Türkiye Halep’e HTŞ-ÖSO cephesinden bakamaz

Suriye’de HTŞ Halep’e saldırdı. Terör örgütleri Halep’e yerleşmeyi hedeflerken Türkiye’nin güvenlik kaynakları ise Suriye ve Rusya’yı suçladı, sözde muhaliflerin yanında konumlandı. Yapılan açıklamada, ‘Suriye rejiminin saldırılarının engellenmesi’ konusunda çaba sarf edildiği vurgulandı

İsrail’in yönlendirmesiyle Suriye’de ikinci bir cephe açma hazırlığı yapan terör örgütü Heyet-i Tahrir el-Şam (HTŞ) önceki gün, Halep’e saldırı başlattı. Operasyona “Saldırganlığın Caydırılması” adını veren HTŞ, hedefini “Suriye ordusu ve Rus güçlerinin saldırılarını engellemek ve Halep’te söz sahibi olmak” şeklinde belirtti.

HTŞ’nin liderliğini yaptığı ve bazı muhalif grupların da içinde yer aldığı Feth’ul Mubin Operasyon Odası’nın yaptığı açıklamada, şunlar ifade edildi:

“Suriye Hükûmeti’nin kamikaze dronları, top, havan ve roket saldırıları, Batı Halep kırsalında hayatı felç etmişti. Düşmanın temas hatları boyunca hareketliliği, yeni bir saldırı hazırlığı içinde oldukları konusunda şüphe bırakmadı. Buna binaen askeri operasyon bizim için tercih olmaktan çıkıp zorunluluk halini almıştı. İran ve güdümündeki milisler Suriye halkına karşı açık bir savaş ilanında bulundular. Direniş lafını kullanarak insanları kandırmayı amaçladılar. Suriyelilere karşı işledikleri suçların haddi hesabı yok.”

Saldırının İsrail-Lübnan ateşkesinin olduğu dönemde gelmesi ve son zamanlarda İsrail’in Suriye’yi sık sık tehdit etmesi, HTŞ’nin kalkışmasının zamanlaması ve amacını ortaya seriyor.

‘TÜRKİYE DAHA ÖNCE DE ENGELLEMİŞTİ’

Konuyu Suriyeli askeri analist ve siyasetçi Dr. Kamal Jafa’ya sorduk. Dr. Jafa, bu kalkışmada Türkiye’nin konumunu değerlendirerek, Türkiye-Suriye işbirliğinin önemini vurguladı.

İdlib ve kuzey Halep'in bazı bölgelerinde yoğunlaşan HTŞ ve müttefik gruplarının, iki ay süren yoğun hazırlıklarının ardından Halep’i işgal için zemin hazırlandığını ifade eden Dr. Jafa, binlerce örgüt militanının bu operasyon için eğitildiğini ve donatıldığını söyledi.

İsrail’in Suriye’yi tehditlerine işaret eden Dr. Jafa, yakın zamanda İsrail-ABD istekli bir operasyonu Türkiye’nin engellediğini ifade etti. Jafa, “Türkiye, daha önce bu grupların, Gazze ve Lübnan'daki İsrail savaşının yanı sıra Suriye ordusuna karşı herhangi bir askeri operasyon başlatmasını engellemişti.” dedi.

Dr. Kamal Jafa

Suriyeli siyasetçi, Türkiye’nin bu saldırıda rolünün olmadığını vurguladı. Türkiye’nin önceki yıllarda Suriye ordusunun ilerlemesine karşı muhalif güçleri koruduğuna dikkat çeken Dr. Jafa, bugün bu grupların Ankara’ya karşı bir isyan durumunda olduğunun altını çizdi.

Dr. Jafa, HTŞ ve müttefiklerinin Türkiye’nin Halep-Serakib-Lazkiye uluslararası yolunu (M5) açma planını reddettiğini söyledi.

Jafa şöyle konuştu:

“Türkiye muhtemelen İsrail'in Suriye'de hava saldırıları devam ederken, İsrail-ABD’nin Lübnan'da Hizbullah ve Gazze'de Hamas gibi direniş hareketlerini zayıflatma çabalarıyla aynı safta yer almaktan kaçınmayı amaçlamıştır. Bu karmaşık dinamikler taarruzdaki gecikmeleri anlamak açısından büyük önem taşıyor.”

Sahada Türkiye’nin tavsiyeleri üzerine birçok grubun HTŞ’nin saldırı planına katılmadığını söyleyen Dr. Jafa, HTŞ’nin sözde lideri Cevlani’ye iki yılı aşkın süredir iç muhalefetin olduğunu kaydetti. Bölgede sık sık Cevlani yönetimine karşı protestolar olduğunu belirten Dr. Jafa, Cevlani’nin dikkatleri Suriye ordusuna çekerek iç bölünmeleri hafiflettiğini söyledi.

