suat Çelen'i önümüzdeki dönemde Uluslararası Cimnastik Federasyonu yönetiminde görebilecek miyiz?

Biz göreve geldiğimizde gerçekten yarınları planladık. Dünü ve bugünü sorduğunuzda; yedi yıl önceki göreve gelişimizi dün olarak kabul edersek, 23 ilin 12’si faaliyet gösterirken bugün 81 ile yayılan bir Cimnastik Federasyonu var. 1200 sporcudan, 120.000 sporcuya yaklaşan bir cimnastik ailesi var. 81 ilde salonlarımız var, bu noktada Gençlik ve Spor Bakanlığımıza ve İl Müdürlüklerimize teşekkürlerimi iletiyorum. Her ilde cimnastik aletlerimiz var, bu sayılar daha da artacak. Hedefimiz milyonlara ulaşmak. Almanya’da beş milyon cimnastikçi olduğunu varsayarsak yapacağımız daha çok iş var. Çelen hareketine gelirsek, sporcuyken 1990 yılında Belçika’da Okullar Dünya Şampiyonası’nda denediğim bir hareket vardı. Tescillenip, literatüre girdi ancak sonrasında bu hareket yasaklanıp literatürden kalktı. Daha sonra sporculuğu bırakmama yakın yine paralel barda literatüre giren ikinci bir hareketi yaptım. Bu hareketlerin sporu bıraktıktan sonra önemi anlaşılıyor, o dönemde pek değerini anlamıyorsunuz. Eğer ben literatüre hareket koymak için çalışsaydım herhalde literatüre giren 5-6 tane hareketim olurdu. Halihazırda paralel barda yapılan birçok hareketi dünyada ilk yapan sporculardan birisiyim. Ama müsabakalarda madalya alma hedefimiz olduğu için birçok yeni hareketi yapmadık. Ama şimdiki sporcularımız daha planlı, daha tecrübeli ve bakış açıları bizim dönemimizden daha profesyonel. Teknik kurullarımız bunları artık planlayabiliyor. Murat Canbaş’ın, Ümit Şamiloğlu’nun, İbrahim Çolak’ın ve Ferhat Arıcan’ın üç tane olmak üzere benimle birlikte literatüre hareket kazandırmış isimlerimiz var. Bunların daha da artacağını düşünüyorum.

'TUNUS'TAKİ HAKSIZLIK YÜZÜNDEN O GÜN YEMEK YEMEDİM'

Tunus’taki Akdeniz Oyunları’nda uğradığımız bir haksızlık olmuştu. Beni üçüncü olarak ilan edip, kürsüye davet ettiler. Tam kürsüye çıkarken enteresan bir şekilde bizi dördüncü sıraya düşürdüler. O zamanki kurallar zannediyorum öyleydi. Moralimiz bozuldu, düşünebiliyor musunuz madalyaya giderken birden dördüncü oldunuz... O gün yemek yemedim. Sporda böyle şeyler oluyor. Kaybettiğin zaman kazananı da tebrik etmek gerekiyor. Orada beni üzen, kararın geç verilmesi ve madalya kürsüsüne alınmışken böyle bir şeyin yaşanmasıydı. Bu daha erken açıklansaydı belki bu kadar üzülmezdim. Şunu söyleyebilirim ki, sporculuk hayatımızda kaybettiğimiz madalyalar, alamadığımız başarılar bugün bizi bu süreçlere itti. İlk soruda da ifade etmiştim, mottomuz, "Benim hayallerim, sporcu kardeşlerimin gerçekleri olsun"du. Nitekim sporcu ve antrenör arkadaşlarım bizim hayallerimizi gerçekleştiriyor. Hepsine de minnettarım. Bir dönem Akdeniz Spor Birliği’nin ikinci başkanlığına aday olup kazandım ve ikinci başkanlık görevini yürüttüm. Benden sonra Asbaşkanımız İsmail Göktekin oranın yönetim kurulu için aday oldu ve seçildi, hala görev yapıyor. Daha sonra Uluslararası Cimnastik Birliği Konseyi’ne aday olup Avrupa kıtasının en yüksek oyunu alarak seçildim. Avrupa kıtasının sözcüsü oldum. Bundan sonraki süreçte seçimler Türkiye’de olacak. Bütün dünya ülkelerinin temsil edildiği bir yerde yönetimlerde yer almak da hiç kolay değil. Ama hem performansımız, hem ikili ilişkilerimiz, hem de başarılarımızla avantajlı görünüyoruz. Seçilirsek hem dünya cimnastiğine hem de Türkiye cimnastiğine hizmet etmeye çalışacağız. Bizim hedefimiz zaten Uluslararası Cimnastik Birliği’nin yönetiminde yer almak. Çalışmalarımız bu doğrultuda devam ediyor.

'BOLU VE İZMİR CİMNASTİĞİN LOKOMOTİFLERİ'

  • Cimnastiğin İzmir'de yakaladığı bu ivme sonrası Anadolu'da okul çağındaki çocuklarımız için cimnastiğin atılım yapabilmesi adına projeleriniz var mı? Cimnastik sporunun karşılaştığı en büyük sorunlar nelerdir?

Bolu ve İzmir zaten cimnastiğin lokomotif şehirleri. Bu sistem önce Bolu’da kuruldu ve başarılı da oldu. Yönetime geldiğimizde Bolu’daki bu sistemi İzmir’de kurmak istedik. Nitekim İzmir’deki potansiyelle birlikte başarılar gelmeye başladı. Bugün büyük erkeklerde İzmir ağırlığı varken, genç erkek ve kadınlarda Bolu öne çıkıyor. Buna elbette İstanbul ve Ankara’daki sporcularımız da ekleniyor. 81 ile yayılmamızla birlikte artık her ilden milli takımda sporcu olacak ve daha geniş bir tabandan sporcularımızı merkezlerde toplayacağız. Bununla ilgili projelerimizi yaptık, önümüzdeki dönemlerde camiamızın karşısına çıkacağız.

GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞININ KATKISI

Biz çok küçük yaşta sporcularla çalışmaya başladığımız için okulla eğitimin bir arada gitmesi süreci bizim için çok önemli. Diğer sporlarda da yaşanabiliyor bu sorun. Biz çok şükür bölgesel kamplarla bu sorunu çözmeye çalıştık. Ama bir sporcu Olimpiyat, Dünya ve Avrupa Şampiyonalarında madalya almak istiyorsa bu sürekliliği sağlaması gerekiyor. Eğitim noktasında Gençlik ve Spor Bakanlığımızın vakıf üniversiteleri ile yapmış oldukları projeler sporcularımızın üniversiteye dair soru işaretlerini ortadan kaldırıyor. Bu proje ile eğitim ve süreklilik konusunda sorunlarımızın da giderileceğine inanıyorum.

Sonraki Haber