SURİYE HALEP’TEN VAZGEÇMEZ

HTŞ’nin bu kalkışmasının önemli hukuki ve askeri soruları gündeme getirdiğini vurgulayan Dr. Jafa, hedef alınan bölgelerin Rusya ve Türkiye arasında varılan anlaşmalarla oluşturulan çatışmasızlık bölgelerinin bir parçası olduğunu ve bu bölgelerin ihlal edilmesinin Mart 2020’de imzalanan gerilimi azaltma anlaşmalarını hükümsüz ve geçersiz kıldığını söyledi.

Stratejik olarak, Suriye Devleti’nin Halep’ten vazgeçmeyi göze almayacağını söyleyen Dr. Jafa, daha büyük çaplı çatışmaların olabileceğine işaret ederek Suriye ordusunun karşı saldırıya geçebileceğini anlattı.

TÜRKİYE’YE MESAJ

“Suriye ordusu ağır kayıplardan kaçınmak için ihtiyati tedbirler almış olsa da stratejik geri çekilmeler dâhil olmak üzere, durum hâlâ değişken.” diyen Suriyeli siyasetçi, bu durumun uzun vadede Türkiye’ye zarar vereceğine dikkat çekti:

“Türkiye'nin desteklediği ve politikaları bazen Türkiye'nin hedefleriyle örtüşen bazen de çatışan grupların varlığı, durumu daha da karmaşık hale getiriyor. Türkiye için bu grupları desteklemeye devam etmek, özellikle güney sınırı boyunca istikrar ve güvenlik arayışında olan Türkiye'nin uzun vadeli stratejik çıkarlarına zarar verebilir.

"Daha geniş bir bölgesel bağlamda, Türkiye ile Suriye arasındaki normalleşme giderek daha gerekli hale gelmektedir. Türkiye'nin özellikle HTŞ gibi terörist grupların yarattığı tehdide ilişkin güvenlik endişelerinin, aşırıcılığın her türünü ortadan kaldıran koordineli bir yaklaşımla ele alınması gerekmektedir.

"Türkiye, Irak, İran ve Rusya arasında devam eden yakınlaşma, Suriye ile olası müzakereler de dâhil olmak üzere siyasi çözümlere doğru bir yol önermektedir. Nihayetinde, tüm tarafların güvenlik kaygılarını ele alan ve aynı zamanda Suriye'yi rahatsız eden iç bölünmeleri sona erdiren bir çözüm, bölgede uzun vadeli barış ve istikrar için bir yol sağlayabilir.”

‘SURİYE SALDIRILARI PÜSKÜRTÜYOR’

HTŞ’nin Nubl ve El-Zehra bölgeleri ile Halep'in güneybatısındaki 46. Alay bölgesi dâhil olmak üzere kuzey cephelerinde saldırı başlattığını belirten Dr. Kamal Jafa, şunları dile getirdi:

“Bu mevziler, cephe hatlarından 40-45 kilometre uzaklıkta bulunan Suriye ordusunun kilit savunma noktalarını içerdiğinden stratejik açıdan önemliydi. Saldırının yoğunluğuna rağmen Suriye güçleri önemli kayıplar vermeden saldırıyı püskürtmeyi başardı. Görünüşe göre askeri komutanlar, güçlerini korumak için stratejik olarak saldırma ya da geri çekilme talimatı aldı.

"Bazı birlikler Urim al-Sughra ve 46. Alay bölgeleri gibi belirli yerlerde geri çekilirken, Qabtan al-Jabal bölgesi gibi diğer mevziler sağlam kaldı. Toplamda onlarca kayıp rapor edildi ve cepheyi istikrara kavuşturmak için takviye birlikler konuşlandırıldı. Saldırının püskürtülmesinde Rus güçleri değil, Suriye Hava Kuvvetleri birlikleri rol oynadı.”

TÜRK BAYRAĞI YAKAN GRUPLAR HTŞ İLE SAHADA

Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe

Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe, gazetemize verdiği röportajda HTŞ’nin ABD ve İsrail planlarına hizmet ettiğine dikkat çekti. İsrail’in Hizbullah’a karşı girişimlerde başarısız kaldığını ve bu noktada devreye ABD’nin girdiğini söyleyen Dr. Gökçe, şöyle konuştu:

“Lübnan’da İsrail’in yenilgisi durumunda ABD sahada kendi askeriyle değil, bölgedeki vekil güçleriyle sahaya iner. Bunların bir tanesi PKK, bir diğeri DEAŞ, bir diğeri de HTŞ. Tam da İsrail'in Hizbullah'a karşı başarısız olup ateşkesin yürürlüğe girdiği gün, HTŞ birlikleri harekete geçti. Özellikle Hizbullah için kritik bir rota olan Halep'i ele geçirmek istiyorlar. ABD güdümünde HTŞ’nin İsrail’i korumak amaçlı hareket ettiği görülmekte.”

3 ÖSO GRUBU HALEP OPERASYONUNA KATILDI

HTŞ içindeki Türkiye destekli grupların varlığı hakkında konuşan Dr. Gökçe, Türkiye’ye karşı kışkırtmalara alet olan birkaç grubun, Türkiye’den bağımsız şekilde HTŞ güçlerine dâhil olduğunu kaydetti.

Bu grupların özellikle Kayseri’de Suriyeli olaylarının çıktığı dönemde Afrin’de karışıklık yaratan, Türk bayrağı yakan gruplar olduğuna dikkat çeken Gökçe, HTŞ’nin yanında yer alan grupların isimlerini verdi. “Nureddin Zengi, 50. Tümen, Ahrar-uş Şam.”

Bu kalkışmanın tesadüf olmadığını söyleyen Gökçe, sözlerini şöyle bitirdi:

“Halep, doğu-batı istikametinde önemli bir nokta. ABD, HTŞ vasıtasıyla bölgeyi ele geçirmeye çalışıyor. Hem bölgede mezhepsel çatışmalar tekrar körüklenmek istiyor, hem de Hizbullah’ın cephe gerisi zedelenmek istiyor.”

RUSYA VE TÜRKİYE’NİN EYLEMLERİ BELİRLEYİCİ

Saldırının uzun süreli bir yıpratma savaşına yol açabileceğini söyleyen Dr. Jafa, şunları aktardı:

“Türkiye uzun süredir siyasi bir çözüm için bastırıyor ve gerilimin daha da tırmanmasından kaçınıyor olsa da, Beşar Esad'ı Ankara'nın lehine olacak şartlar altında müzakere masasına getiremediği için giderek daha fazla hayal kırıklığına uğramış görünüyor.

"Esad'ın Suriye topraklarından çekilme taahhüdü olmadan, Türkiye bu saldırıyı hem Suriye'ye baskı yapmak hem de siyasi dinamikleri değiştirmek için bir koz olarak kullanıyor olabilir. Suriye ordusunun, bu grupları geri püskürtüp püskürtmeyeceği ya da bu grupların hareketini koruyup korumayacağı, Rusya ve Türkiye'nin eylemlerine bağlı olacaktır.

"Türkiye'nin gerilimi tırmandırma konusundaki isteksizliği göz önüne alındığında, durumun Halep'in tamamen kuşatılmasına yol açması pek olası görünmüyor. Türkiye destekli muhalif güçler bu saldırıyı başlatmış olsa da Türkiye'nin doğrudan müdahalesi sınırlı olmuştur.

"Bu, Türkiye'nin bu gruplara daha açık destek verdiği önceki stratejilerden bir değişime işaret ediyor. Şimdi Türkiye, HTŞ ve diğer muhalif grupların sınırındaki varlığının yarattığı stratejik zorlukları yönetirken topyekûn bir çatışmadan kaçınmaya çalışıyor gibi görünüyor.”

ISSIZ KÖY VE KASABALARA GİRDİLER

Şam Üniversitesi Öğretim Üyesi Mehmet Yuva, harita üzerinden bölgeyi ve çatışmayı Aydınlık’a anlattı. Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu’nun HTŞ’nin kalkışmasına katılmadığını gözlemlediklerini söyleyen Yuva, şunları dile getirdi:

“Yeşil alan İdlib vilayetini, kırmızı alan ise Halep vilayetindeki köy ve kasabaları göstermektedir. Bu hat, Halep şehrinden 90 kilometre ve İdlib şehrinden 50-60 kilometre uzaklıktadır. Sarı ile çevrili yeşil alan, Suriye Ordusu'nun ilerlediği bölgedir.

Mehmet Yuva

"HTŞ terör örgütü, sabah saat 09.00'da bu alanı geri almak ve kırmızı bölgeye sızmak için kapsamlı bir saldırı başlattı (mavi oklarla gösterilen güzergâhlar). Bu saldırılarda, birçok ıssız köy ve kasabaya girdiler. Ancak Suriye Ordusu, Rus Hava Kuvvetlerinin desteğiyle, kara saldırısını saat 13.00’te durdurdu ve takip eden saatlerde Suriye Ordusu sarı bölgenin kontrolünü yeniden sağladı ve HTŞ terör örgütü saldırısını geri püskürttü. Saat 18.00 itibarıyla durum sakinleşti.”

Sonraki Haber